Gündem
- Sadeceucnokta
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 526
- Kayıt: 24 Oca 2007 01:00
- Konum: İstanbul
- kozmik_peri
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1917
- Kayıt: 12 Kas 2003 01:00
- Konum: Ankara
rektörlerin bu şekilde konuşup ortalığı iyice alevlendirmesi bir işe yaramıyor bence.. insanlara söz hakkı vermiş oluyorlar: "not vermeyecekmiş bak bak asıl ayrımcılığı onlar yapıyor işte" gibi. ayrıca eski uzül bağlama yöntemlerinin hiç birisi olmaz çünkü türban kavramında saçların hiç bi parçası, boyun ve yanakların arka kısımlarının(çenenin kulağa yakın kısmı mı desem ne desem bilemiyorum) görünmemesi lazım gibisinden bir açıklama yapılmıştı..
baskıyı kimin kime yapacağına dair de kuşkularım var. işin kötüsü birbirine karşı hoşgörülü olan insanları da büyük bir çıkmaza sürüklemekteler ve zorla olay çıkartacaklar.. önyargılar dağ gibi büyüyor.. bir de darbe muhabbeti attılar son zamanda ortaya tam oldu..
baskıyı kimin kime yapacağına dair de kuşkularım var. işin kötüsü birbirine karşı hoşgörülü olan insanları da büyük bir çıkmaza sürüklemekteler ve zorla olay çıkartacaklar.. önyargılar dağ gibi büyüyor.. bir de darbe muhabbeti attılar son zamanda ortaya tam oldu..
Istemedim uyanmayı bu soğuk uykudan. Cevapları aradim soruları sormadan. Düşürdüğün gölgeleri, düştuğün yerleri
kazıyorsan aklıma normal mi sence?
- bloodline666
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1719
- Kayıt: 19 Mar 2005 01:00
- Konum: bekirli termik santralinden
Öcalan'ın yaşam koşulları düzeltilsin
ŞIRNAK(ANKA) - Kuzey Irak'a yönelik askeri operasyonların durdurulması için Türkiye'nin 28 ilinden hareket ederek Şırnak'ın Kasrik bölgesine doğru Operasyonlara Karşı Demokratik Çözüm yürüyüşü düzenleyen DTP'liler, burada TBMM tezkereyi geri çeksin, PKK eylemsizlik ilan etsin çağrısı yaptı.
Dün Türkiye'nin çeşitli bölgelerinden gelerek Diyarbakır'da toplanan ve buradan da Şırnak'ın Kasrik bölgesine geçen binlerce DTP'li, dün geceyi Cudi ve Gabar dağlarının eteklerinde kurdukları çadırlarda geçirdi.
Geniş güvenlik önlemlerinin alındığı DTP eylemine, Eyleme ESP, SDP, EMEP, Gökkuşağı Kadın Derneği, HÖC, Kurtuluş, Kaldıraç, EHP, Barış Anneleri, Mezopotamya Kültür Merkezi'nin de aralarında bulunduğu 13 sivil toplum kuruluşu da destek verdi. Eylemde sık sık Abdullah Öcalan'ın posterleri açıldı ve Öcalan lehine sloganlar atıldı.
DTP Eşgenel Başkanı ve Mardin Milletvekili Emine Ayna, burada Demokratik Çözüm Deklarasyonu adıyla yaptığı açıklamada, askeri operasyonların durmasının bölgede çatışmalara son vereceğini vurgulayarak, TBMM'nin sınırötesi operasyon tezkeresini geri çekmesini ve operasyonları bir an önce durdurmasını isterken, PKK'yı da eylemsizlik konumuna geçmeye çağırdı.
-ÇÖZÜM ABD VE AB'DE DEĞİL, TÜRKİYE'DE-
Operasyonlara Karşı Demokratik Çözüm eyleminin, Kürt sorunun yarattığı çatışma ortamından en çok etkilenen kentlerden biri olduğu için Şırnak'ta düzenlendiğini ifade eden Ayna, Silahlar, kadın-erkek, Türk-Kürt tanımıyor. Ancak buradan, ölümlerin yürek kanattığı yerden ölerek ve öldürerek değil, yaşayarak ve yaşatarak çözmek mümkün demenin anlamı olacağına inandık" dedi. Bir tek insanımızın burnu kanamadan diyalogla, konuşarak, tartışarak bütün sorunlarımızı çözmek mümkündür diyen Ayna, Türkiye'nin çözümü ABD, İngiltere veya Avrupa ülkelerinde değil kendi içinde araması gerektiğinin altını çizdi.
-ÖCALAN'IN YAŞAM KOŞULLARI DÜZELTİLSİN-
Ayna, AKP'nin Kürt sorununa ilişkin politikalarının imha ve inkar politikaları olduğunu öne sürerek, Kürt sorununun bir sonucu olan PKK'yı bitirmek, kökünü kazımak söylemleri çözüm değildir. Çözüm, tek millet, tek dil üzerine kurulu üzerine kurulu olan Kürtleri, inkâr ve imha politikalarından vazgeçmektir. Çözüme giden yolda Sayın Abdullah Öcalan'ın sağlığı ve yaşam koşullarının düzeltilmesi sorunun çözümüne küçümsenmeyecek bir katkı yapacaktır diye konuştu.
-ANADİLDE EĞİTİM VE GENEL AF TALEBİ-
Kalıcı bir barış ortamının sağlanması için Kürt kimliğinin anayasal güvence altına alınması gerektiğini dile getiren Ayna, şunları söyledi:
Anayasa'nın tekçi anlayıştan kurtulabilmesi için demokratik özgür vatandaşlık yeniden tanınmalı, ortak kimlik olarak 'Türkiyelilik' kavramı vurgulanarak kullanılmalıdır. Türkiye'de farklı dillerde eğitim, farklı kültürlerin anayasal koruma altına alınması sağlanmalı, istisnasız herkesi kapsayan bir genel af olmalıdır. Kürtçe anadilde eğitim hakkı evrensel vazgeçilemez bir insan hakkıdır."
Açıklamanın ardından, Cudi ve Gabar dağlarının eteklerinde bir araya gelen binlerce kişi, geldikleri kentlere dönmek üzere otobüslere bindi. Çevik Kuvvet ekiplerinin bölgede çok sıkı güvenlik önlemleri aldığı dikkat çekerken, DTP'nin eylemi olaysız sona erdi.
kaynak: mynet
ya bu adamı beslemenin ne anlamı var esasında türkiyede gerçek sorun öcalandı ama unutttuk hep akp yüzünden salakça vaatlerle milletin kafasını karıştı oy almak için ve soru işte türkiyenin en büyük sorunu türban sorunu oldu ve buna ordu da hiç iyi bakmıyor
anlamadığım birşey daha var bu öcalan köpeğini savunanları nasıl olursa durdurmuyorlar ya ya bu ülkede fazla bence özgürlük var bence bunun kısıtlanması lazım bunların bir an önce susturulması lazım ya adamlar meclise kdar girdiler ama buna bir çözüm bulamadılar varsa yoksa kendimizle uğraşıyoruz
ŞIRNAK(ANKA) - Kuzey Irak'a yönelik askeri operasyonların durdurulması için Türkiye'nin 28 ilinden hareket ederek Şırnak'ın Kasrik bölgesine doğru Operasyonlara Karşı Demokratik Çözüm yürüyüşü düzenleyen DTP'liler, burada TBMM tezkereyi geri çeksin, PKK eylemsizlik ilan etsin çağrısı yaptı.
Dün Türkiye'nin çeşitli bölgelerinden gelerek Diyarbakır'da toplanan ve buradan da Şırnak'ın Kasrik bölgesine geçen binlerce DTP'li, dün geceyi Cudi ve Gabar dağlarının eteklerinde kurdukları çadırlarda geçirdi.
Geniş güvenlik önlemlerinin alındığı DTP eylemine, Eyleme ESP, SDP, EMEP, Gökkuşağı Kadın Derneği, HÖC, Kurtuluş, Kaldıraç, EHP, Barış Anneleri, Mezopotamya Kültür Merkezi'nin de aralarında bulunduğu 13 sivil toplum kuruluşu da destek verdi. Eylemde sık sık Abdullah Öcalan'ın posterleri açıldı ve Öcalan lehine sloganlar atıldı.
DTP Eşgenel Başkanı ve Mardin Milletvekili Emine Ayna, burada Demokratik Çözüm Deklarasyonu adıyla yaptığı açıklamada, askeri operasyonların durmasının bölgede çatışmalara son vereceğini vurgulayarak, TBMM'nin sınırötesi operasyon tezkeresini geri çekmesini ve operasyonları bir an önce durdurmasını isterken, PKK'yı da eylemsizlik konumuna geçmeye çağırdı.
-ÇÖZÜM ABD VE AB'DE DEĞİL, TÜRKİYE'DE-
Operasyonlara Karşı Demokratik Çözüm eyleminin, Kürt sorunun yarattığı çatışma ortamından en çok etkilenen kentlerden biri olduğu için Şırnak'ta düzenlendiğini ifade eden Ayna, Silahlar, kadın-erkek, Türk-Kürt tanımıyor. Ancak buradan, ölümlerin yürek kanattığı yerden ölerek ve öldürerek değil, yaşayarak ve yaşatarak çözmek mümkün demenin anlamı olacağına inandık" dedi. Bir tek insanımızın burnu kanamadan diyalogla, konuşarak, tartışarak bütün sorunlarımızı çözmek mümkündür diyen Ayna, Türkiye'nin çözümü ABD, İngiltere veya Avrupa ülkelerinde değil kendi içinde araması gerektiğinin altını çizdi.
-ÖCALAN'IN YAŞAM KOŞULLARI DÜZELTİLSİN-
Ayna, AKP'nin Kürt sorununa ilişkin politikalarının imha ve inkar politikaları olduğunu öne sürerek, Kürt sorununun bir sonucu olan PKK'yı bitirmek, kökünü kazımak söylemleri çözüm değildir. Çözüm, tek millet, tek dil üzerine kurulu üzerine kurulu olan Kürtleri, inkâr ve imha politikalarından vazgeçmektir. Çözüme giden yolda Sayın Abdullah Öcalan'ın sağlığı ve yaşam koşullarının düzeltilmesi sorunun çözümüne küçümsenmeyecek bir katkı yapacaktır diye konuştu.
-ANADİLDE EĞİTİM VE GENEL AF TALEBİ-
Kalıcı bir barış ortamının sağlanması için Kürt kimliğinin anayasal güvence altına alınması gerektiğini dile getiren Ayna, şunları söyledi:
Anayasa'nın tekçi anlayıştan kurtulabilmesi için demokratik özgür vatandaşlık yeniden tanınmalı, ortak kimlik olarak 'Türkiyelilik' kavramı vurgulanarak kullanılmalıdır. Türkiye'de farklı dillerde eğitim, farklı kültürlerin anayasal koruma altına alınması sağlanmalı, istisnasız herkesi kapsayan bir genel af olmalıdır. Kürtçe anadilde eğitim hakkı evrensel vazgeçilemez bir insan hakkıdır."
Açıklamanın ardından, Cudi ve Gabar dağlarının eteklerinde bir araya gelen binlerce kişi, geldikleri kentlere dönmek üzere otobüslere bindi. Çevik Kuvvet ekiplerinin bölgede çok sıkı güvenlik önlemleri aldığı dikkat çekerken, DTP'nin eylemi olaysız sona erdi.
kaynak: mynet
ya bu adamı beslemenin ne anlamı var esasında türkiyede gerçek sorun öcalandı ama unutttuk hep akp yüzünden salakça vaatlerle milletin kafasını karıştı oy almak için ve soru işte türkiyenin en büyük sorunu türban sorunu oldu ve buna ordu da hiç iyi bakmıyor
anlamadığım birşey daha var bu öcalan köpeğini savunanları nasıl olursa durdurmuyorlar ya ya bu ülkede fazla bence özgürlük var bence bunun kısıtlanması lazım bunların bir an önce susturulması lazım ya adamlar meclise kdar girdiler ama buna bir çözüm bulamadılar varsa yoksa kendimizle uğraşıyoruz
ben seni sevdim ya o bana yeter köpek sen beni bırakıp s...tir olup gittin yaaaaaa bende senin gibilerin taaaaaaaaa a.q.
- bloodline666
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1719
- Kayıt: 19 Mar 2005 01:00
- Konum: bekirli termik santralinden
Aferin Gani Müjde'ye..
"basiniz acik, ruhunuz aydinlik olsun"
Türban protestolarında depremi ima ederek "7.4 yetmedi mi" diye
pankart açan türbanlı kıza, Gani Müjde'nin cevabı. Hiç yorum yapmaya
lüzum bırakmamış.
7,4 Yetmedi mi
Bir hafta önce türban protestoların sırasında "7.4 yetmedi mi?"
pankartını açan sevgili kardeşime seslenmek istiyorum bugün... 20 bin
insanın acısı ve cenazesi üzerine politika yapmaya kalkan "o güzel
insana" bir çift sorum var. Ey mantosu uzun,aklı kısa kardeşim benim.
7.0 yetmedi mi? Senin okuduğun gazeteler yazdı mı bilmiyorum ama
Amerika'nın,hani o gavur ve Hıristiyan Amerika
Birleşik Devletleri'nin,hani o Siyonistlerle iş birliği yaptığı için
her yerde bayrağını yaktınız
ABD'nin Los Angeles şehrinde 7.0 büyüklüğünde bir deprem oldu bacım...
Neredeyse bizimkine yakın bir deprem. Bizde ayni şiddetteki bir deprem
20 bin kişi ölup
20 bin kişi sakat kalırken,gavur,Hıristiyan ve Siyonist dostu
Amerika'da sadece 2 kişi
yaralandı güzel ablam. Şimdi türbanlı başını ellerinin arasına alıp
düşünüyor musun acaba? Sakarya gibi muhafazakar bir bölgede Allah
binlerce Muslumanı öldürerek cezalandırıyorsa eğer,Hıristiyanlara ve
Siyonist dostlarına niye kıyak geçiyor?Seks shoplarıyla,porno
filmleriyle tüm dünyaya "seks","uyuşturucu" ve "günah" ihraç eden bu
ülkenin Allah katında ayrıcalığı ne olabilir ki güzel annem? Oysa
adım gibi eminim Sakarya'da,Gölcük'te hayatlarını kaybedenlerin çoğu
ölmeselerdi eğer sabah ezanı ile birlikte camilerin yolunu
tutacaklardı.Üç aylarda oruç tutacak,Ramazan'da devrilmeyen
minarelerin ışıklarıyla birlikte senin ağzına adı bile yakışmayan
Allah'ın adı ile birlikte oruçlarını açacaklardı.
E nooldu şimdi? 7.0 yetmedi mi güzel ninem? Eğer her coğrafya
olayını,her doğal afeti
bilimin ve aklın süzgecinden geçirmeden böyle yorumlarsan bu ülkenin
yarısı her deprem felaketinden
sonra dinsiz olur güzel hala kızım... Fay hattında 10 katlı binalara
izin veren şapşal belediyecilik anlayısını,deniz kumundan inşaat yapan
edebiyatçı muteahitleri,depreme dayanıklı konut üretme
çabalarını,hırsızları,uğursuzları bir kenara bırakıp her şey ilahi
kudretin intikamı olarak
açıklarsan bu deprem 10 yıl sonra gene aramızdan binlerce "dinsizi"
alır gider güzel amca kızım..
Beynin var mı bilmiyorum, betonların altında inleyerek can veren 20
bin insanı,kadını,çocuğu
ve bebeği bir kalemde günahkar diye silip atan kuş beynini türbanın
altında görmek mümkün
olamıyor cünkü ama bence bu yazıyı oku ve bütün gece uyumadan düşün.
Allah'ın kullarına böyle cezalar verebileceğini hala düşünüyorsan da
git Hıristiyan ol...
Çünkü senin bu mantığına göre Allah onları daha çok seviyor.
"Gavurlar" hem senden
daha zengin,hem de evleri tepelerine yıkılmıyor.
Gani MUJDE
işte böyleleri için türkiye birbirine girecek yakında yazık
"basiniz acik, ruhunuz aydinlik olsun"
Türban protestolarında depremi ima ederek "7.4 yetmedi mi" diye
pankart açan türbanlı kıza, Gani Müjde'nin cevabı. Hiç yorum yapmaya
lüzum bırakmamış.
7,4 Yetmedi mi
Bir hafta önce türban protestoların sırasında "7.4 yetmedi mi?"
pankartını açan sevgili kardeşime seslenmek istiyorum bugün... 20 bin
insanın acısı ve cenazesi üzerine politika yapmaya kalkan "o güzel
insana" bir çift sorum var. Ey mantosu uzun,aklı kısa kardeşim benim.
7.0 yetmedi mi? Senin okuduğun gazeteler yazdı mı bilmiyorum ama
Amerika'nın,hani o gavur ve Hıristiyan Amerika
Birleşik Devletleri'nin,hani o Siyonistlerle iş birliği yaptığı için
her yerde bayrağını yaktınız
ABD'nin Los Angeles şehrinde 7.0 büyüklüğünde bir deprem oldu bacım...
Neredeyse bizimkine yakın bir deprem. Bizde ayni şiddetteki bir deprem
20 bin kişi ölup
20 bin kişi sakat kalırken,gavur,Hıristiyan ve Siyonist dostu
Amerika'da sadece 2 kişi
yaralandı güzel ablam. Şimdi türbanlı başını ellerinin arasına alıp
düşünüyor musun acaba? Sakarya gibi muhafazakar bir bölgede Allah
binlerce Muslumanı öldürerek cezalandırıyorsa eğer,Hıristiyanlara ve
Siyonist dostlarına niye kıyak geçiyor?Seks shoplarıyla,porno
filmleriyle tüm dünyaya "seks","uyuşturucu" ve "günah" ihraç eden bu
ülkenin Allah katında ayrıcalığı ne olabilir ki güzel annem? Oysa
adım gibi eminim Sakarya'da,Gölcük'te hayatlarını kaybedenlerin çoğu
ölmeselerdi eğer sabah ezanı ile birlikte camilerin yolunu
tutacaklardı.Üç aylarda oruç tutacak,Ramazan'da devrilmeyen
minarelerin ışıklarıyla birlikte senin ağzına adı bile yakışmayan
Allah'ın adı ile birlikte oruçlarını açacaklardı.
E nooldu şimdi? 7.0 yetmedi mi güzel ninem? Eğer her coğrafya
olayını,her doğal afeti
bilimin ve aklın süzgecinden geçirmeden böyle yorumlarsan bu ülkenin
yarısı her deprem felaketinden
sonra dinsiz olur güzel hala kızım... Fay hattında 10 katlı binalara
izin veren şapşal belediyecilik anlayısını,deniz kumundan inşaat yapan
edebiyatçı muteahitleri,depreme dayanıklı konut üretme
çabalarını,hırsızları,uğursuzları bir kenara bırakıp her şey ilahi
kudretin intikamı olarak
açıklarsan bu deprem 10 yıl sonra gene aramızdan binlerce "dinsizi"
alır gider güzel amca kızım..
Beynin var mı bilmiyorum, betonların altında inleyerek can veren 20
bin insanı,kadını,çocuğu
ve bebeği bir kalemde günahkar diye silip atan kuş beynini türbanın
altında görmek mümkün
olamıyor cünkü ama bence bu yazıyı oku ve bütün gece uyumadan düşün.
Allah'ın kullarına böyle cezalar verebileceğini hala düşünüyorsan da
git Hıristiyan ol...
Çünkü senin bu mantığına göre Allah onları daha çok seviyor.
"Gavurlar" hem senden
daha zengin,hem de evleri tepelerine yıkılmıyor.
Gani MUJDE
işte böyleleri için türkiye birbirine girecek yakında yazık
ben seni sevdim ya o bana yeter köpek sen beni bırakıp s...tir olup gittin yaaaaaa bende senin gibilerin taaaaaaaaa a.q.
- shadow_girl
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 606
- Kayıt: 24 Haz 2006 00:00
- Konum: yalova
bunu düşünen insan olamaz
gani müjde az bile söylemiş içimden geçenleri bir bilseniz...
deprem manzaralarını görmemiş galiba enkaz altında kalan bebekler günahkar değil mi? babasını annesini hayat arkadaşını eşini dostunu kaybedenlerde günahkar!!
herkes günahkar
bizim başımız açık biz de günahkarız hatta kadınlar başka türlü...
biraz gözünüzü gönlünüzü açsanız. sen kadın olarak günahkarsın o zaman doğar doğmaz taşlamak gerekti seni canlı canlı gömmek öyle mi istiyosun? çünkü depremde ölenleri günahkar sayan biri bu şekilde düşünüyordur. madem öyle otur evinde çarşafını giyin kocanın buyruklarına uy ne işin var elin erkekleriyle aynı mekanda
işte bu yobazlar milleti dinden de çıkarırlar.
böylelerinden nefret ediyorum ama onlar gibi acımasız değilim acıyorum yazık çok yazık. hiç enkaz altından çıkarılan küçücük bir bebek gördün mü sen? ya da kızını o şekilde enkazdan çıkaran bir baba?
görmediysen acıyorum ama görüpte bu şekilde düşünüyorsan git atla ya da as kendini başkalarına bırakma bence çünkü sen insan değilsin.
gani müjde az bile söylemiş içimden geçenleri bir bilseniz...
deprem manzaralarını görmemiş galiba enkaz altında kalan bebekler günahkar değil mi? babasını annesini hayat arkadaşını eşini dostunu kaybedenlerde günahkar!!
herkes günahkar
bizim başımız açık biz de günahkarız hatta kadınlar başka türlü...
biraz gözünüzü gönlünüzü açsanız. sen kadın olarak günahkarsın o zaman doğar doğmaz taşlamak gerekti seni canlı canlı gömmek öyle mi istiyosun? çünkü depremde ölenleri günahkar sayan biri bu şekilde düşünüyordur. madem öyle otur evinde çarşafını giyin kocanın buyruklarına uy ne işin var elin erkekleriyle aynı mekanda
işte bu yobazlar milleti dinden de çıkarırlar.
böylelerinden nefret ediyorum ama onlar gibi acımasız değilim acıyorum yazık çok yazık. hiç enkaz altından çıkarılan küçücük bir bebek gördün mü sen? ya da kızını o şekilde enkazdan çıkaran bir baba?
görmediysen acıyorum ama görüpte bu şekilde düşünüyorsan git atla ya da as kendini başkalarına bırakma bence çünkü sen insan değilsin.
- shadow_girl
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 606
- Kayıt: 24 Haz 2006 00:00
- Konum: yalova
Tayyip'ten inciler...(alıntıdır)
Tayyip... Demişti ki !! Unutanlara,
* Elhamdülillah şeriatçıyız. (21.11.1994 Milliyet)
* Yılbaşına karsıyım. (19.12.1994 Sabah)
* Ben tekkeye değil dergaha gittim. (22.1.1997 Gözcü)
* Ata'ya saygı durusunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok.(12.5.1994Hurriyet)
* 10 Kasım'da yaygara kopartıldı. (14.11.1994 Hürriyet)
* İçki yasaklansın. (1.5.1996 Hürriyet)
* İstanbul'u Medine yapacağız. (Akis)
* Bütün okullar İmam Hatip yapılacak. (17.9.1994 Cumhuriyet)
* Ben İstanbul'un imamıyım. (8.1.1995 Hürriyet)
* Mayo reklamı şehvet sömürüsüdür. (6.3.1996 Hürriyet)
* Milli Piyango zulümdür. (29.9.1994 Hürriyet)
* Taksim'deki caminin temelini inşallah atacağız. (1.7.1994)
* Cumhurbaşkanı'nın imam hatipli olacağı günler yakındır. (5.2.1996 Akit)
* Sarık operasyonu çok komik. (15.5.1995 Sabah)
* Yeşil (kaldırım rengi) medeniyettir. (25.6.1994)
* Ben Meclis'in dua ile açılmasından yanayım. (8.1.1996 Milliyet)
* İmamlar da nikah kıysın. (9.5.1995 Milliyet)
Tayyip... Demişti ki !! Unutanlara,
* Elhamdülillah şeriatçıyız. (21.11.1994 Milliyet)
* Yılbaşına karsıyım. (19.12.1994 Sabah)
* Ben tekkeye değil dergaha gittim. (22.1.1997 Gözcü)
* Ata'ya saygı durusunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok.(12.5.1994Hurriyet)
* 10 Kasım'da yaygara kopartıldı. (14.11.1994 Hürriyet)
* İçki yasaklansın. (1.5.1996 Hürriyet)
* İstanbul'u Medine yapacağız. (Akis)
* Bütün okullar İmam Hatip yapılacak. (17.9.1994 Cumhuriyet)
* Ben İstanbul'un imamıyım. (8.1.1995 Hürriyet)
* Mayo reklamı şehvet sömürüsüdür. (6.3.1996 Hürriyet)
* Milli Piyango zulümdür. (29.9.1994 Hürriyet)
* Taksim'deki caminin temelini inşallah atacağız. (1.7.1994)
* Cumhurbaşkanı'nın imam hatipli olacağı günler yakındır. (5.2.1996 Akit)
* Sarık operasyonu çok komik. (15.5.1995 Sabah)
* Yeşil (kaldırım rengi) medeniyettir. (25.6.1994)
* Ben Meclis'in dua ile açılmasından yanayım. (8.1.1996 Milliyet)
* İmamlar da nikah kıysın. (9.5.1995 Milliyet)
- Sadeceucnokta
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 526
- Kayıt: 24 Oca 2007 01:00
- Konum: İstanbul
Apo Ergenekon üyesi mi?
Eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkan Vekili Bülent Orakoğlu, terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan'ın 'Ergenekon terör örgütü üyesi' olduğunu iddia etti.
Orakoğlu, yakında piyasaya çıkacak 'İhanet Çemberi' isimli kitabında, "Abdullah Öcalan ABD güdümlü Ergenekon içine alınarak eğitilen kişilerden biriydi, örgütün bir üyesiydi. ABD, İngiliz ve İsrail derin devletleri ve Ergenekon işbirliği ile Türkiye'de Kürt kökenli Türk vatandaşları içinde var olan ayrılıkçı iç dinamiklerin kontrol altına alınması amacıyla Abdullah Öcalan'a ayrılıkçı bir terör örgütünün kurdurulmasına ve faaliyete geçirilmesine karar verilmişti." iddiasına yer veriyor. Geçtiğimiz günlerde yapılan büyük bir operasyonla deşifre olan Ergenekon'la PKK'nın eylem birliği içinde olduğu görüşünü dile getiren eski istihbaratçı, "PKK'nın ilan ettiği ateşkesin 2003 yılının son aylarında bozularak Türkiye'nin yeniden bir terör dalgası içine sokulması, ordu içindeki gizli bir cuntanın iki ihtilal teşebbüsünün (Sarıkız ve Ayışığı) aynı tarihlere denk gelmesi, PKK ile Ergenekon terör örgütlenmesinin eylem birlikteliğinin bir sonucudur." ifadelerini kullanıyor. Türkiye'de kaos ve istikrarsızlık ortamı oluşturulmaya çalışıldığını ileri süren Orakoğlu, "Bunun, PKK terör örgütü kullanılarak devam ettirildiğini görüyoruz. Bu sefer, hükümet ile birlikte Genelkurmay'ın üst düzey bazı yöneticileri de hedef tahtasındadır." diyor.
Türkiye'nin olağanüstü şartları yaşadığı 28 Şubat sürecinde Emniyet İstihbaratı'nın başında yer alan Orakoğlu, o süreçte Öcalan'la bazı askerlerin bağlantılarını ortaya çıkardıklarını söylüyor. Bu yüzden bazı çevrelerin üstlerine geldiğini savunan Orakoğlu, şunları kaydediyor: "28 Şubat sürecinde Emniyet İstihbarat Dairesi'nin üzerine gelinmesinin en önemli nedeni, bu dairenin Öcalan'ın askerî bağlantılarını ortaya çıkarmış olmasıydı. İstihbarat Daire Başkanlığı'nın her an bu bilgileri kamuoyu ile paylaşacağından endişe eden bu kesim, istikrarsızlık ve kaos ortamında antidemokratik uygulamalarına devam ederek, suçlarını gizlemek amacıyla, görevlerini hukuk içinde yerine getirmiş Emniyet İstihbarat Dairesi'ni haksız ve hukuksuz olarak suçladı."
PKK'nın devlet içindeki ilişkilerini araştıran isimlerin tek tek ortadan kaldırıldığını ileri süren Orakoğlu, eski Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis'in kaza sonucu ölmediğini, suikasta kurban gittiğini ifade ediyor. JİTEM komutanlarından Ahmet Cem Ersever'in de aynı el tarafından ortadan kaldırıldığını düşünen Orakoğlu'nun görüşleri şöyle: "Cem Ersever ile Bitlis Paşa arasındaki görev ilişkisinin güçlü olduğu, Bitlis Paşa'nın PKK ve destekçileri hakkında birçok gizli araştırmaları Ersever'e yaptırdığı biliniyor. Eşref Bitlis'in şaibeli bir uçak kazasında ölmesinin ardından uçağa sabotajın Ersever tarafından yapıldığı iddiaları ortalıkta bir psikolojik harekât unsuru olarak sırıtıyor. Bitlis'in uçağının düşmesine neden olan güç Ahmet Cem Ersever'i de öldüren güçtür."
Kaynak:DÜNYABÜLTENİ
Eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkan Vekili Bülent Orakoğlu, terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan'ın 'Ergenekon terör örgütü üyesi' olduğunu iddia etti.
Orakoğlu, yakında piyasaya çıkacak 'İhanet Çemberi' isimli kitabında, "Abdullah Öcalan ABD güdümlü Ergenekon içine alınarak eğitilen kişilerden biriydi, örgütün bir üyesiydi. ABD, İngiliz ve İsrail derin devletleri ve Ergenekon işbirliği ile Türkiye'de Kürt kökenli Türk vatandaşları içinde var olan ayrılıkçı iç dinamiklerin kontrol altına alınması amacıyla Abdullah Öcalan'a ayrılıkçı bir terör örgütünün kurdurulmasına ve faaliyete geçirilmesine karar verilmişti." iddiasına yer veriyor. Geçtiğimiz günlerde yapılan büyük bir operasyonla deşifre olan Ergenekon'la PKK'nın eylem birliği içinde olduğu görüşünü dile getiren eski istihbaratçı, "PKK'nın ilan ettiği ateşkesin 2003 yılının son aylarında bozularak Türkiye'nin yeniden bir terör dalgası içine sokulması, ordu içindeki gizli bir cuntanın iki ihtilal teşebbüsünün (Sarıkız ve Ayışığı) aynı tarihlere denk gelmesi, PKK ile Ergenekon terör örgütlenmesinin eylem birlikteliğinin bir sonucudur." ifadelerini kullanıyor. Türkiye'de kaos ve istikrarsızlık ortamı oluşturulmaya çalışıldığını ileri süren Orakoğlu, "Bunun, PKK terör örgütü kullanılarak devam ettirildiğini görüyoruz. Bu sefer, hükümet ile birlikte Genelkurmay'ın üst düzey bazı yöneticileri de hedef tahtasındadır." diyor.
Türkiye'nin olağanüstü şartları yaşadığı 28 Şubat sürecinde Emniyet İstihbaratı'nın başında yer alan Orakoğlu, o süreçte Öcalan'la bazı askerlerin bağlantılarını ortaya çıkardıklarını söylüyor. Bu yüzden bazı çevrelerin üstlerine geldiğini savunan Orakoğlu, şunları kaydediyor: "28 Şubat sürecinde Emniyet İstihbarat Dairesi'nin üzerine gelinmesinin en önemli nedeni, bu dairenin Öcalan'ın askerî bağlantılarını ortaya çıkarmış olmasıydı. İstihbarat Daire Başkanlığı'nın her an bu bilgileri kamuoyu ile paylaşacağından endişe eden bu kesim, istikrarsızlık ve kaos ortamında antidemokratik uygulamalarına devam ederek, suçlarını gizlemek amacıyla, görevlerini hukuk içinde yerine getirmiş Emniyet İstihbarat Dairesi'ni haksız ve hukuksuz olarak suçladı."
PKK'nın devlet içindeki ilişkilerini araştıran isimlerin tek tek ortadan kaldırıldığını ileri süren Orakoğlu, eski Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis'in kaza sonucu ölmediğini, suikasta kurban gittiğini ifade ediyor. JİTEM komutanlarından Ahmet Cem Ersever'in de aynı el tarafından ortadan kaldırıldığını düşünen Orakoğlu'nun görüşleri şöyle: "Cem Ersever ile Bitlis Paşa arasındaki görev ilişkisinin güçlü olduğu, Bitlis Paşa'nın PKK ve destekçileri hakkında birçok gizli araştırmaları Ersever'e yaptırdığı biliniyor. Eşref Bitlis'in şaibeli bir uçak kazasında ölmesinin ardından uçağa sabotajın Ersever tarafından yapıldığı iddiaları ortalıkta bir psikolojik harekât unsuru olarak sırıtıyor. Bitlis'in uçağının düşmesine neden olan güç Ahmet Cem Ersever'i de öldüren güçtür."
Kaynak:DÜNYABÜLTENİ
Eskidendi, eskidendi, çok eskiden...
- whatsername
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1072
- Kayıt: 28 Oca 2006 01:00
Ben son günlerde Deniz Baykal'ın açıklamalarını çok beğenir oldum. Tabi İmam RTE bütün konuşmaları kulak arkası ettiği için Deniz Baykal'ın konuşmaları da onun için bir önem arz etmiyor ama olsun..
Millet ne zaman uyanacak, daha doğrusu uyanacak mı diye bekliyorum merakla..
Herkes türban konusuna kilitlenmiş, özgürlük de özgürlük diye tutturmuş gidiyor. "özgürlükçü, demokrat, liberal" geçinen gazeteciler televizyon ekranlarında boy gösterip sözüm ona açıklama yapıyorlar. "Asıl türbanın yasak olması demokrasiye terstir" diye.. Şu yasak kalkınca, türbancıların özgürlüğü sağlanacak, peki ya diğerlerinin özgürlüğü ne olacak? Ne kadar pembe bakıyorlarmış meğer bu liberal ve demokrat gazeteciler.. Sanki üniversitelerde hiç türbanlı-türbansız sorunu yaşanmamış gibi, sanki üniversitelerde hiç siyasi sorunlar yaşanmamış gibi.. İmam Tayyip'in görmek istediği tablo neymiş? Başı açık ve kapalı bütün insanlar bir arada olsunmuş.. Mozaik olsunmuş.. Göreceğiz o tabloyu yasak kalktıktan sonra..
Ve bütün bunların ardında, türbanın kaos yaratmak için bir bahane olduğu su götürmez bir gerçek. MHP türban konusunda AKP'ye çanak tutarken, vakıflar yasası için destek vermiyor. Türbanla beraber konuşulması düşünülen yasa, MHP'nin desteğini alamayınca haftaya bırakıldı.. Ve bu arada yargıtaydan kapatılma ihtimali çıkınca, İmam Tayyip, yargıtay yetkileriyle ilgili değişiklik yapmaya hazırlanıyor.. Herkes türbanı düşünedursun, RTE bu kaosu fırsat bilip kendi kafasındaki Türkiye'yi oluşturmak için ortam yaratmaya uğraşıyor.. Oluşan bütün kritik ortamları sonuna kadar değerlendirmeye ve bu kargaşalardan çıkar elde etmeye çalışıyor. RTE hepsini planlı bir şekilde yaptı. Zamanı kolladı, ortaya türban meselesini attı herkes ona takıldı kaldı. RTE de bundan yararlanmaya çalışıp, başka fikirlerini el altından sessiz sedasız gerçekleştirmeye kalkıyor...
Ve son bir şey..
bütün bunlar bölücülük değil de nedir?
Bölücülüğün daniskasıdır...
Millet ne zaman uyanacak, daha doğrusu uyanacak mı diye bekliyorum merakla..
Herkes türban konusuna kilitlenmiş, özgürlük de özgürlük diye tutturmuş gidiyor. "özgürlükçü, demokrat, liberal" geçinen gazeteciler televizyon ekranlarında boy gösterip sözüm ona açıklama yapıyorlar. "Asıl türbanın yasak olması demokrasiye terstir" diye.. Şu yasak kalkınca, türbancıların özgürlüğü sağlanacak, peki ya diğerlerinin özgürlüğü ne olacak? Ne kadar pembe bakıyorlarmış meğer bu liberal ve demokrat gazeteciler.. Sanki üniversitelerde hiç türbanlı-türbansız sorunu yaşanmamış gibi, sanki üniversitelerde hiç siyasi sorunlar yaşanmamış gibi.. İmam Tayyip'in görmek istediği tablo neymiş? Başı açık ve kapalı bütün insanlar bir arada olsunmuş.. Mozaik olsunmuş.. Göreceğiz o tabloyu yasak kalktıktan sonra..
Ve bütün bunların ardında, türbanın kaos yaratmak için bir bahane olduğu su götürmez bir gerçek. MHP türban konusunda AKP'ye çanak tutarken, vakıflar yasası için destek vermiyor. Türbanla beraber konuşulması düşünülen yasa, MHP'nin desteğini alamayınca haftaya bırakıldı.. Ve bu arada yargıtaydan kapatılma ihtimali çıkınca, İmam Tayyip, yargıtay yetkileriyle ilgili değişiklik yapmaya hazırlanıyor.. Herkes türbanı düşünedursun, RTE bu kaosu fırsat bilip kendi kafasındaki Türkiye'yi oluşturmak için ortam yaratmaya uğraşıyor.. Oluşan bütün kritik ortamları sonuna kadar değerlendirmeye ve bu kargaşalardan çıkar elde etmeye çalışıyor. RTE hepsini planlı bir şekilde yaptı. Zamanı kolladı, ortaya türban meselesini attı herkes ona takıldı kaldı. RTE de bundan yararlanmaya çalışıp, başka fikirlerini el altından sessiz sedasız gerçekleştirmeye kalkıyor...
Ve son bir şey..
bütün bunlar bölücülük değil de nedir?
Bölücülüğün daniskasıdır...
Lasciate mi cantare
- simsiyah_85
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1610
- Kayıt: 02 Ağu 2006 00:00
- Konum: İstanbul
- shadow_girl
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 606
- Kayıt: 24 Haz 2006 00:00
- Konum: yalova
yazdıklarına kesinlikle katılıyorum. Amacının birlik beraberlik olduğunu söyleyip ülkeyi anca bu kadar bölebilirlerdi fazlası yok zaten. insanlar birbirlerine kızgın. yolda yürürken bile tedirgin oluyoruz. O kapalı şu açık,bu dinci diğeri laik dinsiz. bu sağcı bu solcu... bu tartışmaların nereye gideceğini tahmin edebiliyorum ve size de çok tanıdık gelmiyor mu? İnsanların hepsi öfkeli.whatsername yazdı:Ben son günlerde Deniz Baykal'ın açıklamalarını çok beğenir oldum. Tabi İmam RTE bütün konuşmaları kulak arkası ettiği için Deniz Baykal'ın konuşmaları da onun için bir önem arz etmiyor ama olsun..
Millet ne zaman uyanacak, daha doğrusu uyanacak mı diye bekliyorum merakla..
Herkes türban konusuna kilitlenmiş, özgürlük de özgürlük diye tutturmuş gidiyor. "özgürlükçü, demokrat, liberal" geçinen gazeteciler televizyon ekranlarında boy gösterip sözüm ona açıklama yapıyorlar. "Asıl türbanın yasak olması demokrasiye terstir" diye.. Şu yasak kalkınca, türbancıların özgürlüğü sağlanacak, peki ya diğerlerinin özgürlüğü ne olacak? Ne kadar pembe bakıyorlarmış meğer bu liberal ve demokrat gazeteciler.. Sanki üniversitelerde hiç türbanlı-türbansız sorunu yaşanmamış gibi, sanki üniversitelerde hiç siyasi sorunlar yaşanmamış gibi.. İmam Tayyip'in görmek istediği tablo neymiş? Başı açık ve kapalı bütün insanlar bir arada olsunmuş.. Mozaik olsunmuş.. Göreceğiz o tabloyu yasak kalktıktan sonra..
Ve bütün bunların ardında, türbanın kaos yaratmak için bir bahane olduğu su götürmez bir gerçek. MHP türban konusunda AKP'ye çanak tutarken, vakıflar yasası için destek vermiyor. Türbanla beraber konuşulması düşünülen yasa, MHP'nin desteğini alamayınca haftaya bırakıldı.. Ve bu arada yargıtaydan kapatılma ihtimali çıkınca, İmam Tayyip, yargıtay yetkileriyle ilgili değişiklik yapmaya hazırlanıyor.. Herkes türbanı düşünedursun, RTE bu kaosu fırsat bilip kendi kafasındaki Türkiye'yi oluşturmak için ortam yaratmaya uğraşıyor.. Oluşan bütün kritik ortamları sonuna kadar değerlendirmeye ve bu kargaşalardan çıkar elde etmeye çalışıyor. RTE hepsini planlı bir şekilde yaptı. Zamanı kolladı, ortaya türban meselesini attı herkes ona takıldı kaldı. RTE de bundan yararlanmaya çalışıp, başka fikirlerini el altından sessiz sedasız gerçekleştirmeye kalkıyor...
Ve son bir şey..
bütün bunlar bölücülük değil de nedir?
Bölücülüğün daniskasıdır...
dün 32. günde de gördük zaten yargılanmamızı isteyenler,ben laik değilim diyenler... bunların karşısında biz türbana nasıl onay verebiliriz?
- Sadeceucnokta
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 526
- Kayıt: 24 Oca 2007 01:00
- Konum: İstanbul
Orhan Pamuk'tan başörtüsü yorumu
Nobel edebiyat ödüllü yazar Orhan Pamuk, türban veya başörtüsünün bir kökten dincilik göstergesi olarak algılanamayacağını söyleyerek, Türbanın İslam kökten dinciliğiyle alakası yok. Bu, bir gelenektir. Türkiye'nin asıl sorunları başka meselelerdir" dedi.
Pamuk, İtalyan gazetelerinden La Repubblica'da bugün yayımlanan demecinde, Türkiye'de türban serbestisine ilişkin yasal düzenlemeler çerçevesindeki tartışmalara değindi.
Pamuk, türban ve benzeri konularda, dayatmacılığın asla çözüm olamayacağına dikkati çekerek, Bu hassas bir meseledir. Profesör edasıyla tepeden bir çözüm dayatmak, hata olacaktır" diye konuştu.
Türban ve başörtüsü kullanan kadınlara Türkiye'de her kesimde rastlanabileceğini de belirten Pamuk, konuya ilişkin değerlendirmesinde özellikle iki noktaya dikkati çekti:
Türban sorunu, her şeyden önce, kendi başına bir kökten dinci nitelik taşımamaktadır. Zira bizde kadınlar, bir zamanlar İtalya'da da olduğu gibi, geleneksel olarak eşarp takmaktadırlar. Türkiye'de başlarını örtmeye alışmış kadınların oranı da halen yüksektir. İkincisiyse başörtüsünü, sadece AK Parti yanlıları değil, sosyal demokratlara yakın kadınlar da kullanıyor."
Pamuk, Türkiye'de insanlar, türbanın daha ziyade siyasi simge olduğu düşüncesiyle türban karşıtı gösteriler için meydanlara iniyorlar. Bu bir özgürlük hakkı mı yoksa bir dinsel dayatma mıdır?" sorusunu da şöyle yanıtladı:
Kim bunu cevaplama iddiasına bulunursa müteakiben hatalı bir çözüm dayattığında aptal konumuna düşer. İdeal olan davranışları saygıyla karşılamak; meseleye şefkat ve ılımlı biçimde yaklaşmak; sorunlara ve insanlara otoriter bir tavırlara yaklaşmayıp bunları anlamaya çalışmaktır. Ben, edebiyatta hep böyle bir tavır içerisinde olmaya gayret gösterdim."
Pamuk, üniversitelerdeki türban yasağı nedeniyle kimi insanların öğrenim hakkından yoksun kalarak mağdur duruma düştüklerine de işaret etti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başörtülü kızlarını ABD okutmak durumunda kaldığını hatırlatan Pamuk, ancak herkesin böyle bir imkana sahip olmadığını belirterek, şöyle konuştu:
Türkiye'de paradoks şudur: Başbakan Tayyip Erdoğan'ın türban takan kızları, kendilerini özgür hissedebilmek için kökten dinci Bush'un Amerika'sına gitmek zorunda kalmışlardır. Erdoğan, güçlü birisi olduğu için kızlarını yurt dışına okumaya gönderebilmiştir. Ama diğer kızlarsa savunmasız durumdadırlar."
Nobel edebiyat ödüllü yazar Orhan Pamuk, türban veya başörtüsünün bir kökten dincilik göstergesi olarak algılanamayacağını söyleyerek, Türbanın İslam kökten dinciliğiyle alakası yok. Bu, bir gelenektir. Türkiye'nin asıl sorunları başka meselelerdir" dedi.
Pamuk, İtalyan gazetelerinden La Repubblica'da bugün yayımlanan demecinde, Türkiye'de türban serbestisine ilişkin yasal düzenlemeler çerçevesindeki tartışmalara değindi.
Pamuk, türban ve benzeri konularda, dayatmacılığın asla çözüm olamayacağına dikkati çekerek, Bu hassas bir meseledir. Profesör edasıyla tepeden bir çözüm dayatmak, hata olacaktır" diye konuştu.
Türban ve başörtüsü kullanan kadınlara Türkiye'de her kesimde rastlanabileceğini de belirten Pamuk, konuya ilişkin değerlendirmesinde özellikle iki noktaya dikkati çekti:
Türban sorunu, her şeyden önce, kendi başına bir kökten dinci nitelik taşımamaktadır. Zira bizde kadınlar, bir zamanlar İtalya'da da olduğu gibi, geleneksel olarak eşarp takmaktadırlar. Türkiye'de başlarını örtmeye alışmış kadınların oranı da halen yüksektir. İkincisiyse başörtüsünü, sadece AK Parti yanlıları değil, sosyal demokratlara yakın kadınlar da kullanıyor."
Pamuk, Türkiye'de insanlar, türbanın daha ziyade siyasi simge olduğu düşüncesiyle türban karşıtı gösteriler için meydanlara iniyorlar. Bu bir özgürlük hakkı mı yoksa bir dinsel dayatma mıdır?" sorusunu da şöyle yanıtladı:
Kim bunu cevaplama iddiasına bulunursa müteakiben hatalı bir çözüm dayattığında aptal konumuna düşer. İdeal olan davranışları saygıyla karşılamak; meseleye şefkat ve ılımlı biçimde yaklaşmak; sorunlara ve insanlara otoriter bir tavırlara yaklaşmayıp bunları anlamaya çalışmaktır. Ben, edebiyatta hep böyle bir tavır içerisinde olmaya gayret gösterdim."
Pamuk, üniversitelerdeki türban yasağı nedeniyle kimi insanların öğrenim hakkından yoksun kalarak mağdur duruma düştüklerine de işaret etti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başörtülü kızlarını ABD okutmak durumunda kaldığını hatırlatan Pamuk, ancak herkesin böyle bir imkana sahip olmadığını belirterek, şöyle konuştu:
Türkiye'de paradoks şudur: Başbakan Tayyip Erdoğan'ın türban takan kızları, kendilerini özgür hissedebilmek için kökten dinci Bush'un Amerika'sına gitmek zorunda kalmışlardır. Erdoğan, güçlü birisi olduğu için kızlarını yurt dışına okumaya gönderebilmiştir. Ama diğer kızlarsa savunmasız durumdadırlar."
Eskidendi, eskidendi, çok eskiden...
- whatsername
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1072
- Kayıt: 28 Oca 2006 01:00
Eh zaten insanları sağcı-solcu diye bölmekten de öte, kızların başlarını bağlama şekillerinden AKP'li veya MHP'li olup olmadıklarını da çıkaracağız.. Çene altı düğüm atarsa MHP'li, sarıp sarmalayıp sıkmabaş yaparsa AKP'li.. Geçmişe gidiyoruz gibime geliyor... Üniversitelerde geçmişte çıkan olaylar tekrar yaşanırsa bu sorumluluğun altından nasıl kalkacaklar acaba?shadow_girl yazdı:yazdıklarına kesinlikle katılıyorum. Amacının birlik beraberlik olduğunu söyleyip ülkeyi anca bu kadar bölebilirlerdi fazlası yok zaten. insanlar birbirlerine kızgın. yolda yürürken bile tedirgin oluyoruz. O kapalı şu açık,bu dinci diğeri laik dinsiz. bu sağcı bu solcu... bu tartışmaların nereye gideceğini tahmin edebiliyorum ve size de çok tanıdık gelmiyor mu? İnsanların hepsi öfkeli.whatsername yazdı:Ben son günlerde Deniz Baykal'ın açıklamalarını çok beğenir oldum. Tabi İmam RTE bütün konuşmaları kulak arkası ettiği için Deniz Baykal'ın konuşmaları da onun için bir önem arz etmiyor ama olsun..
Millet ne zaman uyanacak, daha doğrusu uyanacak mı diye bekliyorum merakla..
Herkes türban konusuna kilitlenmiş, özgürlük de özgürlük diye tutturmuş gidiyor. "özgürlükçü, demokrat, liberal" geçinen gazeteciler televizyon ekranlarında boy gösterip sözüm ona açıklama yapıyorlar. "Asıl türbanın yasak olması demokrasiye terstir" diye.. Şu yasak kalkınca, türbancıların özgürlüğü sağlanacak, peki ya diğerlerinin özgürlüğü ne olacak? Ne kadar pembe bakıyorlarmış meğer bu liberal ve demokrat gazeteciler.. Sanki üniversitelerde hiç türbanlı-türbansız sorunu yaşanmamış gibi, sanki üniversitelerde hiç siyasi sorunlar yaşanmamış gibi.. İmam Tayyip'in görmek istediği tablo neymiş? Başı açık ve kapalı bütün insanlar bir arada olsunmuş.. Mozaik olsunmuş.. Göreceğiz o tabloyu yasak kalktıktan sonra..
Ve bütün bunların ardında, türbanın kaos yaratmak için bir bahane olduğu su götürmez bir gerçek. MHP türban konusunda AKP'ye çanak tutarken, vakıflar yasası için destek vermiyor. Türbanla beraber konuşulması düşünülen yasa, MHP'nin desteğini alamayınca haftaya bırakıldı.. Ve bu arada yargıtaydan kapatılma ihtimali çıkınca, İmam Tayyip, yargıtay yetkileriyle ilgili değişiklik yapmaya hazırlanıyor.. Herkes türbanı düşünedursun, RTE bu kaosu fırsat bilip kendi kafasındaki Türkiye'yi oluşturmak için ortam yaratmaya uğraşıyor.. Oluşan bütün kritik ortamları sonuna kadar değerlendirmeye ve bu kargaşalardan çıkar elde etmeye çalışıyor. RTE hepsini planlı bir şekilde yaptı. Zamanı kolladı, ortaya türban meselesini attı herkes ona takıldı kaldı. RTE de bundan yararlanmaya çalışıp, başka fikirlerini el altından sessiz sedasız gerçekleştirmeye kalkıyor...
Ve son bir şey..
bütün bunlar bölücülük değil de nedir?
Bölücülüğün daniskasıdır...
dün 32. günde de gördük zaten yargılanmamızı isteyenler,ben laik değilim diyenler... bunların karşısında biz türbana nasıl onay verebiliriz?
MHP kendini kullandırmayı çok iyi beceriyor, AKP de onu kullanmayı... MHP'li vekiller televizyona çıkıp hala 17. madde, çene altı bilmemne falan diyorlar saf saf.. Yazık diyorum... Seçimlerden önce konuşmalarda kök söktürmezler ama çıkar sağlama düşüncesi zihne yerleşti mi her şey değişiyor..
Lasciate mi cantare
whatsername yazdı:Eh zaten insanları sağcı-solcu diye bölmekten de öte, kızların başlarını bağlama şekillerinden AKP'li veya MHP'li olup olmadıklarını da çıkaracağız.. Çene altı düğüm atarsa MHP'li, sarıp sarmalayıp sıkmabaş yaparsa AKP'li.. Geçmişe gidiyoruz gibime geliyor... Üniversitelerde geçmişte çıkan olaylar tekrar yaşanırsa bu sorumluluğun altından nasıl kalkacaklar acaba?shadow_girl yazdı:yazdıklarına kesinlikle katılıyorum. Amacının birlik beraberlik olduğunu söyleyip ülkeyi anca bu kadar bölebilirlerdi fazlası yok zaten. insanlar birbirlerine kızgın. yolda yürürken bile tedirgin oluyoruz. O kapalı şu açık,bu dinci diğeri laik dinsiz. bu sağcı bu solcu... bu tartışmaların nereye gideceğini tahmin edebiliyorum ve size de çok tanıdık gelmiyor mu? İnsanların hepsi öfkeli.whatsername yazdı:Ben son günlerde Deniz Baykal'ın açıklamalarını çok beğenir oldum. Tabi İmam RTE bütün konuşmaları kulak arkası ettiği için Deniz Baykal'ın konuşmaları da onun için bir önem arz etmiyor ama olsun..
Millet ne zaman uyanacak, daha doğrusu uyanacak mı diye bekliyorum merakla..
Herkes türban konusuna kilitlenmiş, özgürlük de özgürlük diye tutturmuş gidiyor. "özgürlükçü, demokrat, liberal" geçinen gazeteciler televizyon ekranlarında boy gösterip sözüm ona açıklama yapıyorlar. "Asıl türbanın yasak olması demokrasiye terstir" diye.. Şu yasak kalkınca, türbancıların özgürlüğü sağlanacak, peki ya diğerlerinin özgürlüğü ne olacak? Ne kadar pembe bakıyorlarmış meğer bu liberal ve demokrat gazeteciler.. Sanki üniversitelerde hiç türbanlı-türbansız sorunu yaşanmamış gibi, sanki üniversitelerde hiç siyasi sorunlar yaşanmamış gibi.. İmam Tayyip'in görmek istediği tablo neymiş? Başı açık ve kapalı bütün insanlar bir arada olsunmuş.. Mozaik olsunmuş.. Göreceğiz o tabloyu yasak kalktıktan sonra..
Ve bütün bunların ardında, türbanın kaos yaratmak için bir bahane olduğu su götürmez bir gerçek. MHP türban konusunda AKP'ye çanak tutarken, vakıflar yasası için destek vermiyor. Türbanla beraber konuşulması düşünülen yasa, MHP'nin desteğini alamayınca haftaya bırakıldı.. Ve bu arada yargıtaydan kapatılma ihtimali çıkınca, İmam Tayyip, yargıtay yetkileriyle ilgili değişiklik yapmaya hazırlanıyor.. Herkes türbanı düşünedursun, RTE bu kaosu fırsat bilip kendi kafasındaki Türkiye'yi oluşturmak için ortam yaratmaya uğraşıyor.. Oluşan bütün kritik ortamları sonuna kadar değerlendirmeye ve bu kargaşalardan çıkar elde etmeye çalışıyor. RTE hepsini planlı bir şekilde yaptı. Zamanı kolladı, ortaya türban meselesini attı herkes ona takıldı kaldı. RTE de bundan yararlanmaya çalışıp, başka fikirlerini el altından sessiz sedasız gerçekleştirmeye kalkıyor...
Ve son bir şey..
bütün bunlar bölücülük değil de nedir?
Bölücülüğün daniskasıdır...
dün 32. günde de gördük zaten yargılanmamızı isteyenler,ben laik değilim diyenler... bunların karşısında biz türbana nasıl onay verebiliriz?
MHP kendini kullandırmayı çok iyi beceriyor, AKP de onu kullanmayı... MHP'li vekiller televizyona çıkıp hala 17. madde, çene altı bilmemne falan diyorlar saf saf.. Yazık diyorum... Seçimlerden önce konuşmalarda kök söktürmezler ama çıkar sağlama düşüncesi zihne yerleşti mi her şey değişiyor..
kardeşim anlamadıgım deniz baykal a nasıl hak veriyosunuz ve o yalancı,sözünde durmayan herifi nasıl haklı buluyosunuz ya...adam televizyona çıkıp boş boş konuşuyo...ortamı geriyo buna rektörlerde dahil,o bu şu ..ne gerek var ortamı germeye,ne gerek var kavgaya...yarası olan gocunuyo işte....bu ülkede müslümanlar hayatını rahat yaşamayaz onlara göre.müslümanlar şerefsiz,müslümanlar adi köpek onlara göre,ama ben biliorum kimin şerefsiz adi köpek hatta hayvandan daha aşşağı olanları....ünilerde kavga çıkcakmış,80 lere dönecekmişiz bunun müsebbibi tayyip miş...okulda sen kızın başörtüsüne dinine laf atarsın elbet kavga çıkar..elbet birbirne girer o nedenle başörtülü ,örtülü olmayan,sağcı,solcu herkes haddini bilecek..rektör mü profersör mü onlarda haddini bilecek....97 ylına kadar herkes kardeş gibi okurken nie 97 yılından sona böle şeler oluo..malesef oyun oynanıo arkadaşlar...başörtülülerin üni de okumuş veya okumamış bunun laikliğe karşı bişey oldgunu kimse kıçından uydurmasın..97 yılına kadar o zmn üniler laik deilmiydi?.....
ayrıca ülkenin bölündüğü felan da yok...şunu söylüyorum zamanında abdülhamitte aydınlar tarafından carttan curt tarafından sevilmezken 'ulu hakan' ın değerini şimdi anlıyorlar malesef...böyle bir hataya düşüyosunuz haberiniz olsun...bu ülkenin başına daha ne tayyip gibi nede abdullah gül gibi adam geldi...benim fikrim bu görüşüm bu...
hayatın gizini vereceğim sana!!!
benle derdin varsa bana gel!!
benle derdin varsa bana gel!!
- kozmik_peri
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1917
- Kayıt: 12 Kas 2003 01:00
- Konum: Ankara
ülkenin bölünmesinden tek anladığın toprak olarak ayrılmaksa evet bölündüğü yok şimdilik (yakındır), fikir ayrılıkları demokratik her ortamda olan şeyler evet ama bu artık sınırını aşan bir durum oldu. Türkiye için bölünme burada başlıyor işte, fikir ayrılığından ve bunun normalliğinden uzaklaşıp "taraflaşıyor" insanlar, haklısın bir oyun oynanmakta.
bu ülkenin büyük kısmı müslüman; müslümanlara adi şerefsiz köpekler dediklerini düşündüğün insanlar da buna dahil ki kimin dinini nasıl yaşayıp nasıl yaşamadığına kimsenin karışamayacağı, ne kadar müslüman olduklarını saptayamayacağı gibi günahı da sevabı da herkesin kendi boynuna. senin dediğine göre bu cümleleri kuran insanlar karşı görüşteki insanların dinine laf atarken kendileri müslüman olmamış oluyorlar (yok değilse niye kendilerine küfretsinler), yavaş yavaş yayılan genel-geçer düşünceye göre onların siyasi görüşüne yakın duran diğer insanlar da müslümanlıktan uzak. (al sana taraflaşma örneği: kim dinli kim dinsiz en önemlisi hangisi daha "insan" acaba? inanan inanmayan ayrımı ). mahalle ağızıyla bu konularda konuşmalar yapan iktidar mensupları haddini bilir halde mi sanki?
üniversitelerde kavga çıkacak, herkes de bunun farkında. bu zamana kadar kimse kardeş gibi okumadı okumaz da; yurdum üniversiteleri şenliklerde alkol standlarını döner bıçağıyla dağıtıp dövmesi var diye insan bıçaklayan hayvanlığa sahip öğrenci de gördü, üniversiteye açık girip çıkışta kapanan kızın başından türbanını çekme hayvanlığını gösteren öğrenci de. bahsettiğim taraflaşma insanların gözünü kör eder oldu artık ve herkes daha "cesaretli" davranmaya kalkacak bu sebeple, sorun bu. iki kesiminde uç insanları var ve gün geçtikçe daha da çok doldurulmaktalar.
son olarak: tarih dediğimiz kavram günü koşullarına göre değerlendirilen bir kavramdır, haliyle zaman geçtikçe, düşünce yapısı değiştikçe ya da ortaya yeni kaynaklar çıktıkça yorumları da değişir. düşünmek dediğimiz kavram da öznel olduğu için kime göre neye göre yanlıştır, hatadır bilinmez. aktif siyaset içinde bulunan insanların tamamına yakınının tamamen dürüst, her şey halk için mantalitesinde olan, hakkını vererek siyasi oluşumlar yaratan kişiler olmadığını, olamayacağını düşündüğüm (gördüğümüz) için bu ülkenin başına bi kurucusu geldi, bi daha da bişey gelmedi gelen de gideni arattı diye düşünüyorum.
bu ülkenin büyük kısmı müslüman; müslümanlara adi şerefsiz köpekler dediklerini düşündüğün insanlar da buna dahil ki kimin dinini nasıl yaşayıp nasıl yaşamadığına kimsenin karışamayacağı, ne kadar müslüman olduklarını saptayamayacağı gibi günahı da sevabı da herkesin kendi boynuna. senin dediğine göre bu cümleleri kuran insanlar karşı görüşteki insanların dinine laf atarken kendileri müslüman olmamış oluyorlar (yok değilse niye kendilerine küfretsinler), yavaş yavaş yayılan genel-geçer düşünceye göre onların siyasi görüşüne yakın duran diğer insanlar da müslümanlıktan uzak. (al sana taraflaşma örneği: kim dinli kim dinsiz en önemlisi hangisi daha "insan" acaba? inanan inanmayan ayrımı ). mahalle ağızıyla bu konularda konuşmalar yapan iktidar mensupları haddini bilir halde mi sanki?
üniversitelerde kavga çıkacak, herkes de bunun farkında. bu zamana kadar kimse kardeş gibi okumadı okumaz da; yurdum üniversiteleri şenliklerde alkol standlarını döner bıçağıyla dağıtıp dövmesi var diye insan bıçaklayan hayvanlığa sahip öğrenci de gördü, üniversiteye açık girip çıkışta kapanan kızın başından türbanını çekme hayvanlığını gösteren öğrenci de. bahsettiğim taraflaşma insanların gözünü kör eder oldu artık ve herkes daha "cesaretli" davranmaya kalkacak bu sebeple, sorun bu. iki kesiminde uç insanları var ve gün geçtikçe daha da çok doldurulmaktalar.
son olarak: tarih dediğimiz kavram günü koşullarına göre değerlendirilen bir kavramdır, haliyle zaman geçtikçe, düşünce yapısı değiştikçe ya da ortaya yeni kaynaklar çıktıkça yorumları da değişir. düşünmek dediğimiz kavram da öznel olduğu için kime göre neye göre yanlıştır, hatadır bilinmez. aktif siyaset içinde bulunan insanların tamamına yakınının tamamen dürüst, her şey halk için mantalitesinde olan, hakkını vererek siyasi oluşumlar yaratan kişiler olmadığını, olamayacağını düşündüğüm (gördüğümüz) için bu ülkenin başına bi kurucusu geldi, bi daha da bişey gelmedi gelen de gideni arattı diye düşünüyorum.
Istemedim uyanmayı bu soğuk uykudan. Cevapları aradim soruları sormadan. Düşürdüğün gölgeleri, düştuğün yerleri
kazıyorsan aklıma normal mi sence?
3-5 dakka evvel mail kutuma intikal eden mail
başkası tarafndan buraya yazıldıysa yinelemiş olalım yazan olmadıysa okuyp beraberce değrlendirelm...
Türban protostalarında depremi ima ederek 7.4 yetmedimi diye pankart taşıyan türbanlı kıza
Gani Müjdenin cevabı.Hiç yorum yapmaya lüzum bırakmamış.
7,4 Yetmedi mi
Bir hafta önce türban protestoların sırasında '7.4 yetmedi mi?' pankartını açan sevgili kardeşime seslenmek istiyorum bugün... 20 bin insanın acısı ve cenazesi üzerine politika yapmaya kalkan 'o güzel insana' bir çift sorum var. Ey mantosu uzun,aklı kısa kardeşim benim.
7.0 yetmedi mi? Senin okuduğun gazeteler yazdı mı bilmiyorum ama Amerika'nın,hani o gavur ve Hıristiyan Amerika Birleşik Devletleri'nin,hani o Siyonistlerle iş birliği yaptığı için her yerde bayrağını yaktınız ABD'nin Los Angeles şehrinde 7.0 büyüklüğünde bir deprem oldu bacım... Neredeyse bizimkine yakın bir deprem. Bizde ayni şiddetteki bir deprem 20 bin kişi ölüp 20 bin kişi sakat kalırken,gavur,Hıristiyan ve Siyonist dostu Amerika'da sadece 2 kişi yaralandı güzel ablam.Şimdi türbanlı başını ellerinin arasına alıp düşünüyor musun acaba? Sakarya gibi muhafazakar bir bölgede Allah binlerce Müslüman'ı öldürerek cezalandırıyorsa eğer,Hıristiyanlara ve Siyonist dostlarına niye kıyak geçiyor? Seks şoplarıyla, porno filmleriyle tüm dünyaya 'seks', 'uyuşturucu' ve 'günah' ihraç eden bu ülkenin Allah katında ayrıcalığı ne olabilir ki güzel annem? Oysa adım gibi eminim Sakarya'da,Gölcük'te hayatlarını kaybedenlerin çoğu ölmeselerdi eğer sabah ezanı ile birlikte camilerin yolunu tutacaklardı. Üç aylarda oruç tutacak, Ramazanda devrilmeyen minarelerin ışıklarıyla birlikte senin ağzına adı bile yakışmayan Allah'ın adı ile birlikte oruçlarını açacaklardı. E nooldu şimdi? 7.0 yetmedi mi güzel ninem? Eğer her coğrafya olayını,her doğal afeti bilimin ve aklın süzgecinden geçirmeden böyle yorumlarsan bu ülkenin yarısı her deprem felaketinden sonra dinsiz olur güzel hala kızım...Fay hattında 10 katlı binalara izin veren şapşal belediyecilik anlayışını, deniz kumundan inşaat yapan edebiyatçı muteahitleri, depreme dayanıklı konut üretme çabalarını, hırsızları,uğursuzları bir kenara bırakıp her şey ilahi kudretin intikamı olarak açıklarsan bu deprem 10 yıl sonra gene aramızdan binlerce 'dinsizi' alır gider güzel amca kızım... Beynin var mı bilmiyorum,betonların altında inleyerek can veren 20 bin insanı,kadını,çocuğu ve bebeği bir kalemde günahkar diye silip atan kuş beynini türbanın altında görmek mümkün olamıyor çünkü ama bence bu yazıyı oku ve bütün gece uyumadan düşün.Allah'ın kullarına böyle cezalar verebileceğini hala düşünüyorsan da git Hıristiyan ol...
Çünkü senin bu mantığına göre Allah onları daha çok seviyor. 'Gavurlar' hem senden daha zengin,hem de evleri tepelerine yıkılmıyor.
Gani MUJDE
başkası tarafndan buraya yazıldıysa yinelemiş olalım yazan olmadıysa okuyp beraberce değrlendirelm...
Türban protostalarında depremi ima ederek 7.4 yetmedimi diye pankart taşıyan türbanlı kıza
Gani Müjdenin cevabı.Hiç yorum yapmaya lüzum bırakmamış.
7,4 Yetmedi mi
Bir hafta önce türban protestoların sırasında '7.4 yetmedi mi?' pankartını açan sevgili kardeşime seslenmek istiyorum bugün... 20 bin insanın acısı ve cenazesi üzerine politika yapmaya kalkan 'o güzel insana' bir çift sorum var. Ey mantosu uzun,aklı kısa kardeşim benim.
7.0 yetmedi mi? Senin okuduğun gazeteler yazdı mı bilmiyorum ama Amerika'nın,hani o gavur ve Hıristiyan Amerika Birleşik Devletleri'nin,hani o Siyonistlerle iş birliği yaptığı için her yerde bayrağını yaktınız ABD'nin Los Angeles şehrinde 7.0 büyüklüğünde bir deprem oldu bacım... Neredeyse bizimkine yakın bir deprem. Bizde ayni şiddetteki bir deprem 20 bin kişi ölüp 20 bin kişi sakat kalırken,gavur,Hıristiyan ve Siyonist dostu Amerika'da sadece 2 kişi yaralandı güzel ablam.Şimdi türbanlı başını ellerinin arasına alıp düşünüyor musun acaba? Sakarya gibi muhafazakar bir bölgede Allah binlerce Müslüman'ı öldürerek cezalandırıyorsa eğer,Hıristiyanlara ve Siyonist dostlarına niye kıyak geçiyor? Seks şoplarıyla, porno filmleriyle tüm dünyaya 'seks', 'uyuşturucu' ve 'günah' ihraç eden bu ülkenin Allah katında ayrıcalığı ne olabilir ki güzel annem? Oysa adım gibi eminim Sakarya'da,Gölcük'te hayatlarını kaybedenlerin çoğu ölmeselerdi eğer sabah ezanı ile birlikte camilerin yolunu tutacaklardı. Üç aylarda oruç tutacak, Ramazanda devrilmeyen minarelerin ışıklarıyla birlikte senin ağzına adı bile yakışmayan Allah'ın adı ile birlikte oruçlarını açacaklardı. E nooldu şimdi? 7.0 yetmedi mi güzel ninem? Eğer her coğrafya olayını,her doğal afeti bilimin ve aklın süzgecinden geçirmeden böyle yorumlarsan bu ülkenin yarısı her deprem felaketinden sonra dinsiz olur güzel hala kızım...Fay hattında 10 katlı binalara izin veren şapşal belediyecilik anlayışını, deniz kumundan inşaat yapan edebiyatçı muteahitleri, depreme dayanıklı konut üretme çabalarını, hırsızları,uğursuzları bir kenara bırakıp her şey ilahi kudretin intikamı olarak açıklarsan bu deprem 10 yıl sonra gene aramızdan binlerce 'dinsizi' alır gider güzel amca kızım... Beynin var mı bilmiyorum,betonların altında inleyerek can veren 20 bin insanı,kadını,çocuğu ve bebeği bir kalemde günahkar diye silip atan kuş beynini türbanın altında görmek mümkün olamıyor çünkü ama bence bu yazıyı oku ve bütün gece uyumadan düşün.Allah'ın kullarına böyle cezalar verebileceğini hala düşünüyorsan da git Hıristiyan ol...
Çünkü senin bu mantığına göre Allah onları daha çok seviyor. 'Gavurlar' hem senden daha zengin,hem de evleri tepelerine yıkılmıyor.
Gani MUJDE
- Sadeceucnokta
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 526
- Kayıt: 24 Oca 2007 01:00
- Konum: İstanbul
- Sadeceucnokta
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 526
- Kayıt: 24 Oca 2007 01:00
- Konum: İstanbul
Danimarka sokakları alev alev
Peygamber Efendimiz'e hakaret içeren karikatürlerin tekrar yayımlandığı Danimarka'da çok sayıda araç ve bazı mekanlar ateşe verildi.
Peygamber Efendimiz'e hakaret içeren karikatürlerin tekrar yayımlandığı Danimarka'nın başkenti Kopenhag'ın pek çok noktasında yangın çıktı.
İsveç televizyon kanallarından Kanal 4, şehrin dört bir yanında otomobillerin, çöp kutularının ateşe verildiğini duyurdu. Kopenhag'ın banliyölerinden Norrebro, Vesterbro, Brönshöj, Valby'deki yangınları çıkaranların tamamının göçmen kökenli gençler olduğu ifade ediliyor. Olayların başka şehirlere yayılmasından endişe ediliyor.
Peygamber Efendimiz'e hakaret içeren karikatürlerin tekrar yayımlandığı Danimarka'da çok sayıda araç ve bazı mekanlar ateşe verildi.
Peygamber Efendimiz'e hakaret içeren karikatürlerin tekrar yayımlandığı Danimarka'nın başkenti Kopenhag'ın pek çok noktasında yangın çıktı.
İsveç televizyon kanallarından Kanal 4, şehrin dört bir yanında otomobillerin, çöp kutularının ateşe verildiğini duyurdu. Kopenhag'ın banliyölerinden Norrebro, Vesterbro, Brönshöj, Valby'deki yangınları çıkaranların tamamının göçmen kökenli gençler olduğu ifade ediliyor. Olayların başka şehirlere yayılmasından endişe ediliyor.
Eskidendi, eskidendi, çok eskiden...
- Sadeceucnokta
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 526
- Kayıt: 24 Oca 2007 01:00
- Konum: İstanbul
'Acılara din değil dinsizlik neden oldu'
Laiklik konusunda dünyanın en hassas ülkelerinden biri olan Fransa'da Cumhurbaşkanı yine krizle manşetlerde. Nicolas Sarkozy, Fransız Yahudi Derneği'nin bir törenindeki konuşmasında "pozitif laiklik" anlayışını dile getirdi. Sarkozy'nin "20'nci yüzyılın acılarına din değil, dinsizlik neden oldu.
Kalbinde Tanrı'yı taşıyan bir insanın tehlikeli değil zararsız olduğunu düşünüyorum. Dini dışlamayan bir laiklik anlayışı gerekli.
Toplum gözünde öğretmen, imam ya da papazdan daha aşağıda görülmemeli. Bunlar farklı şeyler" sözleri, din ve devlet işlerini kati şekilde ayıran yasaları bulunan ülkede geniş yankı buldu. Sarkozy, laiklik yasalarını değiştirmeyi planlıyor ".
Dogru söze ne denir ki ?
oowww sarkozy nin sonuda menderes gibimi olacak oradada mitingler mi yapılacak fransız askerleri darbemi yapacak laiklik elden gidiyor yetişin imdat !
Laiklik konusunda dünyanın en hassas ülkelerinden biri olan Fransa'da Cumhurbaşkanı yine krizle manşetlerde. Nicolas Sarkozy, Fransız Yahudi Derneği'nin bir törenindeki konuşmasında "pozitif laiklik" anlayışını dile getirdi. Sarkozy'nin "20'nci yüzyılın acılarına din değil, dinsizlik neden oldu.
Kalbinde Tanrı'yı taşıyan bir insanın tehlikeli değil zararsız olduğunu düşünüyorum. Dini dışlamayan bir laiklik anlayışı gerekli.
Toplum gözünde öğretmen, imam ya da papazdan daha aşağıda görülmemeli. Bunlar farklı şeyler" sözleri, din ve devlet işlerini kati şekilde ayıran yasaları bulunan ülkede geniş yankı buldu. Sarkozy, laiklik yasalarını değiştirmeyi planlıyor ".
Dogru söze ne denir ki ?
oowww sarkozy nin sonuda menderes gibimi olacak oradada mitingler mi yapılacak fransız askerleri darbemi yapacak laiklik elden gidiyor yetişin imdat !
Eskidendi, eskidendi, çok eskiden...
Sadeceucnokta yazdı:'Acılara din değil dinsizlik neden oldu'
Laiklik konusunda dünyanın en hassas ülkelerinden biri olan Fransa'da Cumhurbaşkanı yine krizle manşetlerde. Nicolas Sarkozy, Fransız Yahudi Derneği'nin bir törenindeki konuşmasında "pozitif laiklik" anlayışını dile getirdi. Sarkozy'nin "20'nci yüzyılın acılarına din değil, dinsizlik neden oldu.
Kalbinde Tanrı'yı taşıyan bir insanın tehlikeli değil zararsız olduğunu düşünüyorum. Dini dışlamayan bir laiklik anlayışı gerekli.
Toplum gözünde öğretmen, imam ya da papazdan daha aşağıda görülmemeli. Bunlar farklı şeyler" sözleri, din ve devlet işlerini kati şekilde ayıran yasaları bulunan ülkede geniş yankı buldu. Sarkozy, laiklik yasalarını değiştirmeyi planlıyor ".
Dogru söze ne denir ki ?
oowww sarkozy nin sonuda menderes gibimi olacak oradada mitingler mi yapılacak fransız askerleri darbemi yapacak laiklik elden gidiyor yetişin imdat !
Menderesle ortak yanlarıda yok değil...Dini savunan bir insanın savunmduğu olguyla tezatlık içerisinde bir metres veya benzeri olaylar yaşaması gerçekten komik
Dinlerin söyledikleri gerçek olsa bile, her dinin en başından kendi iç çekişmeleri beni tiksindiriyor...Dinler canavarlar yetiştiriyor...Dinler öldürmeyi olanaklı kılıyor..
- Sadeceucnokta
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 526
- Kayıt: 24 Oca 2007 01:00
- Konum: İstanbul
"Kezzap" üzerinden "kezzab"lıkları tescil edilecek!
Sadece akla gelmemiş, uygulamaya da geçilmiş!
İyi de; başörtü yasak olunca mı, (mesela kızgınlıkla, mesela üzüntüye kapılıp, ne yaptığının bilincinde olmadan) böyle bir şey yapılır, yoksa başörtü serbest olunca mı?
Pek anlayamadım işin mantığını!
Diyecekler ki; "Evet, eskiden yapmıyorlardı ama, şimdi cesaretlendiler. Güç gösterisi yapıyorlar!"
İyi de, bu güç gösterisini, yasak sürerken yapmayıp da, tam yasak kalkarken niye yapıyorlar!
Yasak sürerken hiçbir şeyden cesaretlenmiyorlar da, niçin yasak kalkarken birdenbire hap almış gibi cesaret kazanıyorlar?
Derindekilerin mutlaka bir izahı vardır canım.
Hem önemli olan işin nedeni/niçini değil.
Önemli olan, kartel medyasının "mini eteklilere kezzap" başlığı atabilecekleri, mantıksız da olsa, saçma sapan bir iddia da olsa, gerçekle ilgisi olmasa da, bir malzeme ellerine geçirmiş olmaları..
Anında "yalanlanıyor mu"ymuş!
Yalanlansın canım, kimin sesi yüksek çıkarsa, onun dediği "doğru"dur!
Adamların 7 ulusal gazetesi, 5 televizyon kanalı arasında işin doğrusunu yazan senin kaç gazeten, kaç televizyonun var?
Onların medya güçlerinin, kaçta kaçı senin elinde?
Sonuçta, "mini etekliye kezzap attılar" diyenlerin sesi daha yüksek çıkacak ve kamuoyu da, onların istedikleri şekilde yönlendirilecek!
Bakın televizyon programlarına; okumuş okumuş adamlar, kimi rektör olmuş/kimi dekan olmuş adamlar, "Başörtü yasağı kalkarsa, erkekler de cübbe ile gelirler. Engelleyemeyiz" diyorlar..
Be utanmaz adam, derdin gerçekten başörtü değil cübbe ise, bugün tüm başörtülüleri, binlerce öğrenciyi önleyebiliyorsun da, yarın üç tane cübbe giymek isteyecek erkeği mi önleyemeyeceksin?
Bugün binlerce öğrenciyi, nasıl hukuk/mukuk dinlemeden, kapıdaki güvenlik görevlilerin ile üniversitelere almıyorsan, gerçekten cübbeliler ise tek derdin; güvenlik görevlileri vasıtası ile yine engellemeni yaparsın! (Benim onlara da yasak konulması diye bir düşüncem yok ama, sonuçta cübbe farz olmadığına göre, böyle bir engel bir derece makul karşılanabilir.)
"Yok efendim başörtü yasağı kalkarsa, biz cübbelileri engelleyemeyiz!"
Dertleri "sünnet olan cübbe" değil aslında.. "Farz" olan başörtü!
Hepsi ezberlemiş, tek makinadan komuta altındaki robotlar gibi ses veriyorlar: "Ama doktor olduklarında, erkek hastalara da bakmaz onlar"!
Be ahlâksızlar, bugün üniversitenin kapısından içeri almamaya gücünüz yetiyor da, yarın o öğrenci doktor olduğunda, gelen hastalardan birisine bakmadığı için, "görevini yapmayan bir doktor" statüsünde, kendisine disiplin cezası vermekten mi aciz kalacaksın!
Özel hastane ise, zaten seni ilgilendirmez. Ama devlet hastanesinde çalışırken; maaşı alıp, ardından da, gelen hastalar arasında erkeklere bakmama uygulamasına kim geçerse, basarsın disiplin cezasını, olur biter.. Tabii o cezaların sonunda da, memuriyetten ihraç var! Bugün başörtülüleri sorgusuz-sualsiz atıyorsunuz ya.. O zaman, sorgusuz-sualsiz değil, kanuna uygun şekilde, vazifesini yapmadığı için atarsanız..Kimse de itiraz edemez!
Bugün kız öğrencileri; hiçbir kusurları olmadan, "potansiyel suçlu" gibi görüp, üniversite kapılarından geri çevirmeye gücünüz var da, disiplin suçu işleyenlere mi gücünüz yetmeyecek?
Kuş kadar akılları kalmamış, vicdansız despotlarda itiraz biter mi: "Ama, başörtü yasağı kalkarsa, başı açık kızları tehdit edip başlarını örttürürler!"
Be insafsızlar!.. Bugün sokaklarda, başı açma veya örtme serbest. Kimse kalkıp da başı açıkları zorla örttürüyor mu ki, üniversitede de serbestlik olunca böyle bir zorbalık olsun?
Kaldı ki; bugün üniversite kapısından içeri, hiç almamaya gücün yeten o tertemiz öğrencilerden bir-iki tanesi böyle bir densizlik yaptığında, onu tutup polise vermeye mi gücün yetmeyecek?
Biz ne dersek diyelim.. Kurt, yukarıda durduğu halde, aşağıdaki kuzuya "Suyumu bulandırıyorsun" diyor! Başka izahı yok bu tartışmaların! Onun için de, tezgâhlar kuruyorlar, kurmaya devam edecekler!
Yalan haber üretecekler.. İftira edecekler..
Kezzap atanları yakalayıp hesap sormak varken, "başörtüyü yasaklayalım" diyecekler!
Başörtülü doktor, laikçi babası tarafından, Kartal'da yol ortasında, pompalı tüfekle öldürüldüğünde, sanki biz "Başı açıklık yasaklansın. Bakın laikçiler, ne cinayetler işliyor" demişiz gibi!
Yazı biterken aklıma geldi..
Kezzap kelimesinin son harfini "b" ile söylersek, ne anlama geliyor biliyor musunuz?
"Çokça yalan söyleyen" demek.
Bunlar da, "kezzap" üzerinden yalancılıklarını rekora taşıyacaklar..
Yalancılıklarını rekora taşıyıp, iflaslarını ilan edecekler!
Ali İhsan Karahasanoğlu
Sadece akla gelmemiş, uygulamaya da geçilmiş!
İyi de; başörtü yasak olunca mı, (mesela kızgınlıkla, mesela üzüntüye kapılıp, ne yaptığının bilincinde olmadan) böyle bir şey yapılır, yoksa başörtü serbest olunca mı?
Pek anlayamadım işin mantığını!
Diyecekler ki; "Evet, eskiden yapmıyorlardı ama, şimdi cesaretlendiler. Güç gösterisi yapıyorlar!"
İyi de, bu güç gösterisini, yasak sürerken yapmayıp da, tam yasak kalkarken niye yapıyorlar!
Yasak sürerken hiçbir şeyden cesaretlenmiyorlar da, niçin yasak kalkarken birdenbire hap almış gibi cesaret kazanıyorlar?
Derindekilerin mutlaka bir izahı vardır canım.
Hem önemli olan işin nedeni/niçini değil.
Önemli olan, kartel medyasının "mini eteklilere kezzap" başlığı atabilecekleri, mantıksız da olsa, saçma sapan bir iddia da olsa, gerçekle ilgisi olmasa da, bir malzeme ellerine geçirmiş olmaları..
Anında "yalanlanıyor mu"ymuş!
Yalanlansın canım, kimin sesi yüksek çıkarsa, onun dediği "doğru"dur!
Adamların 7 ulusal gazetesi, 5 televizyon kanalı arasında işin doğrusunu yazan senin kaç gazeten, kaç televizyonun var?
Onların medya güçlerinin, kaçta kaçı senin elinde?
Sonuçta, "mini etekliye kezzap attılar" diyenlerin sesi daha yüksek çıkacak ve kamuoyu da, onların istedikleri şekilde yönlendirilecek!
Bakın televizyon programlarına; okumuş okumuş adamlar, kimi rektör olmuş/kimi dekan olmuş adamlar, "Başörtü yasağı kalkarsa, erkekler de cübbe ile gelirler. Engelleyemeyiz" diyorlar..
Be utanmaz adam, derdin gerçekten başörtü değil cübbe ise, bugün tüm başörtülüleri, binlerce öğrenciyi önleyebiliyorsun da, yarın üç tane cübbe giymek isteyecek erkeği mi önleyemeyeceksin?
Bugün binlerce öğrenciyi, nasıl hukuk/mukuk dinlemeden, kapıdaki güvenlik görevlilerin ile üniversitelere almıyorsan, gerçekten cübbeliler ise tek derdin; güvenlik görevlileri vasıtası ile yine engellemeni yaparsın! (Benim onlara da yasak konulması diye bir düşüncem yok ama, sonuçta cübbe farz olmadığına göre, böyle bir engel bir derece makul karşılanabilir.)
"Yok efendim başörtü yasağı kalkarsa, biz cübbelileri engelleyemeyiz!"
Dertleri "sünnet olan cübbe" değil aslında.. "Farz" olan başörtü!
Hepsi ezberlemiş, tek makinadan komuta altındaki robotlar gibi ses veriyorlar: "Ama doktor olduklarında, erkek hastalara da bakmaz onlar"!
Be ahlâksızlar, bugün üniversitenin kapısından içeri almamaya gücünüz yetiyor da, yarın o öğrenci doktor olduğunda, gelen hastalardan birisine bakmadığı için, "görevini yapmayan bir doktor" statüsünde, kendisine disiplin cezası vermekten mi aciz kalacaksın!
Özel hastane ise, zaten seni ilgilendirmez. Ama devlet hastanesinde çalışırken; maaşı alıp, ardından da, gelen hastalar arasında erkeklere bakmama uygulamasına kim geçerse, basarsın disiplin cezasını, olur biter.. Tabii o cezaların sonunda da, memuriyetten ihraç var! Bugün başörtülüleri sorgusuz-sualsiz atıyorsunuz ya.. O zaman, sorgusuz-sualsiz değil, kanuna uygun şekilde, vazifesini yapmadığı için atarsanız..Kimse de itiraz edemez!
Bugün kız öğrencileri; hiçbir kusurları olmadan, "potansiyel suçlu" gibi görüp, üniversite kapılarından geri çevirmeye gücünüz var da, disiplin suçu işleyenlere mi gücünüz yetmeyecek?
Kuş kadar akılları kalmamış, vicdansız despotlarda itiraz biter mi: "Ama, başörtü yasağı kalkarsa, başı açık kızları tehdit edip başlarını örttürürler!"
Be insafsızlar!.. Bugün sokaklarda, başı açma veya örtme serbest. Kimse kalkıp da başı açıkları zorla örttürüyor mu ki, üniversitede de serbestlik olunca böyle bir zorbalık olsun?
Kaldı ki; bugün üniversite kapısından içeri, hiç almamaya gücün yeten o tertemiz öğrencilerden bir-iki tanesi böyle bir densizlik yaptığında, onu tutup polise vermeye mi gücün yetmeyecek?
Biz ne dersek diyelim.. Kurt, yukarıda durduğu halde, aşağıdaki kuzuya "Suyumu bulandırıyorsun" diyor! Başka izahı yok bu tartışmaların! Onun için de, tezgâhlar kuruyorlar, kurmaya devam edecekler!
Yalan haber üretecekler.. İftira edecekler..
Kezzap atanları yakalayıp hesap sormak varken, "başörtüyü yasaklayalım" diyecekler!
Başörtülü doktor, laikçi babası tarafından, Kartal'da yol ortasında, pompalı tüfekle öldürüldüğünde, sanki biz "Başı açıklık yasaklansın. Bakın laikçiler, ne cinayetler işliyor" demişiz gibi!
Yazı biterken aklıma geldi..
Kezzap kelimesinin son harfini "b" ile söylersek, ne anlama geliyor biliyor musunuz?
"Çokça yalan söyleyen" demek.
Bunlar da, "kezzap" üzerinden yalancılıklarını rekora taşıyacaklar..
Yalancılıklarını rekora taşıyıp, iflaslarını ilan edecekler!
Ali İhsan Karahasanoğlu
+1923kozmik_peri yazdı:ülkenin bölünmesinden tek anladığın toprak olarak ayrılmaksa evet bölündüğü yok şimdilik (yakındır), fikir ayrılıkları demokratik her ortamda olan şeyler evet ama bu artık sınırını aşan bir durum oldu. Türkiye için bölünme burada başlıyor işte, fikir ayrılığından ve bunun normalliğinden uzaklaşıp "taraflaşıyor" insanlar, haklısın bir oyun oynanmakta.
bu ülkenin büyük kısmı müslüman; müslümanlara adi şerefsiz köpekler dediklerini düşündüğün insanlar da buna dahil ki kimin dinini nasıl yaşayıp nasıl yaşamadığına kimsenin karışamayacağı, ne kadar müslüman olduklarını saptayamayacağı gibi günahı da sevabı da herkesin kendi boynuna. senin dediğine göre bu cümleleri kuran insanlar karşı görüşteki insanların dinine laf atarken kendileri müslüman olmamış oluyorlar (yok değilse niye kendilerine küfretsinler), yavaş yavaş yayılan genel-geçer düşünceye göre onların siyasi görüşüne yakın duran diğer insanlar da müslümanlıktan uzak. (al sana taraflaşma örneği: kim dinli kim dinsiz en önemlisi hangisi daha "insan" acaba? inanan inanmayan ayrımı ). mahalle ağızıyla bu konularda konuşmalar yapan iktidar mensupları haddini bilir halde mi sanki?
üniversitelerde kavga çıkacak, herkes de bunun farkında. bu zamana kadar kimse kardeş gibi okumadı okumaz da; yurdum üniversiteleri şenliklerde alkol standlarını döner bıçağıyla dağıtıp dövmesi var diye insan bıçaklayan hayvanlığa sahip öğrenci de gördü, üniversiteye açık girip çıkışta kapanan kızın başından türbanını çekme hayvanlığını gösteren öğrenci de. bahsettiğim taraflaşma insanların gözünü kör eder oldu artık ve herkes daha "cesaretli" davranmaya kalkacak bu sebeple, sorun bu. iki kesiminde uç insanları var ve gün geçtikçe daha da çok doldurulmaktalar.
son olarak: tarih dediğimiz kavram günü koşullarına göre değerlendirilen bir kavramdır, haliyle zaman geçtikçe, düşünce yapısı değiştikçe ya da ortaya yeni kaynaklar çıktıkça yorumları da değişir. düşünmek dediğimiz kavram da öznel olduğu için kime göre neye göre yanlıştır, hatadır bilinmez. aktif siyaset içinde bulunan insanların tamamına yakınının tamamen dürüst, her şey halk için mantalitesinde olan, hakkını vererek siyasi oluşumlar yaratan kişiler olmadığını, olamayacağını düşündüğüm (gördüğümüz) için bu ülkenin başına bi kurucusu geldi, bi daha da bişey gelmedi gelen de gideni arattı diye düşünüyorum.
Dünya döner,geçer zaman; hiçbirşey kalmaz ardında...