Gündem

Hayata ve yaşama dair ne varsa A'dan Z'ye de...
Kullanıcı avatarı
c.o.b
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 681
Kayıt: 21 Eki 2005 00:00
Konum: ist

Mesaj gönderen c.o.b »

Karga yazdı:
houseofholy yazdı:Bu arada İstanbul daki miting 29 Nisan Pazar günü Çağlayan’da yapılacak. yalnız saat 14.00-16.00 arası izin alınabilmiş. Ankara da ise 28 Nisan cumartesi günü tekrar yürüyüş olacak Sıhhıye de.

Ayrıca Google Earth ın Ankara mitinginde tespit ettiği insan sayısı yaklaşık 1 milyon 500 binmiş. Türk medyasına duyurulur
Öncelikle bu haberle bu 1.5 milyon kişi söylemini çözelim
http://www.haber7.com/pg-view.php?pg_galleries_id=138

Ayrıca @houseofholy arkadaşım, insanları provake etmenin bir anlamı yok. TSK'yı yıkmanın veya yıpratmanın kimsenin gücü yetmez. Ne sen provakelere kapıl ne de provakesini yap bu konuların. Gn.Kur.Bşk. istenilen şeyleri söylemdi diye çok üzüldü bir kısım insanlar, biliyorum. Emin Çölaşan'ın ülkeyi kaosa sürüklemek için zoraki sorunularını dinledim. TSK.yi karıştırmayın işte, alet olmuyor ordumuz bu siyasi oyunlara. :)

YÖK diyorsan; bence o kurum yetkilerinin tekrar düzenlenmesinin zamanı geldi ! YÖK diye savunduğunuz kurumun üyeleri demokrasiyi, eşitliği vs. savunurlar ama kendilerine en sürdürmezler ! Üniversiteleri tekeline geçirmiş, istemediklerini görevden alan, akraba veya yakınlarına profesörlük makamlarını açan/bırakan, üniversiteleri monarşik bir düzene sokan bir kurumdur. Bunu lütfen Uzm, Yrd.Doç, Doç. yapan yakınlarınıza sorunuz. Profösör olmak için sadece bilimsel tezler vermek vs. yetiyormuymuş, bir soruştur. Alnının teri ile kaç tane profösör olan varmış sorunuz.

Saygılar.
+123456789
dont speak..

Kullanıcı avatarı
stigma_26
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 410
Kayıt: 01 Kas 2005 01:00
Konum: ankara

Mesaj gönderen stigma_26 »

tam 3 saat sonra sýnawým war!!!beynim durdu sanki...umarým her þey yolunda gider yaa :(
That's me in the corner...

Kullanıcı avatarı
kindmonster
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 1115
Kayıt: 14 Haz 2006 00:00
İletişim:

Mesaj gönderen kindmonster »

Tuğgeneralin gözyaşları

ORDU-AMASYA DHA

Şırnak'ta PKK'lı teröristlerce şehit edilen piyade komando asteğmen Metehan Atmaca (25), memleketi Amasya'nın Suluova ilçesinde yaklaşık 10 bin kişinin katıldığı bir törenle son yolculuğuna uğurlandı. Baba Mehmet Atmaca, birkaç gün önce telefonla görüştüğü oğlunun "Şehit olmaya gidiyorum" dediğini söyledi. Amasya Garnizon Komutanı Tuğgeneral Ömer Esenyel de törende gözyaşlarını tutamadı. Şehidin tabutunu Kıbrıs'ta görev yapan kardeşi teğmen Alper Atmaca ile ağabeyi Uğur Atmaca taşıdı. Yüzlerce öğrenci öğretmenlerinden izin alarak törene katıldı. Atmaca'nını tabutunun üstüne, çok sevdiği Fenerbahçe'nin forması konuldu.
Hatay'da şehit olan jandarma komando er Salih Bolamanlı (21) için de dün Ünye'de bir tören düzenlendi. Yaklaşık 15 bin kişi "Askere uzanan eller kırılsın" sloganları attı. Giresun Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Dursun Ali Karaduman, "Hiç kimse Türkün sabrını denemesin" dedi. Bolamanlı, Çatak köyünde defnedildi

MİLLİYET
İşsizlik başa bela,kahrolsun bankalar..

Kullanıcı avatarı
zemre87
Üye
Üye
Mesajlar: 16
Kayıt: 10 May 2005 00:00
Konum: istanbul

Mesaj gönderen zemre87 »

zaten kırk yılda bir giriş yaptığım bir site, etliye sütlüye bulaşmim diyorum da olmuyo iste.

nedir bu miting sevdası?
neymis efendim esi türbanlı biri cumhurbaşkanı olamazmış
Ahmet Altanın dedigi gibi bu demek oluyo ki bundan önceki cumhurbaşkanları eslerinin bası acık oldugu icin cumhurbaşkanı olmus:)

arkadaşlar kimse korkmasin.esinin basi acık olan liderler bize 'zorbalıkla' başımızı açtırdılar ama esinin basi bagli olan kimseye zorla ort basini demicektir.

ayrica sayın erdoganın cumhurbaskani olmamasi icin one surulen bahaneler baktiniz ki bitti simdi abdullah gul icin bahene arayislari basladi.baska bir aday olsaydi sonuc yine degismicekti.yine meydanlara dokulicektiniz.

tezice gelince onun bir kursunla can vermesini istemem.boyle ucuz bir olumu haketmiyo daha kral bisi lazim ona bu da ancak ve sadece Allahın elinde.

sozlerimi ustune alinmak isteyenler cekinmesinler

selametle.....
bu kan kokan coğrafya, bu çığlıklar senindir
bu gözü yaşlı tarih, hıçkırıklar senindir
yeryüzünde çiğnenen bütün haklar senindir
yıllardır uygarlıktan sana hep enkaz kaldı
ufka bir bak kardeşim inkılaba az kaldı

Kullanıcı avatarı
kindmonster
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 1115
Kayıt: 14 Haz 2006 00:00
İletişim:

Mesaj gönderen kindmonster »

AKP'li belediyede şok tutuklama 26 Nisan 2007

Samsun'daki rüşvet operasyonunda AKP'li Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Adnan Bahadır ile Genel Sekreter Kenan Şara tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Samsun'da, jandarma ve polisin ortaklaşa gerçekleştirdiği operasyonda, "İhaleye fesat karıştırmak", "Rüşvet alıp vermek", "Rüşvete aracılık etmek" ve "Dolandırıcılık" suçlamasıyla haklarında soruşturma açılan ve bugün tutuklama kararının çıkarılmasının ardından kayıplara karışan AKP'li Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Adnan Bahadır ile Genel Sekreter Kenan Şara nöbetçi savcıya teslim oldu. Bahadır ile Şara, tutuklanarak Samsun E Tipi Kapalı Cezaevi'ne konuldu.

HAKLARINDA TUTUKLAMA KARARI ÇIKMIŞTI

Olay jandarmanın mahkeme kararıyla 9 ay önceden akaryakıt yolsuzluğunu araştırmak üzere bazı kişilerin cep telefonlarını dinlemesiyle ortaya çıktı. Bu kapsamda, polis ile birlikte yürütülen çalışma sonunda geçen hafta 63 kişi gözaltına alındı. Bunlardan 52'si daha sonra serbest bırakıldı, kalan 11 kişi ise geçtiğimiz cuma günü ‘İhaleye fesat karıştırmak’, ‘rüşvet alıp vermek’, ‘rüşvete aracılık etmek’ ve ‘dolandırıcılık’ suçlamasıyla mahkemeye sevk edildi. Nöbetçi mahkemede yaklaşık 12 saat süren yargılama sonunda da hepsi tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Ancak Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Gökçınar ‘Yeterli delillerin oluştuğu’ gerekçesiyle bir üst mahkemeye yaptığı itiraz sonucu bugün AKP'li Büyükşehir Belediyesi'nin Başkan Vekili Adnan Bahadır ile Genel Sekreter Kenan Şara hakkında tutuklama kararı çıkartıldı. 2'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nden bu kararın çıkmasının ardından Bahadır ile Şara kayıplara karıştı. Olay, hem belediye camiasında, hem de kentte büyük bir etki yarattı. Bu akşam saat 21.00 sıralarında Başkan Vekili Adnan Bahadır ile Genel Sekreter Kenan Şara, avukatlarıyla birlikte adliyeye gelerek nöbetçi savcıya teslim oldu. Yaklaşık 2,5 saat süren sorgulamalarının ardından Bahadır ile Şara, sivil polislerin nezaretinde Samsun E-tipi Kapalı Cezaevi'ne götürülerek teslim edildi.

BAĞIŞ ADI ALTINDA

Soruşturma dosyasına giren zanlılardan bazılarının telefon görüşmesi kayıtlarında, akaryakıt istasyonu alacaklardan ‘bağış’ adı altında 50 bin YTL ile 200 bin YTL arasında para alındığı ortaya çıkmıştı. Ayrıca Samsunspor Kulübü’ne ‘bağış’ adı altında büyük paralar karşılığında, akaryakıt istasyonu ruhsatı verildiği saptanınca, soruşturma bu yöne doğru kaydırılmıştı. Samsunspor'a bağış adı altında toplanan paraların yanında kimi zaman da belediyeye ‘bağış’ veya ‘iş makinesi alımı’ adı altında da akaryakıt istasyonu sahiplerinden para alındığı bilgisine ulaşılmıştı. 11 kişi arasında bulunan ve tutuklama kararıyla mahkemeye sevk edilenler arasında AKP İl Başkan Yardımcısı Fikret Kademoğlu ile DYP'li Tekkeköy İlçesi Belediye Başkan Yardımcısı Necip Çift de bulunuyordu. Samsun'u sarsan olayda dinlenen cep telefonu görüşmelerinde ilginç konuşmaların bulunduğu ve yaklaşık 200 sayfalık telefon görüşmelerinin dökümlerinin de mahkemeye intikal ettirildiği kaydedildi.

BAZI ÖRNEKLERLE TELEFON GÖRÜŞMELERİ

Soruşturma dosyasına giren akaryakıt bayileri A.Ö. ile H.P.'nin yaptıkları telefon görüşmesi kayıtlarında, şu ifadeler yer aldı:
5 Ekim 2006 tarihinde yapılan görüşme:
H.P: Bu belediye milleti haraca bağlamış.
A.Ö: Vallaha.
H.P: Vallahi billahi, 200 milyarlardan bahsediyorlar. Ben orada satıyorum, satıyorum 100 litre gaz. 10 bin litre satanla bizi aynı kefeye. Sen duydun mu hiç rakam makam?
A.Ö: Yok.
H.P: Ben dün H.T.'in yanındaydım, Kutlukent'te benim benzinliği..
A.Ö: Ha öyle diyor H.T. öyle diyormuş.
H.P: İş şey ettim gittim, A.B.'ye. Yok iş makinesi istiyoruz, bilmem ne istiyoruz, cart istiyoruz, curt istiyoruz. Yani ne yapacağız ağabey, bu işe bir toplanalım da karar verelim ya.
A.Ö: Ya A.B. bu memleketi batıracak ağabey.
H.P, bu görüşmeden sonra Jandarmada verdiği ifadesinde, ‘Büyükşehir Belediyesi'nde, bağış adı altında petrolcülerden para toplanacağını size kim söyledi’ sorusuna, ‘Büyükşehir Belediye Başkan Yardımcısı A.B. bana bizzat söyledi’ diye cevap verdi.
...........
T.Y. ile akaryakıt istasyonu sahibi G.Ç. arasında ise 29 Eylül 2006 tarihinde geçen telefon görüşmesi:
G.Ç: Şimdi ağabey, ben bu T. A. bey bana diyor ki kepçe al. Ben zaten 150 milyar hesabına yatırdım. 50 milyar da verdim. Baba daha ne vereceğim? Ben bittim ya ağabey, bittim yani. Bildiğin gibi değil acayip moralmen bozuğum.
T.Y: Onun için ben sana dedim gitme i.... lerin yanına dedim. Sana dedim ki, para isteyecekler senden, gitme daha.
G.Ç: İyi de ağabey, ben 150 milyarı yatırdım, hatta var ya i..ne R. gitmiş H.B.'ye demiş ki, benim yazıhanemde T.'ye 50 milyar para verdi.
T.Y: Hee.
G.Ç: O da gitti belediyede Kenan beye ona buna dağıttı.
T.Y: Kime demiş
G.Ç: H.B.'ye, H.B. de sağda solda söylemiş. dedim ki öyle bir şey yok dedim ya.
T.Y: Ne bilim .... böyle bir .... olduğunu ya.
G.Ç: Ben ne bileyim ağabey yaa. Sen bana dedin ki gel orada halledelim işini.
T.Y: Lan ne bileyim adam biliyorum onu, aracı olan o. Seninle benim aramda. Ben ne bileyim onun ..... olduğunu.
G.Ç: Ne bileyim ağabey. Ben ne yapacağım ağabey. Bu adamlar, benden bir tane daha istiyorlar kepçe.
.......
T.Y.: Ya git kardeşim, 150 milyar yatırdım de Samsunspor için. Bura içinde de.
G.Ç: Hee.
T.Y: Ona daha anlamadım, o bölümü çünkü. Sen A.B.'ye de ‘Ağabey, ben 150 milyarı yatırdım ya buraya’ de.
G.Ç: Hı.
T.Y: Benzinlik için yatırdım 150 milyarı ben de. Daha ne parası vereyim, ne için istiyorsunuz de. Yok yer yükseltme için de diyorsa da de ki ağabey ben zaten olacak işe 150 milyar mı verdim. Hatası olan, işe parası verilir de. Hatamız vardı düzeltti. Onlarla bu anlamda biz konuşamıyoruz. Bunlar partili olduğu için bize hadi güle güle kardeşim diyorlar. Sizi ilgilendirmiyor diyorlar.
G.Ç: Peki ağabey, ben sana bir şey soracağım. Ama sakın yanlış anlamayacaksın tamam mı?
T.Y : Tamam.
G.Ç: Bu 50'den bu adam bize adilik yapıyor. Bu K.Ş., buna hiçbir şey mi vermedin?
T.Y: Ağabey K.'ye vermez olur muyum? K.Ş.'nin bir alakası yok ki bu işin.
G.Ç: Bana zorluk çıkaran oymuş A. bey değil yani?
T.Y: Yok ağabey nerden çıktı K.Ş. çıkarıyor ya. Onlar birbirlerinin üzerine atıyorlar. Şimdi K.Ş. diyecek, bilmem ne diyor diyecek. Ben K.Ş. ile konuştum bunu.
G.Ç: Yani sen hiç bir şey yapmadın mı, sen vermedin mi abi ona?
T.Y: Lan verilmez olur mu, o bizim aramızda sen niye karıştırıyorsun orayı

HÜRRİYET
İşsizlik başa bela,kahrolsun bankalar..

jonnathan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 3812
Kayıt: 19 Eki 2003 00:00
Konum: izmir
İletişim:

Mesaj gönderen jonnathan »

zemre87 yazdı:ayrica sayın erdoganın cumhurbaskani olmamasi icin one surulen bahaneler baktiniz ki bitti simdi abdullah gul icin bahene arayislari basladi.baska bir aday olsaydi sonuc yine degismicekti.yine meydanlara dokulicektiniz.
Abdullah Gül için yeni bahane bulmaya gerek yok zira Erdoğan için hali hazırdaki tüm bahaneler Abdullah Gül içinde geçerlidir. Aralarında bir fark göremiyorum.
sleeping with the earth my dying bride

Kullanıcı avatarı
wolfali
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 2544
Kayıt: 26 Oca 2006 01:00
Konum: istanbul
İletişim:

Mesaj gönderen wolfali »

ülkenin can damarlarını ''özelleştirme'' adı altında kendi tabirleriyle 'gavurlara' satan bir hükümetin seçtiği cumhurbaskanını bilinçli bir Türk vatandaşı benimsemez,beninseyemez!
ülkeyi parsa parsa sattılar,ne ugruna,neyin ugruna?
amaçları rejimi değiştirmekmi?
yoksa kendi çıkarları uğruna masonluk yapmakmı?

bu ülkeye gerçekten yazık oluyor..birkaç beyinsiz at kosturamaz bu milletin haklarının üstünde.keza bazıları daha at üstünde duramıyor,o koltuktan da düşer gün gelir ya..
Dünya döner,geçer zaman; hiçbirşey kalmaz ardında...

Kullanıcı avatarı
kindmonster
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 1115
Kayıt: 14 Haz 2006 00:00
İletişim:

Mesaj gönderen kindmonster »

wolfali yazdı:ülkenin can damarlarını ''özelleştirme'' adı altında kendi tabirleriyle 'gavurlara' satan bir hükümetin seçtiği cumhurbaskanını bilinçli bir Türk vatandaşı benimsemez,beninseyemez!
ülkeyi parsa parsa sattılar,ne ugruna,neyin ugruna?
amaçları rejimi değiştirmekmi?
yoksa kendi çıkarları uğruna masonluk yapmakmı?

bu ülkeye gerçekten yazık oluyor..birkaç beyinsiz at kosturamaz bu milletin haklarının üstünde.keza bazıları daha at üstünde duramıyor,o koltuktan da düşer gün gelir ya..
:001 çok güzel konuşmuşsun,tebrikler
İşsizlik başa bela,kahrolsun bankalar..

Kullanıcı avatarı
devrik_cumle
Üye
Üye
Mesajlar: 125
Kayıt: 06 Eki 2006 00:00

Mesaj gönderen devrik_cumle »

zemre87 yazdı:zaten kırk yılda bir giriş yaptığım bir site, etliye sütlüye bulaşmim diyorum da olmuyo iste.

nedir bu miting sevdası?
neymis efendim esi türbanlı biri cumhurbaşkanı olamazmış
Ahmet Altanın dedigi gibi bu demek oluyo ki bundan önceki cumhurbaşkanları eslerinin bası acık oldugu icin cumhurbaşkanı olmus:)

arkadaşlar kimse korkmasin.esinin basi acık olan liderler bize 'zorbalıkla' başımızı açtırdılar ama esinin basi bagli olan kimseye zorla ort basini demicektir.

ayrica sayın erdoganın cumhurbaskani olmamasi icin one surulen bahaneler baktiniz ki bitti simdi abdullah gul icin bahene arayislari basladi.baska bir aday olsaydi sonuc yine degismicekti.yine meydanlara dokulicektiniz.

tezice gelince onun bir kursunla can vermesini istemem.boyle ucuz bir olumu haketmiyo daha kral bisi lazim ona bu da ancak ve sadece Allahın elinde.

sozlerimi ustune alinmak isteyenler cekinmesinler

selametle.....
başını örtmek müslümanlık müslümanlıkta onlara göre vatanı satmaksa biz onlara göre müslüman değiliz o zmn. onları dinine bağlı göstermekten onların başa gelmesini istemeynlerede dinzsz muamelesi ypmaktan vazgeçin.başörtüsünü takmayı müslümanım demeyi bliosa bi zahmet söleyinde çalıp çırpmayı bıraksın hırsızlar kralından ne cumhurbaşkanı ne başbakan ne de müslüman olur

Kullanıcı avatarı
veronique
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 1060
Kayıt: 30 May 2006 00:00
İletişim:

Mesaj gönderen veronique »

devrik_cumle yazdı:
zemre87 yazdı:zaten kırk yılda bir giriş yaptığım bir site, etliye sütlüye bulaşmim diyorum da olmuyo iste.

nedir bu miting sevdası?
neymis efendim esi türbanlı biri cumhurbaşkanı olamazmış
Ahmet Altanın dedigi gibi bu demek oluyo ki bundan önceki cumhurbaşkanları eslerinin bası acık oldugu icin cumhurbaşkanı olmus:)

arkadaşlar kimse korkmasin.esinin basi acık olan liderler bize 'zorbalıkla' başımızı açtırdılar ama esinin basi bagli olan kimseye zorla ort basini demicektir.

ayrica sayın erdoganın cumhurbaskani olmamasi icin one surulen bahaneler baktiniz ki bitti simdi abdullah gul icin bahene arayislari basladi.baska bir aday olsaydi sonuc yine degismicekti.yine meydanlara dokulicektiniz.

tezice gelince onun bir kursunla can vermesini istemem.boyle ucuz bir olumu haketmiyo daha kral bisi lazim ona bu da ancak ve sadece Allahın elinde.

sozlerimi ustune alinmak isteyenler cekinmesinler

selametle.....
başını örtmek müslümanlık müslümanlıkta onlara göre vatanı satmaksa biz onlara göre müslüman değiliz o zmn. onları dinine bağlı göstermekten onların başa gelmesini istemeynlerede dinzsz muamelesi ypmaktan vazgeçin.başörtüsünü takmayı müslümanım demeyi bliosa bi zahmet söleyinde çalıp çırpmayı bıraksın hırsızlar kralından ne cumhurbaşkanı ne başbakan ne de müslüman olur
Eger basını kapatıp vatanını satmak muslumanlıksa bırakın biz dinsiz olalım ya.. Ahlak, inanc kafandaki iki uc kılı kapatmakla olmaz, once insanların haklarını yememeyi onlara hesap verebilmeyi ogrenmek lazım.. Ayrıca bana gavur diyen, koylusune kufreden adamın yandasına cumhurbaskanım demem, sayın bile demem.. diyene de saygı duymam
En son veronique tarafından 26 Nis 2007 18:35 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.

Kullanıcı avatarı
houseofholy
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 905
Kayıt: 04 Oca 2007 01:00
Konum: ankara
İletişim:

Mesaj gönderen houseofholy »

Karga yazdı:
houseofholy yazdı:Bu arada İstanbul daki miting 29 Nisan Pazar günü Çağlayan’da yapılacak. yalnız saat 14.00-16.00 arası izin alınabilmiş. Ankara da ise 28 Nisan cumartesi günü tekrar yürüyüş olacak Sıhhıye de.

Ayrıca Google Earth ın Ankara mitinginde tespit ettiği insan sayısı yaklaşık 1 milyon 500 binmiş. Türk medyasına duyurulur
Öncelikle bu haberle bu 1.5 milyon kişi söylemini çözelim
http://www.haber7.com/pg-view.php?pg_galleries_id=138

Ayrıca @houseofholy arkadaşım, insanları provake etmenin bir anlamı yok. TSK'yı yıkmanın veya yıpratmanın kimsenin gücü yetmez. Ne sen provakelere kapıl ne de provakesini yap bu konuların. Gn.Kur.Bşk. istenilen şeyleri söylemdi diye çok üzüldü bir kısım insanlar, biliyorum. Emin Çölaşan'ın ülkeyi kaosa sürüklemek için zoraki sorunularını dinledim. TSK.yi karıştırmayın işte, alet olmuyor ordumuz bu siyasi oyunlara. :)

YÖK diyorsan; bence o kurum yetkilerinin tekrar düzenlenmesinin zamanı geldi ! YÖK diye savunduğunuz kurumun üyeleri demokrasiyi, eşitliği vs. savunurlar ama kendilerine en sürdürmezler ! Üniversiteleri tekeline geçirmiş, istemediklerini görevden alan, akraba veya yakınlarına profesörlük makamlarını açan/bırakan, üniversiteleri monarşik bir düzene sokan bir kurumdur. Bunu lütfen Uzm, Yrd.Doç, Doç. yapan yakınlarınıza sorunuz. Profösör olmak için sadece bilimsel tezler vermek vs. yetiyormuymuş, bir soruştur. Alnının teri ile kaç tane profösör olan varmış sorunuz.

Saygılar.
son zamanlarda zaten sürekli etiket yapıştırıp duruyorlar üzerimize. mitinge katıldık darbeci, anti demokratik, millet iradesini hiçe sayan asker hayranları, bindirilmiş kıtalar, bölücüler, huzuru bozmak isteyen komünistler vs. olduk. şimdi de provokatör oldum. oysa tek yapmak istediğim(iz) bu ülkeye sahip çıkmak, Atatürk'ün yolunda ilerlemek. 'niye yürüyorsunuzki tehlikede olan birşey yok' diyip dalga geçerek yürüyüşe katılanlara darbe taraftarları, askerin gazına gelmiş bilinçsiz bir kitle gibi çirkin sözler söylendi. tamam sizin hesabınız doğru olsun mitinge 220 bin kişi katıldı diyelim de rahatlasın bazıları.

ayrıca yazdıklarıma dikkat edersen YÖKün icraatlarını savunan hiçbir kelime kullanmadım, savunmuyorum da. sadece YÖKün türban ve imam hatiplere karşı olan tavrını bildiğim için, Ilımlı İslam devleti hayali kuranların bu kurumu da ele geçirmek istediklerini anlatmak istedim.

TSKyı yıpratmaya elbette kimsenin gücü yetmez. ancak ne zaman ordu desek darbeci yaftası yapıştırılmaya başlandı. şu anda ordu hiçbir siyasi partinin tarafında ya da karşısında değildir ve bu haliyle de ülkemizin güvencesidir. ancak TSKnın gizli belgelerinin önce ABDye ordan da basına sızdırılması, Ogün samast olayında ordunun adının kirletilmesi, Cumhuriyet gazetesinin bombalanmasında kullanılan bombaların TSKya ait olduğunun söylenmesi, ABnin sürekli olarak ordunun etkisinin azaltılması gerektiğini söylemesi gibi olaylar bu kurumun da yıpratılmaya çalışıldığını düşündürttü bana.

umarım ben haksızımdır, umarım ülkemiz tehlikede değildir. yakında öğreneceğiz.
herşey onun içinde, o herşeyin dışında..

Kullanıcı avatarı
wolfali
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 2544
Kayıt: 26 Oca 2006 01:00
Konum: istanbul
İletişim:

Mesaj gönderen wolfali »

şirinevler'de 8 katlı bir bina çöktü..içeride kalan çocukların olduğu söyleniyor..çökme sebebi ise yapılan temel kazılarıymış..
Dünya döner,geçer zaman; hiçbirşey kalmaz ardında...

Kullanıcı avatarı
whatsername
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 1072
Kayıt: 28 Oca 2006 01:00

Mesaj gönderen whatsername »

veronique yazdı:
devrik_cumle yazdı:
zemre87 yazdı:zaten kırk yılda bir giriş yaptığım bir site, etliye sütlüye bulaşmim diyorum da olmuyo iste.

nedir bu miting sevdası?
neymis efendim esi türbanlı biri cumhurbaşkanı olamazmış
Ahmet Altanın dedigi gibi bu demek oluyo ki bundan önceki cumhurbaşkanları eslerinin bası acık oldugu icin cumhurbaşkanı olmus:)

arkadaşlar kimse korkmasin.esinin basi acık olan liderler bize 'zorbalıkla' başımızı açtırdılar ama esinin basi bagli olan kimseye zorla ort basini demicektir.

ayrica sayın erdoganın cumhurbaskani olmamasi icin one surulen bahaneler baktiniz ki bitti simdi abdullah gul icin bahene arayislari basladi.baska bir aday olsaydi sonuc yine degismicekti.yine meydanlara dokulicektiniz.

tezice gelince onun bir kursunla can vermesini istemem.boyle ucuz bir olumu haketmiyo daha kral bisi lazim ona bu da ancak ve sadece Allahın elinde.

sozlerimi ustune alinmak isteyenler cekinmesinler

selametle.....
başını örtmek müslümanlık müslümanlıkta onlara göre vatanı satmaksa biz onlara göre müslüman değiliz o zmn. onları dinine bağlı göstermekten onların başa gelmesini istemeynlerede dinzsz muamelesi ypmaktan vazgeçin.başörtüsünü takmayı müslümanım demeyi bliosa bi zahmet söleyinde çalıp çırpmayı bıraksın hırsızlar kralından ne cumhurbaşkanı ne başbakan ne de müslüman olur
Eger basını kapatıp vatanını satmak muslumanlıksa bırakın biz dinsiz olalım ya.. Ahlak, inanc kafandaki iki uc kılı kapatmakla olmaz, once insanların haklarını yememeyi onlara hesap verebilmeyi ogrenmek lazım.. Ayrıca bana gavur diyen, koylusune kufreden adamın yandasına cumhurbaskanım demem, sayın bile demem.. diyene de saygı duymam
Ayrıca, bahsi geçen kişi veya kişiler amaçlarını açıkça söylemekten de çekinmiyorlar. Bülent Arınç, Vecdi Gönül'ün cumhurbaşkanı adayı olması durumunda kendi adaylığını koyacağını belirtiyor ve Vecdi Gönül için, "O bizim siyasi hareketimize uygun biri değil, cumhurbaşkanı olamaz" diyor. Neden? Eşinin başının açık olması ve diğer aday alternatiflerine göre daha az "dindar" olması bir neden olabilir mi acaba?!
Laiklik karşıtı bir cumhurbaşkanıyla nereye gidilebilir, ne kadar gidilebilir?
Türban konusuna gelince, kimin ne kadar inancı olduğunu türban mı belirliyor? Bu aşamaya mı geldik sonunda? Pes! Evet, eşi türbanlı birinin cumhurbaşkanı olması şu aşamada pek sağlıklı bir durum değil. Türkiye'nin şu son dönemleri pek sağlıklı geçmiyor. Katledilenler, katledenler.. Ve bıraktığımız kötü bir dini etki.. Bunun üzerine bir de eşi türbanlı bir cumhurbaşkanı.. Öte yandan şeriat hukukundan bahseden ve bunu benimsemiş bir başbakan... Daha ne olsun!
Lasciate mi cantare

Kullanıcı avatarı
kindmonster
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 1115
Kayıt: 14 Haz 2006 00:00
İletişim:

Mesaj gönderen kindmonster »

Başkan, kızını boşayan damadını çöpçü yaptı

Kocaeli'nin Darıca Belediye Başkanı Şükrü Karabacak, 28 Mart 2004 yerel seçimlerinde AKP'den Belediye Başkanı seçildi. Başkan Karabacak, ilk iş olarak cep telefonu alım satım işiyle uğraşan damadı Oğuzhan Şevik'i işe aldı ve özel kalem sekreteri yaptı. Kayınpederinden torpilli makam sahibi olan ve üç yıldır sürdürdüğü bu görevine hergün takım elbise giyerek giden Şevik, eşiyle boşanınca görevden alındı.

YETKİM VAR !!!
Önce belediyenin Gelirler Müdürlüğü'ne verilen Oğuzhan Şevik, buradan da Fen İşleri'ne yollandı. Eski damadı Şevik'in, Fen İşleri'ne verilmesini 'vasıfsızdı' diye yorumlayan Başkan Karabacak şöyle konuştu: "Ben işe aldım. İşten atabilirim. Büyük bir aile dramı yaşadık. Bu meselenin basına taşınacak bir tarafı yok. Eğer haber gazetede çıkarsa kendisini işten atarım. İşten atmadığıma dua etsin. Burada yetki bende. Memnun değilse istifa edip gitsin."

SABAH 27.04.2007
İşsizlik başa bela,kahrolsun bankalar..

Karga
Site ve Forum Yöneticisi
Site ve Forum Yöneticisi
Mesajlar: 90
Kayıt: 01 Oca 1970 03:00
Konum: İzmir
İletişim:

Mesaj gönderen Karga »

Sola dönme öz olur!

"Okur" bana kızmış. Kızabilir, çünkü "doktorası" da var!
Diyor ki, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir (milletin midir?), diye yazıp duruyorsunuz. Hangi millet? Cami kapısında oyunu bir kilo pirince satanlar mı?"
Bu çok zayıf noktadır, biliyorsunuz.
Oradan acayip rüzgar alırsınız ve canınıza "okur" lar.
"Cami kapısı" bir yana...
Oyunu satmak; hem de bir kilo pirince.

Ya hakikaten, milletin bir kısmı buysa.
Yani açsa.
Yani bir kilo pirinç o an hayatındaki en önemli varlık olacaksa.
Hani mermi taşıyan ninelerin, Çanakkale'de düşenlerin, Sarıkamış'ta donanların, İzmir'e girenlerin, Yemen'den dönmeyenlerin torunları arasında onlar da varsa.
Yani sadece makamlar, unvanlar, statüler, mülkler, servetler, koltuklar, diplomalar, masalar, kasalar, asaletler, terbiyeler, görgü ve görgüsüzlükler, aydınlanmalar, şıklıklar, gezmeler, görmeler, kültürlü olmalar, çok inançlıorta inançlıinançsız seçkinlikler, kibarlıklar, cemiyetler değil de;
"Millet" biraz, hatta çokça bunlar ise de.
Yani hakikaten açsa, evet, bir kilo pirinç verene oy da verecekse;
Yani açlıktan, oy bir yana, bedenini, evladını, organını, hayatını, onurunu veren de "millet" ise.
Yani bir oyu bir kilo pirinç kadar değersiz zannederken siz, bir kilo pirinç hakikaten bir oy kadar kıymetliyse.

"Sol", yani kalbin ve aklın sentezi olması gereken duruş; bunları anlamak, herkesi millet, herkesi insan sayabilmek, saydırabilmek, herkesin derdine, umuduna, hayatına, açısına, ac'ına ve acısına titizlenebilmek diye bir iddia olmalıydı.
Aşağılamak, dışlamak, tepeden bakmak, tiksinmek için mertebe ve bahane değil.
"Cumhuriyet", sadece bando, balo, başı açıklık, bir tür laiklik ve devletçi seçkinliğe sıkıştırılıp özde kurutulmamalı, hakikaten "halkçı", hakikaten "zümre egemenliklerine karşı, imtiyazlara düşman", hakikaten "adalet" sayılmalıydı.
"Demokrasi", doğru, birer oya kalmamalı; hayatın, ekonominin, siyasetin, devletin, eğitimin, sağlığın, hukukun kudret ve servetten, kuvvet ve tahakkümden özgürleşmesi, demokratikleşmesi diye de anlaşılmalıydı.
"Kardeşlik", harbiden kardeşlik diye;
"Eşitlik", şiddetsiz eşitliklere isyan bayrağı ve gereği diye kavranmalıydı.
"Cumhuriyet" okulları, üniversiteleri; dogmalara karşı "dogma doldurma ve dondurma" istasyonları değil, "zihni açık, fikri ve vicdanı hür" ve de kendi milletine, halkına, insanına hiçbir şekilde kökten düşman olmayanların kulvarı olabilmeliydi.

İnsanın beyni, hayatı, hakkı, hukuku, umudu, ufku, özgürlüğü, kökü, soyu, kimliği bu kadar çok istismara, baskıya, aşağılamaya konu olmasaydı;
Yani, "Cumhuriyet ve Demokrasi, Millet Egemenliği" hakikaten, özde varolsaydı; İnançları ve açları siyaseten istismar eden de iyotlaşırdı.
Oysa, yaraları görmeyenler, gördüğüne tükürenler, tarladaki sıtmalı çeltik göçerinden büyük kentteki göçmen aça kadar, bir kilo pirincin maddi, manevi kıymetini idrakten uzak kaldı.
"Sol ve sosyal demokrat" lık resmi partilerin elinde uyuz kaldığı, nice derin yaraya küfür gibi geldiği, her baskı, tahakküm ve acıyı dert edinmediği için, milletin ciddi kısmını da temsilen, "Kasımpaşa'dan Tayyip", "Kayseri'den Abdullah" oy üstünde, el üstünde çıkıp geldi.

Misal, şimdi 1 Mayıs var. 367 peşine düşmek yerine, ac'ın ve acının önüne düşsenize.
Parası gasp edilmiş postacılar, işsizlik çengelindeki örgütlü ve örgütsüzsigortasız işçiler, sözleşmeli rehine öğretmenler, Urfalı ölü çocuklar, ordunun en altta ezilenleri, mesai manyağı kılınmış polisler, 13 kurşun yiyen çocuklar, şık bankaların okumuş kadın ve erkek köleleri, medya emekçileri, önleri kesilmiş, umutları doğranmış gençler, katmerli sille yiyen başı açık yahut kapalı kadınlar; kimliği, kökeni, sınıfı baskı gören her etnisite, her din ve mezhepten insanlar, bir kilo pirince de oy verebilenler için "Taksim Meydanı" nı istese ya "cumhuriyetçi, halkçı, demokratlar."

Umur Talu (Sabah gazetesi)
Kim,O Kim Deme...Benim,Ben...Öyle Bir Ben ki, Baştan Sona Sen...!

Resim

Kullanıcı avatarı
whatsername
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 1072
Kayıt: 28 Oca 2006 01:00

Mesaj gönderen whatsername »

367 bıçak sırtında

TBMM Genel Kurulu'nda, Türkiye'nin 11'inci cumhurbaşkanı için ilk tur oylama bugün yapılacak. Genel Kurul, saat 15.00'te toplanacak. Oylama öncesi partiler 367 düğümüne kilitlendi.
DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar saat 14.00'te bir basın toplantısı düzenleyecek. Ağar'ın tek başına basın toplantısı düzenleyecek olması, başkentte "ortak tavır belirlemede yol ayrımı" olarak yorumlandı.

ANAVATAN-DYP arasında soğuk rüzgarlar
Cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turuna saatler kala, gözlerin üzerine çevrildiği Anavatan-DYP kanadından olumsuz haberler geliyor. Anavatan Partisi’nden AKP’ye giden 5’li Anayasa değişikliği paketi, iki parti arasında soğuk rüzgarlar estirdi. Kulislerde, DYP’nin "saf dışı bırakıldığı" gerekçesiyle bu duruma tepki gösterdiği konuşuluyor.

AYRI AYRI BASIN TOPLANTISI

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar’ın saat 14.00’de, Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu’nun ise saat 14.30’da TBMM’de ayrı ayrı basın toplantısı düzenleyecek olması, iddiaları güçlendirdi.

MUMCU MİLLETVEKİLLERİYLE GÖRÜŞÜYOR

Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, saat 11.00’de milletvekilleri ile Genel Merkez’de bir araya geldi. DYP’de gözler bu toplantıya çevrildi. Dün yüz yüze görüşmesi beklenen iki lider sadece telefonla görüşmekle yetindi.
DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, cumhurbaşkanı seçimi sürecinde istişare içinde olduğu Anavatan Partisi’nin TBMM Genel Kurulu’na girip girmeme yönündeki kararını bekliyor.

OTURUMA GİRERSE BİRLEŞME OLUMSUZ ETKİLENİR

Ağar-Mumcu’nun önümüzdeki saatlerde telefonla konuşabileceği belirtilirken, DYP’de, Ağar’a yakın bir kaynak "Anavatan’ın girip girmeyeceğini bilemiyoruz. Haber bekliyoruz. Bizim kararımız girmeme yönünde" dedi. DYP’li yönetici, iki parti arasında başlatılan istişare süreci ve birleşmenin ise Anavatan’ın genel kurula girme kararından olumsuz etkilenebileceğinin altını çizdi.
Bir başka DYP’li kurmay ise, "Anavatan girerse kendini bitirir. 10-15 kişi girerlerse o zaman iyi niyet olmaz" uyarısı yaptı.
Anavatan Partisi’nden ise bazı milletvekillerinin oylamaya katılmasının DYP ile ilişkilerde sorun yaratmayacağı görüşü geldi. Anavatan’lı yöneticiler, firenin çok olmacağını zannetmediklerini söyledi. (ANKA)

Kaynak : Milliyet
Lasciate mi cantare

Kullanıcı avatarı
wolfali
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 2544
Kayıt: 26 Oca 2006 01:00
Konum: istanbul
İletişim:

Mesaj gönderen wolfali »

Karga yazdı:Sola dönme öz olur!

"Okur" bana kızmış. Kızabilir, çünkü "doktorası" da var!
Diyor ki, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir (milletin midir?), diye yazıp duruyorsunuz. Hangi millet? Cami kapısında oyunu bir kilo pirince satanlar mı?"
Bu çok zayıf noktadır, biliyorsunuz.
Oradan acayip rüzgar alırsınız ve canınıza "okur" lar.
"Cami kapısı" bir yana...
Oyunu satmak; hem de bir kilo pirince.

Ya hakikaten, milletin bir kısmı buysa.
Yani açsa.
Yani bir kilo pirinç o an hayatındaki en önemli varlık olacaksa.
Hani mermi taşıyan ninelerin, Çanakkale'de düşenlerin, Sarıkamış'ta donanların, İzmir'e girenlerin, Yemen'den dönmeyenlerin torunları arasında onlar da varsa.
Yani sadece makamlar, unvanlar, statüler, mülkler, servetler, koltuklar, diplomalar, masalar, kasalar, asaletler, terbiyeler, görgü ve görgüsüzlükler, aydınlanmalar, şıklıklar, gezmeler, görmeler, kültürlü olmalar, çok inançlıorta inançlıinançsız seçkinlikler, kibarlıklar, cemiyetler değil de;
"Millet" biraz, hatta çokça bunlar ise de.
Yani hakikaten açsa, evet, bir kilo pirinç verene oy da verecekse;
Yani açlıktan, oy bir yana, bedenini, evladını, organını, hayatını, onurunu veren de "millet" ise.
Yani bir oyu bir kilo pirinç kadar değersiz zannederken siz, bir kilo pirinç hakikaten bir oy kadar kıymetliyse.

"Sol", yani kalbin ve aklın sentezi olması gereken duruş; bunları anlamak, herkesi millet, herkesi insan sayabilmek, saydırabilmek, herkesin derdine, umuduna, hayatına, açısına, ac'ına ve acısına titizlenebilmek diye bir iddia olmalıydı.
Aşağılamak, dışlamak, tepeden bakmak, tiksinmek için mertebe ve bahane değil.
"Cumhuriyet", sadece bando, balo, başı açıklık, bir tür laiklik ve devletçi seçkinliğe sıkıştırılıp özde kurutulmamalı, hakikaten "halkçı", hakikaten "zümre egemenliklerine karşı, imtiyazlara düşman", hakikaten "adalet" sayılmalıydı.
"Demokrasi", doğru, birer oya kalmamalı; hayatın, ekonominin, siyasetin, devletin, eğitimin, sağlığın, hukukun kudret ve servetten, kuvvet ve tahakkümden özgürleşmesi, demokratikleşmesi diye de anlaşılmalıydı.
"Kardeşlik", harbiden kardeşlik diye;
"Eşitlik", şiddetsiz eşitliklere isyan bayrağı ve gereği diye kavranmalıydı.
"Cumhuriyet" okulları, üniversiteleri; dogmalara karşı "dogma doldurma ve dondurma" istasyonları değil, "zihni açık, fikri ve vicdanı hür" ve de kendi milletine, halkına, insanına hiçbir şekilde kökten düşman olmayanların kulvarı olabilmeliydi.

İnsanın beyni, hayatı, hakkı, hukuku, umudu, ufku, özgürlüğü, kökü, soyu, kimliği bu kadar çok istismara, baskıya, aşağılamaya konu olmasaydı;
Yani, "Cumhuriyet ve Demokrasi, Millet Egemenliği" hakikaten, özde varolsaydı; İnançları ve açları siyaseten istismar eden de iyotlaşırdı.
Oysa, yaraları görmeyenler, gördüğüne tükürenler, tarladaki sıtmalı çeltik göçerinden büyük kentteki göçmen aça kadar, bir kilo pirincin maddi, manevi kıymetini idrakten uzak kaldı.
"Sol ve sosyal demokrat" lık resmi partilerin elinde uyuz kaldığı, nice derin yaraya küfür gibi geldiği, her baskı, tahakküm ve acıyı dert edinmediği için, milletin ciddi kısmını da temsilen, "Kasımpaşa'dan Tayyip", "Kayseri'den Abdullah" oy üstünde, el üstünde çıkıp geldi.

Misal, şimdi 1 Mayıs var. 367 peşine düşmek yerine, ac'ın ve acının önüne düşsenize.
Parası gasp edilmiş postacılar, işsizlik çengelindeki örgütlü ve örgütsüzsigortasız işçiler, sözleşmeli rehine öğretmenler, Urfalı ölü çocuklar, ordunun en altta ezilenleri, mesai manyağı kılınmış polisler, 13 kurşun yiyen çocuklar, şık bankaların okumuş kadın ve erkek köleleri, medya emekçileri, önleri kesilmiş, umutları doğranmış gençler, katmerli sille yiyen başı açık yahut kapalı kadınlar; kimliği, kökeni, sınıfı baskı gören her etnisite, her din ve mezhepten insanlar, bir kilo pirince de oy verebilenler için "Taksim Meydanı" nı istese ya "cumhuriyetçi, halkçı, demokratlar."

Umur Talu (Sabah gazetesi)
güzel bir yazı olmus..ama tek taraflı bir bakış açısıyla yazılmış gibi geldi bana..
Dünya döner,geçer zaman; hiçbirşey kalmaz ardında...

Kullanıcı avatarı
houseofholy
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 905
Kayıt: 04 Oca 2007 01:00
Konum: ankara
İletişim:

Mesaj gönderen houseofholy »

wolfali yazdı:
Karga yazdı:Sola dönme öz olur!

"Okur" bana kızmış. Kızabilir, çünkü "doktorası" da var!
Diyor ki, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir (milletin midir?), diye yazıp duruyorsunuz. Hangi millet? Cami kapısında oyunu bir kilo pirince satanlar mı?"
Bu çok zayıf noktadır, biliyorsunuz.
Oradan acayip rüzgar alırsınız ve canınıza "okur" lar.
"Cami kapısı" bir yana...
Oyunu satmak; hem de bir kilo pirince.

Ya hakikaten, milletin bir kısmı buysa.
Yani açsa.
Yani bir kilo pirinç o an hayatındaki en önemli varlık olacaksa.
Hani mermi taşıyan ninelerin, Çanakkale'de düşenlerin, Sarıkamış'ta donanların, İzmir'e girenlerin, Yemen'den dönmeyenlerin torunları arasında onlar da varsa.
Yani sadece makamlar, unvanlar, statüler, mülkler, servetler, koltuklar, diplomalar, masalar, kasalar, asaletler, terbiyeler, görgü ve görgüsüzlükler, aydınlanmalar, şıklıklar, gezmeler, görmeler, kültürlü olmalar, çok inançlıorta inançlıinançsız seçkinlikler, kibarlıklar, cemiyetler değil de;
"Millet" biraz, hatta çokça bunlar ise de.
Yani hakikaten açsa, evet, bir kilo pirinç verene oy da verecekse;
Yani açlıktan, oy bir yana, bedenini, evladını, organını, hayatını, onurunu veren de "millet" ise.
Yani bir oyu bir kilo pirinç kadar değersiz zannederken siz, bir kilo pirinç hakikaten bir oy kadar kıymetliyse.

"Sol", yani kalbin ve aklın sentezi olması gereken duruş; bunları anlamak, herkesi millet, herkesi insan sayabilmek, saydırabilmek, herkesin derdine, umuduna, hayatına, açısına, ac'ına ve acısına titizlenebilmek diye bir iddia olmalıydı.
Aşağılamak, dışlamak, tepeden bakmak, tiksinmek için mertebe ve bahane değil.
"Cumhuriyet", sadece bando, balo, başı açıklık, bir tür laiklik ve devletçi seçkinliğe sıkıştırılıp özde kurutulmamalı, hakikaten "halkçı", hakikaten "zümre egemenliklerine karşı, imtiyazlara düşman", hakikaten "adalet" sayılmalıydı.
"Demokrasi", doğru, birer oya kalmamalı; hayatın, ekonominin, siyasetin, devletin, eğitimin, sağlığın, hukukun kudret ve servetten, kuvvet ve tahakkümden özgürleşmesi, demokratikleşmesi diye de anlaşılmalıydı.
"Kardeşlik", harbiden kardeşlik diye;
"Eşitlik", şiddetsiz eşitliklere isyan bayrağı ve gereği diye kavranmalıydı.
"Cumhuriyet" okulları, üniversiteleri; dogmalara karşı "dogma doldurma ve dondurma" istasyonları değil, "zihni açık, fikri ve vicdanı hür" ve de kendi milletine, halkına, insanına hiçbir şekilde kökten düşman olmayanların kulvarı olabilmeliydi.

İnsanın beyni, hayatı, hakkı, hukuku, umudu, ufku, özgürlüğü, kökü, soyu, kimliği bu kadar çok istismara, baskıya, aşağılamaya konu olmasaydı;
Yani, "Cumhuriyet ve Demokrasi, Millet Egemenliği" hakikaten, özde varolsaydı; İnançları ve açları siyaseten istismar eden de iyotlaşırdı.
Oysa, yaraları görmeyenler, gördüğüne tükürenler, tarladaki sıtmalı çeltik göçerinden büyük kentteki göçmen aça kadar, bir kilo pirincin maddi, manevi kıymetini idrakten uzak kaldı.
"Sol ve sosyal demokrat" lık resmi partilerin elinde uyuz kaldığı, nice derin yaraya küfür gibi geldiği, her baskı, tahakküm ve acıyı dert edinmediği için, milletin ciddi kısmını da temsilen, "Kasımpaşa'dan Tayyip", "Kayseri'den Abdullah" oy üstünde, el üstünde çıkıp geldi.

Misal, şimdi 1 Mayıs var. 367 peşine düşmek yerine, ac'ın ve acının önüne düşsenize.
Parası gasp edilmiş postacılar, işsizlik çengelindeki örgütlü ve örgütsüzsigortasız işçiler, sözleşmeli rehine öğretmenler, Urfalı ölü çocuklar, ordunun en altta ezilenleri, mesai manyağı kılınmış polisler, 13 kurşun yiyen çocuklar, şık bankaların okumuş kadın ve erkek köleleri, medya emekçileri, önleri kesilmiş, umutları doğranmış gençler, katmerli sille yiyen başı açık yahut kapalı kadınlar; kimliği, kökeni, sınıfı baskı gören her etnisite, her din ve mezhepten insanlar, bir kilo pirince de oy verebilenler için "Taksim Meydanı" nı istese ya "cumhuriyetçi, halkçı, demokratlar."

Umur Talu (Sabah gazetesi)
güzel bir yazı olmus..ama tek taraflı bir bakış açısıyla yazılmış gibi geldi bana..
bence de yazının haklı tarafları çok. bugün iktidar partisinin yükselişinin temel sebebi özellikle CHPnin halktan kopuk politikasıdır. aydınlanmanın köyde başlayacağı fikriyle köy enstitülerinin temelini atan bu parti şimdi sadece belli bir kesime hitap etmekte, oyların çoğunu da solda alternatif bir güç olmadığı için almakta. ancak siyaset çok kirli bir alan ve herkes koltuk sevdasında.. dışa bağımlı siyaset ancak bu kadar oluyor.

teoride herşey çok anlamlı, güzel ama iş uygulamaya gelince ülkemizde biraz zor.. son günlerde pek çok insan özellikle Cumhuriyet yürüyüşünden sonra sol kesimi eleştirmeye başladı. şimdiye kadar bir çok şey oldu neden yürümediniz de cumhurbaşkanının eşi kapalı diye yürüdünüz, laiklik sloganları attınız diye.

şunu söylemek isterim ki olay sadece başörtüsü ya da laiklik değildir. ülkenin gidişatı hepimizi tedirgin etmekte ve esas sorun ülkenin bütünlüğünü korumaktır. ama nedense bazılarının tek yaptığı eleştirmek. artık şu eleştirenlerin faaliyetlerini de görsek keşke
herşey onun içinde, o herşeyin dışında..

Kullanıcı avatarı
houseofholy
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 905
Kayıt: 04 Oca 2007 01:00
Konum: ankara
İletişim:

Mesaj gönderen houseofholy »

Irak hükümeti, ABD Kongresi’nin 1 Ekim’den itibaren Irak’tan asker çekilmesi yönünde aldığı tasarıya tepki gösterdi.

Irak hükümeti sözcüsü, Temsilciler Meclisi ve Senato’dan geçen karar tasarısının direnişçilere yanlış sinyaller göndereceğini savundu. Sözcü, “Biz, bunu 4 yıllık fedakarlıklarımızın kaybı olarak görüyoruz” dedi.

Radikal Şii lider Mukteda Es Sadr’a bağlı bir milletvekiliyse, tasarıyı ABD’nin Irak’taki yenilgisini kabullenmesi olarak nitelendirdi.

ABD askerlerinin 1 Ekim’den başlayarak Mart 2008’e kadar Irak’tan çekilmesini öngören karar tasarısının yürürlüğe girmesi için ABD Başkanı George Bush’un imzası gerekiyor. Bush, tasarıyı veto edeceğini açıklamıştı.
herşey onun içinde, o herşeyin dışında..

Kullanıcı avatarı
Trimpot
Site Sahibi
Site Sahibi
Mesajlar: 1004
Kayıt: 20 Ara 2002 01:00
Konum: izmir
İletişim:

Mesaj gönderen Trimpot »

Kendi adima konusmam gerekirse; T.C. içerisinde tek güvencem olan Genelkurmay Baskanligi'ndan sonunda bekledigim aciklama geldi...

http://www.ntvmsnbc.com/news/406623.asp
http://www.tsk.mil.tr/bashalk/basac/2007/a08.htm
http://www.tsk.mil.tr/bashalk/basduy/2007/bd26.htm

Kullanıcı avatarı
houseofholy
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 905
Kayıt: 04 Oca 2007 01:00
Konum: ankara
İletişim:

Mesaj gönderen houseofholy »

Trimpot yazdı:Kendi adima konusmam gerekirse; T.C. içerisinde tek güvencem olan Genelkurmay Baskanligi'ndan sonunda bekledigim aciklama geldi...

http://www.ntvmsnbc.com/news/406623.asp
http://www.tsk.mil.tr/bashalk/basac/2007/a08.htm
http://www.tsk.mil.tr/bashalk/basduy/2007/bd26.htm
açıklamayı gördüğümde ben de sonunda dedim ancak yine provokatör damgası yememek için siteye koymadım. daha açık bir konuşma olamazdı.
herşey onun içinde, o herşeyin dışında..

Kullanıcı avatarı
lonly
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 680
Kayıt: 12 May 2005 00:00
Konum: ankara

Mesaj gönderen lonly »

Trimpot yazdı:Kendi adima konusmam gerekirse; T.C. içerisinde tek güvencem olan Genelkurmay Baskanligi'ndan sonunda bekledigim aciklama geldi...

http://www.ntvmsnbc.com/news/406623.asp
http://www.tsk.mil.tr/bashalk/basac/2007/a08.htm
http://www.tsk.mil.tr/bashalk/basduy/2007/bd26.htm
sonunda açık ve net...

Kullanıcı avatarı
issirganotununissirmiyani
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 1106
Kayıt: 01 Haz 2005 00:00
Konum: nereye

Mesaj gönderen issirganotununissirmiyani »

sabah işe geldigimde gazeteleri karıştırırken gördüm ve sonunda aba altındaki sopa masaya kondu bundan sonrası ne getirir beklemek görmek laz<ım
issirganotununissirmiyani ''değişim başladı anı yaşa'' vodafone gibi oldu behh

bad-dua
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 909
Kayıt: 08 Haz 2006 00:00
Konum: izmir

Mesaj gönderen bad-dua »

afganistandan,ıraktan,gürcistandan,çevremizdeki diğer ülkelerden sonra sıra türkiyede sanırım.

Karga
Site ve Forum Yöneticisi
Site ve Forum Yöneticisi
Mesajlar: 90
Kayıt: 01 Oca 1970 03:00
Konum: İzmir
İletişim:

Mesaj gönderen Karga »

Avrupa Parlamentosu'ndan yapılan açıklamada hukuku zorlayıcı bir açıklama olduğu vurgusu üzerinde duruldu. Açıklamada Türkiye'deki muhalefet partilerinin tavrına da dikkat çekildi.

Bizim demoktasimizden bir bok olmaz. Ordu böyle yaklaşımlarla demokratik sürece çomak soktuğu sürece ne bir yerlere gelebiliriz ne de ilerleyebiliriz. Pazartesi ekonomi yine düşüşte, döviz ve faizler yükselişte. Ekonomik düzenin sağlanması için Amerikan mandası olarak yaşamayı kabul ama TBMM'nin seçtiği cumhurbaşkanını kabul etmiyoruz.

Şu tutsat yasası ile bir 5-10 yıl sonra ev alırım diye düşünüyordum. Bir bok alamayız biz bu ülkede. İşte parası olan kazandı yine. Dolar euroya yatırım yapacak kadar parası olan götürecek malı. Biz bruada garibim ytlye talim eden kesin hayal kuaracak.

Kına yaksın CHP.
Kim,O Kim Deme...Benim,Ben...Öyle Bir Ben ki, Baştan Sona Sen...!

Resim

Cevapla