Aglamak..
- angel_of_the_hell
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 2175
- Kayıt: 18 Mar 2005 01:00
- Konum: olmayı asla istemediim yerden..
- lauranthalasa
- Üye
- Mesajlar: 131
- Kayıt: 29 Haz 2008 00:00
- Konum: qualinesti
- st_anger_07
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 330
- Kayıt: 22 Kas 2006 01:00
- Konum: amsterdam
ağladım yine...çok ağladım çok...ama yetmiyor,kesmiyor,çare olmuyor. ağladıkça az biraz içimi boşaltıp rahatlayacağıma, iyiden iyiye kör kuyuların içine dalıyorum.biliyorum o kuyudan çıkmam imkansız.ayrıca çıkmak da istemem.çünkü o 'acı çukurundan' çıkarsam, hayata tekrar 'merhaba' dersem onu ikinci kez aldatmışım gibi hissedicem sanki.tamı tamına 23 ay 21 gün olmuş onu tamamen yitireli. zaman çareydi her boka sözde, al neredeyse 2 sene olmuş ama hala aynı bataklığa saplanıp kalmışım. tüküreyim böyle hayatın içine.e ama boşa dememişler ne ekersen onu biçersin diye.bende acı ektim, acı biçtim. ama bu kadar ağır bir yükü hak etmedim ben.
- simsiyah_85
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1610
- Kayıt: 02 Ağu 2006 00:00
- Konum: İstanbul
Şu anda acayip alkollüyüm... Bünyemin kaldırabileceğinden fazlasını içtim, gözpınarlarım kuruyuncaya kadar da ağladım... Nasıl ağlamayım, nasıl? Bugün onun doğum günü, o gideli 2 seneyi bile geçmiş. Lanet zamana bak nasıl da acıta acıta geçiyor. 23 yaşına basacaktı bugün...Eğer yaşasaydı.
Üç sene önce birlikte kutladığımız doğum günü aklıma geldikçe deliriyorum, çıldırıyorum. Ona anneannemden el işi öğrenip, atkı örmüştüm. Ne sevinmişti!
Miniminnacık şeylerden o kadar kolay mutlu olurdu ki... Onun için hediyenin pahası değil, hediye için harcadığım zaman, 'ya beğenmezse' korkusuyla ona ne alsam diye kafamı patlatmam değerliydi.
Bir keresinde arkadaşlarının ısrarıyla Yalın'ın konserine mi ne gitmiş. Onun gibi aryalarla, bluesla, jazzla ilgilenen bir herifin kıytırık bir türk popçusunun konserinde ne işi vardı yahu? Ama daha o zamandan içine doğmuş sanki.
Aradı beni ve kulağıma Yalın'ın 'meleklerin sözü var' şarkısını söyledi. 'Son nefesimde elimi sen tutacaksın, son sözlerimi bir sen duyacaksın... Meleklerin sözü var'
Nerde o melekler sevgilim, hangileri söz verdi? Olamadım yanında, sadece ben değil kimse olamadı. Aşağılık bir yaratık, son sürat arabasıyla çarpıp kaçmış. Tozlu, pespaye bir yol kenarında polisler bulmuş seni.Daha doğrusu 'cansız' bedenini. 'En korktuğum şey' demiştin bana. Şu 'christmas' filmini izlerken. Hani oğlan kıza 'Ben seni bizden bile daha çok seviyorum' demişti filmde de, sen bayılmıştın bu lafa. İşte o filmde birde Robin Williams vardı, 'hasta yatağında ölümü bekleyen biri' olarak. Sen onu öyle görünce 'En korktuğum şey, yalnız ölmek. ölürken elimi ne olur tut sevgilim, sakın bırakma tamam mı?' demiştin de, ben bir güzel paylamıştım seni 'Sus, böyle konuşma bak fena olucak' diye...
Bu anı hatırlayıpta kafayı sıyırmamak mümkün mü? Ne çok korkardın 'yalnız' ölmekten. Yanında olamadım, elini tutamadım, son kez öpüp, koklayamadım seni. Affet ne olur, affet!.. Sadece ben değil, kimse olamadı yanında. Kimse tutamadı elini. O tarafa geçerken yalnızdın. O kahrolası metal yığını öylesine hırpalamış ki o öpmelere doyamadığım bedenini, kazadan hemen birkaç saniye sonra gitmişsin. Offfffff offffff!!!
En berbat kısmı da bana 'kırgın' gitmen. Seni ne çok sevdiğimi, hala nasıl aşık olduğumu bilemeden gitmen. Herşeyi mahvettim, biliyorum. Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim... Seni seviyorum, seni seviyorum...
yok yok daha fazla devam edemeyeceğim sevgilim. Bak sana bir mektup yazdım, kızlar bugün öğlene doğru getirirler oraya. yani 'mezarına'. ben getiremezdim, biliyorsun o kadarına dayanamam. hayır hayır, 'mezarını' görmeye dayanamam, mümkün değil dayanamam.
mutlaka günün birinde hayatıma biri girecektir. Evet, yeniden sevebilirim belki. Ama yerine sevemem!... bunu bil tamam mı, bunu bil!...
Biliyorum, böyle 'arabesk' şeyler yazmam hiç hoşuna gitmedi. Sen Cem Yılmaz'dan, Jim Carrey'den bile daha çok güldürürdün beni, yüzümde hep koca bir gülümsemeyle dolanayım isterdin. Ama artık hiçbir şeye içten gülemiyorum. Olmuyor, elimde değil. Şu hale bak, seni üzen, inciten benim, birde hiç utanmadan dert yanıyorum hala 'içten gülemiyormuşum' pehhh.. Bir zahmet güleme yani, bide gülseydin!...
Benim kendimle didişmelerim bitmez. Biliyorum sen bu nevrotik hallerime, abuk davranışlarıma da bayılırdın. Bende her halinle seviyordum seni, biliyorum hep aksini yaptım. Affet lütfen, affet yalvarırım.
Sen mektubu oku, burdan yazdıklarımı boşver. Dediğim gibi çok içtim, o yüzden saçmalıyor olabilirim. Sen 'huzur içinde, ışık içinde uyumana' devam et, bende ağlamaya devam edeceğim bir elimde şarap kadehi, fonda çalan en sevdiğin şarkılardan 'moon river' la.
P.S. I love you... XXXOOO
Üç sene önce birlikte kutladığımız doğum günü aklıma geldikçe deliriyorum, çıldırıyorum. Ona anneannemden el işi öğrenip, atkı örmüştüm. Ne sevinmişti!
Miniminnacık şeylerden o kadar kolay mutlu olurdu ki... Onun için hediyenin pahası değil, hediye için harcadığım zaman, 'ya beğenmezse' korkusuyla ona ne alsam diye kafamı patlatmam değerliydi.
Bir keresinde arkadaşlarının ısrarıyla Yalın'ın konserine mi ne gitmiş. Onun gibi aryalarla, bluesla, jazzla ilgilenen bir herifin kıytırık bir türk popçusunun konserinde ne işi vardı yahu? Ama daha o zamandan içine doğmuş sanki.
Aradı beni ve kulağıma Yalın'ın 'meleklerin sözü var' şarkısını söyledi. 'Son nefesimde elimi sen tutacaksın, son sözlerimi bir sen duyacaksın... Meleklerin sözü var'
Nerde o melekler sevgilim, hangileri söz verdi? Olamadım yanında, sadece ben değil kimse olamadı. Aşağılık bir yaratık, son sürat arabasıyla çarpıp kaçmış. Tozlu, pespaye bir yol kenarında polisler bulmuş seni.Daha doğrusu 'cansız' bedenini. 'En korktuğum şey' demiştin bana. Şu 'christmas' filmini izlerken. Hani oğlan kıza 'Ben seni bizden bile daha çok seviyorum' demişti filmde de, sen bayılmıştın bu lafa. İşte o filmde birde Robin Williams vardı, 'hasta yatağında ölümü bekleyen biri' olarak. Sen onu öyle görünce 'En korktuğum şey, yalnız ölmek. ölürken elimi ne olur tut sevgilim, sakın bırakma tamam mı?' demiştin de, ben bir güzel paylamıştım seni 'Sus, böyle konuşma bak fena olucak' diye...
Bu anı hatırlayıpta kafayı sıyırmamak mümkün mü? Ne çok korkardın 'yalnız' ölmekten. Yanında olamadım, elini tutamadım, son kez öpüp, koklayamadım seni. Affet ne olur, affet!.. Sadece ben değil, kimse olamadı yanında. Kimse tutamadı elini. O tarafa geçerken yalnızdın. O kahrolası metal yığını öylesine hırpalamış ki o öpmelere doyamadığım bedenini, kazadan hemen birkaç saniye sonra gitmişsin. Offfffff offffff!!!
En berbat kısmı da bana 'kırgın' gitmen. Seni ne çok sevdiğimi, hala nasıl aşık olduğumu bilemeden gitmen. Herşeyi mahvettim, biliyorum. Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim... Seni seviyorum, seni seviyorum...
yok yok daha fazla devam edemeyeceğim sevgilim. Bak sana bir mektup yazdım, kızlar bugün öğlene doğru getirirler oraya. yani 'mezarına'. ben getiremezdim, biliyorsun o kadarına dayanamam. hayır hayır, 'mezarını' görmeye dayanamam, mümkün değil dayanamam.
mutlaka günün birinde hayatıma biri girecektir. Evet, yeniden sevebilirim belki. Ama yerine sevemem!... bunu bil tamam mı, bunu bil!...
Biliyorum, böyle 'arabesk' şeyler yazmam hiç hoşuna gitmedi. Sen Cem Yılmaz'dan, Jim Carrey'den bile daha çok güldürürdün beni, yüzümde hep koca bir gülümsemeyle dolanayım isterdin. Ama artık hiçbir şeye içten gülemiyorum. Olmuyor, elimde değil. Şu hale bak, seni üzen, inciten benim, birde hiç utanmadan dert yanıyorum hala 'içten gülemiyormuşum' pehhh.. Bir zahmet güleme yani, bide gülseydin!...
Benim kendimle didişmelerim bitmez. Biliyorum sen bu nevrotik hallerime, abuk davranışlarıma da bayılırdın. Bende her halinle seviyordum seni, biliyorum hep aksini yaptım. Affet lütfen, affet yalvarırım.
Sen mektubu oku, burdan yazdıklarımı boşver. Dediğim gibi çok içtim, o yüzden saçmalıyor olabilirim. Sen 'huzur içinde, ışık içinde uyumana' devam et, bende ağlamaya devam edeceğim bir elimde şarap kadehi, fonda çalan en sevdiğin şarkılardan 'moon river' la.
P.S. I love you... XXXOOO
- speed_of_pain
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 531
- Kayıt: 19 Ara 2005 01:00
- Konum: from hell
ne kadar az sorgularsam o kadar az aglıyorum... sorgulamayı bıraktıgımdan berı enson ne zaman agladım hatırlamıyorum ve cıdden mutluyum .. artık agadıgım zamanları hatırlamadıgım ıcın
nefret ettim kendimden acının hızını bıraktıgı ızlerı yoketmek ıstedım defalarca neden dıye sordum kendime NEDEN... neden hala mutluluk maskesı takmıs bır depresıf ım
Varoluş biçimim sorgulama üzerine kurulu. Herşeyi sorguluyan bir yapım var. Bu durumu kontrol edemiyorum, ama bende ağlamayla bi bağlantısı yok olayın ne yazık ki. Ha bu beni yıpratıyo evet..de işte ağlatmıyo.. Aynen çok uzun zamandır ağlamıorum, yıllar oldu diyebilirim. Bazen ağlasam da rahatlasam dediğim oluyor. Zaman zaman ağlayabilmek de lazım.
Everything under the sun is in tune, but the sun is eclipsed by the moon.