Her Yönüyle Televizyon
- Sadeceucnokta
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 526
- Kayıt: 24 Oca 2007 01:00
- Konum: İstanbul
Her Yönüyle Televizyon
Televizyon
Üçte biri uyku üçte biri iş ve hayat koşuşturmasıyla geçen günlerimizin son üçte birinin rakipsiz talibi. Televizyon artık varlığının farkında bile olmadığımız fakat hayatımızın üçte birini kontrolünde geçirdiğimiz kronik bir alışkanlık, biraz daha realist bir bakışla bir hastalık. Peki nedir bizi kendi isteğimizle bağımlı yapan(bu bakımdan bir uyuşturucudan farksız olan) hayatla gerçek ilişkimizi koparıp onunla sanal bir bağ kurmamızı sağlayan bu teknoloji harikası.
Televizyon hakkında ... Herseyi bu baslık altında yazabilirsiniz.. Yararları zararları şiddet unsuru egitici yönleri...
Televizyon hakkında ... Herseyi bu baslık altında yazabilirsiniz.. Yararları zararları şiddet unsuru egitici yönleri...
- houseofholy
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 905
- Kayıt: 04 Oca 2007 01:00
- Konum: ankara
- İletişim:
- simsiyah_85
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1610
- Kayıt: 02 Ağu 2006 00:00
- Konum: İstanbul
- houseofholy
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 905
- Kayıt: 04 Oca 2007 01:00
- Konum: ankara
- İletişim:
- sensin_iste
- Üye
- Mesajlar: 1
- Kayıt: 15 Şub 2007 01:00
- Darkfuneral
- Moderatör
- Mesajlar: 536
- Kayıt: 07 Şub 2003 01:00
- İletişim:
- houseofholy
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 905
- Kayıt: 04 Oca 2007 01:00
- Konum: ankara
- İletişim:
- simsiyah_85
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1610
- Kayıt: 02 Ağu 2006 00:00
- Konum: İstanbul
bikaç istisnanın olduunu yine belirterek (birgün, radikal vs.) gerisini bi halta yaradığına inanmıorum.. sibel canın boşanıp boşanmaması yada hülya avşarın yeni sevgilisi vs gibi haberlerin ana sayfada oldu gazetelerin var olduu bi ülkede kim ne derse desin ben laf ederim..houseofholy yazdı:tv konusuna karışmam ama gazeteye laf ettirmem. hem okumayı unuttuğumuz şu zamanda gazete çok gerekli. gazeteyi resimlere bakmak veya promosyonları için almayan herkesin de bana katılacağını düşünüyorum.
üzgünüm bu halde ilerleryen bi basın kültürümüz olduğu için.. magazinlerle bi yerlere varmaya çalışmak gibi durumlar söz konusu olduu sürece şarkı sözünde ki mesajın çok doğru olduuna hala inanmaktayım..
hayat farkında mısın, anlıyor musun durumu? beni yendiğin an kaybettin sen bu oyunu!
- whatsername
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1072
- Kayıt: 28 Oca 2006 01:00
öyle diyorsun da, gazeteler de nabza göre şerbet veriyor.. bu konuda tüm suçu gazetelere atmak ne kadar doğru bilemem ama toplumumuz da sosyal etkinlik ya da haber manyağı değil malesef.. gazeteler de doğal olarak halkın ilgisini çekecek haber yapma peşinde koşuyor. bütün sorun tiraj.. bu duruma gelmemizde de televizyondaki seda sayanların, esra ceyhanların, magazin programlarının etkisi oldukça ve oldukça büyük..simsiyah_85 yazdı:sibel canın boşanıp boşanmaması yada hülya avşarın yeni sevgilisi vs gibi haberlerin ana sayfada oldu gazetelerin var olduu bi ülkede kim ne derse desin ben laf ederim..
üzgünüm bu halde ilerleryen bi basın kültürümüz olduğu için.. magazinlerle bi yerlere varmaya çalışmak gibi durumlar söz konusu olduu sürece şarkı sözünde ki mesajın çok doğru olduuna hala inanmaktayım..
Lasciate mi cantare
- shadow_girl
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 606
- Kayıt: 24 Haz 2006 00:00
- Konum: yalova
Ne Yazıkki! Televizyon kanallarımız Amerika'nın elinde o ne isterse onun haberini alırız,o ne isterse onu seyrederiz,o kadın programı ister,onu seyrederiz,o istese belgesel izletse,insanlar belgesellere alışır(örn.Kaptan Kusto,alıştık izledik)Yeni belgeseller cekilir,insanlar bilgilerir,toplumda kültür seviyesi artar,bu da tabiki insanların ahlakını etkiler,aynı zamanda milletimiz yükselir,birlik beraberlik doğar,bunu Amerika istermi?Orası mechul...
(TRT hernekadar fazla etkilenmesede az da olsa etkilenmiyor değil!)
(TRT hernekadar fazla etkilenmesede az da olsa etkilenmiyor değil!)
Döv Onları,Filmlerdeki Gibi,Topumu Kestiler,Pestillerini Çıkart Onların...
- Sadeceucnokta
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 526
- Kayıt: 24 Oca 2007 01:00
- Konum: İstanbul
Anne gündüz televizyon izlerken eteğine yapışan çocuğu başından savmak için git oyuncaklarınla oyna, görmüyor musun televizyon izliyorum der.
Baba işten dönüp akşam yemeğini yedikten sonra koltuğuna oturur, eline kumandayı alır, saatlerce şu kanal senin bu kanal benim dolaşır durur. Baba özlemi çeken çocuğuna yarım saatini ayırmaz.
Geliri yerinde, okumuş ailelerin çoğu çocuk odasına da televizyon almaktadır. Alırken çocukla bir anlaşma yapar ve söz vermesini isterler: Ancak ödevini yapıp dersini çalıştıktan sonra televizyon izleyeceksin. Çocuk hiç düşünmeden söz verir. Aslında bu anlaşmada iki taraf da birbirini aldatmaktadır. Anne babanın amacı çocuktan kurtulmak, çocuğun da amacı televizyon sahibi olmaktır.
Araştırmalar, odasına televizyon alınan çocukların, beklenenin aksine okul başarısında düşme olduğunu göstermektedir. Çocuk, televizyon izleyebilmek için ödevlerini çala kalem yapmakta, derslerine yeterince çalışmamakta ve sınavlara iyi hazırlanamamaktadır. Çocuklarda televizyon seyretme alışkanlığı sadece okul başarısını etkilemekle kalmıyor; fiziksel, sosyal, zihinsel ve duygusal gelişimlerini de yavaşlatıyor. Çocuk, televizyon başında yeterince hareket etmediği ve biriken enerjisini harcayamadığı için devamlı kilo almaktadır. Sokakta arkadaşlarıyla oyun oynayan ve koşan bir çocuk birikmiş vücut enerjisini boşalttığı için rahatlamakta; eve sakinleşmiş olarak dönmektedir. Halbuki televizyonun karşısında saatlerce oturan bir çocuk enerjisini boşaltmak şöyle dursun, aksine bu cihazlardan yayılan elektronlara maruz kalmakta ve vücudundaki statik elektrik yükü artmaktadır. Bu sebeple, televizyon bağımlısı çocuklar daha sinirli ve daha saldırgandır. Yaşlarına uygun olmayan programları izlemeleri halinde kafaları karışır, ruh sağlıkları bozulur.
Televizyona düşkün çocuklarda sosyal beceriler zayıflamaya ve içe dönük bir kişilik gelişmeye başlar. Ailesiyle, arkadaşlarıyla ve diğer insanlarla sosyal ilişki kurmada isteksiz davranırlar. Televizyon izleyen bir çocuk, kendisi birşey üretmemekte, sadece başkaları tarafından üretilen şeyleri izlemekte veya oynamaktadır. Hazırı kullanmaya alışmış bu çocuklarda el becerileri ve motor hareketler gelişmez, büyüklerin yardımı olmadan kendi başlarına bir iş beceremezler. Zihinsel ve duygusal gelişimleri de normal değildir. Olaylar arasında sebep-sonuç ilişkisi kuramaz, bilgiyi yorumlayamazlar. Kitap okumak ve ders çalışmak gibi zihinsel çaba gerektiren işlerden hoşlanmazlar. Televizyon karşısında daima alıcı durumunda oldukları için konuşmaya ihtiyaç duymamakta, dolayısıyla dil becerileri gelişmemektedir. Dil becerileri zayıf olduğu için başkalarıyla diyalog kuramaz, duygularını ve düşüncelerini doğru ifade edemezler.
Baba işten dönüp akşam yemeğini yedikten sonra koltuğuna oturur, eline kumandayı alır, saatlerce şu kanal senin bu kanal benim dolaşır durur. Baba özlemi çeken çocuğuna yarım saatini ayırmaz.
Geliri yerinde, okumuş ailelerin çoğu çocuk odasına da televizyon almaktadır. Alırken çocukla bir anlaşma yapar ve söz vermesini isterler: Ancak ödevini yapıp dersini çalıştıktan sonra televizyon izleyeceksin. Çocuk hiç düşünmeden söz verir. Aslında bu anlaşmada iki taraf da birbirini aldatmaktadır. Anne babanın amacı çocuktan kurtulmak, çocuğun da amacı televizyon sahibi olmaktır.
Araştırmalar, odasına televizyon alınan çocukların, beklenenin aksine okul başarısında düşme olduğunu göstermektedir. Çocuk, televizyon izleyebilmek için ödevlerini çala kalem yapmakta, derslerine yeterince çalışmamakta ve sınavlara iyi hazırlanamamaktadır. Çocuklarda televizyon seyretme alışkanlığı sadece okul başarısını etkilemekle kalmıyor; fiziksel, sosyal, zihinsel ve duygusal gelişimlerini de yavaşlatıyor. Çocuk, televizyon başında yeterince hareket etmediği ve biriken enerjisini harcayamadığı için devamlı kilo almaktadır. Sokakta arkadaşlarıyla oyun oynayan ve koşan bir çocuk birikmiş vücut enerjisini boşalttığı için rahatlamakta; eve sakinleşmiş olarak dönmektedir. Halbuki televizyonun karşısında saatlerce oturan bir çocuk enerjisini boşaltmak şöyle dursun, aksine bu cihazlardan yayılan elektronlara maruz kalmakta ve vücudundaki statik elektrik yükü artmaktadır. Bu sebeple, televizyon bağımlısı çocuklar daha sinirli ve daha saldırgandır. Yaşlarına uygun olmayan programları izlemeleri halinde kafaları karışır, ruh sağlıkları bozulur.
Televizyona düşkün çocuklarda sosyal beceriler zayıflamaya ve içe dönük bir kişilik gelişmeye başlar. Ailesiyle, arkadaşlarıyla ve diğer insanlarla sosyal ilişki kurmada isteksiz davranırlar. Televizyon izleyen bir çocuk, kendisi birşey üretmemekte, sadece başkaları tarafından üretilen şeyleri izlemekte veya oynamaktadır. Hazırı kullanmaya alışmış bu çocuklarda el becerileri ve motor hareketler gelişmez, büyüklerin yardımı olmadan kendi başlarına bir iş beceremezler. Zihinsel ve duygusal gelişimleri de normal değildir. Olaylar arasında sebep-sonuç ilişkisi kuramaz, bilgiyi yorumlayamazlar. Kitap okumak ve ders çalışmak gibi zihinsel çaba gerektiren işlerden hoşlanmazlar. Televizyon karşısında daima alıcı durumunda oldukları için konuşmaya ihtiyaç duymamakta, dolayısıyla dil becerileri gelişmemektedir. Dil becerileri zayıf olduğu için başkalarıyla diyalog kuramaz, duygularını ve düşüncelerini doğru ifade edemezler.
Eskidendi, eskidendi, çok eskiden...
- whatsername
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1072
- Kayıt: 28 Oca 2006 01:00
bence bu durum günümüzde bilgisayar için geçerli. televizyon biraz ikinci planda kalıyor..SertSessiz yazdı:Geliri yerinde, okumuş ailelerin çoğu çocuk odasına da televizyon almaktadır. Alırken çocukla bir anlaşma yapar ve söz vermesini isterler: Ancak ödevini yapıp dersini çalıştıktan sonra televizyon izleyeceksin. Çocuk hiç düşünmeden söz verir. Aslında bu anlaşmada iki taraf da birbirini aldatmaktadır. Anne babanın amacı çocuktan kurtulmak, çocuğun da amacı televizyon sahibi olmaktır.
Araştırmalar, odasına televizyon alınan çocukların, beklenenin aksine okul başarısında düşme olduğunu göstermektedir. Çocuk, televizyon izleyebilmek için ödevlerini çala kalem yapmakta, derslerine yeterince çalışmamakta ve sınavlara iyi hazırlanamamaktadır. Çocuklarda televizyon seyretme alışkanlığı sadece okul başarısını etkilemekle kalmıyor; fiziksel, sosyal, zihinsel ve duygusal gelişimlerini de yavaşlatıyor. Çocuk, televizyon başında yeterince hareket etmediği ve biriken enerjisini harcayamadığı için devamlı kilo almaktadır. Sokakta arkadaşlarıyla oyun oynayan ve koşan bir çocuk birikmiş vücut enerjisini boşalttığı için rahatlamakta; eve sakinleşmiş olarak dönmektedir. Halbuki televizyonun karşısında saatlerce oturan bir çocuk enerjisini boşaltmak şöyle dursun, aksine bu cihazlardan yayılan elektronlara maruz kalmakta ve vücudundaki statik elektrik yükü artmaktadır. Bu sebeple, televizyon bağımlısı çocuklar daha sinirli ve daha saldırgandır. Yaşlarına uygun olmayan programları izlemeleri halinde kafaları karışır, ruh sağlıkları bozulur.
Televizyona düşkün çocuklarda sosyal beceriler zayıflamaya ve içe dönük bir kişilik gelişmeye başlar. Ailesiyle, arkadaşlarıyla ve diğer insanlarla sosyal ilişki kurmada isteksiz davranırlar. Televizyon izleyen bir çocuk, kendisi birşey üretmemekte, sadece başkaları tarafından üretilen şeyleri izlemekte veya oynamaktadır. Hazırı kullanmaya alışmış bu çocuklarda el becerileri ve motor hareketler gelişmez, büyüklerin yardımı olmadan kendi başlarına bir iş beceremezler. Zihinsel ve duygusal gelişimleri de normal değildir. Olaylar arasında sebep-sonuç ilişkisi kuramaz, bilgiyi yorumlayamazlar. Kitap okumak ve ders çalışmak gibi zihinsel çaba gerektiren işlerden hoşlanmazlar. Televizyon karşısında daima alıcı durumunda oldukları için konuşmaya ihtiyaç duymamakta, dolayısıyla dil becerileri gelişmemektedir. Dil becerileri zayıf olduğu için başkalarıyla diyalog kuramaz, duygularını ve düşüncelerini doğru ifade edemezler.
Lasciate mi cantare
- Sadeceucnokta
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 526
- Kayıt: 24 Oca 2007 01:00
- Konum: İstanbul
- houseofholy
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 905
- Kayıt: 04 Oca 2007 01:00
- Konum: ankara
- İletişim:
tv de yeni yaynlanmaya başlayan bir programla ilgili bu haberi lütfen sonuna kadar okuyun. bizlere böyle bir program hazırlayanlara mı, katılan yarışmacılara mı, izleyenlere mi yoksa kadınları beyinsiz ama güzel göstermeye çalışan insanlara mı kızmak lazım bilmiyorum
"Önceki akşam Show TV'de başlayan yarışmayı izleyenler saçını başını yoldu. Ne Cumhurbaşkanı'nı, ne Bush'u ne de Kenan Evren'i tanıyorlar!
Birbirinden güzel, liseli, üniversiteli, kolejli kızlar, ilkokul düzeyindeki basit sorulara verdikleri cevaplarla ekran başındakileri şoke etti.
Show TV ekranlarında 'Güzel ve Dahi' adlı bir yarışma programı başladı. Vatan Gazetesi, yarışmada ortaya çıkan cahillik görüntülerini bugün sayfalarına taşıdı.
Sunuculuğunu Behzat Uygur ve Melike Güner'in yaptığı programda 8 erkek ve 8 kız yarışıyor. Erkeklerin birçoğu mühendislik bölümünde öğrenci. Hepsi de dahi derecesinde bir zekaya sahip. Kızlar ise son derece güzel ancak bilgi düzeyleri akıl alır gibi değil. İşte güzellerin şaşkına çeviren gafları:
Semra Özal için "Ünlü bir sanatçı olması lazım'' dedi Öykü Eyşimez (18 yaşında. Mankenlik yapıyor. Lise mezunu)
Ecevit'in adını hatırlayamadı. Yakın zamanda öldüğünü söylerken partisini DYP olarak hatırladı. Pele için renginden dolayı "Afrikalı futbolcu elinde siyah beyaz top var, Beşiktaş'ta mı oynuyor'' diye sordu. Semra Özal için de "Ünlü bir sanatçı olması lazım'' dedi.
"Maradona Bursaspor'da oynuyor, Uluç puro içiyor'' Merve Kaban (22 yaşında. Oyuncu. Lise)
Abdullah Gül'ü tanıdı "Fakat hala görevde mi onu bilmiyorum'' dedi. Maradona'yı tanıyamayan Merve, "Kendisi Bursaspor'lu mu? İsmi Macit mi? diye sordu. Hıncal Uluç içinse "Puro içer, Ece Gürsel ile birlikte olmuştu'' dedi.
Clinton fotoğrafına baktı tanıdı: "Clinton Bush!'' Özge Özçelikel (18 yaşında. Manken fotomodel. İzmirli. Lise mezunu)
Clinton'un resmi gösterilen Özge, "Bush mu?'' dedi. Daha sonra Clinton olduğunu anlayan genç kız tam ismine "Clinton Bush'' dedi. Özge, Fazıl Say'ı ise ancak "Hande Ataizi'nin sevgilisiydi'' ipucunu aldıktan sonra tanıdı.
"Irak'ın başkenti Lübnan. Pardon Lübnan değil Musul'' Zümra Ufuk Behram (21 yaşında. Aydın Üniversitesi İnternet gazeteciliği öğrencisi)
"Irak'ın başkenti Lübnan'' dedi. Kendisine ikinci bir şans verilen Zümra bu defa da Musul cevabını verince "Aslında bizim anne tarafı Arap ama benim heyecandan aklıma gelmedi'' dedi. Daha sonra Ahmet Necdet Sezer resmi gösterilen Zümra, ilk ismini hatırlayamadı "Şu anda Ankara'da Bahçelievler'de oturuyor, devlet adamı. Abdullah Gül olamadı, hala görevine devam ediyor. Anavatan partisindeydi'' dedi.
Evren için: "Kazım mıydı neydi, astsubay mıydı?'' Rüya Isırgan (20 yaşında. Oyuncu ve dansçı.
Pera Güzel Sanatlar mezunu)
Tayyip Erdoğan'ı tanıyan Rüya hangi semtte doğduğu sorusuna "Kadıköy veya Kartal'da olabilir'' dedi. Rüya Kenan Evren fotoğrafını görünce "Kemal mi, Kazım mı, Kendi miydi'' diye sordu. Evren'in geçmişteki mesleğine ise "Bunların hepsine çalışmıştım, astsubay mıydı?'' diye sordu.
Ve diğerleri:
Esra Ersoy (24 yaşında. Bilkent Üniversitesi Turizm mez.)
Tansu Çiller'i bildi. Elvis Presley'i tanıyamadı. Adolf Hitler için ise "Adolf Hitle, Adof Hitli, Adof Hider'' dedi. Elvis Presley için de "Eurovision'da birinci mi oldu'' diye sordu.
Özlem Elmas (19 yaşında. Lise mezunu. Fotomodel)
Pavarotti'ye Bill Gates dedi. Fatih Terim ve Yılmaz Güney'i tanıdı.
"Önceki akşam Show TV'de başlayan yarışmayı izleyenler saçını başını yoldu. Ne Cumhurbaşkanı'nı, ne Bush'u ne de Kenan Evren'i tanıyorlar!
Birbirinden güzel, liseli, üniversiteli, kolejli kızlar, ilkokul düzeyindeki basit sorulara verdikleri cevaplarla ekran başındakileri şoke etti.
Show TV ekranlarında 'Güzel ve Dahi' adlı bir yarışma programı başladı. Vatan Gazetesi, yarışmada ortaya çıkan cahillik görüntülerini bugün sayfalarına taşıdı.
Sunuculuğunu Behzat Uygur ve Melike Güner'in yaptığı programda 8 erkek ve 8 kız yarışıyor. Erkeklerin birçoğu mühendislik bölümünde öğrenci. Hepsi de dahi derecesinde bir zekaya sahip. Kızlar ise son derece güzel ancak bilgi düzeyleri akıl alır gibi değil. İşte güzellerin şaşkına çeviren gafları:
Semra Özal için "Ünlü bir sanatçı olması lazım'' dedi Öykü Eyşimez (18 yaşında. Mankenlik yapıyor. Lise mezunu)
Ecevit'in adını hatırlayamadı. Yakın zamanda öldüğünü söylerken partisini DYP olarak hatırladı. Pele için renginden dolayı "Afrikalı futbolcu elinde siyah beyaz top var, Beşiktaş'ta mı oynuyor'' diye sordu. Semra Özal için de "Ünlü bir sanatçı olması lazım'' dedi.
"Maradona Bursaspor'da oynuyor, Uluç puro içiyor'' Merve Kaban (22 yaşında. Oyuncu. Lise)
Abdullah Gül'ü tanıdı "Fakat hala görevde mi onu bilmiyorum'' dedi. Maradona'yı tanıyamayan Merve, "Kendisi Bursaspor'lu mu? İsmi Macit mi? diye sordu. Hıncal Uluç içinse "Puro içer, Ece Gürsel ile birlikte olmuştu'' dedi.
Clinton fotoğrafına baktı tanıdı: "Clinton Bush!'' Özge Özçelikel (18 yaşında. Manken fotomodel. İzmirli. Lise mezunu)
Clinton'un resmi gösterilen Özge, "Bush mu?'' dedi. Daha sonra Clinton olduğunu anlayan genç kız tam ismine "Clinton Bush'' dedi. Özge, Fazıl Say'ı ise ancak "Hande Ataizi'nin sevgilisiydi'' ipucunu aldıktan sonra tanıdı.
"Irak'ın başkenti Lübnan. Pardon Lübnan değil Musul'' Zümra Ufuk Behram (21 yaşında. Aydın Üniversitesi İnternet gazeteciliği öğrencisi)
"Irak'ın başkenti Lübnan'' dedi. Kendisine ikinci bir şans verilen Zümra bu defa da Musul cevabını verince "Aslında bizim anne tarafı Arap ama benim heyecandan aklıma gelmedi'' dedi. Daha sonra Ahmet Necdet Sezer resmi gösterilen Zümra, ilk ismini hatırlayamadı "Şu anda Ankara'da Bahçelievler'de oturuyor, devlet adamı. Abdullah Gül olamadı, hala görevine devam ediyor. Anavatan partisindeydi'' dedi.
Evren için: "Kazım mıydı neydi, astsubay mıydı?'' Rüya Isırgan (20 yaşında. Oyuncu ve dansçı.
Pera Güzel Sanatlar mezunu)
Tayyip Erdoğan'ı tanıyan Rüya hangi semtte doğduğu sorusuna "Kadıköy veya Kartal'da olabilir'' dedi. Rüya Kenan Evren fotoğrafını görünce "Kemal mi, Kazım mı, Kendi miydi'' diye sordu. Evren'in geçmişteki mesleğine ise "Bunların hepsine çalışmıştım, astsubay mıydı?'' diye sordu.
Ve diğerleri:
Esra Ersoy (24 yaşında. Bilkent Üniversitesi Turizm mez.)
Tansu Çiller'i bildi. Elvis Presley'i tanıyamadı. Adolf Hitler için ise "Adolf Hitle, Adof Hitli, Adof Hider'' dedi. Elvis Presley için de "Eurovision'da birinci mi oldu'' diye sordu.
Özlem Elmas (19 yaşında. Lise mezunu. Fotomodel)
Pavarotti'ye Bill Gates dedi. Fatih Terim ve Yılmaz Güney'i tanıdı.
herşey onun içinde, o herşeyin dışında..
- houseofholy
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 905
- Kayıt: 04 Oca 2007 01:00
- Konum: ankara
- İletişim:
- houseofholy
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 905
- Kayıt: 04 Oca 2007 01:00
- Konum: ankara
- İletişim:
aslında olayın zeki olmakla alakası yok. güncel olayları takip etmek için zeki olmaya gerek yok. bu kızların sorunu zeka kıtlığı değil gündemi sadece magazinel olarak takip etmeleri. dünyaca ünlü piyanist dersen bilmez ama hande ataizinin sevgilisi dersen anında bilir. olay sadece algı meselesi. mühendislikte okuyup ders kitaplarını ezbere bilip, gündemi takip etmeyen insanlar da gördüm..bad-dua yazdı:bende zaplarken abolt hintle kısmına denk gelmiştim kız beni krize soktu saolsun
herşey onun içinde, o herşeyin dışında..
orası kesin zaten....bunun sorumlusu insanları putlaştıran aptallaştıran o bildiğimiz gereksiz televizyon programları ve onlara ilgi gösteren vatandaş. bizim bilgiye ihtiyacı olan halkımızı televizyonu kullanarak bunu sağlamamız gerekirken tam tersine onları bu hale getiriyorlar.houseofholy yazdı:aslında olayın zeki olmakla alakası yok. güncel olayları takip etmek için zeki olmaya gerek yok. bu kızların sorunu zeka kıtlığı değil gündemi sadece magazinel olarak takip etmeleri. dünyaca ünlü piyanist dersen bilmez ama hande ataizinin sevgilisi dersen anında bilir. olay sadece algı meselesi. mühendislikte okuyup ders kitaplarını ezbere bilip, gündemi takip etmeyen insanlar da gördüm..bad-dua yazdı:bende zaplarken abolt hintle kısmına denk gelmiştim kız beni krize soktu saolsun
- kozmik_peri
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1917
- Kayıt: 12 Kas 2003 01:00
- Konum: Ankara
bana da çok kurmaca gibi geldi.. herkes gündemle olaylarla çok mu ilgili sanıyorsunuz ki? yalnız benim anlayamadığım programda kimin ezilmeye çalışıldığı.. kızlar erkekleri çok asosyal ve çirkin bulurken erkekler de kızları saf(diyelim öyle olsun) oldukları için eleştirir halde gibiler.. bir de eş bulma yarışması değil sosyal deneymiş.. bbg de yeniden yayına girecek asıl sosyal deney orda koşun..
Istemedim uyanmayı bu soğuk uykudan. Cevapları aradim soruları sormadan. Düşürdüğün gölgeleri, düştuğün yerleri
kazıyorsan aklıma normal mi sence?