Kesinlikle ve kesinlikle..jonnathan yazdı:Kimyasal atalım demek terörizmden farksızdır. Ölen asker olunca acıyorsunda köylü olunca mı acımıyorsun? Ayrıca aman sadece dağdaki mağaralar ve bi kaç köy patlasın ayarında bir kimyasallıktan söz edilemez. Zaten olması imkansız bir olaydan bahsediyoruz. Kimyasalın olumsuz etkileri tarihte görmüş hiç bir ülke kimyasal silah kullanmaz. Hele ki kendi topraklarına. Kaldı ki elimizde kimyasal silah var mı o da ayrı bir muamma. Umarım yoktur da. O yüzden bana kalırsa bu konuyu daha fazla ciddiye alarak uzatmayalım, çözümün bu olmadığının ve olamayacağı yeterince açık...
Gündem
- whatsername
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1072
- Kayıt: 28 Oca 2006 01:00
Lasciate mi cantare
Çok derin düşünmeye öyle bir gerek var ki... Kimyasal kullandığın anda bir çok ülkenin tepkisinin sert olacağı aşikar. Şuanda ülke ekonomisinin yabancı sermayeyle ayakta durduğunu düşünürsek desteklerini çektikleri anda ekonomi patlar... Eh Amerika'da zaten kimyasal avcısı bir ülke. Onlar için müdahale gerektiren bir hamle. Ondan sonra buyur çık işin içinden çıkabilirsen. Kimse bunlar kesin olur diyemez, ihtimaller tabiki ama gözardı edilemeyecek kadar da büyükler. O yüzden at gitsinle yönetilmiyor ülkeler.
sleeping with the earth my dying bride
gözlerinde doldu mu?...evet kimyasal madde kullanıcaksın dünyanın haberi olmıcak..eğer bu işi sağlşam adamlarla yapıcaksan dünyanın duymaması çok normal derim..çünkü kullanılakacak olan hammade çok çaplı yada milletin dikkatini çekecek çapta büyüklükte olmıcak...doğaldır yani..
hayatın gizini vereceğim sana!!!
benle derdin varsa bana gel!!
benle derdin varsa bana gel!!
- whatsername
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1072
- Kayıt: 28 Oca 2006 01:00
- demakrotive
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 573
- Kayıt: 16 Oca 2005 01:00
- Konum: Ankara - Balıkesir
şimdi.. "yakın zamanda popülerleştirilen asker düşmanlığı"
ve "askeri kötülemenin verdiği dayanılmaz hafiflik" gibi konular malum şu sıralarda da boy gösterecek yer arıyor..
asker o halkını koruyan eski asker mi şüphelerini anmakta bihassa zorlanıyorum..
yanlış hatırlamıyorsam genelkurmay ikinci başkanı ergin saygun ( veya o olmasa bile üstdüzey bir komutan) ankara ve ankara civarındaki yerleşkeleri akşam dolaşarak şehit ailelerine maddi ve manevi destek sağlıyorlardı..TSK operasyon izni istedi mi?
istedi..
yararlı olur dedi mi?
dedi..
RTE izni verebildi mi?
vermedi..
RTE gündemde kendini tutmaya çalışıyor..
diplomatik başarısıyla mı - hayır
neyle?
oğlunun gemicikleriyle..
ABD ye ziyaretleriyle..
velhasıl PKK sorunu önemlidir..çözülmesini istememek söz konusu bile değildir..
PKK'yı masum gören zihniyetin ülkenin üniter yapısıyla bir hesaplaşması olması gerekir..
PKK sorununu çözmeye askerin gücü yeter..
ama hükümetin bu kararı almaya gücü yetmez..
AKP ve DTP zaten çıkmaması için yeterli çoğunluğu ziyadesiyle sağlıyor..
asker tek başına kendi kararını kendi alsa nolur?
RTE deliğe süpürülür..
hükümet işlevsiz görünür..
o yüzden PKK sorununun halledilmesi için akerin gözünün içine değil
RTE nin gözünün içine bakın..
yakalamayı becerebilirseniz..
ha bu arada
"bu işi sağlam adamlarla yaparsak dünyanın ruhu duymaz" gibi fantastik kurgulu bir cümle gelmiş ki evlere şenlik..
PKK'yı Barzani'den Talabani'den ABD'den ayrı düşünmek ???
bir bakacak Barzani dağdaki (dağdaydı değil mi onlar ? hangi dağdı?)
1497 PKK lı (yanlışsam düzelt - bugün dağdaki kotadan eksilme artma var mı bimiyorum..bi de belki şehre inen olmuştur..)
kayıp..ses seda yok..
eee sonra?
"şeytan aldı götürdü satamadan getirdi.." mi diyecek ben orasını kaçırdım işte..
ve "askeri kötülemenin verdiği dayanılmaz hafiflik" gibi konular malum şu sıralarda da boy gösterecek yer arıyor..
asker o halkını koruyan eski asker mi şüphelerini anmakta bihassa zorlanıyorum..
yanlış hatırlamıyorsam genelkurmay ikinci başkanı ergin saygun ( veya o olmasa bile üstdüzey bir komutan) ankara ve ankara civarındaki yerleşkeleri akşam dolaşarak şehit ailelerine maddi ve manevi destek sağlıyorlardı..TSK operasyon izni istedi mi?
istedi..
yararlı olur dedi mi?
dedi..
RTE izni verebildi mi?
vermedi..
RTE gündemde kendini tutmaya çalışıyor..
diplomatik başarısıyla mı - hayır
neyle?
oğlunun gemicikleriyle..
ABD ye ziyaretleriyle..
velhasıl PKK sorunu önemlidir..çözülmesini istememek söz konusu bile değildir..
PKK'yı masum gören zihniyetin ülkenin üniter yapısıyla bir hesaplaşması olması gerekir..
PKK sorununu çözmeye askerin gücü yeter..
ama hükümetin bu kararı almaya gücü yetmez..
AKP ve DTP zaten çıkmaması için yeterli çoğunluğu ziyadesiyle sağlıyor..
asker tek başına kendi kararını kendi alsa nolur?
RTE deliğe süpürülür..
hükümet işlevsiz görünür..
o yüzden PKK sorununun halledilmesi için akerin gözünün içine değil
RTE nin gözünün içine bakın..
yakalamayı becerebilirseniz..
ha bu arada
"bu işi sağlam adamlarla yaparsak dünyanın ruhu duymaz" gibi fantastik kurgulu bir cümle gelmiş ki evlere şenlik..
PKK'yı Barzani'den Talabani'den ABD'den ayrı düşünmek ???
bir bakacak Barzani dağdaki (dağdaydı değil mi onlar ? hangi dağdı?)
1497 PKK lı (yanlışsam düzelt - bugün dağdaki kotadan eksilme artma var mı bimiyorum..bi de belki şehre inen olmuştur..)
kayıp..ses seda yok..
eee sonra?
"şeytan aldı götürdü satamadan getirdi.." mi diyecek ben orasını kaçırdım işte..
şıp şıp şıp şıp şıp şıp... (damlaya,damlaya damlaya damlaya damlaya..) okyanus oldum dum dum dum dum dum tak dum ta tak..
- karpuz_agaci
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1063
- Kayıt: 20 Ağu 2005 00:00
- Konum: alamanyadaki gâvurlarin arasindan
- İletişim:
çok yaptın herhalde, hammadesini falan da biliyorsun...murti yazdı:gözlerinde doldu mu?...evet kimyasal madde kullanıcaksın dünyanın haberi olmıcak..eğer bu işi sağlşam adamlarla yapıcaksan dünyanın duymaması çok normal derim..çünkü kullanılakacak olan hammade çok çaplı yada milletin dikkatini çekecek çapta büyüklükte olmıcak...doğaldır yani..
betterman.
- kozmik_peri
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1917
- Kayıt: 12 Kas 2003 01:00
- Konum: Ankara
hakkaten daralttı artık bu kimyasal olayı.. bu işler böyle burda konuşmaya benzemiyo ayrıca sorun o, he deyince her şey gerçekleşmiyo.. diplomasi ayakları yalan oldu artık gibisinden söylemler vardı ama her şey gelip diplomasiye dayanıyo siyasette kabul edin ya da etmeyin.. kaldı ki işin ucunu kaçırıcak olursak bu gelişmelerin hepsinin masa başında çoktan ayarlanıp uygulandığını bile ileri sürebiliriz..
ayrıca herkes kendini tekrar etmeye başladı cümleler aynı, konusulanlar aynı, bi çıkış ya da gelişme ya da paylaşım yok gibi geliyo bana şu anki konuda..
ayrıca herkes kendini tekrar etmeye başladı cümleler aynı, konusulanlar aynı, bi çıkış ya da gelişme ya da paylaşım yok gibi geliyo bana şu anki konuda..
Istemedim uyanmayı bu soğuk uykudan. Cevapları aradim soruları sormadan. Düşürdüğün gölgeleri, düştuğün yerleri
kazıyorsan aklıma normal mi sence?
- whatsername
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1072
- Kayıt: 28 Oca 2006 01:00
wolfali diyor ki:pardus yazdı:türkiyenin istediği anda terörü bitirecek gücü var ama neden hala bunu başarmış değiliz cidden düşünmek lazım geçen televizyonda bi liderin ismini hatırlamıyorum "bu terörün son saldırıları artık olamaycak" demesi beni baya bi sinrlendiridi illa 13 kişinn ölmesimi gerekliydi bundan önceki şehitlerimzde neden bu sözler söylenmedi veya söylendi neden uygulanmadı???? düşündürücü....wolfali yazdı: bir peşmerge ne kadar güçlü olursa olsun Türkiye Devlet'inden,Silahlı Kuvvetlerinden güçlü olamaz.
sorun zaten burda o ufak gücüyle Türkiye'ye etki yapıyor.koskoca Türkiye ise ağırlığını koyamıyor bir türlü.sebebini sorgulamak lazım ..
ayrıca üstte geyiği dönen kimyasal silah mevzusu gerçekten komik.siz bunun gerçek çözüm olacağınımı düşünüyorsunuz gerçekten ?
Sözde değil, özde karşı olmak lazım bu işe. RTE'nin her işi sözde olmasa, askere yetkiyi verebilse bu iş bu kadar sorun olmaz. Sonra da birileri askeri suçlar.. Anlamak güç..
Edit: yorum wolfali'nindir.
Lasciate mi cantare
arkadaşlar bence büyütmeyelim hepimiz oraya kimyasal atılamayacıını biliyoruz terörü bu şekilde yenemeiz anca birlik ve berabberlik içinde olarak en büyük bombayı vururrz pkkye kimyasal atılması demek ordaki insanların büyük kısmının bi kaç köpek yüznden ölmesine neden olacak...
We learned speaking turkish one english stayed... yanlşmı oldu acepp:D
- whatsername
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1072
- Kayıt: 28 Oca 2006 01:00
Bence de bu kimyasal saçmalığının konuşulduğu yeter artık.. Böyle bir şeyin olmasının mümkünatı yok zaten.
Gündemi asıl meşgul eden, referandum durumu... RTE, Gül'ün koltuğunun tehlikeye düşmemesi için, anayasa paketinde değişiklik yapmayı planlıyor. Hukukçular da referandumun tümüyle iptal edilmesi gerektiği görüşünde. Çünkü bu saatten sonra yapılacak herhangi bir değişiklik, krize neden olabilir. Vatandaşlarımız sınırlarda halen oy vermeye devam ediyor. Anayasa paketinde cumhurbaşkanını halkın seçmesine ilişkin maddede karmaşıklık çıkıyor. Bu durum 11. cumhurbaşkanını etkileyecek mi, yoksa 12. cumhurbaşkanı için mi yapılıyor bu oylama? Taslaktaki maddede "11. cumhurbaşkanını halk seçsin" diyor. Peki bu durumda, referandumdan önce göreve gelen Gül, yeni anayasa kapsamından faydalanacak mı? Görev süresi 7 yıl mı, yoksa 5 yıl mı olacak? Bu sorulara hükümetin acilen bir yanıt vermesi gerekiyor. Seçim yaklaştı. Anlam kargaşasının tam ortasında bir referandum, ve her şeyden bihaber olan bir halk... Sonucu az çok kestirebiliyoruz..
Sezer'in döneminde, cumhurbaşkanı yetkilerinin kısıtlanması için uğraşan RTE, şimdi de kendi adamının koltuğunun derdinde.. İnce hesaplar... Sezer'den sonra kendi adamlarından birinin cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturacağını bildiği için cumhurbaşkanı yetkilerinin kısıtlanması planından vazgeçti. Mazallah, sonra Sezer için planladığı durum, kendi başına çorap örebilir. Şimdi ise Gül'un cumhurbaşkanlığı gümbürtüye gitmesin diye uğraşıyor. Bakalım daha neler göreceğiz.. Türkiye'nin gidişi gidiş değil...
Gündemi asıl meşgul eden, referandum durumu... RTE, Gül'ün koltuğunun tehlikeye düşmemesi için, anayasa paketinde değişiklik yapmayı planlıyor. Hukukçular da referandumun tümüyle iptal edilmesi gerektiği görüşünde. Çünkü bu saatten sonra yapılacak herhangi bir değişiklik, krize neden olabilir. Vatandaşlarımız sınırlarda halen oy vermeye devam ediyor. Anayasa paketinde cumhurbaşkanını halkın seçmesine ilişkin maddede karmaşıklık çıkıyor. Bu durum 11. cumhurbaşkanını etkileyecek mi, yoksa 12. cumhurbaşkanı için mi yapılıyor bu oylama? Taslaktaki maddede "11. cumhurbaşkanını halk seçsin" diyor. Peki bu durumda, referandumdan önce göreve gelen Gül, yeni anayasa kapsamından faydalanacak mı? Görev süresi 7 yıl mı, yoksa 5 yıl mı olacak? Bu sorulara hükümetin acilen bir yanıt vermesi gerekiyor. Seçim yaklaştı. Anlam kargaşasının tam ortasında bir referandum, ve her şeyden bihaber olan bir halk... Sonucu az çok kestirebiliyoruz..
Sezer'in döneminde, cumhurbaşkanı yetkilerinin kısıtlanması için uğraşan RTE, şimdi de kendi adamının koltuğunun derdinde.. İnce hesaplar... Sezer'den sonra kendi adamlarından birinin cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturacağını bildiği için cumhurbaşkanı yetkilerinin kısıtlanması planından vazgeçti. Mazallah, sonra Sezer için planladığı durum, kendi başına çorap örebilir. Şimdi ise Gül'un cumhurbaşkanlığı gümbürtüye gitmesin diye uğraşıyor. Bakalım daha neler göreceğiz.. Türkiye'nin gidişi gidiş değil...
Lasciate mi cantare
ABD müttefiklerini silahlandırıyor
ABD, İran tehlikesine karşı dört müttefik Arap ülkesine yaklaşık 1.4 milyar dolarlık silah satışı yapmayı planlıyor.
ABD, bölgede İranın nüfuzunu kırmak için, Ortadoğudaki en yakın 4 müttefik Arap ülkesine yaklaşık 1.4 milyar dolarlık silah satışı yapmayı planlıyor. AFPnin haberine göre ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Kuveyte yaklaşık 1.4 milyar dolarlık silah satışına ilişkin listeyi ABD Kongresine gönderdi. Listede, füze, zırhlı araç ve kargo uçağı satışları yer alıyor.
ABD, İran tehlikesine karşı dört müttefik Arap ülkesine yaklaşık 1.4 milyar dolarlık silah satışı yapmayı planlıyor.
ABD, bölgede İranın nüfuzunu kırmak için, Ortadoğudaki en yakın 4 müttefik Arap ülkesine yaklaşık 1.4 milyar dolarlık silah satışı yapmayı planlıyor. AFPnin haberine göre ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Kuveyte yaklaşık 1.4 milyar dolarlık silah satışına ilişkin listeyi ABD Kongresine gönderdi. Listede, füze, zırhlı araç ve kargo uçağı satışları yer alıyor.
Koray Aydın beraat etti
Yüce Divan'daki son davadan da ceza çıkmadı. 216.5 yıl hapis ve 1.9 milyon YTL para cezası istemiyle yargılanan eski Bayındırlık Bakanı Koray Aydın, tüm suçlarından beraat etti. Kapıda ülkücülerin alkışları ve 'Türkiye seninle gurur duyuyor' sloganıyla karşılanan Aydın, 'Yüce Divan'da 11-0 kazandım. Siyasete kaldığım yerden devam edeceğim' dedi
06/10/2007
RADİKAL - ANKARA - MHP'li eski Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın, 216.5 yıl hapis istemiyle Yüce Divan'da yargılandığı davada, ihaleye fesat karıştırmak ve haksız mal edinmek suçlarından oybirliğiyle, görevini kötüye kullanma suçundansa oyçokluğuyla beraat etti. Yüce Divan'da 11-0 kazandığını söyleyen Aydın, "Bu karar, hakkımda linç kararı alanların yüzüne indirilmiş bir tokattır" dedi. Aydın, siyasete kaldığı yerden devam edeceğini açıkladı.
Yüce Divan'daki davanın dün yapılan karar duruşmasına, Koray Aydın ve avukatı ile müdahil avukatlar katıldı. Davayı, Aydın'ın eşi Gönül Aydın ve üç oğlunun yanı sıra ülkücüler de izledi. Yüce Divan'a başkanlık yapan Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Haşim Kılıç, salondakileri taşkınlık göstermemeleri konusunda uyardıktan sonra kararı okudu.
Dört kez oybirliğiyle beraat
Yüce Divan, 12 ayrı ihaleye fesat karıştırmakla suçlanan Koray Aydın hakkında, 'suçun yasal unsurları oluşmadığını' gerekçe göstererek oybirliğiyle beraat kararı verdi.
Yüce Divan'ın beraat kararı, Haşim Kılıç'ın uyarısına rağmen salondaki ülkücüler tarafından alkışlandı. Koray Aydın'ın eşi Gönül Aydın'sa karar okunurken gözyaşlarını tutamadı.
Bu arada, Anayasa Mahkemesi'nin önünde toplanan bir grup ülkücü de üzerinde 'İşte ülkücü duruş, hesap verdi kuruş kuruş', 'Bu dava burada bitmez' ve 'Efsane bakan' yazan dövizler taşıdılar. Karar açıklandıktan sonra Anayasa Mahkemesi'nin önündeki yolu bir süre trafiğe kapatan ülkücüler, 'Vur vur inlesin, AKP dinlesin' ve 'Türkiye seninle gurur duyuyor' sloganları attılar.
İstenen ceza bir rekor oldu
Eski Bayındırlık Bakanı Koray Aydın'a 'ihalelere fesat karıştırmak ve haksız servet edinmek' iddiasıyla 216 yıl 6 aya kadar hapis ve 1 trilyon 961 milyar lira (1 milyon 961 bin YTL) ağır para cezası istenmişti. Bu 'rekor ceza istemi' Yüce Divan'da istenen en ağır ceza olmuştu.
Emekli Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, Koray Aydın hakkında hazırladığı iddianamede, Aydın'ın bakanlığı döneminde ihalelerin yüzde 92'sinin istisnai usul olması gereken davet yoluyla yapıldığını, davet edilen firmaların çoğunun ihale öncesi tanıtım dosyası vermediğini, kazanan firmaların sanığın ortağı olduğu firmalardan alışveriş yaptıklarını belirtti.
Başsavcı Ok, mütalaasının ikinci bölümünde sanığın bakanlık öncesi, bakanlık ve sonrasına ilişkin verdiği mal bildiriminde, eşinin 300 milyon liralık mücevheratının 140 milyara yükseldiğini beyan etmesine dikkat çekti. Malvarlığında 1 trilyon 968 milyar 466 milyon 609 bin Türk Lirası artış olan Aydın'ın o dönemdeki yasal gelirinin 39 milyar 622 milyon Türk Lirası olduğunu belirtti.
Başsavcı Nuri Ok, Aydın hakkında her bir ihale için ayrı ceza ve haksız servet suçlarından sanık hakkında toplam 87 yıl 4 aydan 216 yıl 6 aya kadar hapis cezası verilmesini talep etti. Ayrıca sanığın 'haksız edindiği' 1 trilyon 961 milyar 3 milyon liranın, faiziyle Hazine'ye ödenmesine karar verilmesini istemişti.
türkiye seninle gurur duyuyor
Yüce Divan'daki son davadan da ceza çıkmadı. 216.5 yıl hapis ve 1.9 milyon YTL para cezası istemiyle yargılanan eski Bayındırlık Bakanı Koray Aydın, tüm suçlarından beraat etti. Kapıda ülkücülerin alkışları ve 'Türkiye seninle gurur duyuyor' sloganıyla karşılanan Aydın, 'Yüce Divan'da 11-0 kazandım. Siyasete kaldığım yerden devam edeceğim' dedi
06/10/2007
RADİKAL - ANKARA - MHP'li eski Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın, 216.5 yıl hapis istemiyle Yüce Divan'da yargılandığı davada, ihaleye fesat karıştırmak ve haksız mal edinmek suçlarından oybirliğiyle, görevini kötüye kullanma suçundansa oyçokluğuyla beraat etti. Yüce Divan'da 11-0 kazandığını söyleyen Aydın, "Bu karar, hakkımda linç kararı alanların yüzüne indirilmiş bir tokattır" dedi. Aydın, siyasete kaldığı yerden devam edeceğini açıkladı.
Yüce Divan'daki davanın dün yapılan karar duruşmasına, Koray Aydın ve avukatı ile müdahil avukatlar katıldı. Davayı, Aydın'ın eşi Gönül Aydın ve üç oğlunun yanı sıra ülkücüler de izledi. Yüce Divan'a başkanlık yapan Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Haşim Kılıç, salondakileri taşkınlık göstermemeleri konusunda uyardıktan sonra kararı okudu.
Dört kez oybirliğiyle beraat
Yüce Divan, 12 ayrı ihaleye fesat karıştırmakla suçlanan Koray Aydın hakkında, 'suçun yasal unsurları oluşmadığını' gerekçe göstererek oybirliğiyle beraat kararı verdi.
Yüce Divan'ın beraat kararı, Haşim Kılıç'ın uyarısına rağmen salondaki ülkücüler tarafından alkışlandı. Koray Aydın'ın eşi Gönül Aydın'sa karar okunurken gözyaşlarını tutamadı.
Bu arada, Anayasa Mahkemesi'nin önünde toplanan bir grup ülkücü de üzerinde 'İşte ülkücü duruş, hesap verdi kuruş kuruş', 'Bu dava burada bitmez' ve 'Efsane bakan' yazan dövizler taşıdılar. Karar açıklandıktan sonra Anayasa Mahkemesi'nin önündeki yolu bir süre trafiğe kapatan ülkücüler, 'Vur vur inlesin, AKP dinlesin' ve 'Türkiye seninle gurur duyuyor' sloganları attılar.
İstenen ceza bir rekor oldu
Eski Bayındırlık Bakanı Koray Aydın'a 'ihalelere fesat karıştırmak ve haksız servet edinmek' iddiasıyla 216 yıl 6 aya kadar hapis ve 1 trilyon 961 milyar lira (1 milyon 961 bin YTL) ağır para cezası istenmişti. Bu 'rekor ceza istemi' Yüce Divan'da istenen en ağır ceza olmuştu.
Emekli Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, Koray Aydın hakkında hazırladığı iddianamede, Aydın'ın bakanlığı döneminde ihalelerin yüzde 92'sinin istisnai usul olması gereken davet yoluyla yapıldığını, davet edilen firmaların çoğunun ihale öncesi tanıtım dosyası vermediğini, kazanan firmaların sanığın ortağı olduğu firmalardan alışveriş yaptıklarını belirtti.
Başsavcı Ok, mütalaasının ikinci bölümünde sanığın bakanlık öncesi, bakanlık ve sonrasına ilişkin verdiği mal bildiriminde, eşinin 300 milyon liralık mücevheratının 140 milyara yükseldiğini beyan etmesine dikkat çekti. Malvarlığında 1 trilyon 968 milyar 466 milyon 609 bin Türk Lirası artış olan Aydın'ın o dönemdeki yasal gelirinin 39 milyar 622 milyon Türk Lirası olduğunu belirtti.
Başsavcı Nuri Ok, Aydın hakkında her bir ihale için ayrı ceza ve haksız servet suçlarından sanık hakkında toplam 87 yıl 4 aydan 216 yıl 6 aya kadar hapis cezası verilmesini talep etti. Ayrıca sanığın 'haksız edindiği' 1 trilyon 961 milyar 3 milyon liranın, faiziyle Hazine'ye ödenmesine karar verilmesini istemişti.
türkiye seninle gurur duyuyor
- whatsername
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1072
- Kayıt: 28 Oca 2006 01:00
layne yazdı:çok yaptın herhalde, hammadesini falan da biliyorsun...murti yazdı:gözlerinde doldu mu?...evet kimyasal madde kullanıcaksın dünyanın haberi olmıcak..eğer bu işi sağlşam adamlarla yapıcaksan dünyanın duymaması çok normal derim..çünkü kullanılakacak olan hammade çok çaplı yada milletin dikkatini çekecek çapta büyüklükte olmıcak...doğaldır yani..
öğreteyim istiosan sana
hayatın gizini vereceğim sana!!!
benle derdin varsa bana gel!!
benle derdin varsa bana gel!!
sağol, ben memnunum insanlığımdan.murti yazdı:layne yazdı:çok yaptın herhalde, hammadesini falan da biliyorsun...murti yazdı:gözlerinde doldu mu?...evet kimyasal madde kullanıcaksın dünyanın haberi olmıcak..eğer bu işi sağlşam adamlarla yapıcaksan dünyanın duymaması çok normal derim..çünkü kullanılakacak olan hammade çok çaplı yada milletin dikkatini çekecek çapta büyüklükte olmıcak...doğaldır yani..
öğreteyim istiosan sana
betterman.
- whatsername
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1072
- Kayıt: 28 Oca 2006 01:00
Çocukların yeri, ne podyum ne gösteri!
Güzellik yarışmasında minicik bedenler, uykuda olmaları gereken saatte yarı çıplak podyuma çıkarıldı. Türban eyleminde ise küçük kızlara türban taktırılıp pankart taşıtıldı.
Geçen yıl Antalya Valiliği tarafından inceleme başlatılan ve sivil toplum kuruluşlarının tepkisini çeken Little Miss World güzellik yarışması, bu yıl yine Kemerde yapıldı. 17 ülkeden 4-13 yaşındaki 35 kız çocuğunun katıldığı yarışma, saat 00.30a kadar sürdü. Transparan kıyafetler ve dansöz elbiseleriyle podyuma çıkan minik bedenler, jüriyi etkilemek için ter döktü. Akrobasi ekibinin gösteriler yaptığı etkinlikte, yarışmaya katılan kız çocuklarının tamamına çeşitli hediyeler verildi. Dereceye giren kızlar ise altın ve oyuncakla ödüllendirildi.
Slogan da attırdılar
Yine Antalyada düzenlenen türban eyleminde ise 6 yaşındaki kız çocuklarına türban taktırıldı. Ellerine verilen Mahallede özgürlük, okullarda baskı var yazılı dövizleri taşıyan çocuklara türban giydirilip eylem yaptırılması çevredekilerin tepkisine neden oldu. Aralarında Eğitim-Bir-Sen, Diyanet- Sen, Memur-Sen gibi sendikaların bulunduğu Antalya İnanç Özgürlüğü Platformunun düzenlediği Başörtüsüne sınırlar kalksın eyleminde, 6-12 yaş grubundaki türbanlı kız çocuklarının da olduğu yaklaşık 50 kişilik grup Kışlahan Meydanında buluştu. Kadınlar ve küçük kızlar harem selamlık düzeninde ön planda tutuldu. Küçük kızlar, üzerlerinde Yasakçılar yenilecek, Yasak sürüyor uyuyor musun, Başörtüm onurumdur, Mahallede özgürlük, okullarda baskı var, Örtünme inancına, kimliğine sahip çık yazılı pankartlar taşıyıp, slogan attı...
Minicik çocukları bu tür tartışmaların, olayların, eylemlerin ortasına atan, onların masumiyetinden faydalanmaya çalışan bu zihniyetle aynı ülkede yaşadığım için üzülüyorum... Kınıyorum diyeceğim ama çok hafif kalacak..
Lasciate mi cantare
whatsername yazdı:
Çocukların yeri, ne podyum ne gösteri!
Güzellik yarışmasında minicik bedenler, uykuda olmaları gereken saatte yarı çıplak podyuma çıkarıldı. Türban eyleminde ise küçük kızlara türban taktırılıp pankart taşıtıldı.
Geçen yıl Antalya Valiliği tarafından inceleme başlatılan ve sivil toplum kuruluşlarının tepkisini çeken Little Miss World güzellik yarışması, bu yıl yine Kemerde yapıldı. 17 ülkeden 4-13 yaşındaki 35 kız çocuğunun katıldığı yarışma, saat 00.30a kadar sürdü. Transparan kıyafetler ve dansöz elbiseleriyle podyuma çıkan minik bedenler, jüriyi etkilemek için ter döktü. Akrobasi ekibinin gösteriler yaptığı etkinlikte, yarışmaya katılan kız çocuklarının tamamına çeşitli hediyeler verildi. Dereceye giren kızlar ise altın ve oyuncakla ödüllendirildi.
Slogan da attırdılar
Yine Antalyada düzenlenen türban eyleminde ise 6 yaşındaki kız çocuklarına türban taktırıldı. Ellerine verilen Mahallede özgürlük, okullarda baskı var yazılı dövizleri taşıyan çocuklara türban giydirilip eylem yaptırılması çevredekilerin tepkisine neden oldu. Aralarında Eğitim-Bir-Sen, Diyanet- Sen, Memur-Sen gibi sendikaların bulunduğu Antalya İnanç Özgürlüğü Platformunun düzenlediği Başörtüsüne sınırlar kalksın eyleminde, 6-12 yaş grubundaki türbanlı kız çocuklarının da olduğu yaklaşık 50 kişilik grup Kışlahan Meydanında buluştu. Kadınlar ve küçük kızlar harem selamlık düzeninde ön planda tutuldu. Küçük kızlar, üzerlerinde Yasakçılar yenilecek, Yasak sürüyor uyuyor musun, Başörtüm onurumdur, Mahallede özgürlük, okullarda baskı var, Örtünme inancına, kimliğine sahip çık yazılı pankartlar taşıyıp, slogan attı...
Minicik çocukları bu tür tartışmaların, olayların, eylemlerin ortasına atan, onların masumiyetinden faydalanmaya çalışan bu zihniyetle aynı ülkede yaşadığım için üzülüyorum... Kınıyorum diyeceğim ama çok hafif kalacak..
vallahi ayıp ya!
hayatın gizini vereceğim sana!!!
benle derdin varsa bana gel!!
benle derdin varsa bana gel!!