Amator yazılar,hikayeler,sarkı sözleri ve şiirler

Tavsiye kitaplar, dergiler, gazeteler, köşe yazıları ve yorumlar...
Kullanıcı avatarı
merve89
Üye
Üye
Mesajlar: 80
Kayıt: 18 Mar 2006 01:00
Konum: bilinmiyor

Mesaj gönderen merve89 »

sana anlatamayacaðým þeyler var
zorlama!
ölümün hissizleþtirdiði, hayatýn anlamsýzlaþtýrdýðý kalbimde sözlerin var
anýmsa!
benim yok olduðum seninse varolduðun benliðimde acýn var
hatýrla!
ikimizin de sevdiði karanlýðýmda
sen varsýn, sözlerinle birlikte..
sadece unutma!
kolay deðil, rol yapsamda bazen, beni hiç bir þey güldürmüyor..sorun deðil çünkü artýk zaten beni hiç bir dert öldürmüyor..

kingsoftherock
Üye
Üye
Mesajlar: 87
Kayıt: 19 Ağu 2006 00:00
Konum: mars
İletişim:

bas gıtarın goz yasları

Mesaj gönderen kingsoftherock »

Gitarlarin aglayisini duydun mu hiç?
Ama nerden duyacaksin ki...
Onlar senin için sadece bir esya.
Ama degiller,hiçbir zaman olmadilar.
Metal dinler misin?
Cevabin "Hayir" galiba...
Tamam dinleme sana zorla dinleten yok.
Ama sana bir seylerden bahsedecegim...
Bazi gruplar vardi mistik olaylari analtir,
Bazilari ölen sevgiliyi,
Bazisi ise atalarini,
Ama sen ve etrafindaki çogu insan onlari hep ayni sekilde degerlendirdin...
"Satanist", "Eroinman" vs...
Nerden biliyorsun?
Hiç aralarina katildin mi?
Ya da zahmete girip arastirdin mi?
Ordan oturdugun yerden ahkam kesmek kolay...
Tamam sert müzik yapiyorlar...
Tamam bazi kötü örnekleri var.
Ama nerden biliyorsun hepsinin öyle oldugunu.
Bir olay anlatacagim sana;
Grup konserdedir,sert bir sarki,
Hersey gayet sert,
Brutal vokaller,
Eski sevgiliye olan kin,
Bagiris çagiris,
Ama bir an gelir hepsi susar,
Herkes geri çekilir,meydan basiste kalir.
Basist basini öne eger,
Saçlari yüzünün görülmesini engeller.
Sonra solosuna baslar,
Solosunu girerken gözünden bir damla yas akar,
Sonra bir damla daha,
Ve devam eder basist aglar.
Basist agladikça elindeki gitara daha içten odaklanir,
Ve gitarida aglamaya baslar.
Ikiside aglar,aglar,aglar...
Onlari anlayanlarda fena olur,
Bazailari göz yaslariyla eslik eder.
Su satirlari yazarken bende aglarim.
Soruyorum sana;
Ben o aglayan basistim,
Ya da seyircilerden biriyim,
Hatta o aglayan bas gitarim...
Ne diyorsun bana;
"Satanist" mi? "Aglama" mi?
bir zamanlar akmar pasajının onunde bira parası topluyan kızlar sımdı..bagdat caddesının tiky kızları oldular.

kingsoftherock
Üye
Üye
Mesajlar: 87
Kayıt: 19 Ağu 2006 00:00
Konum: mars
İletişim:

İnsan Silüetleri..

Mesaj gönderen kingsoftherock »

Çok zor oluyor ya..Ne kadar unutmaya çalışsan da unutamamak.. çevrendekilere yalan atmak..Bak ben seni unuttum anla artık; bitti gitti mazide kaldı" tavırlarını sergilemek sana karşı..
Başka birinde mutluluğu aramak ya da aramaya çalışmak ama bulamamak..Hem kendini hem onu üzmek.. Sevgiyi gerçekten hak eden insanlara onu sevemediğin halde umut vermek.. Sonra bitirip sana yapılanı ona yapmak!! Ya da seni gerçekten seven(ki buna ASLA inanmıyorum) O,gerçekten mutlu edecek biriyle; senin anlayamadığın, anlayıpta değerini bilmediğin mükemmelliklere sonsuza kadar değer verecek biriyle; sırf seni unutamamak hala aşık olmak yüzünden beraber olmamak..
Kendini üzmek.. En yakın arkadaşlarına hep senden bahsetmek..Unutmaya çalışmak ama başaramamak..içtiğin 3. Kadehte senin için ağlamaya başlamak..
Dinlediğin her müzikte seni anmak.. Herkese unuttum derken aslında en büyük yalanı kendine söylediğini fark etmek.. Telefon her ¢aldığında,arayan gizli numaranın sen olduğunu düşünmek konuşamamak,ses çıkaramamak, …… diyememek..
Beraber kurulan hayallerin gerçekleşmeyeceğini bilip buna Lanet ederek içmeye devam etmek.. Tedavin sonuç vermeyecek senin.. Resmine bakıp gözlerine dokunmak.. Şuanda orda olduğunu bilip yanına gelememek..Sırf seni üzmek için yalan $arkı sözleri yazmak..
Senin adının geçtiği ortamlardan kaçmak.. Ne kadar mutlu görünsen de aslında dünyadaki en mutsuz insanın kendin olduğunu düşünmek..(onun da aynısını yaptığını bilmek) Her gece senin rüyalarını görüp,sabah senle uyanmak,gerçekleri hatırlamak ve hayata isyan etmek.. Her "unut" diyene "unutamıyorum ya anlasana unutamıyorum" diye bağırıp onu kırmak..Sonra aslında senin değmeyecek biri olduğunu söyleyip ondan özür dilemek fakat 2 dk sonra senin dünyadaki en önemli varlık olduğunu,seni çok sevdiğini söylemek.. aslında senin de aynı şeyleri hissettiğini bilmek ama gurur yüzünden yanına gelememek..1 gelişimle her şeyin sona ereceğini bilmek ama senin gelmemen.. Senin de beklemen ve gitmemek.. Gidememek.. Dışarı çıktığında nereye gideceğini , ne yapacağını bilememek,beraber gittiğin yerlere gitmek istememek.. Hatta o soğuk şehre bile ….
Sevdiğin şarkı nerde çıkarsa çıksın oraya koşa koşa gitmek ve gözlerinden süzülen damlalarla dinlemek.. Verdiğin sözleri tutamamak.. Eski günleri hatırlamak,güzel anıları düşünüp "keşke"yle başlayan cümleler kurmak... "Bak biz bu şarkıyı severdik" " Bak bu yolda yürürdük" "Bu oyunu oynardık" diye belki de yüz bin kere anlatmak en yakın dostuna...
Ahhh içmek,içmek,içmek ve seni sayıklamak.. Yaptığın herşey için, yaptığın her hata,söylediğin her kelime,onun canını acıtacak, yaptığın bütün hareketler adına pişman olmak ama bunu ona söyleyememek... ilk zamanlar ¢ok kızıp nefret ettiğini sanmak, fakat zamanla hepsinin saçma şeyler olduğunu, çocukluk yaptığını düşünmek ve her şeye Lanet etmek..
Çok şey ifade eden ilk buluşmayı hatırlamak.. O günün tarihini, saatini, dakikasını, saniyesini, konuşulanları unutmamak... Her şarkıyı sana armağan etmek ama senin bunu bilmeyeceğini bilmek..!! Dışarı çıkarken; eskiden yanındayken bile özlediğin kişiyi hatırlamamak için dua etmek...
Sana msj atmamak için numaranı silmeye çalışmak ama aslında numaranın ezberinde olduğunu bilmek.. telefondaki sana yolladığı bütün msjları bir anlık sinirle silip bunun için pişman olup ağlamak.. Diğer hattını taktığında onun bazı msjlarının hala kayıtlı olduğunu görmek ve 1 minik “türkü” çocuk misali sevinmek...
Her an seni düşünmek; aklından çıkarmaya çalışmak ama başaramamak... Bir arkadaşının; ısıtmak için bir zamanlar senin tuttuğun eli tutup ısıtması ve senin içinin acıması.. hala seninleymiş, seninmiş gibi hissetmek..
Belki bazen annenin sıcaklığında hissetmek.. Saçlarına dokunan o ellerin aslında onun minik,soğukta kızaran elleri…….
Beraber olmaya çalıştığın başka biriyle yapamamak ve onun her hareketini seninle kıyaslamak..
Herkese karşı çıkıp onun gözlerinde kaybolduğunu,unutmak istemediğini haykırmak...
Her yere adını yazmak,sonra karalamak...
Beraber çekildiğiniz bütün resimleri yırtmak,bilgisayardan,telefondan silmek ama aslında hepsinin kalbinde var olduğunu hatırlayıp tekrar bakmak.. En sevdiğin şeylerden artık bi zevk almadığını anlamak... gülüyor görünmek ama aslında gözyaşLarını i¢ine akıtmak..
Kalabalıklarda kaybolmak..Yüksel Cad. ortadan 1. bank(notun hala duruyor çantamda silinmedi) İnsan silüetleri…
Seninle beraberken çabucak geçen zamanın artık neden geçmek bilmediğini düşünmek... Eskiden onu; senin bıraktığın evine artık kimlerin bıraktığını düşünmek.. Ve eskileri hatırlamak.. Otobüs duraklarını.. AŞTİ’yi..
Seni düşünmek,seni yaşamak,seni sevmek.. Gecenin köründe sesini duymayı istemek ve gizliden aramak,seninde o olduğunu bildiğin halde konuşmamana sessizce ağlayıp,nefesinin sesini dinlemek.. Bilinçaltının senle dolu olduğunu bilmek ve bundan kurtulamamak..
Seni sensiz yaşamayı öğrenememek.. Unutamamak..çoooook zorr oluo inan bana..
Ve en zoru ne biliyor musun??? Yolların sürekli bir yerlerde kesişmesi.. Beni bu kadar kolay unuttuğunu sildiğini.. Hatıraların yalan olduğunu.. Artık umurunda olmadığımı..Ama yine de seni seviyorum “pamuğum”

Zoru öğrettin bana ... Ama sınavdan geçemedim… Olur ya bu yazımı görürsün.. Seni Seviyorum… Sonsuza Kadar..(bak aradan ne kadar zaman geçti?)
bir zamanlar akmar pasajının onunde bira parası topluyan kızlar sımdı..bagdat caddesının tiky kızları oldular.

humuluslupulus
Üye
Üye
Mesajlar: 75
Kayıt: 20 Tem 2005 00:00

Mesaj gönderen humuluslupulus »

kırık düşler aynı yalnızlık, öyle azaldık ve yıprandık ki. kafamız karışık, değişmek zor. dünya yıkılsa anlamazlar. ve hayat herkes evindeyken dur dedi artık ve hayat herşey yolundayken dur dedi artık ve hayat canına tak etmişti sus dedi artık ve hayat....
evet ancak böyle anlatılabilir sana hayatın nerde ne zaman ne koşul ve şartlarda dur, otur ve sus demesi,güzeldir senin için herşey mutlusundur.damarlarında dolaşan safkan bir mutluluktur. herşeyiyle ama. zamanla elinden gider bunlar. aslında buna zamanla demek doğrumu tartışılır, çünkü arkama bakıyorumda herşey sadece bir anda; evet o meşhur "bir an"larımdan birinde gitti.neden böyledir insanlar anlayamamışımdır hiç bi zaman.hırslarımdam, egolarımdam tamamen kurtulup aynayı kendime tuttuğumda bakıyorum bu yazısız yaşam kurallarına tamamiyle anlamsızlık ifade ediyorlar bende. evet evet tamamiyle anlamsızlık. neden bi insan yaşamına birilerini dahil eder ki? senin için anlam taşımalı herhangi bir şeyi dahil etmek.sadece bir obje değil çünkü yada pazardan aldığın üç kilo patates.o bir canlı. nefes alıyor, besleniyor, sindirim yapıyor ama en önemlisi yaşıyor o; hissediyor, anlıyor, seviyor, seni kabulleniyor, sizin içinizde yaşıyor. elinde arkasına dönüp baktığında bir yığın anısı, bir kutu dolusu fotoğrafı ve dünyanın herhangi bir şehrinin sokaklarında, kaldırım taşlarında, yol kenarı duvarlarında, caddelerinde, trafik ışıklarında, gitar teli alınan bir dükkanının önünde yaşanmışlıkların kalıyor. evet bir insan neden hayatına solunum yapan sindiren ve yaşanmışlıklarını biriktirenleri dahil eder ki. ve bu bir yığın anı ve bir kutu fotoğrafı neden hırs, ego ve ufak oyunlarında kullanır ki. yaşanmışlık herkes içindir. sende yaşarsın. bu güne kadar tek bir zaman diliminde belli insanlarda "YAŞADIM" onlarla hayatımın bir bölümünü; benim için hep hatırlanılası bir bölümünü geçirdim. yaşanılası yaşanmışlıklarım ve bir ton hatırlanılası anılırım oldu. ne mutlu. ama öylesine azaldık, yıprattık ve harcadık ki ve hayat sonunda bize sadece evimizde otururken dur dedi. kutudaki fotoğraflarım var artık ve bundan yirmi yıl sonra hayatımdaki tamtamına kırk yılımı devirdiğim zaman karşıma çıktığında yüreğimin taa içinde hissettiğim sızıyı, fotoğraflarıma baktığım zaman sadece üzerlerindeki tozlu yaşanmışlıklar anlatıcak...




14 ağustos***2006
pazartesi-------------bir Eskişehir anısı sadece
imitasyonlar aslını yaşatırrrrrrrrr!!!!!!!!

kingsoftherock
Üye
Üye
Mesajlar: 87
Kayıt: 19 Ağu 2006 00:00
Konum: mars
İletişim:

kuşkusuz ki..

Mesaj gönderen kingsoftherock »

kokularin uzaktan geldigi dönemlerden birinde,
bir kara cicek yavrusu narinliginde karsilamistim yeni gelen günü..
yalnizca özgür çizgilerden olusan kocaman bir dünya,
simdi, o dünyanin gizeminde kaybolan kisacik bir kahküldü sana sunduklarim,
içten içe..
sessizce..
gün gectikçe..
derinden..
...

köprüler kurdum sana, kocaman dünyam ile kendi sonsuzlugum arasinda..
söndürdüm içimde, beni gizimden uzaklastiracak ne varsa
göstermemek istedim kendiligimin bana verdigi aciyi..
kacip gittim daha da uzaklara.. vazgecmeliydin öbür yarindan..
her vakitte..
hiç zamansiz..
kalkismadan..
daha solgunca..
...

sezgilerimden uzaklasmak icin yaptigim ne varsa,
korkusuzluga yakin olmak adina;
simdi vazgeciyorum gündüzün kirbaçlanmis vücudundan geride kalan pihtilarla..
hissizce..
amansizca..
...

korkumu yere sürebilmek için,
bana dogru yürüyen karanlik celladima; amansizca acmaliyim
yüzümün silik gölgesini
yakinabilmeliyim gelen hayatin bana kattiklarindan,
savurabilmeliyim akan ne varsa..
çocukça..
umarsizca..
acimadan..
...
bir zamanlar akmar pasajının onunde bira parası topluyan kızlar sımdı..bagdat caddesının tiky kızları oldular.

kingsoftherock
Üye
Üye
Mesajlar: 87
Kayıt: 19 Ağu 2006 00:00
Konum: mars
İletişim:

hüznünle yandım

Mesaj gönderen kingsoftherock »

Hüznünle yandım
Göz yaşınla söndür beni
Küllerimi al
Savur ellerinle şefkat dolu
Yüreğine
Biliyorum
Bunu hak etmiyorum
Çünkü sana değil
Senin matemine ağladım,yandım ve;
Kül oldum
Ne olur
Benden esirgeme bir damla göz yaşını
Tamam!
Sustum sonsuza kadar
Bari düşlerine gelmeme izin ver
Ne olur!
Bak acı çekiyorum
Tamam!
Suskunluğumla yanacağım
Sonsuza kadar
Sırf sen istedin diye




black_flag
bir zamanlar akmar pasajının onunde bira parası topluyan kızlar sımdı..bagdat caddesının tiky kızları oldular.

Kullanıcı avatarı
goqhan
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 334
Kayıt: 31 Eki 2006 01:00
Konum: izmit-antalya

Mesaj gönderen goqhan »

bu bir siir diil, sadece eski sevgiliye son bi yazımdır...

mantıgın bittiyi yerde,
cıktın karsıma.

ellerini buldum ilk önce.
o kapkatı gecmisimi
inatla yumusattılar
o anda.

daa sonra;
benim gezegenime cok uzaktaki
yıldızları kesvettim gözlerinde...

saclarını hissetim yüzümde
yumusak hassas narin saçlarını
cektim icime.

yüzünü bulmustum daa sonra
o kristal kadar parlak ısıl ısıl
yüzünü.

o yıpranmıs, ürkek,
kendini korumak adına;
düsen bir çıg kadar sasalı
fakat bir okadar sevkatle sıcak
tenin vardı yanımda.

dudaklarını bulduğumda ise
kor olmus icim yanmıstı bianda...

demistim ya gülüm
mantıgın bittigi yerde cıkmıstın karsıma...
bütün bu anlamsızlıkları topladıgımda
sana bir yer lagzımdı o anda
bende;
kalbimi acmıstım sana.

sen, yıllardan sonra gelen bir yagrum damlası
sen, karanlık gecelerimin günesi
sen, anlamsızlıgım sonu
sen sen sen...
kısacası sen;
hayatın!! bu köhne hayatın
bana gülümseyen tek yüzü oldun bi anda.

ama demistim yaa be gülüm
mantıgın bittigi yerde çıkmıstın karsıma...
artık mantık bitmis
sevgimidir, askmıdır, sehvetmidir, baglılıkmıdır, tutkumudur
artık her ne haltsa o vardı karsımızda

senin mantıksızlıgın;
bu müthis duyguları karsındakinden hissetmek
söletmeden!! hissetmek yerine
hep bi emin adımlar
hep bi kesinlikler
hep bi sözcükler olması gerekirdi sende!
ama dediim yaa ben sana gülüm
burası mantığın bittigi yer diye!!!!
burda bölesi seyler istenmez
bi bunu ögretemedim su kısacık gecmisimizde.

hee bide su mantıksızlıkta
kıskançlık yoktur be güzelim
burda dedigim gibi, olması gereken gibi
MANTIKSIZLIK vardir.
körü körüne bağlanmak,
mükemmeli buldugunu sanmak vardır,burda.
burda bencillik vardır bencillik.
hep gülmek isticeksin,
mutluluk,
huzur,
hızlı kalp atıslarını hissetmek isticek,burda.

bana bu duyguları kazandıran sen
niye yakalayamamıştın mantıksızlıgı
iste!!burası mantıgın bittigi yerdi
aramadım bende mantıgı.

bana izinde vermedin
bendeki seni sevmeye.
batan güneşimin ardından
döndüm tekrar yüzümü
karanlıktaki ayıma.

kimsenin anlamayacagı
seninde anlamanı beklemedigim
sessiz bi cıglıkTI
sana olan sevgim...
cünkü dedim ya ben sana bee gülüm
burası mantıgın bittigi yerdir......

Kullanıcı avatarı
SleeplessSoul
Üye
Üye
Mesajlar: 136
Kayıt: 10 Ara 2006 01:00
Konum: ·!¦[· KAYIP ·]¦!· *Bulabilene Aşkolsun..*
İletişim:

Mesaj gönderen SleeplessSoul »

Silinmiş dier başlık buraya yazayım..
çok başarılı olduğum söylenemez ama işte kendime denemelerim var..

Ölüyorum

Yürüyorum,
Bir yol var önümde,
Uzun,kısa yok,
Sadece hissediyorum.
Mavi bulutların ardındaki,
Kayıp yaşamları görüyorum.
Akan nehirlerin kaynağındaki,
Özlem dolu gözleri görüyorum.
Bir çocuk ağlıyor,
Bakıp bakıp özlemli ailesine.
Biri kadere inat bağırıyor,
'Aşkım,ben burdayım' diye.
Bense zaten bitmiş hayatımdaki,
Uzatmaları oynuyorum.
Herkesten ayrı bir köşede,
Gözlerimi yumdum geliyorum.
Artık zaman bitti,
Ben ölüyorum..

MG 2003


başka bir şiirim daha vardı başını hatırlamıyorum ama sonunu yazayım..

Soğuğun adını Sen koydum
En SEN'siz ve karanlık gecemde
Yürüyorum bir başıma boş caddede
Hissediyorum Sen'i tüm bedenimde
Ölmek istiyorum Sen'inle..
MG-2000
Satılık düşler sokağından geçiyorum,ellerimde hayallerim..Sıkıca kavramışım..Korkuyorum..


Siyah8 - Bas Gitar
. www.Siyah8.com .

Kullanıcı avatarı
goqhan
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 334
Kayıt: 31 Eki 2006 01:00
Konum: izmit-antalya

Mesaj gönderen goqhan »

yolculuk

...ve güneş uğurladı beni
buğulu otobüs camları,
uzak şehirlerin ışıkları,
yoldaki çizgiler...
uyuyamıyorum.

her mola; üç sigara
ayaküstü sohbetler,
çaresiz gülümseyişler,
kulağım da dünde;
gözlerim de
önümü göremiyorum.

... ve güneş karşıladı beni
mahçup ve üzgünüm.
sana diyeceğim: ''ben bittim!!''

... otogarda;
yeni günün ilk saatleri,
güneş tepede ve ürkek,
uykusuzum...
gözlerim yanıyor!!!

büyük bir uğultu,
sesleri ayırt edemiyorum,
kulaklarım patlıyor,
belkide çaresizlik,
kimbilir?

''bazen birine çarparsın
ya düşersin ya sendelersin.''
düşe kalka yollarda
kendime gülmekteyim.

her yer tiyatro sahnesi gibi,
gerçeği, sahteyi seçemiorum,
bense, rolünü bilmeyen oyuncu,
buna dayanamıyorum.

hayat böyle mi olmalıydı?
bilmem...
bende böyle anlamsız!!
ne hayatı ne kendimi çözebiliyorum,
çünkü gözlerim yanıyor
uyuyamıyorum

atamıyorum zehri bünyemden
ve ben hala uyuyamıyorum
kulaklarım patlıyor,
başım ağrıyor,
en önemlisi gözlerim yanıyor,
ben artık uyumak istiyorum...!!

Kullanıcı avatarı
goqhan
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 334
Kayıt: 31 Eki 2006 01:00
Konum: izmit-antalya

Mesaj gönderen goqhan »

kağıttan bir gemidir devrim
üzerinde özgürlük yazan
kimbilir kaç yıldır okyanuslarda
kimbilir kaç yunus görmüş
kaç deniz gezmiş :-D :-D

Kullanıcı avatarı
asemez
Üye
Üye
Mesajlar: 55
Kayıt: 29 Oca 2007 01:00

Mesaj gönderen asemez »

DAHA SABAH OLMADI

daha sabah olmadı
gecenin yarıları,yaralarımı göremez
ellerimi sakladım,yüzüm açıkta
gözlerin hüzünü göremez
ellerini aradım,yüzün uzakta
gözlerim seni göremez.

adım atmanın anlamı yok izinin olmadığı yollarda
adam asmaca oynadım kendimle başbaşa
her sesli harfe senin sessizliğin var
darağacı dar gelir yokluğunda.

son saniyeleri geceye akıttım
son gözyaşımı içime.
daha sabah olmadı.
gecem de beni terk etti
çünkü sabah sana doğmadı

Kullanıcı avatarı
ibAdeath
Üye
Üye
Mesajlar: 33
Kayıt: 17 Mar 2007 01:00

kırılgan melek..

Mesaj gönderen ibAdeath »

tutmaya kiyamadigim bileklerinde hergün yeni bi cizik görmek acitirdi canimi ..cizikleri görüp gözlerimi her acip kapadigimda ölüp dilirilirdim defalarca...onun cehenneminde hissederdim kendimi....

kirilmis siyh kanalari vardi gözlerinde ..ne kadar kirik olsad ucup gider diye korkardim hep ve daha fazla kirardim onu gitmesini istemeyerek...
angelica yi sölerdim hep bi ruh bu kadar uyabilirdi ona... bu kadar besleyebilirdi onu...gözlerinin altindan gördüüm o mutluluk delip gecerdi beni...
bi gün gitti....bitti hersey once bi hayalkirikligi gördüm gözlerinde ilk defa bu kadar belirgindi bakislarinin anlami..sonra arkasidan gelen bi hoscakal ...
ne dediysem ne yaptiysam geri geritrmedi onu bana...

Kullanıcı avatarı
ibAdeath
Üye
Üye
Mesajlar: 33
Kayıt: 17 Mar 2007 01:00

bana biraz borc versene nefes alacağım..

Mesaj gönderen ibAdeath »

Dil hep çürük dişin etrafında dolanırmış ya bizde acılarımızı gormemezlikten gelmeye calıssakta hep onları kurcalar dururuz bazen yeni sevgilinle opusurken bile eskisine inat olsun diye daha atesli opmek gibidir beynimizdeki kurtlar dolandıkca dolanır ayagımıza gecmis farkedemeyiz o yuzden simdiki anı hayatı ya gecmist6en yada gelecekteki yapacaklarımızdan ibaret goruruz simdiki anını genellikle bi onemi yoktur,insanoglu gercekten gariptir degersiz seyleri degerli yapmakta degerlileri ise tuketmekte bir numaradır her zaman,evet her zaman kendini farklı gorur oysa en buyuk tasıdıgı ego aynıdır buda aslının fotokopisi olmaktan ileriye gidilemez bir surece itekler dil hep curuk disin etrafında dolanır osaya harcanan hep simdiki zamandır,kaybettikce yangınımız buyuk olur gun gectikce cepteki tek gercek sermaye zamandır biz bunu uzun bir vakit gectikten sonrada bilsekte,acaba bu yazıyı okumak icin ne kadar zaman harcadın edebi bir sey beklerken geyik bi yazı cıktı karsına,belki simdi dilinin ucunda kufurun biri bin para benim icin ama pekde kızma vakit olduruyorum bende burda, illa bi anlam kazandırmak icin cabalamıyorum kelimlerimin suretinde sadece biraz zaman calıyorum senden acık hesap mevduatıma yatırmak icin,artık o dişlerini cektirmenin zamanı gelmedimi daha fazla bos vakit harcama...sadece simdiki anı yasa...desemde usulca kendime cocukluguma kayıyor gene aklım be , hani o unlu yazarlar varya iste bilmem ne agaclarının altında gecti bilmem ne topaclarıyla oynardıkj diye malesef benim neslimin oyle cocuklugu olmadı en azı ndan metropollerde buyuyenler icin biz sadece yesilleri parklarda gorduk oda uzerinde bir tabela ile cimlere basma diyse,misketlerimiz vardı park eden arabaların altlarına kacardı,kacan misketi kuratabilkmek icin surunurduk toz topragın icinde kaybetmezdik misketimizi ama evde dayak cabası,bizim zamanımızı cocukken caldılar iste yarıs atı gibi ordan oraya kosturdular eve git ders calıs sonra bugulu camlardan dısarı izle arabaların yagmur birikintileri ile insanları nasıl ıslattıklarını,belkide bu nesil bu yuzden bu kadar alkolik,hep izlemekle yetiniyor bu hayatı icine girmek icin illa kafasının gzuel olmasını istiyorcogumuza sorsak ilk cinsel deneyimimizin bile sarhos oldugumuzda oldugunu soyleriz ve yuzde 90da karanlikta,tabi alkol sisede durdugu gibi durmuyor ilk aldatmayıda sarhosken yasamısızdır ya aldatılmıs yada aldatmısızdır.zaman diyoruz ya geleceğe dair planlar yapıyoruz okul bitcek ise gircem evlencem cocuk yapcam okutcam bakıcam vs vs butun hayatımız parsellenmis resmen,e gencligin enguzel cagındasın dur yasayayım diyosun vatan bekliyor seni diyorlar hop askere,ya asker yolu gozle yada tezkere.durun ulan bi sigara iceyim bi saniye bekleyin diyorsun sonra bosver lan hayat akıp geciyor bi tutamazsam kacar gider diye hayıflanıyorsun.Sonra varlık merakıda var oyum olsun buyum olsun biraz daha calısayım plazmam olsun hep biseyleri dayatıyorlar bizde yemek zorunda kalıyoruz.Belkide bi gun bekliyoruz rock star olcaz yada sayısal loto vurcak ve arada derin bir nefes alcaz,belkide hayatımızın en cok bekledigimiz anı budur bir derin nefes alıp noluyo lan nedir bu telasdemek,ama olmuyor iste bi gun bakmısın yesil bese cifte okey donuyorsun imamin dort kollusuna binip haydi sepet tahtalıkoye muhtar adayısın diyorlar,hobaa bakmısın helvanı bile afiyetle yemisler,ulan hic bosluk bırakmamıslar hayatımda fire payı bile yok diyorsun... yazık simdiki anı hic yasıyamadık ya gecmisi dusunduk yada gelecegi tasarladık ama simdiki anı hic yasayamadık,bana biraz zaman borc versene biraz nefes alacağım,ha yazımı bos ver canım sıkıldı zaman oldurmek icin yazdım pekde onemli değil aslında ne felsefik nede edebi bi değeri var varsada ben sanmıyorum.... inanmıyorum

Kullanıcı avatarı
ibAdeath
Üye
Üye
Mesajlar: 33
Kayıt: 17 Mar 2007 01:00

olmayan duvarlar..

Mesaj gönderen ibAdeath »

Hep olmayan duvarların arkasındaydık..
inatla uzak kelimelerini kafamıza kazımıştık..
ama aslında nasıl bir büyüye inanmak imkanız ise uzakta olmaya inanmakta imkansızdı.. imkansız olan bir de aşkım vardı anlamsızlıgın buğusunda kaybolmus sebebler ve karanlık bır gecede onu sasırtıp reddedilmişliğim , kesik bir kol gibi çaresiz , yalnız ve iz'siz kalmıslığıım..

hiç birşeye inanmadığın gibi inan ki ona,o büyüye..
seni tek mutlu eden şeyin o olduunu aslında unutma..
arkanı baktığında geçmişine bak..şu çok mutluydum dediğin geçmişine..
hani şu haince hançerlendiğin geçmişine..
şu mutluluğun kirpiklerindeki bir toz gibi yasaklandığı geçmişine..
bakki değerini anla o anın o dakikanın ne olduğunu..

için yanıyor değilmi şimdi?
önünde bir duvar yok aşağıya düşer gibisin..
kanatlarını açsana o büyüyle hareketlendiğin gibi..
çıksana bu duygudan..düşme duygusundan..
düşüyorsun işte,yavaş yavaş bitiyorsun..
yerdeki yapraklar seni bekliyor..ölü bedenini sarmak için..

düşünce ne büyü kalıcak,ne benliğin..
sadece ölü bir ceset ve artık sana ait olmayan ruhun..
tek şey dileyebilirdim ondan..kaldırmaya gelicek olana söylemesi için birşey..
bedenime dokunduğu anda varlığımı hissetmesi için söylemek istediim birşey..
üzülme dostum,ağlama..Ben zaten ölüydümBilmediklerinin ördüğü duvarlar görmüştün önünde
kanatların yüksekliğine erişemezdi,erişmedi ölü..
yarı yüzü yok insanlar arasında kaybolurken o büyü,inanmak istediğim tek şeydi belki.ellerime 3 kat hiçlik verirken topraktan topladığım ceninler belki de senindi..
sana söylemiştim onlar benim geçmişimden,senin geçmişinden ve belki de ikimizin birden hayat malzememizden çalmışlardı.geri vermediler..
bizim olanları bize sattılar,sen o düşüşteyken kanatlarını kırptılar.
sesim acıyla kısıldı şimdi.kirpiklerinde tozlanan çok geç kaldıgın hayat hikayendi ve bitti..
üzülmüyorum,senin için seviniyorum dostum.
bedene yüklenen yalancı duygulardan bihaberdin sen hep,fahişeler kentinde yanıp sönmedi hiç etle kaplı ruhun.onu en derininde sakladın..
çünkü sen zaten ölüydün..
Beyaz duvar'a ulaşmaya çalışıyordum oysaki sadece..
Kirletmek için kasan zebanilerden kurtulmak içindi..
Belki de bende istiyordum onlar gibi olmayı ?..
Kirlilikte olmayı,yalanlamayı..Bırakmayı birşeyleri..
Olabiliyormuydu?yapabilicekmiydim acaba?

doğru denen yalanların arasındamı kaybolucaktım?
Yoksa yalana boğulmak istenen doğruların arasındamı..
yavaşça hayallerime ulaşmak istiyordum belkide bir nevi..
benliğim dahi bilmiyor ne yaptığımı..
Duygu sarhoşuydum,göz yaşları içinde havalanan.
boş bir ruh vardı bedenimde sadece..
oda gidince..bir elimde boş duygular..bir elimde ise bir beden..yeni yalanlara boğulmak için hazırlanmış..

Kullanıcı avatarı
herhangi_biri
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 909
Kayıt: 04 Şub 2006 01:00
Konum: far far away
İletişim:

Mesaj gönderen herhangi_biri »

sensiz bir kırlangıc olmak

Minicik bir kırlangıctım ben oysa
Çırılcıplak kalmıstım yuvamda
Üşüyordum..
Sokuldum sana usulca
Gözlerinin pırıltılarını üzerime örterek
Uykuya dalsam,
Kalbine kıvrılıp uzansam
Beni gerceklikten saklarmıydın??
…
..
.
Baharı kacırmıs…kışa terkedilmiş
Minicik bir kırlangıctım oysa
Dallar kırılırken içimde
Aglarken biliçsizce
Rüya gözlerinde düşüyorum
Hasretin yanarken ben
Sensiz cok üşüyorum (!)
-_-MiDineTte-_- hiç bir yıldız yok gökyüzün de ulaşamayacagımız...

Kullanıcı avatarı
ex
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 377
Kayıt: 23 Eyl 2004 00:00

Mesaj gönderen ex »

Bir internet sohbeti sırasında açılan konulardan biri bana daha önce de düşündüğüm bir şeyi hatırlattı.
Kafamı kurcalayan olay dünyadaki gençlerin durumudur. Günlük hayattaki gözlemlerimizle bile görebileceğimiz bir şekilde gençlerde yıllardan beri bir sınıflaşma vardır.

Genel yani çoğunluk sınıf; tamamen teknoloji ve moda bağımlısıdır ve düşünsel olan hiçbir görüşü benimsememiştir. Bu sınıf bildiklerinin çoğunu yine televizyon ve internetten alır ve hiç sorgulamaz.

Diğer tarafta ise azınlık olan bilinçli sınıflar kümeleri vardı.
Bu sınıflar; diğer çoğunluğun aksine belirli kültür akımlarının etkisinde kalmış, televizyondan uzak sayılan daha entelektüel bir çevreyi temsil ediyor. Kitap okuyor, film izliyor, araştırıyor, ve en önemlisi eleştiriyor…

Buraya kadar her şey normaldir. Ama bu kesimlerin oluşumlarını şöyle bir incelediğimizde çoğunluk sınıfın aile yapısının “ideal”, diğer kümelerin aile yapılarının ise genelde sorunlu olduğu neticesine ulaşıyoruz.

Yıllardan beri dünyada süregelen kültür emperyalizminin sonuçlarıdır bunlar. Onların belirledikleri “ideal”, “mutlu” aile yapısı tamamen kapitalizme hizmet etmektedir. Daha doğrusu sisteme köle kazandırmanın da apaçık yoludur. Bebeklikten başlayarak televizyon daha doğrusu medyayla çocuklarda bir ütopya yaratan bu sistem daha ileriki evrelerde gerek spor gerekse bilindik sosyete dünyasıyla çocuğu bir mıknatıs gibi içine çekmektedir. İleri aşamalarda çocuk gördüğü dünyaya katılma çabası içinde kıvranıp dururken bir yandan da küçük kompleksler yaşamaya başlıyor.

Her geçen gün yeni isimler kazanan sözde sanat dünyasında yer edinme hayallerindeki bu genç çocuk giderek kendini yetersiz bulmaya başlıyor. Ve daha önce yaşadığı küçük kompleksler ileri safhalarda kendini depresyona doğru sürüklüyor. Tabi bu olaylar zincirinde çocuk çevresindeki gerçek dünyadan koptuğu için değişik bir cehalet yaşıyor. Bu yetersizlik-bilgisizlik- onu ya okuluna daha çok iterek asosyalleştiriyor ya da tam zıt etkiyle dış dünyadan koparak sokağa itiyor.

İşte bu noktada okula itilen çocuk standart yönetici, sokağa itilen çocuk ise standart işçi oluyor. Sistem kendini çok güzel bir şekilde tamamlıyor.

Bilinçli sınıflar kümelerinde ise durum aynı şekilde devam etmesi gerekirken. Standart birer anne babaya sahip olan bu çocuklar ailedeki çeşitli sorunlar yüzünden (sayesinde) etkiye karşı tepki yöntemiyle ebeveynin aksi yollar izlemeye çalışmaktadırlar. İşte bu yol arayışları tesadüfi bir şekilde bu sınıfları doğurmuştur. Ve bu sınıflar genelde muhalif tarafları oluşturuyor ki güçsüz görülmesinin nedeni toplumda çekinik gen e benzer bir şekilde görünmesidir.

Kullanıcı avatarı
chuky
Üye
Üye
Mesajlar: 34
Kayıt: 19 Eki 2006 00:00
Konum: İzmiR

Mesaj gönderen chuky »

---------------------------------
Islanmadan kuruyan kalbin
nedensiz...
nefretle dolan

gözlerin kapalı
bağımlı dudakların
yalana

oysa..
güneş yakarken tenimi
rüzgarın acımı dindirmesi gibi
gülümseyişin.

Kullanıcı avatarı
theHeLL
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 797
Kayıt: 22 Ara 2004 01:00
Konum: izmir
İletişim:

Mesaj gönderen theHeLL »

Rıhtımda Yabancı

...Yabancının ayak sesleri bu uzak, unutulmuş rıhtımın taşlarında yankılanıyor. Yabancı yalnız. Soğuk havayı soluyor, tütün dumanı gibi çekiyor ciğerlerine derin derin. Rıhtım ışıkları sırayla dizilmişler, donukça yanıyorlar, seyretmek keder veriyor. Deniz bezgince ıssız iskelenin ayaklarını okşuyor. Katran renkli ahşap gıcırdıyor. Yabancı iskelenin ucunda, kıpırtısız. Rüzgar uğulduyor.

Berrak ve serin gecelerde ve puslu öğlenlerde ben de durdum orada. Denizden esen rüzgarı içime çektim, kahverengi bir sobanın ısıttığı rıhtım kahvesinden gelen kahve kokusu eşlik etti rüzgara. Deniz ötelere uzanıyordu. Cezbedici, kederli, durgun deniz... Başka nerede, nereye bakarken hayal kurabilirdim ki?

Şimdi yabancı duruyor iskelenin ucunda. Kara Hayal Rıhtımı'nda, denizin bir zamanlar bana fısıldamış olduğu hikayelerle beraber, ve tamamen tek başına...


***


Kara Hayal Rıhtımı'nın, bu kişisel hikaye ve şiir sitesinin beğenilmesi dileğiyle...

Şubat 2007

görüldüğü üzere bu bi arkadaşımın benim değil yani çok beğenmiştim buraya da yazayım dedim belki beğenen olur..
"Eğer cennete o vakit istenmemişsem (doğum), ısrar etmeyeceğim.."

Kullanıcı avatarı
deathster
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 625
Kayıt: 09 Kas 2004 01:00
Konum: Tekirdağ

Mesaj gönderen deathster »

Hani gitmelisindir, kumanda elinde ve televizyonda son bir tur dönüyorsundur öylesine. Birden güzel bir film denk gelir ve kopamazsın. Hatırlarsan işte böyle bir başlangıçtı bizim hikayemiz. Öylesine başlayıpta bırakıp gidemediğimiz. İşte bunlar o hikayenin belleğimde yer eden dip notları.

Sadece cebimde para olsun diye çalıştığım dönemlerden biri. Ansızın çıktın karşıma, baktığım bir resim parçasıydı ama farklı şeyler anlatıyordu. Kurduğun cümleler ise paralelimdeydi adeta, farklı şeyler konuşup aynı güzelliği anlatıyorduk. Bir araya gelebilmemiz için bir periye ihtiyacımız vardı ve ben sırf bizi bir araya getirsin diye, çok kovaladım bu periyi. Sonunda peri dileğimi yerine getirdi, artık hayatımda bir kırılgan melek vardı. Sanalda olsa. Artık koruyucu meleğim vardı benimde. Hayat daha eğlenceliydi daha anlamlıydı. Peygamberin cebraili vardı. Benim ise yol göstericim sendin. Vahi gelmeliydi artık görmeliydim seni. Sanal olmaktan çıkıp inmeliydin yeryüzüne, gerçekten bilmeliydim kanatları varmıydı meleklerin. Mevlana tadında ''gel'' dediğinde bana dilimden neden gelmeliyim sorusu dökülüverdi. Cevabını bilmemize rağmen. Birbirimizin aklını okuyor fakat kelimelere dökemiyorduk. Çünkü korkuyorduk yani nebieleyim bukadar mükemmel olmamalıydı herşey. Bilirsin sabırsızımdır, senin gibi ruhani varlık vucut bulmalıydı artık, zihnimdeki boşluklar dolmalıydı. İşte Ankara'daydım. O Edebiyatın en soğuk cümleler kurulan şehri, sımsıcaktı artık. Bir dershane sabahıydı ve dinlediğim en anlamlı dersti. Hoca seni anlatıyordu, hayatımın tüm derslerinin muzip çocuğu sus pus olmus seni izlyordu. Gözlerin, duruşun, gülüşün, yazı yazarken saçlarının düşüşü. Necip Fazıl olmak istiyorduinsan Orhan Veli, şiir yazamadığım için o ana, kıskanıyordum tüm büyük şairleri. İki saniye gibi geçirdu iki gün. Şimdi iki asır anlatsam yetmezdi, seni. Veda vaktiydi artık, son cümleler kurulmalıydı, Ankara sabahlarında. İki güne koskoca bir aşkı sığdırmıştık. Sormalıydılar Elvan kente giden otobüslere, başka aşkları taşırkende, bukadar acımasızmıydı yollar. Bukadar acımasızmı olmalıydı anlamı, bir yerlere varmanın. Bedenim bir şehirler arası otobüsün camına yaslıyken, gidemiyordu ruhum. Yarım ay biçimindeki o lanet terminalin dolunay olmasını istiyordu nedense zihnim. Dakikalarca, saatlerce, günlerce etrafınfda dönmek Ankara'yı, sırf içinde seni barındırdığı için sevmek. Ama neyazıkki büyük harflerle bir veda cümlesiydi hoşçakal demek. Kulağımda Blaze Bayley'den Stranger to the Light çalarken, camdan yansıyan aşkımın iki günlük huzurun hüzne dönüşmesini izlemek. Şimdi soruyorum kendime. Bu hayatımın en anlamlı iki gününe yeni anlamlar yükleyemeyişim neden, içimdeki bu acının münacaata dönüşmesinin bir neticesiydi, belki bu anekdotları alışım.

Beni bu hüzünden azat et. Çünkü sensiz geçen her günümde, tanrıdan ölmeyi dilyorum. Belki hergün ölüyorum, ama hiç dirilemiyorum.

Tüm bunlar, sevgilinin geri dönmesi için yapılmış bir manevra değil. İçimdeki acıyı kalemimle dışarı akıtarak biraz olsun azaltmak.
Thousand of cars and a million guitars, Screaming with power in the air, Weve found the place where the decibels race, This army of rock will be there

http://www.myspace.com/firewind DİNLE!!!

Kullanıcı avatarı
misa
Üye
Üye
Mesajlar: 215
Kayıt: 26 Kas 2006 01:00

Mesaj gönderen misa »

Çok acıdı çok yara aldım

Geçer diye sabrettim

Tekrar insan olmayı çok istedim ama beceremedim

Konuşamadım duyamadım sadece nefes aldım

*

Kağıtlara anlattım derdimi zavallı gibi
Her gün daha çok ölüyorum
Her gün daha ağır geliyo omuzlarıma
Hergün yenisi ekleniyo günahlarıma
Ve ben daha çok ölüyorum
Kahrolası yalnızlığımda………………..

*
Hani nerde özgürlük
Hani biz özgürdük.
Giden aşkların ardından sadece kabullendik
Giden sevgilerin ardından bakakaldım konuşamadım
Umut besledim büyütemedim
Hep aynı şarkıyı söyledim
Hani biz özgürdük
Hani nerde özgürlük
Bu hayat benimdi
Hep aldı hep çaldı başkaları……
Hep aynı savaşı işledim durdum kitabımdan
Hep aynı tarihti hiçbir zaman değişmedi
Yenen aynı yenilen aynı
Bu kimin hayatı
Kararlar hep onlarındı kabullenmek bana kaldı
Hani nerde özgürlük
Hani biz özgürdük
İsyanlar çıkardım
Savaştım hiç kaçmadım
Ama hiç başaramadım.
Yaralandım yoruldum dinlenme vakti mi geldi
Kabuğuma çekildim
Siz devam edin...
misa**
Önce çizene kadar öleceksin sonra ölene kadar çizeceksin... #buvons mon ami #

Kullanıcı avatarı
speed_of_pain
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 531
Kayıt: 19 Ara 2005 01:00
Konum: from hell

Mesaj gönderen speed_of_pain »

Lethe 'm e
yıne ıcıyorum aklımda yıne sen varsın ve dusunuyorumda ben hep senın ıcın ıcıyorum senı bıraz olsun aklımdan cıkartabılmek ıcın ama hep yanılıyorum ıctıkca daha cok hatırlıyorum senı ..kulaklarım kıpkırmızı umarım sen konusuyorsundur benı ..umarım..sana ne kadar ıhtıyacımın oldugunu bılmıyorsun hıc bılmedın lethe m sen benım kurtarıcımdın kahrolası depresyonumdan benı kurtarmayı basaran kısıydın ..benı boktanlıgımdan kurtaran sen yoksun ben yıne boktanım ve daha da boktanlasıyorum sensız cok mutsuzum lethe m cok cok mutsuzum ..geri donmenı solesem bır kez daha verecegın cevabı bılıyorum gecen yılda kaldın sen dıyeceksın ama bır dusun gecen yılda mı kaldım .. kelımlerle kendını kandırmaya calısıyorusun tıpkı benım gıbı .. alkolle lethe yı bulmaya calısmam gıbı benım lethe m bana 6 saat uzaklıkta ama gerı donmuyor ..sahte lethe arıyorum sayende ama hıc bırı senı unutturamıyor bana hiç biri sen degıl senın zerren degıl ..sana benzıyor dıye bı takım ınsanları hayatıma soktum ama hiç biri zerre işe yaramadı kendı hayatlarına devam ettıler kımı evlendı kımı gıttı hıc bırı umrumda olmadı sen harıç..ve bildigim bişi var lethe m senın de hala umrundayım bana bosuna benden sonra baskalarıyla yattın mı demezsın ..ne olur ne olur gerı dön bana yoksa ölecegim acımdan ... sensızlıgın bu kadar acı verecegını tahmın etmezdım lanet olsun bana neden bıraktım senı sırf bu yuzden bıle kendımden nefret edıyorum...sırf bu yuzden ölmek ıstıyorum..senı hala cok seviyorum lethe m.. hala sevıyorum...
G.D.
190208
0033

eski sevgilime yazdıgım bir yaziydı...
nefret ettim kendimden acının hızını bıraktıgı ızlerı yoketmek ıstedım defalarca neden dıye sordum kendime NEDEN... neden hala mutluluk maskesı takmıs bır depresıf ım

Kullanıcı avatarı
speed_of_pain
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 531
Kayıt: 19 Ara 2005 01:00
Konum: from hell

Mesaj gönderen speed_of_pain »

Merhaba Azrail
merhaba Azrail hosgeldin
otur dinlen birazcık
eminim cok bekledin
beni öldurmek icin 18 koca yıl bekledin
ki ben seni daha önceleri cagırken beni duymamazlıktan geldin

merhaba azrail
beni almaya geldin
hosgeldin sefa geldin
artılk yasamamam gerektıgıne sende kararverdin

merhaba azrail
hadi sok tırpanını gögsume
al kalbimi
al bütün acılarımı
sevgimi nefretimi
hepsini al
ve
gidelim buralardan

G.D.

100508 1522
nefret ettim kendimden acının hızını bıraktıgı ızlerı yoketmek ıstedım defalarca neden dıye sordum kendime NEDEN... neden hala mutluluk maskesı takmıs bır depresıf ım

Kullanıcı avatarı
dev!l_O_
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 814
Kayıt: 12 Haz 2006 00:00

Mesaj gönderen dev!l_O_ »

eski bi dostla yaşadıklarımıza yazmıştım bunu

<park çocuğuyduk biz;ellerimiz de bira kesikleri, ağzımızda ne başlanabilmiş ne de noktası konulabilmiş aşkların kekremsi tadıyla oturduk ıslak banklara.ne gecenin ayazı yıldırdı bizi ne de uslanmaz sewdalarımız.biz hep inanadık kibritçi kız gibi o ayazlara inat..ve hep sewdik o parkları, o caddeleri, sonu gelmez bira kesiklerini..>

sonuçç dotluğumuz mazi de kaldı,ama hep gülümseyerek hatırlıyorum yaşadıklarımızı..kimseye kızgın değilim sadece biraz krıgınım..
O kadar mutluyum ki şimdi kusabilirim!!..

Kullanıcı avatarı
KoleDoyuran
Üye
Üye
Mesajlar: 73
Kayıt: 05 Mar 2005 01:00
Konum: Adapazari
İletişim:

Banyo

Mesaj gönderen KoleDoyuran »

Banyo*

*Bu bir spastik öyküsüdür...

“Demir almış bir gemi denize yeniden nasıl başlarsa, ben de hayata yeniden başlamak istiyorum.”

Evet, tek hatırladığım buydu anlattıkları arasında. Çok konuşur, az sevişirdik. İki kişilik bir toplum kurmuştuk. Öyle diyorduk yaşadığımız birlikteliğe. Evden çıkmayı sevmezdik. Koltuklarda oturup konuşur, uyur hatta sevişirdik. Ben bakkal olduğumda o sepet olurdu. Böylece daha sık birbirimize kucak açardık. Tuhaftık.

Japon deprem mağdurları için televizyon konuşurken hemen soyundu: Soyunmam değil, gerçek olan deprem dedi. Angelina Jolie’nin soyunması daha yerinde olurdu, bu mağdurun bile hoşuna gider diye karşılık verdiğimde güldük birbirimize ve çıplaklığına. Çıplakken en çok bana benzemek isterdi.

Kirli çamaşırlarımı tanıması için imzalıyordum o sıra. Mutfağa doğru giderken duymak istediklerim vardı. İçimden bütün dinsel sembollere yalvarıyordum, yardım edin bana! En çok siyah göğüs kıllarına yuvarlanmış olanlardan yardım bekledim. Ya da eskiden seviştiğimiz esnada etime gömülen o işaretin hala orada olup olmadığına baktım. Yoktu. Ben O’nun büyük yalnızlığına şahitlik ederken, yardım edin bana! Çarmıha gerilmiş insan öykülerinden sıkılmıştım o vakit. İnsana gerilmiş çarmıhlar düşledim. O’nun sözü aklıma gelince düşümden vazgeçtim. “Düş, bir bakirin çektiği otuz bir kadar gerçek olamaz”

Bir takım kadınsı hareketlerle, boynundan yukarısını oynatarak, aşkın mimarisini değiştirdi. Aşkın mimarisi evin düzeninden ibaretti. Kuyruklarından bağlı fareler gibi paketlenmiş aşkımı, oltaya dizer gibi koluna yüklenerek geldi ve çıkardı gözlerini. Ben mesajını almıştım, sonuna kadar dedim. Beyaz göbeğini meraklı bakışlarıma yaslayıp, söylediklerimi onayladı: sonuna kadar! Sırtıma çizdiği evin krokisini beğenmemiş olmasına rağmen beni sevmesine şaşıyordum. Çizdikleri güzel olmayınca değiştirmek istemişti. Gerek yoktu, yanındaydım ne istese yapabilirdi. İster tenimi, ister evi delik deşik edebilirdi. Kanına susamış, çıldırmış gibi sessizce yanlış çizdiği banyoda geziniyordu. Sihirli sözcükler aradım onu sakinleştirmek için. İdam sehpasından adam alan sözcüklerden aradım. Yoktu hiçbiri. Sanki bütün kelimeler senelik izinlerini kullanmış, bana sadece aval aval bakmak kalmıştı. Ne olduğunu o da anlamamıştı. Sessizliğimi sevdiği kadar, konuştuğumda neler yapabileceğimi bilirdi. Beklentisini karşılamak için dudaklarımı araladım, kapat dedi. Konuşmamı istemiyordu, o halledebilirdi. İçimde büyük bir sevinçle kalktım, çıktım. Arkamdan baktı, seslenecek gibi oldu ama konuşmadı.

Aklıma takılan ne varsa hepsi karşı kaldırıma geçmeden, birkaç gün önce kapı aralığından sakalları uzun kapı komşumla bağrışırken gördüğüm kadının suratında karşıma çıktı. Birlikte geçiyorduk karşıya. Bu ne demekti ki şimdi. Peşinden gitmek istedim. Sonra, kendimi komşumun yerine koydum: ben bağrışamazdım bir kadınla. Ardından baktım, uzaklaştı.

Dönüp evin zilini bütün gücümle parmakladım. Yükseldim kadınımın yanına. Kapıyı açar açmaz: Demokrasi hizmetlerini en yüce gururla selamlıyor dedim.

-Gidiyor musun? Kaçış bu geceymiş gibi konuşuyorsun. Kal, ne olur kal. Hem daha banyoyu bitirdiğimi görmedin.
Heyecanlıydı. Önemi yoktu benim için, kadınım banyoda spastik biri gibi yaşıyordu. Ben de O’nun varlığından güçlenen biri olmak istiyordum. Spastik bir ilişkiyle yüce bir mutluluk kurulacağını duymayı kimse istemezdi. Ayrıca mutlu iki kişilik toplumların ötenazi haklarını savunduğumuz zamanların bu kadar çabuk geçmesine aldırış etmedik ikimizde. İki kişilik toplumların bir anjiyo geçirmeleri yeterdi, tekrar dirilip kalabalığa karışmak için.

-Kaçmıyorum ki. Sadece avuntu bir nebze de olsa rahatlık hissi veren. Sana da olmuyor mu?

-Görünmez mürekkeple yazmak gibi o zaman bu avuntu. Benim gözlerim o kadar iyi görmüyor. Tenindeki deliklerin içinde ne olduğunu biliyorum. Kan ve kin birlikte yaşıyor içinde. Biliyordum böyle olacağını.

-Denebilir, aslında korkuyorum böyle zamanlarda.

-Korkma.

-Biraz daha kalmalıyım burada.

-Evet dedi içimdeki gürültüyü bastırmak isteyen bir ses tonuyla. Kahve yapsam, içer miyiz?

-İçeriz, dışarıda biri mi var?

-Sadece insanlar.
Gece 12den sonra bütün ickiler ŞARAPtır

Kullanıcı avatarı
KoleDoyuran
Üye
Üye
Mesajlar: 73
Kayıt: 05 Mar 2005 01:00
Konum: Adapazari
İletişim:

Mesaj gönderen KoleDoyuran »

Üzerine bir şiir de gider belki bunun..


Ten Replikleri

“Kadının bacakları yatağının yumuşak kalbidir” inanışıma göre
Libido ölüm döşeğinde olsa bile
Hiçbir seks pozisyonunda
Gerçeğe davetiye gerekmiyor sevgilim!

İlgi odağı bir ölüm töreninde gözlerim
Gözlerine yazdığım bir şiire hıçkırık ezberletirken
İsyanları bastırılan iki çıplak teselli gibi
Ölümle döllenen her yaşam gibi
Gerçeğe soyunup yalan kaldıysam
Defin işlemi gerçekleşen hiçbir aşk, tören istemez sevgilim!
Bu yüzden yalnızlıkta olgunlaşan memelerini
Okşamak istiyor yalnızlığım.

Tanrılara adak olarak sunduğun sualtı kayalıklarını ve suratımı
İnatla birbirine sürtmelisin giderken cehenneme
Yatağımda ellerini takım ruhuna bulamadan önce
Cebimden oyuncak ayımı ve gözlerimden çıplaklığını çıkarırsan
Falına bakarım yalnızlığın
Ama sen yine tut ellerimi ve bak
Tenim, çıplaklığım sana nereyi işaret ediyor?
Bedenini cam kalıplara dökmek istiyorsam
Ki senin saçların nedense çocukluğum kokuyor sevgilim!
Bu yüzden sana bakire lisanıyla anlatmalıyım çıplaklığımı
Ve ölümün repliklerini takınarak
Beyazım, çıplaksın..sevişelim

kldyrn
Gece 12den sonra bütün ickiler ŞARAPtır

Cevapla