Seneye festivale gitmeyi düşünenlerin kafasında birşeyler oluşsun diye detaylı yazmak istiyordum. Sonunda yorgunluğum biraz biraz geçmeye başladı ve kendimde bu gücü bulabildim
Öncelikle ulaşımdan başlamak gerekirse, ulaşım İstanbul'dan gelenler için oldukça kolay. Yenikapı iskelesinden 10 YTL'ye gayet güzel feribotlarla yaklaşık 1 saatte Yalova'ya geçiliyor. İskeleye gelincede yardımsever festival gönüllüleri çantanızdan ve tipinizden anlayıp sizi ücretsiz olan servislere yönlendiriyor ancak ne yazık ki İzmir'den o kadar kolay değil. Neredeyse tüm festivallerde olan, festival gününden bir gün önce girip çadır kurma imkanı ne yazık ki yoktu. Bu yüzden Yalova'ya uzak şehirlerden gelenlerin geceden yola çıkması gerekiyor. İlk günün programının 4'te bittiği düşünülürse, yol yorgunluğudan dolayı da ilk gün fazla zevkli geçmiyor.
Festival alanı için söylenebilecek en önemli şey büyük. Çadır alanı - sahne arasında oldukça mesafe vardı. Uyumak için çadırlara gidildiğinde sesin fazla gelmemesi artı bir özellikken, sıcakta çadırdan bir şey almak için o yolu yürümek bazen işkence olabiliyor. Gerçi kumsalın büyüklüğü sağolsun, çadırları dağınık bi şekilde kurabildik ve diğer festivallerde olduğu gibi yan çadırdaki tanımadığımız insanlarla kafa kafaya yatmak zorunda kalmadık. Yinede kumsal olmasının en büyük dezantajı sıcaklıktan dolayı en geç 8'de uyanma zorunluluğu. Alanın bir diğer güzel özelliği bol bol gölgelik alan ve sandalye bulunması. Ayrıca ağaçların altındaki bungalovlarda kalma imkanını seneye değerlendirmek gerektiğine inanıyorum. Denize gelince ne çok iyiydi, ne çok kötü. Çok giremesekte bol bulunan duşlar bizi serinletmeye yetti. Yiyecek - içecek çeşitli ve fiyatları nispeten uygun ve temizdi (yarım ekmek döner 3 ytl, bardak bira 3 ytl, vodka 5 ytl). Alanın en büyük eksisi sanırım sık temizlenmeyen WC'lerdi. Onun dışında pek bir sorun yoktu denilebilir. Önceden bahsi geçen aktivitelerden sadece paintball yoktu sanırım ya da bana denk gelmedi. Birde bolca güvenlik vardı. Festivale kaçak girişi engellemek için dağ tepesinde nöbet tutanları bile vardı
Performanslara gelince, ilk gün sahnenein geç kurulmasından dolayı program geç başladı ve 4 te sona erdi. Bu yüzden Emre Aydın kaynadı ve festivalde sahne alamadı. Seyirci genelde gündüz çıkan amatör grupları sıcaktan dolayı uzaktan, gölgeliklerden ya da sahne onunde sandalyelere oturarak dinlemeyi tercih etti. Aşırı kalabalık olmayan seyirciler arasında ebelemece oynayan çoluk çocuktan, sarhoş olup orayı burayı dağıtanına, en absürt şarkıda pogo yapanından, adam gibi konser izlemeye gelenine kadar bir çok tipte insan vardı. Yaş ortalaması çok yüksek değildi. İzlediğim performanslar arasında 110, Direc-t, Makine, Cemiyette Pişiyorum ve Hayko Cepkin'in alt grubu olarak sahne alan Yalova Belediye Başkanı en iyileriydi. Buz ve coverlarında Nükleer Başlıklı Kız en büyük hayalkırıklığını yaşattı diyebilirim.
Uzun lafın kısası gidilesi bir festivaldi. Pişman değilim. Bir daha olsun -ki organizatörlerden aldığımız bilgilere göre olacak- yine giderim. Aynı tarihlerde gerçekleşecek olan 4 festivalden en düzgünü sanırım buydu. Zaten 2 tanesi yalan oldu ki bu durumda Fest The Wall'un da katkısı olduğunu sonradan öğrendik. Bu başarıda içten, samimi, özverili, genç organizatörlerin katkısının büyük olduğunu düşünüyorum. Bir festival yapalım da paranın dibini vuralım anlayışından çok, herkesi memnun etmeyi amaçlayan bir anlayışları vardı bana göre.
Son olarak misafirperverliklerinden dolayı shadow_girl ve hasanowic'e sonsuz teşekkürler. Sayelerinde festivalin vip katılımcıları gibiydik
Her ne kadar teknik nedenlerden dolayı hasanowici göremesekte shadow'la festival süresince ve en son düğün salonu arkasında uzun uzun konuşmak güzeldi