Giden sevgiliye son söylenecekler ...
Duruma göre değişir... giden sevgili, üç beş günlük bişey, beş para etmez öküzün tekiyse; "Çabuk git lan.Öbürü gelicek. Bak hala duruo, git şimdi basacak ayol bizi.durduğuna göre grup falan mı yapmak istiosun, ben yapmam onu canım, ben tek tek yaparım, bade süzerim.al bu berbat espride sana kapak olsun, bi sieeeeeee" denebilir.
birde, bazen sevgili yada eski sevgili hayatınızdan çıkıp gitmez, hayattan çekip gider. en fecisi de budur. ona son söyleyeceklerinizi, ağlaya ağlaya bir mektuba yazarsınız, sayfalarca. ve cenazesine giden bir arkadaşına verirsiniz "bunu mutlaka iliştir bi yere, bi yerlerden bulup okuyacak biliyorum" diyerek. o şaşkın gözlerle sorar "gel kendin koy, gelmeyecek misin yoksa cenazeye". "siz gidin, ben gelemem, o kadarına dayanamam. dünyanın en tatlı, en komik, en hayat dolu adamını toprağın altına girerken göremem, tabutuna bakamam. beyaz takım elbise çok hoş dururdu üstünde ama beyaz bi kefen, hayır onun içinde göremem onu. dayanamam, katlanamam."
İşin en salakça kısmı da, ataistsinizdir, tanrıya falanda inanmazsınızdır. ama deliler gibi "onun yok olmadığına, bi yerlerde yeni bi hayata başladığına" inanmak istersiniz. yazdığınız mektubu mutlaka okuyacağından eminsinizdir, 'o yok olmadı, beni izliyor, görüyor, koruyor aynı eski günlerdeki gibi, o zamanda meleğim derdim ama şimdi gerçekten meleğim olmuştur eminim' türünden safsatalarla avutmaya çalışırsınız kendini.
En katlanamadığınız şeyde, size kırgın gitmesidir. onu son görüşünüz aklınıza gelir çıldırırsınız, son konuşmanızda söylediği 'sen beni hiçbir zaman sevmedin, ölsem umrunda olmaz ya, ben hep herşeye değeceğini düşündüm, sense bir küçük kar tanesi kadar önemsemedin beni' lafları gelir beyninize delirirsiniz.
halbuki onu deli gibi seviyorsunuzdur, ama o bunu bilmeden gitmiştir.
'evet aradan yıllar geçer, belki yeniden sevebilirim. ama yerine sevemem bunu bil tamam mı, bunu bil' diye haykırmak istersiniz mezarına gidip, ayaklarınız geri basar.
çok beterdir, çooooook. içinizde kopan fırtınaları anlatmaya kelimeler yetmez.
o yüzden, hayatınızdan çıkıp giden sevgilinin, birde hayattan çekip gidebileceğini aklınıza getirip, ona göre konuşun. yoksa, çok canınız yanabilir.
İşin en salakça kısmı da, ataistsinizdir, tanrıya falanda inanmazsınızdır. ama deliler gibi "onun yok olmadığına, bi yerlerde yeni bi hayata başladığına" inanmak istersiniz. yazdığınız mektubu mutlaka okuyacağından eminsinizdir, 'o yok olmadı, beni izliyor, görüyor, koruyor aynı eski günlerdeki gibi, o zamanda meleğim derdim ama şimdi gerçekten meleğim olmuştur eminim' türünden safsatalarla avutmaya çalışırsınız kendini.
En katlanamadığınız şeyde, size kırgın gitmesidir. onu son görüşünüz aklınıza gelir çıldırırsınız, son konuşmanızda söylediği 'sen beni hiçbir zaman sevmedin, ölsem umrunda olmaz ya, ben hep herşeye değeceğini düşündüm, sense bir küçük kar tanesi kadar önemsemedin beni' lafları gelir beyninize delirirsiniz.
halbuki onu deli gibi seviyorsunuzdur, ama o bunu bilmeden gitmiştir.
'evet aradan yıllar geçer, belki yeniden sevebilirim. ama yerine sevemem bunu bil tamam mı, bunu bil' diye haykırmak istersiniz mezarına gidip, ayaklarınız geri basar.
çok beterdir, çooooook. içinizde kopan fırtınaları anlatmaya kelimeler yetmez.
o yüzden, hayatınızdan çıkıp giden sevgilinin, birde hayattan çekip gidebileceğini aklınıza getirip, ona göre konuşun. yoksa, çok canınız yanabilir.