King Crimson

Yabancı Müzik Grupları
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Cryotechnics
Üye
Üye
Mesajlar: 1
Kayıt: 29 Haz 2005 00:00
Konum: İstanbul

King Crimson

Mesaj gönderen Cryotechnics »

Yahu bu adamlara bu zamana kadar hiçbirşey yazılmamasına inanamıyorum...

Progressive Rock grubu, türü icat edenlerden. Art Rock da derler, doğrudur. Robert Fripp tarafından kuruldu. 1969 - In the Court Of The Crimson King, 2003 - The Power To Believe... her zaman iyi müzik yapmış ve rock müziğin aslında sınırsız bir tarz olduğu tezinin bir numaralı savunma silahı olmuştur, ki öyledir de. Soundlarının bu kadar farklı olmasında frippertronicsin ve mellotron kullanımının da etkisi hat safhadadır bence. Eski grup derler, ancak şahsi kanaatimce Robert Fripp'in Les Paul gitarları dışında grup bünyesinde eskiyen hiçbirşey yoktur.

Adrian Belew bu grubun asıl yaratıcı gücü gibi gelmiştir bana hep. Bir Indiscipline, Facts of Life, en azından ne yazmak istediğini bilen ve istediğini iyi yazan bir adamdır.

Bill Bruford'un 25 sene çalmış bulunduğu gruptur. 97'de Earthworks ağır bastırınca yerine perküsyoncu Pat Mastelotto geçmiştir. 94'te Tony Levin yerine Trey Gunn gruba katılmıştır, periyodik olarak dağılan ve eleman değiştirip tekrar kurulan bir gruptur. Robert Fripp ve 81'de gruba giren Adrian Belew sabit kalmıştır.

Bu grubu çoğunluk Epitaph'la bilir, ki bu grubun ispanyol dörtlüsüne (akdeniz akşamları'nın akorları) yazılmış bir parçayla tanınması en başından falsodur. (epitaph Bye transpoze, biliyorum.) Ayrıca bana komik gelen bir unsur vardır ki, en azından benim karşılaştığım kadarıyla, bu grubun adını bilen çoktur (nereden duyuyorlarsa artık), ama dinleyen yoktur. Ve adamlar gerçekten -gerçekten- daha önce 1 dk bile dinlemedikleri gruplar hakkında konuşmaktadırlar. Komik bir durumdur. Sevenlerini tenzih ederim.

Epitaph
Üye
Üye
Mesajlar: 50
Kayıt: 18 Oca 2005 01:00
Konum: İstanbul
İletişim:

Mesaj gönderen Epitaph »

bana KingCrimson denir akan sular durur kelimeler hissler hiç birşey bnm KingCrimson a olan aşk ötesi duygularımı açıklayamaz.

KingCrimson allahtır

Epitaph
Üye
Üye
Mesajlar: 50
Kayıt: 18 Oca 2005 01:00
Konum: İstanbul
İletişim:

Re: King Crimson

Mesaj gönderen Epitaph »

[quote="Cryotechnics"]Yahu bu adamlara bu zamana kadar hiçbirşey yazılmamasına inanamıyorum...
quote] inan bence...bunun böyle olması gerek aslında...hiç yazılmaması..

213
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 2368
Kayıt: 30 Ağu 2004 00:00
Konum: Beleş bi mezardan

Re: King Crimson

Mesaj gönderen 213 »

Epitaph yazdı:
Cryotechnics yazdı:Yahu bu adamlara bu zamana kadar hiçbirşey yazılmamasına inanamıyorum...
quote] inan bence...bunun böyle olması gerek aslında...hiç yazılmaması..
+1
ayrıca dinleyici kitlesinin neler hissettiği çok öenmli KC dinlerken...çok çok farklı bir atmosfer teşkil ediyor çünkü
Boşlukta kemiklerin kanattığı karanlık; Sürekli geceye bölünen saatlerin asıldığı yer. Kıyı boyunca çalınan sabah:Esrik tin.Sehpada unuttum başımı, us yitik..

Kullanıcı avatarı
morvedelisi
Üye
Üye
Mesajlar: 245
Kayıt: 24 Oca 2003 01:00
Konum: izmir
İletişim:

Mesaj gönderen morvedelisi »

King Crimson..üstüne tanımam..

Kullanıcı avatarı
deathster
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 625
Kayıt: 09 Kas 2004 01:00
Konum: Tekirdağ

Mesaj gönderen deathster »

bu kadar sadistçe rifleri ve tonları nerden nasıl çıkartıolar anlamış değilim. ayrıca çalarken yaptıkları cambazlıklarda cabası. bu adamlar gerçekten ilah
Thousand of cars and a million guitars, Screaming with power in the air, Weve found the place where the decibels race, This army of rock will be there

http://www.myspace.com/firewind DİNLE!!!

Kullanıcı avatarı
RapunZelle
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 710
Kayıt: 30 Eyl 2006 00:00
Konum: izmir

Mesaj gönderen RapunZelle »

epitaph şarkısı beni ağlatırdı zamanında, o kadar duygu yüklü ...
"...Let me drown within this river, let me drown in this deep silence...

Kullanıcı avatarı
Rockingirl
Üye
Üye
Mesajlar: 211
Kayıt: 24 Mar 2005 01:00
Konum: istanbul
İletişim:

Mesaj gönderen Rockingirl »

Epitaph yazdı:bana KingCrimson denir akan sular durur kelimeler hissler hiç birşey bnm KingCrimson a olan aşk ötesi duygularımı açıklayamaz.
Nickinden belli canım :)
Severim o şarkıyı ben de. (Epitaph) Fazla uzun geliyor ama insanı ağlatıyor nerdeyse.
Supergirls dont cry...
Supergirls just fly...

Kullanıcı avatarı
King_Crimson
Üye
Üye
Mesajlar: 12
Kayıt: 08 Mar 2007 01:00
Konum: Kayseri

Mesaj gönderen King_Crimson »

In The Court Of The Crimson King (1969)





Elimden geldiğince grubun ilk albümünü tanıtmaya çalışacağım zira bu albümün benim için yeri apayrıdır.
Yıl 1969. Robert Fripp isimli genç müzisyen yanına bir ozanı, bir basçıyı- aynı zamanda vokal yapan bir abimizdir bu-, mükemmel bir davulcuyu ve mellotroncuyu (mellotron ne abi?!) alarak işe başlar.
Eğer müziğin stilinden bahsedeceksek progressive rock ın miladıdır bu albüm. "Abi bak ben Dream Theater dinliyorum ben, progresifçi oldum, bak Pain Of Salvation progresifin kalıplarını aşmış, Opeth jazz death prog, Tool da alternatif mathematich prog metal yapıyomuş yauvv" diyen tayfanın öncülüğünü bu albümle yapmıştır.
Muhteşem lirikler, müzisyenlerin muhteşem uyumu;müziğin akışı içerisindeki mükemmeliyet dinleyenlerini sürpriz bir şekilde afallatır..
King Crimson bu albümüyle bir yol açmıştır ve açılan bu yoldan binlerce grup geçmiştir, geçmeye de devam edecektir.
Bu albüm King Crimson'ın platin plak alan tek albümüdür. Ve yine kanımca en güzel albümüdür.
King Crimson'ın bütün albümleri hakkında eleştiri yapabilirsiniz, bu böyle değil şöyle olmalıydı diyebilirsiniz ama bu albüm hakkında eleştiri yapamazsınız. Çünkü eleştirilemeyecek kadar güzel bir albümdür ve sayısız müzisyeni müziğe başlatmış bir ekoldür bu albüm.
Birbirinden güzel beş parçayı dinlerken karşınızda her biri bir deha olan müzisyenlere şapka çıkartırsınız ve ancak bu kadar güzel olabilir dersiniz belki de.
O derece harika bir albümdür, albümü dinlemeyip kapağa bakmak bile insana çoğu şeyi anlatır, hissettirir...

In The Wake Of Poseidon (1970)



1970 tarihli ikinci King Crimson albümü. 7 albümlük büyük konseptin Konseptin ikinci halkası! İlk albümdeki kadrodan farklı olarak bu albümde Cadence and Cascade parçasında Gordon Haskell amcamız vokal yapıyor. İlk albümle hemen hemen aynı temada olan parçalar gözümüze çarpıyor bu albümde. 21st Century Schizoid Man ile Pictures of A City; Epitaph ile In The Wake Of Poseidon aynı temada. Neşeli bir parça olan Cat Food albümdeki sırıtan parçalardan. Devils Triangle ile son noktayı koyuyor albümümüzde. Albümün finalinde The Court Of The Crimson King in notalarını tekrar duyuyoruz. Mellotron (bir tür klavye cihazı) kullanımı bu albümde doruklarda geziniyor. İlk albümün gölgesinde kaldığını da eklemeden geçmeyelim.


Lizard (1970)



Ve sirkte solarize müzik eşliğinde albüm başlar. Circus parçasındaki piyano partisyonları; gitarın tonuyla birleşen harika bir vokal sizi müziğe esir eder. Artık sirkin içine girdiniz; çıkmak yok!!! Parçanın ortalarında gelen üflemeli çalgının solosu sizi müzikal orgazma sürükler...

Evet efendim, albümdeki favori şarkım budur. Ardından gelen parçaların da bundan aşağı kalır yanı yok tabi ki. Lizard hariç diğer parçalar ılımlı ve akustiktir. Böyle olması da onları daha bir özel yapar.

Efsane Lizard parçasında ünlü progressive rock grubu Yes'in sesi Jon Anderson amcamız konuk vokal olarak yer almaktadır. Mükemmel bir caz rock eseriyle karşı karşıyayız!!! Bas Gitarın kullanımı olsun, orkestrasyonlar olsun işte bu dedirtir. Bu parçanın "narananananananaa" kısmında Beatles a gönderme yapıldığını okumuştum önceden. Doğrudur, Beatles dinlemedim ama neyse.

Albüm iki tane efsane parçayı baarındırması açısından -Lizard ve Cirkus- çok önemlidir. Albümü dinlemeseniz bile bu iki parçaya gerekli ehemmiyeti göstereceğinizden eminim;)


Islands (1971)



Grubun bariz bir şekilde uçtuğu albüm. Sailors Tale deki gitar solo psikopattır, bu parçayı dinlemeyen bir müzksever daha olmasın!!! Açılış parçası Formentera Lady damardan giriyor ve bünyede içinden çıkılmayacak bir etki bırakıyor. Prelude: Song Of The Gulls ise tipik bir klasik müzik eseri. Kesinlikle dinlenilmesi gerekir. The Letters ve finalde son vuruşu gerçekleştiren parçalar da harika. Ama her babayiğit sevemez bu albümü.

Larks' Tongues In Aspic (1973)



Keman (David Cross) ve gitarın (Robert Fripp) konuşturulduğu klasik prog rock eseri. Sakin bir girişin ardından müzik şiddetini arttırır ve volume düğmesine gider eliniz ister istemez. Book Of Saturday ise ilk parça Larks' Tongues Part 1 den sonra dinleyiciyi dinlerdirme babındadır. Elem ve keder veren bir temaya sahiptir. Ardında başlayan Exiles yavaş yavaş kanımızı uyuşturur. Gitar ve keman sevişmeye başlar. Damardan giren bu iki enstrüman arabesk vari bir hüzün verir. Easy Money ile kendinize geldiğinizi sanarsınız ama yanılıyorsunuzdur. Çünkü ardından gelen bomba önce sizi patlatır; sonradan da kendi patlar. (The Talking Drum). Bu parçanın tamamen doğaçlama olduğunu düşünürüm nedense. Ah be babalar, ne büyük müzisyenlersiniz öyle!!! Larks Tongues Part 2 ise albümün özeti gibidir.


Starless And Bible Black (1974)





Grubun yetmişli yıllarda çıkarmış olup da en az sevilen albümü şahsımca budur. Lakin bu albümde farklı bir can yakıcılık ve müzikal kalite vardır. Keman bu albümde bir önceki albüm kadar vurucu değildir. Ama Fracture ve The Night Watch gibi klasik ve insanı bozan parçaları bünyesinde barındırır. Hatta en sevdiğim KC parçalarından birisi -The Night Watch- bu albümdedir. Albümle aynı ismi taşıyan parçadaki Wetton'un bas gitar notaları ders niteliğindedir.

Red (1974)



Kızıl Kral'ın kırılma noktası olarak adlandırılır bu albüm. Fripp imzalı harika bir enstürmantal ile albüm açılır ve üflemelilerle bezenmiş harika Fallen Angel ile devam eder. One More Red Nightmare de davullar kulağınıza takılır. Providence den sonra gelen efsane parça Starless ile albüm sona erer. Starless deki gitarın ağlaması ve mükemmel bir şekilde inşa edilmiş müzikal altyapı albümü anlatmak için yeterlidir. çünkü kimilerine göre grubun en iyi albümü bu albümdür. Aynı zamanda grubun en sert albümüdür. Grunge tarzının bu albümden türediği ekşisözlükte de bazı yazarlar tarafından belirtilmiştir.

Üstad Robert Fripp bu albümden sonra grubu dağıtmıştır
Ne şeriat, ne tariykat, ne hakikat, ne türe! Süremez hükmünü bunlar yaşadıkça bu küre! Cahilin korku kokan defterini Tanrı düre! Marifet mahkemesinde verilen hükme göre, Cennet iflas eder, efsane-i adem

213
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 2368
Kayıt: 30 Ağu 2004 00:00
Konum: Beleş bi mezardan

Mesaj gönderen 213 »

King Crimson - Eyes Wide Open konserini herkese tavsiye ederim.Kusursuz bir konser.Gerçek müzik adina hersey var.
Boşlukta kemiklerin kanattığı karanlık; Sürekli geceye bölünen saatlerin asıldığı yer. Kıyı boyunca çalınan sabah:Esrik tin.Sehpada unuttum başımı, us yitik..

Kullanıcı avatarı
YuuKo
Üye
Üye
Mesajlar: 147
Kayıt: 23 Tem 2007 00:00
Konum: Ankara.

Mesaj gönderen YuuKo »

Discipline albümündeki gitar-bas-davul performansları iyidir.
Bu adamların bir sürü müthiş şarkısı vardır ama Epitaph ve Starless adında iki parçaları vardır ki; büyük hayranlık uyandırır.
Ayrıca In the Court of the Crimson King dinledikçe değere binen bir KC albümüdür kanımca. En iyi albüm olup olmadığı tartışılır keza Red gibi.
Bir de albüm kapakları vs. hoş .
En son YuuKo tarafından 09 Şub 2008 12:53 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Confusion will be my epitaph.

213
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 2368
Kayıt: 30 Ağu 2004 00:00
Konum: Beleş bi mezardan

Mesaj gönderen 213 »

replica yazdı:bu kadar sadistçe rifleri ve tonları nerden nasıl çıkartıolar anlamış değilim. ayrıca çalarken yaptıkları cambazlıklarda cabası. bu adamlar gerçekten ilah
adamların takılmadığı olay yok :)
anladın sen:)
Yoksa sağlam kafayla çıkmaz bu müzik.
Boşlukta kemiklerin kanattığı karanlık; Sürekli geceye bölünen saatlerin asıldığı yer. Kıyı boyunca çalınan sabah:Esrik tin.Sehpada unuttum başımı, us yitik..

Cevapla