sevdiğiniz şairler - siirler

Tavsiye kitaplar, dergiler, gazeteler, köşe yazıları ve yorumlar...
Kullanıcı avatarı
demakrotive
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 573
Kayıt: 16 Oca 2005 01:00
Konum: Ankara - Balıkesir

Mesaj gönderen demakrotive »

Merdiven

Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak...

Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta,
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...

Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?

Bu bir lisan-ı hafidir ki ruha dolmakta,
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...

Ahmet Haşim ..
şıp şıp şıp şıp şıp şıp... (damlaya,damlaya damlaya damlaya damlaya..) okyanus oldum dum dum dum dum dum tak dum ta tak..

Kullanıcı avatarı
whatsername
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 1072
Kayıt: 28 Oca 2006 01:00

Mesaj gönderen whatsername »

An Gelir

an gelir
paldır küldür yıkılır bulutlar
gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet
o eski heyecan ölür
an gelir biter muhabbet
şarkılar susar heves kalmaz
şatârâbân ölür

şarabın gazabından kork
çünkü fena kırmızıdır
kan tutar / tutan ölür
sokaklar kuşatılmış
karakollar taranır
yağmurda bir militan ölür

an gelir
ömrünün hırsızıdır
her ölen pişman ölür
hep yanlış anlaşılmıştır
hayalleri yasaklanmış
an gelir şimşek yalar
masmavi dehşetiyle siyaset meydanını
direkler çatırdar yalnızlıktan
sehpada pir sultan ölür

son umut kırılmıştır
kaf dağı'nın ardındaki
ne selam artık ne sabah
kimseler bilmez nerdeler
namlı masal sevdalıları
evvel zaman içinde
kalbur saman ölür
kubbelerde uğuldar bâkî
çeşmelerden akar sinan
an gelir
-lâ ilâhe illallah-
kanunî süleyman ölür

görünmez bir mezarlıktır zaman
şairler dolaşır saf saf
tenhalarında şiir söyleyerek
kim duysa / korkudan ölür
-tahrip gücü yüksek-
saatlı bir bombadır patlar
an gelir
attilâ ilhan ölür

Attila İlhan
Lasciate mi cantare

Kullanıcı avatarı
herhangi_biri
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 909
Kayıt: 04 Şub 2006 01:00
Konum: far far away
İletişim:

Mesaj gönderen herhangi_biri »

MEKTUP
Senden sonra
Her köşemden tutuldum rüzgara
Her gece yarısı
Gözlerim gözaltında
Keşfedildi artık
Bütün sıgınaklarım

Ve hayatı derin soludugumda
Sahte tutanaklar uzatıyor hakkımda

Hem uzak
Hem yakın
Dolaşık yollardayım
Senden kalan koyakların

Sayma saatleri kursun gibi üstüme
Oyalandıgım bahcenin
Topragına akma

Bu kırbaç zamanlara direnirken
Bazen birikiyor
Bazen azalıyırom sana


Güler Kazmacı
-_-MiDineTte-_- hiç bir yıldız yok gökyüzün de ulaşamayacagımız...

Kullanıcı avatarı
herhangi_biri
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 909
Kayıt: 04 Şub 2006 01:00
Konum: far far away
İletişim:

Mesaj gönderen herhangi_biri »

HAYRET
Nasıl yumaklandın içimde böyle
Deli
Nasıl oldu da görmedim
Yüregimdeki elini

Acımasız dünyanın
Fahişe sokaklarından
Cıglık cıglıga kacarken

Kendime sarılıp saklanırken
Mutsuz cocuklugumun
Buz saçaklı çatılarından

Gelecekten kenara cekilip
Kaçar gibi uzaklaşırken
Tutkulu tuzaklardan

Kuru ciceklere
Denizsiz sandallara
Ve kanatsız kuslara
Sunarken tenimi

Bulutlara gizlemişken
Islak yüzümü gözümü

Sen
Nasıl etinde de yakaladın
Ve yeniden ürettin beni…

Güler Kazmacı
-_-MiDineTte-_- hiç bir yıldız yok gökyüzün de ulaşamayacagımız...

Kullanıcı avatarı
krbn_dss
Üye
Üye
Mesajlar: 8
Kayıt: 23 Haz 2006 00:00
Konum: ankaraa

Mesaj gönderen krbn_dss »

herhangi_biri yazdı:
krbn_dss yazdı:Nazım Hikmet'in ''Hayatı Iskalama Lüksün Yok Senin!'' şiiri güzel...
keske şiiri bzmle pylaassaydn!!

HAYATI ISKALAMA LÜKSÜN YOK SENiN !

Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.

Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan "Bu kuşun kanadı neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin.

İki ucu keskin bıçaktır bu işin...

Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman...

Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. İyi halin cezanda indirim sağlamaz.

Sen, "Ama senin için şunu yaptım" derken o, "şunu yapmadın" diye cevap verecektir ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır.

Üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın.Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. "Peki o ne yaptı" deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu. Bir insan eksik yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak İçin uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için?

Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın.

Her zaman ki gibi yaşayacaksın sen. "Acılara tutunarak" yaşamayı öğreneli çok oldu. Hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki.... Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor. Kitap okurken de mutlu oluyorsun Unuttun mu? Kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana...

Yine içeceksin rakını balığın yanında. Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası...


Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun asıl olan yürektir. "Yürek sesi ne?" bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu...

Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini...

Nazım Hikmet RAN

Kullanıcı avatarı
herhangi_biri
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 909
Kayıt: 04 Şub 2006 01:00
Konum: far far away
İletişim:

Mesaj gönderen herhangi_biri »

ÖZLEM
Yaz gününde serin sabahlar gibi
Nefesimde bir esinti
Ya da bir mapusun
Evinin kilimini bile düşünmesi misali
Her halinle özlüyorum seni

Sen beni kendimle bırakınca
Kentin kalbi atmıyor sanki
Uykularım bir kuyunun dibi
Uyanmalar anlamsız duruyor
Gülüşlerim acının maskesi

Ellerimden akıp gidiyor baksa eller
Degmiyor tenimin ücgenine
Sözün ruhuna gecmiyor
Ve her insanın baskısında
Gözlerin geliyor aklıma
Ki simdi antartika

Sokaga atılmıs bir kedi kadar
Şaşkın bir kederdeyim
Özlem yorganım oldu
Ve unutulmak bütün günlerim
-_-MiDineTte-_- hiç bir yıldız yok gökyüzün de ulaşamayacagımız...

Kullanıcı avatarı
Papi
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 1731
Kayıt: 20 Haz 2005 00:00
Konum: edirne

Mesaj gönderen Papi »

krbn_dss yazdı:
herhangi_biri yazdı:
krbn_dss yazdı:Nazım Hikmet'in ''Hayatı Iskalama Lüksün Yok Senin!'' şiiri güzel...
keske şiiri bzmle pylaassaydn!!

HAYATI ISKALAMA LÜKSÜN YOK SENiN !

Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.

Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan "Bu kuşun kanadı neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin.

İki ucu keskin bıçaktır bu işin...

Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman...

Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. İyi halin cezanda indirim sağlamaz.

Sen, "Ama senin için şunu yaptım" derken o, "şunu yapmadın" diye cevap verecektir ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır.

Üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın.Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. "Peki o ne yaptı" deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu. Bir insan eksik yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak İçin uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için?

Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın.

Her zaman ki gibi yaşayacaksın sen. "Acılara tutunarak" yaşamayı öğreneli çok oldu. Hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki.... Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor. Kitap okurken de mutlu oluyorsun Unuttun mu? Kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana...

Yine içeceksin rakını balığın yanında. Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası...


Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun asıl olan yürektir. "Yürek sesi ne?" bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu...

Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini...

Nazım Hikmet RAN

:003 güzel şiirdir..
büyüdük mü yani?büyüyünce her şeyin farklı olacağını biliyordum ama bu kadarını beklemiyordum.mesala beni hep seveceksin sanıyordum.

Kullanıcı avatarı
Papi
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 1731
Kayıt: 20 Haz 2005 00:00
Konum: edirne

Mesaj gönderen Papi »

Yalnız Kaldın mı


Sen yalnız kaldın mı hiç;
Hani insanın içine inceden bir sızı gelir ya...
O işte benim kalbimde
Bazen öyle bir titriyor ki engel olamıyorum...
O kadar söylüyorum senin bir sevgilin var seni de seviyor diye!
Ama sanki o beni duymuyor...
Kulaklarını kapatıyor beni duymak istemiyor...
Ve sanki bana...
O seni sevmiyor diyecekte!
Buna onun da dayanamayacağını bildiği için söyleyemiyor..

Arda Serdar Koçer
büyüdük mü yani?büyüyünce her şeyin farklı olacağını biliyordum ama bu kadarını beklemiyordum.mesala beni hep seveceksin sanıyordum.

Kullanıcı avatarı
yalnizgezen
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 883
Kayıt: 21 Mar 2006 01:00

Mesaj gönderen yalnizgezen »

Papi yazdı:Yalnız Kaldın mı


Sen yalnız kaldın mı hiç;
Hani insanın içine inceden bir sızı gelir ya...
O işte benim kalbimde
Bazen öyle bir titriyor ki engel olamıyorum...
O kadar söylüyorum senin bir sevgilin var seni de seviyor diye!
Ama sanki o beni duymuyor...
Kulaklarını kapatıyor beni duymak istemiyor...
Ve sanki bana...
O seni sevmiyor diyecekte!
Buna onun da dayanamayacağını bildiği için söyleyemiyor..

Arda Serdar Koçer
güzelmiş....
ben bir mülteciyim
kendi yüreğimden başka
sığınacak yerim yok yurdum yok
tüm kitapların arasında kurutulup saklanan
anılarla dolu bir yerdeyim....

0v3r
Üye
Üye
Mesajlar: 43
Kayıt: 24 Haz 2006 00:00
Konum: Ankara

Mesaj gönderen 0v3r »

Allah Kahretsin

Bu böyle sürüp gitmeyecek biliyorum
Bir sabah bir dilencinin avuçlarına bırakacağım kalbimi
Kim ne derse desin!
Tahammülüm kalmadı artık
Bıktım seni sensiz yaşamaktan
Nasılsa döneceğin yok senin
Çıldıracağım bu gidişle
Allah kahretsin! ..

Durup durup seninle gezdiğim yerlerde dolaşıyorum
Sanki köşe başından sen çıkacaksın
Sanki duraklarda beni bekliyorsun
Geçen gün birine rastladım aynı sokakta
Saçları sen gözleri sen kaşları sen
Koştum heyecanla peşinden
Ve hayatımda ilk defa bir tokat yedim senin yüzünden
Allah kahretsin! ...


Dünya ateşler içinde
Savaşlar almış başını gidiyor
Afrika'da insanlar açlıktan ölüyor
Bense bu gidişle sensizlikten öleceğim
Umurunda mı senin?
Kimbilir hangi cehennemdesin?
Allah kahretsin! ..

Hangi masaya otursam
Senin sevdiğin içikiyi koyuyorlar önüme
Vazomda hep senin sevdiğin çiçekler
Ve dudaklarımda hep senin sevdiğin şarkılar
Senin doğumgünlerini kutluyorum senden habersiz
Ve her sabah dualar ediyorum mutluluğun için
Ne yapsam, ne etsem, nereye gitsem
Ecel gibi peşimdesin
Allah kahretsin! ..


İşte böyle bir sevda benimkisi
Bu zamanda, bu devirde
Haklısın adam olacağım yok benim
En güzeli artık son vermek bu hayata
En korkunç uçurumlardan bırakmak kendimi
Ya da en yüksek tepelerden
En uçsuz bucaksız denizlere bırakmak bedenimi
Ama içimde sen varsın
Ya sana bir şey olursa?
Allah kahretsin! ..

Ahmet Selçuk İlkan

Kullanıcı avatarı
yalnizgezen
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 883
Kayıt: 21 Mar 2006 01:00

Mesaj gönderen yalnizgezen »

0v3r yazdı:Allah Kahretsin

Bu böyle sürüp gitmeyecek biliyorum
Bir sabah bir dilencinin avuçlarına bırakacağım kalbimi
Kim ne derse desin!
Tahammülüm kalmadı artık
Bıktım seni sensiz yaşamaktan
Nasılsa döneceğin yok senin
Çıldıracağım bu gidişle
Allah kahretsin! ..

Durup durup seninle gezdiğim yerlerde dolaşıyorum
Sanki köşe başından sen çıkacaksın
Sanki duraklarda beni bekliyorsun
Geçen gün birine rastladım aynı sokakta
Saçları sen gözleri sen kaşları sen
Koştum heyecanla peşinden
Ve hayatımda ilk defa bir tokat yedim senin yüzünden
Allah kahretsin! ...


Dünya ateşler içinde
Savaşlar almış başını gidiyor
Afrika'da insanlar açlıktan ölüyor
Bense bu gidişle sensizlikten öleceğim
Umurunda mı senin?
Kimbilir hangi cehennemdesin?
Allah kahretsin! ..

Hangi masaya otursam
Senin sevdiğin içikiyi koyuyorlar önüme
Vazomda hep senin sevdiğin çiçekler
Ve dudaklarımda hep senin sevdiğin şarkılar
Senin doğumgünlerini kutluyorum senden habersiz
Ve her sabah dualar ediyorum mutluluğun için
Ne yapsam, ne etsem, nereye gitsem
Ecel gibi peşimdesin
Allah kahretsin! ..


İşte böyle bir sevda benimkisi
Bu zamanda, bu devirde
Haklısın adam olacağım yok benim
En güzeli artık son vermek bu hayata
En korkunç uçurumlardan bırakmak kendimi
Ya da en yüksek tepelerden
En uçsuz bucaksız denizlere bırakmak bedenimi
Ama içimde sen varsın
Ya sana bir şey olursa?
Allah kahretsin! ..

Ahmet Selçuk İlkan
supermis ya :( sevdım valla ben yazmak ısterdım bole bı tane ama nerde bızde o yetenek..... :-D
ben bir mülteciyim
kendi yüreğimden başka
sığınacak yerim yok yurdum yok
tüm kitapların arasında kurutulup saklanan
anılarla dolu bir yerdeyim....

0v3r
Üye
Üye
Mesajlar: 43
Kayıt: 24 Haz 2006 00:00
Konum: Ankara

Mesaj gönderen 0v3r »

Sen şiir yazmaya başla belki sendede ortaya çıkmamış bi cevher vardır :005
En son 0v3r tarafından 28 Haz 2006 01:07 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.

Kullanıcı avatarı
yalnizgezen
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 883
Kayıt: 21 Mar 2006 01:00

Mesaj gönderen yalnizgezen »

0v3r yazdı:Sen şiir yazmaya başla belki sendede bi ortaya çıkmamış bi cevher vardır :005
bendee :-D neyse denıcem bakalım neler olcak :-D
ben bir mülteciyim
kendi yüreğimden başka
sığınacak yerim yok yurdum yok
tüm kitapların arasında kurutulup saklanan
anılarla dolu bir yerdeyim....

Kullanıcı avatarı
Papi
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 1731
Kayıt: 20 Haz 2005 00:00
Konum: edirne

Mesaj gönderen Papi »

Şemsiye



tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla

anımsar mısın bilmem
yağmurun bardaktan
boşanırcasına yağdığı o günü
hani şemsiyeyi iyice çekip başımıza
dudaklarımla hesaplamıştım
yüz ölçümünü

nicedir sokağa çıkarmıyorum
şemsiyeyi
korkuyorum çünkü
kapısı açık kafaesinden
uçan bir kanarya gibi
beni ikinci kez terk etmenden

yanıt alamayacağımıbilsem bile
yanına gidip
sorarım hergün şemsiyeye
altında elele
nasıl görünürdük diye
büyüdük mü yani?büyüyünce her şeyin farklı olacağını biliyordum ama bu kadarını beklemiyordum.mesala beni hep seveceksin sanıyordum.

Kullanıcı avatarı
herhangi_biri
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 909
Kayıt: 04 Şub 2006 01:00
Konum: far far away
İletişim:

Mesaj gönderen herhangi_biri »

sen benm hem aşk hem hayat maceramn birinci kahramanısn.
yapacak ne cok seyimz war diye düsünüyorm.
Ne kadarına yeteck ömrümüz bilmiyorm;
ama hayata ve aşka dair ne warsa hepsini yasamak istiyorm seninle.


(...)

zaman bizim elimizde,ne kadarını kullanrsk o kadar uzun olacak ömrümüz.
ve giderken bu dünyadn ardımızda
yasamadıgmz seyleri degil,
her anı birlikteligmzle,
aşkımızla dolu bi hayat bırakacagz.
ne dersn?
önce yasayıp sonra ölürmüsn benimle?
-_-MiDineTte-_- hiç bir yıldız yok gökyüzün de ulaşamayacagımız...

Kullanıcı avatarı
Papi
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 1731
Kayıt: 20 Haz 2005 00:00
Konum: edirne

Mesaj gönderen Papi »

Bana Gel



Yüreğin daralırsa bir gün
Nefessiz kalırsan bedeninde
Sığamazsan evlere, odalara
Göz yaşların saklanamazsa gözlerinin ardında
Bana gel.
Bir soluklan yüreğimde
Belki huzur bulursun
Sevdiğin ellerimde.
Belki kendini görürsün
Gülen gözlerimde...
Hayat tuzaklarla dolu
Bazen yanarsın.
Bazen yanlış ta yaparsın.
Belki iyi olur sonu
Başka bir kapı açarsın...

Unutur mu yüreğin
Çare var mı kaçmaya
Bir cevap buldun mu ki
Kaybetmekten korkmaya...

Yalnız kalırsan bir gün
Sevdiklerin uzaktaysa senden
Ve dört duvar arasında yankılanan
Yalnız senin sesinse duyduğun
Bana gel.
Neden diye sormam.
Bilirim yalnızlığın ne demek olduğunu.
Yalnız yenmez
Soğur yemek tabağında
Yalnız gülünmez
Sadece yalnız ağlanır.
İster gülmeye
İster ağlamaya gel.
Bil ki bu yürek
İncitmez seni.
Ömür boyu saklar sevgini...

Belki özlersin de
Sebepsiz sürükler ayakların seni bana
Kapımın zilini çalarsın yine
Ansızın gecenin karanlığında.
Geldiğin gibi usulca gideceğini bilirim
Ama hazırdır yerin.
Doğru muydu, yanlış mıydı
Bir vardı, bir yoktu
Elimizde ne kaldı
Geriye bakmak hafifletti mi acımızı?
Kül etti, duman etti.
Bu sevda çok yaktı canımızı.

Sevdiğini de bilirim
Özlediğini de.
Dilinin ucuna kadar gelip
Bana gel diyemediğini de.
Yine de gelmezsen, anlarım.
Güçlü olmak gerek bazen
Belki kabullenmek.
Kaldır başını göğe
Belki de aradığın bir melek.

Biraz kırgın, biraz yorgun
Gülen yüzü solmuş, yüreği vurgun.
Yanlış zamanlarda,yanlış adamlar sevmiş
Gözlerinin içinde ışığı sönmüş...

Bir gün, hayat ağırlaşırsa omuzlarımda
Anlatamazsam kimseye
Ya da çok özlersem.
Güzel şeyler yapmışsam
Paylaşmak istersem.
Hala sevdiğini görmek istersem
Gelebilir miyim sana.

Kızıl bir akşamüstü
Tatlı bir meltem gibi
Dokunur mu ellerin saçlarıma...

Tükenir elbet, gün de tükenir
Ömür de.
Aşktan da çalar zaman
Hatıralardan da.
Şimdi bütün sevdalarına bir sigara yak.
Hasretle çek dumanını içine.
Ama yalnız beni düşün
O dumanın hayalinde.
Yalnız beni özle, nefesinde.
Sigaran kalmadıysa eğer
Bana gel.
Sigara içmem
Ama saklıyorum senin için bir tane.....

Kerem Alışık


oooff..kafam oldu yav :003 :003 o bilmio ama 2mizin şiiri :D
büyüdük mü yani?büyüyünce her şeyin farklı olacağını biliyordum ama bu kadarını beklemiyordum.mesala beni hep seveceksin sanıyordum.

Kullanıcı avatarı
yalnizgezen
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 883
Kayıt: 21 Mar 2006 01:00

Mesaj gönderen yalnizgezen »

Papi yazdı:Bana Gel



Yüreğin daralırsa bir gün
Nefessiz kalırsan bedeninde
Sığamazsan evlere, odalara
Göz yaşların saklanamazsa gözlerinin ardında
Bana gel.
Bir soluklan yüreğimde
Belki huzur bulursun
Sevdiğin ellerimde.
Belki kendini görürsün
Gülen gözlerimde...
Hayat tuzaklarla dolu
Bazen yanarsın.
Bazen yanlış ta yaparsın.
Belki iyi olur sonu
Başka bir kapı açarsın...

Unutur mu yüreğin
Çare var mı kaçmaya
Bir cevap buldun mu ki
Kaybetmekten korkmaya...

Yalnız kalırsan bir gün
Sevdiklerin uzaktaysa senden
Ve dört duvar arasında yankılanan
Yalnız senin sesinse duyduğun
Bana gel.
Neden diye sormam.
Bilirim yalnızlığın ne demek olduğunu.
Yalnız yenmez
Soğur yemek tabağında
Yalnız gülünmez
Sadece yalnız ağlanır.
İster gülmeye
İster ağlamaya gel.
Bil ki bu yürek
İncitmez seni.
Ömür boyu saklar sevgini...

Belki özlersin de
Sebepsiz sürükler ayakların seni bana
Kapımın zilini çalarsın yine
Ansızın gecenin karanlığında.
Geldiğin gibi usulca gideceğini bilirim
Ama hazırdır yerin.
Doğru muydu, yanlış mıydı
Bir vardı, bir yoktu
Elimizde ne kaldı
Geriye bakmak hafifletti mi acımızı?
Kül etti, duman etti.
Bu sevda çok yaktı canımızı.

Sevdiğini de bilirim
Özlediğini de.
Dilinin ucuna kadar gelip
Bana gel diyemediğini de.
Yine de gelmezsen, anlarım.
Güçlü olmak gerek bazen
Belki kabullenmek.
Kaldır başını göğe
Belki de aradığın bir melek.

Biraz kırgın, biraz yorgun
Gülen yüzü solmuş, yüreği vurgun.
Yanlış zamanlarda,yanlış adamlar sevmiş
Gözlerinin içinde ışığı sönmüş...

Bir gün, hayat ağırlaşırsa omuzlarımda
Anlatamazsam kimseye
Ya da çok özlersem.
Güzel şeyler yapmışsam
Paylaşmak istersem.
Hala sevdiğini görmek istersem
Gelebilir miyim sana.

Kızıl bir akşamüstü
Tatlı bir meltem gibi
Dokunur mu ellerin saçlarıma...

Tükenir elbet, gün de tükenir
Ömür de.
Aşktan da çalar zaman
Hatıralardan da.
Şimdi bütün sevdalarına bir sigara yak.
Hasretle çek dumanını içine.
Ama yalnız beni düşün
O dumanın hayalinde.
Yalnız beni özle, nefesinde.
Sigaran kalmadıysa eğer
Bana gel.
Sigara içmem
Ama saklıyorum senin için bir tane.....

Kerem Alışık


oooff..kafam oldu yav :003 :003 o bilmio ama 2mizin şiiri :D

süpermiş... bir gün bnde şiir yazcam... :010
ben bir mülteciyim
kendi yüreğimden başka
sığınacak yerim yok yurdum yok
tüm kitapların arasında kurutulup saklanan
anılarla dolu bir yerdeyim....

Kullanıcı avatarı
PembeKelebeK
Üye
Üye
Mesajlar: 39
Kayıt: 01 Tem 2006 00:00
Konum: nerdense nerden......

Mesaj gönderen PembeKelebeK »

Yalnız Bir Opera / Murathan Mungan

ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim

imrendiğin, öfkelendiğin
kızdığın ya da kıskandığın diyelim
yani yaşamışlık sandığın
Geçmişim
dile dökülmeyenin tenhalığında
kaçırılan bakışlarda
gündeliğin başıboş ayrıntılarında
zaman zaman geri tepip duruyordu. Ve elbet üzerinde durulmuyordu.
Sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun, biraz daha
fazla sevdiğim, biraz daha önem verdiğim.

Başlangıçta doğruydu belki. Sıradan bir serüven, ratsgele bir ilişki
gibi başlayıp, gün günden hayatıma yayılan, büyüyüp kök salan ,
benliğimi kavrayıp, varlığımı ele geçiren bir aşka bedellendin.
Ve hala bilmiyordun sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
Anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana
Bütün kazananlar gibi
Terk ettin


Yaz başıydı gittiğinde. Ardından, senin için üç lirik parça
yazmaya karar vermiştim. Kimsesiz bir yazdı. Yoktun. Kimsesizdim.
Çıkılmış bir yolun ilk durağında bir mevsim bekledim durdum.
Çünkü ben aşkın bütün çağlarından geliyordum.


Sanırım lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu
yüzündeki küskün kedere, gür kirpiklerinin altından
kısık lambalar gibi ışıyan gözlerine
çerçevesine sığmayan
munis, sokulgan, hüzünlü resimlerine
lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu


Yaz başıydı gittiğinde. Sersemletici bir rüzgar gibi geçmişti
Mayıs. Seni bir şiire düşündükçe kanat gibi, tüy gibi, dokunmak gibi
uçucu ve yumuşak şeyler geliyordu aklıma. Önceki şiirlerimde hiç kullanmadığım bu sözcük usulca düşüyordu bir kağıt aklığına, belki de
ilk kez giriyordu yazdıklarıma, hayatıma.
Yaz başıydı gittiğinde. Bir aşkın ilk günleriydi daha. Aşk mıydı,
değil miydi? Bunu o günler kim bilebilirdi? "Eylül'de aynı yerde ve
aynı insan olmamı isteyen" notunu buldum kapımda. Altına saat: 16.00
diye yazmıştın, ve saat 16.04'tü onu bulduğumda.

Daha o gün anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını
Takvim tutmazlığını
Aramızda bir düşman gibi duran
Zaman'ı
Daha o gün anlamalıydım
Benim sana erken
Senin bana geç kaldığını


Gittin. Koca bir yaz girdi aramıza. Yaz ve getirdikleri.
Döndüğünde eksik, noksan bir şeyler başlamıştı. Sanki yaz, birbirimizi görmediğimiz o üç ay, alıp götürmüştü bir şeyleri hayatımızdan, olmamıştı, eksik
kalmıştı.
Kırılmış bir şeyi onarır gibi başladık yarım kalmış
arkadaşlığımıza. Adımlarımız tutuk, yüreğimiz çekingen, körler gibi tutunuyor, dilsizler gibi bakışıyorduk.
Sanki ufacık birşey olsa birbirimizden kaçacaktık.

Fotoromansız, trüksüz, hilesiz, klişesiz bir beraberlikti bizimki.
Zamanla gözlerimiz açıldı, dilimiz çözüldü güvenle ilerledik birbirimize.

Gittin.şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza. Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana.


Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.
Birbirine uzanamayan
Boşlukta iki yalnız yıldız gibi
Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca
Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız
Ne kalacak bizden?
bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim su kırık dökük şiirim
Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında
Ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden
Bizden diyorum, ikimizden
Ne kalacak?

Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları
gibiyiz. Umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada bir
şey bulduğunda neyi, ne yapacağını bilemeyen çocuklar gibi.
Artık hiçbir duygusunu anlamayan çocuklar gibi
Ve elbet biz de bu aşkla büyüyecek
Her şeyi bir başka aşka erteleyeceğiz

kış başlıyor sevgilim
hoşnutsuzluğumun kışı başlıyor
bir yaz daha geçti hiçbir şey anlamadan
oysa yapacak ne çok şey vardı
ve ne kadar az zaman
kış başlıyor sevgilim
iyi bak kendine
gözlerindeki usul şefkati
teslim etme kimseye, hiçbir şeye
upuzun bir kış başlıyor sevgilim
ayrılığımızın kışı başlıyor
Giriyoruz kara ve soğuk bir mevsime...
jeden morgen wenn ich erwache erlebe ich die allergrößte freude: nämlich başak zu sein..

Burhan_abi
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 582
Kayıt: 27 Mar 2006 00:00
Konum: Kocaeli
İletişim:

Uyan Türkiye!.

Mesaj gönderen Burhan_abi »

Uyan Türkiye!. / Abdurrahim Karakoç

Bu bir cinnet krizi, gerçekler yolunuyor
Gönül parkımızdaki çiçekler yolunuyor
Kuzular yolunuyor, ördekler yolunuyor
Kazlar tüyünü döktü, uyan artık Türkiye!.
Iğdır'da şafak söktü, uyan artık Türkiye!.

Üç siyasi tecavüz, üç ortağın niyeti
Yapılan her yanlışta millet öder diyeti
Koru hukukumuzu, koru cumhuriyeti
Şerefimiz diz çöktü, uyan artık Türkiye!.
Rize'de şafak söktü, uyan artık Türkiye!.

Namaslu can derdinde, soyguncu mavi turda
Sosyete pazarında bütün eller uçkurda
Yabancı müfettişler ne halt ediyor burda?.
Yeter, uyanma vakti, uyan artık Türkiye!.
Ağrı'da şafak söktü, uyan artık Türkiye!.

Kimse senin adına borç alıp ruh satmasın
İşsiz, bunalmış gençler aklını oynatmasın
Çifte pasaportlular memleketi satmasın
Her zillet seni yaktı, uyan artık Türkiye!.
Sinop'ta şafak söktü, uyan artık Türkiye!.

Aldanma yalancının yalanına bir daha
Sarılma denenmişin yılanına bir daha
Yol verme haydutların talanına bir daha
Bayrağın boyun büktü, uyan artık Türkiye!.
İzmit'te şafak söktü, uyan artık Türkiye!.

Dünümüz yağmalandı, yarınlar ipotekli
Sevip büyüttüğümüz torunlar ipotekli
Elif'ler, Alparslan'lar, Harun'lar ipotekli
Kokla bak tuzlar koktu, uyan artık Türkiye!.
Muğla'da şafak söktü, uyan artık Türkiye!.

Avrupa sevdalısı âşıktan hayır gelmez
Ayının elindeki kaşıktan hayır gelmez
Teslim tünelindeki ışıktan hayır gelmez
Uyurken yılan soktu, uyan artık Türkiye!.
Mersin'de şafak söktü, uyan artık Türkiye!.

Kartel medya narkozu uyuşturmasın sizi
Hoyrat örselemesin, buruşturmasın sizi
Sistem birbirinizle vuruşturmasın sizi
Gök gürler-şimşek çaktı, uyan artık Türkiye!.
Hatay'da şafak söktü, uyan artık Türkiye!.

Sütü bozuk olmayan çok sever milletini
Hiç emdirmez kanını ve yedirmez etini
Kaybetmez inancını, çiğnetmez iffetini
Uykun pek fazla çekti, uyan artık Türkiye!.
Urfa'da şafak söktü, uyan artık Türkiye!.

Utansın paramızı pul yapan büyükbaşlar
Kesmesin yolumuzu küp başlar, kayık başlar
Bu sözlerim sizedir hür başlar, ayık başlar
Ahlar semaya çıktı, uyan artık Türkiye!.
Sivas'ta şafak söktü, uyan artık Türkiye!.

Doktor bizden olmalı, ilaç bizden olmalı
Başımıza giyecek her taç bizden olmalı
Ufuk bizden olmalı, miraç bizden olmalı
Dağlara sisler çöktü, uyan artık Türkiye!.
Konya'da şafak söktü, uyan artık Türkiye!.

Gel ki görkemli birlik birlikte gerçekleşsin
Gel ki Anadolu'da huzur rüzgârı essin
Gel ki leş kargaları korksun, sesini kessin
Mazlum canından bıktı, uyan artık Türkiye!.
Her yerde şafak söktü, uyan artık Türkiye!.
"Namazını kıl Ölüm gelmeden...!"

"Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden ibarettir.."

Kullanıcı avatarı
herhangi_biri
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 909
Kayıt: 04 Şub 2006 01:00
Konum: far far away
İletişim:

Mesaj gönderen herhangi_biri »

Hâtıralar

Bilmem ki hâtıralar,
Ne istersiniz benden,
Gelir gelmez sonbahar?

Bu kanad çırpış neden?
Cama vuracak ne var
Ey eski hâtıralar

Sanmayın güller açar,
Bülbül değildir öten;
Bu rüzgâr başka rüzgâr

Ne istersiniz benden,
Bilmem ki hâtıralar,
Gelir gelmez sonbahar?


Cahit Sıtkı Tarancı
-_-MiDineTte-_- hiç bir yıldız yok gökyüzün de ulaşamayacagımız...

Kullanıcı avatarı
fanta
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 1316
Kayıt: 18 Eki 2004 00:00
Konum: ...........
İletişim:

Mesaj gönderen fanta »

Eğer



O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması
mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.

Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
en güzel yerde başlatılsaydı eğer.

Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer

Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin kalbiyse eğer.

Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.

O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.

Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.

Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardı eğer.

Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de
kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.

Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.

Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.

CAN YÜCEL
edison bile pişman...

Kullanıcı avatarı
Papi
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 1731
Kayıt: 20 Haz 2005 00:00
Konum: edirne

Mesaj gönderen Papi »

"Eğer" .. cok güzel bi şiir yha..
büyüdük mü yani?büyüyünce her şeyin farklı olacağını biliyordum ama bu kadarını beklemiyordum.mesala beni hep seveceksin sanıyordum.

Kullanıcı avatarı
endoplazmikjan
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 720
Kayıt: 11 Nis 2006 00:00
Konum: böök þeher..

Mesaj gönderen endoplazmikjan »

morjan yazdı:Eðer



O kadar da önemli deðildir býrakýp gitmeler,
arkalarýnda doldurulmasý
mümkün olmayan boþluklar býrakýlmasaydý eðer.

Dayanýlmasý o kadar da zor deðildir, büyük ayrýlýklar bile,
en güzel yerde baþlatýlsaydý eðer.

Utanýlacak bir þey deðildir aðlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaþý eðer

Yüz kýzartýcý bir suç deðildir hýrsýzlýk,
çalýnan birinin kalbiyse eðer.

Korkulacak bir yaný yoktur aþklarýn,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eðer.

O kadar da yürek burkmazdý alýþýlmýþ bir ses,
hiçbir zaman duyulmasaydý eðer.

Daha çabuk unuturdu belki su sýzdýrmayan sarýlmalar,
kara sevdayla sarýp sarmalanmasalardý eðer.

Belirsizliðe yelken açardý iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardý eðer.

Çabuk unutulurdu ýslak bir öpücüðün yakýcý tadý belki de
kalp, göðüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eðer.

Yerini baþka þeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylaþýlmasaydý eðer.

Düþlere bile kar yaðmazdý hiçbir zaman,
meydan savaþlarýnda korkular, aþký aðýr yaralamasaydý eðer.

CAN YÜCEL
:005 :015
® KendÝ ÜstümdE BiR DoðrU, KendisinE YönelmeM GerekeN BiR YasA TanýmýyoruM..

Kullanıcı avatarı
betul
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 361
Kayıt: 11 Eyl 2005 00:00
Konum: baslasam bilemiyorum..

Mesaj gönderen betul »

YALNIZ BİR OPERA


Ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
Yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
Oysa bilmediğin birşey vardı sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim

İmrendiğin, öfkelendiğin
Kızdığın, ya da kıskandığın diyelim
Yani yaşamışlık sandığın
Geçmişim
Dile dökülmeyenin tenhalığında
Kaçırılan bakışlarda
Gündeliğin başıboş ayrıntılarında
Zaman zaman geri tepip duruyordu.
Ve elbet üzerinde durulmuyordu.
Sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun,
Biraz daha fazla sevdiğim, biraz daha önem verdiğim.
Başlangıçta doğruydu belki.
Sıradan bir serüven, rastgele bir ilişki gibi başlayıp,
Günden güne hayatıma yayılan, varlığımı ele geçiren,
Büyüyüp kök salan bir aşka bedellendin.
Ve hala bilmiyordun sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
Anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana
Bütün kazananlar gibi
Terk ettin.

Yaz başıydı gittiğinde, ardından,
Senin için üç lirik parca yazmaya karar vermistim.
Kimsesiz bir yazdı. Yoktun. Kimsesizdim.
Çıkılmış bir yolun ilk durağında bir mevsim bekledim durdum.
Çünkü ben aşkın bütün çağlarından geliyordum.
Sanırım lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu
Yüzündeki kuşkun kedere, gür kirpiklerinin altından
Kısık lambalar gibi ışıyan gözlerine
Çerçevesine sığmayan
Munis, sokulgan, hüzünlü resimlerine
Lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu.

Yaz başıydı gittiğinde. Sersemletici bir rüzgar gibi geçmişti Mayıs.
Seni bir şiire düşündükçe
Kanat gibi, tüy gibi, dokunmak gibi
Ucucu ve yumuşak şeyler geliyordu aklıma.
Önceki şiirlerimde hiç kullanmadığım bu sözcük
Usulca düşüyordu bir kağıt aklığına,
Belkide ilk kez giriyordu yazdıklarıma, hayatıma.
Yaz başıydı gittiğinde. Bir aşkın ilk günleriydi daha.
Aşk mıydı, değil miydi? Bunu o günler kim bilebilirdi?
'Eylül'de aynı yerde ve aynı insan olmamı isteyen' notunu buldum kapımda.
Altına saat: 16.00 diye yazmıştın, ve 16.04'tü onu bulduğumda.
Daha o gün anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını
Takvim tutmazlığını
Aramızda bir düşman gibi duran zamanı
Daha o gün anlamalıydım
Benim sana erken
Senin bana geç kaldığını.

Gittin. Koca bir yaz girdi aramıza. Yaz ve getirdikleri.
Döndüğünde eksik, noksan bir şeyler başlamıştı.
Sanki yaz, birbirimizi görmediğimiz o üç ay,
Alıp götürmüştü bir şeyleri hayatımızdan, olmamıştı, eksik kalmıstı.
Kırılmış bir şeyi onarır gibi başladık yarım kalmış arkadaşlığımıza.
Adımlarımız tutuk, yüreğimiz çekingen, körler gibi tutunuyor, dilsizler gibi
bakışıyorduk.
Sanki ufacık bir şey olsa birbirimizden kaçacaktık.
Fotoromansız, trüksüz, hilesiz, klişesiz bir beraberlikti bizimki.
Zamanla gözlerimiz açıldı, dilimiz çözüldü güvenle ilerledik birbirimize.
Gittin. Şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza.
Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana.
Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.
Birbirine uzanamayan
Boşlukta iki yalnız yıldız gibi
Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca
Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız
Ne kalacak bizden?
Bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim şu kırık dökük şiirim
Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında
Ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden
Bizden diyorum, ikimizden
Ne kalacak?

Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları gibiyiz.
Umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada
Bir şey bulduğunda neyi, ne yapacağını bilmeyen çocuklar gibi
Ve elbet biz de bu aşkta büyüyecek
Her şeyi bir başka aşka erteleyeceğiz.

Kış başlıyor sevgilim
Hoşnutsuzluğumun kışı başlıyor
Bir yaz daha geçti hiçbir şey anlamadan
Oysa yapacak ne çok şey vardı
Ve ne kadar az zaman
Kış başlıyor sevgilim
İyi bak kendine
Gözlerindeki usul şefkati
Teslim etme kimseye, hiçbir şeye
Upuzun bir kış başlıyor sevgilim
Ayrılığımızın kışı başlıyor
Giriyoruz kara ve soğuk bir mevsime.

Kitaplara sarılmak, dostlarla konuşmak,
Yazıya oturup sonu gelmeyen cümleler kurmak,
Camdan dışarı bakıp puslu şarkılar mırıldanmak....
Böyle zamanlarda her şey birbirinin yerini alır
Çünkü her şey bir o kadar anlamsızdır
İçimizdeki ıssızlığı dolduramaz hiçbir oyun
Para etmez kendimizi avutmak için bulduğumuz numaralar
Bir aşkı yaşatan ayrıntları nereye saklayacağınızı bilemezsiniz
Çıplak bir yara gibi sızlar paylastığımız anlar,
Eşyalar gözünüzün önünde durur birlikte yarattığınız alışkanlıklar
Korkarsınız sözcüklerden, sessizlikten de; bakamazsınız aynalara,
Çağrışımlarla ödeşemezsiniz.

Dışarda hayat düşmandır size
İçeride odalara sığamazken siz, kendiniz
Bir ayrılığın ilk günleridir daha
Her şey asılı kalmıştır bitkisel bir yalnızlıkta
Gün boyu hiçbir şey yapmadan oturup
Kulak verdiğiniz saat tiktakları
Kaplar tekin olmayan göğümüzü
Geçici bir dinginlik, düzmece bir erinç
Suyu boşalmış bir havuz, fişten çekilmiş bir alet kadar tehlikesiz
Bakınıp dururken duvarlara
Boş bir çuval gibi, çalmayan bir org gibi, plastik bir çicek,
Unutulmuş bir oyuncak, eski bir çerçeve gibi, hani,
Unutsam eşyanın gürültüsünü, nesnelerin dünyasında
Kendime bir yer bulsam, dediğimiz zamanlar gibi
Kendimizin içinden yeni bir kendimiz çıkarmaya zorlandığımız anlar gibi
Yeni bir iklime, yeni bir kente, bir tutkunluk haline, bir trafik kazasına,
Başımıza gelmiş bir felakete, iskenceye çekilmeye, ameliyata alınmaya
Kendimizi hazırlar gibi.

Yani dayanmak ve katlanmak için silkelerken bütün benliğimizi
Ama öyle sessiz baktığımız duvarlar gibi olmaya çalışırken,
Ve kazanmış görünürken derinliğimizi
Ne zaman ki, yeniden canlanır bağışlamasız belleğimizde
Bir anın, yalnızca bir anın bütün bir hayatı kapladığı anlar
O tiktaklar kadar önemsiz kalır şimdi
Hayatımıza verdiğimiz bütün anlamlar
Göremeseniz de, bilirsiniz
Hiç yakın olmamışsınızdır intihara bu kadar.

Bana zamandan söz ediyorlar
Gelip size zamandan söz ederler
Yaraları nasıl sardığından, ya da her şeye nasıl iyi geldiğinden.
Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden.
Hepsini bilirsiniz zaten, bir işe yaramadığını bildiğiniz gibi.
Dahası onalar da bilirler.
Ama yine de güç verir bazı sözler, sözcükler, öyle düşünürler.
Bittiğine kendini inandırmak, ayrılığın gerçeğine katlanmak, sırtınızdaki
hançeri çıkartmak, Yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle yeniden karşılaşmak
kolay değildir elbet.
Kolay değildir bunlarla baş etmek, uğruna içinizi öldürmek.
Zaman alır.
Zaman alır sizden bunların yükünü
O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, açılar dibe
çöker.
Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir.
Bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir.
O boşluk doldu sanırsınız
Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir.

Gün gelir bir gün
Başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide
O eski ağrı
Ansızın geri teper.
Dilerim geri teper.
Yoksa gerçekten bitmissinizdir.

Zamanla yerleşir yaşadıkların, yeniden konumlanır, çoğalır anlamları, önemi
kavranır.
Bir zamanlar anlamadan yaşadığın şey, çok sonra değerini kazanır.
Yokluğu derin ve sürekli bir sızı halini alır.
Oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık
Mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan
Her şeye iyi gelen zaman sizi kanatır
Ölmuş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla
Günlerin dökümünü yap
Benim senden, senin benden habersiz alıp verdiklerini
Kim bilebilir ikimizden başka?
Sözcüklerin ve sessizliklerin yeri iyi ayarlanmış
Bir ilişkiyi, duyguların birliğini,
Bir aşkı beraberlik haline getiren kendiliğindenliği
Yani günlerimiz aydınlıkken kaçırdığımız her şeyi bir düşün
Emek ve aşkla güzelleştirilmiş bir dünya
Şimdi ağır ağır batıyor ve yokluğa karışıyor
Orada olmuş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla
Bunlar da bir işe yaramadıysa
Demek yangından kurtarılacak hiçbir şey kalmamış aramızda.

Bu şiire başladığımda nerde,
Şimdi nerdeyim?
Solgun yollardan geçtim.
Bakışımlı mevsimlerden
İkindi yağmurlarını bekleyen
Yaz sonu hüzünlerinden
Gün günden puslu pencerelere benzeyen gözlerim
Geçti her cağın bitki örtüsünden
Oysa şimdi içimin yıkanmış taşlığından
Bakarken dünyaya
Yangınlarla bayındır kentler gibiyim:
Çicek adlarını ezberlemekten geldim
Eski şarkıları, sarhoşların ve suçluların
Unuttuklarını hatırlamaktan
Uzun uzak yolları tarif etmekten
Haydutluktan ve melankoliden
Giderken ya da dönerken atlanan esiklerden
Duyarlığın gece mekteplerinden geldim
Bütünlemeli çocukluklarıyla geçti
Gençliğimin rüzgara verdiğim yılları
Gökummaların ve içdökmelerin vaktinden geldim.

Bu şiire başladığımda nerde,
Şimdi nerdeyim?
Yaram vardı, bir de sözcükler
Sonra vaat edilmiş topraklar gibi
Sayfalar ve günler
Işık istiyordu yalnızlığım
Kötülükler imparatorluğunda bir tek şiir yazmayı biliyordum
İlerledikçe...Kaybolup gittin bu şiirin derinliklerinde
Aşk ve Acı usul usul eriyen bir kandil gibi söndü daha şiir bitmeden.
Karardı dizeler.
Aşk...Bitti. Soldu şiir.

Büyük bir şaşkınlık kaldı o fırtınalı günlerden
Daha önce de başka şiirlerde konaklamıştım
Ağır sınavlar vermiştim değişen ruh iklimlerinde
Ask yalnız bir operadır, biliyordum:
Operada bir gece uyudum, hiç uyanmadım.
Barbarların seyrettiği trapezlerden geçtim
Her adımda boynumdan bir fular düşüyordu
El kadar gökyüzü mendil kadar ufuk
Birlikte çıkalan yolların yazgısıdır:
Eksiliyorduk
Mataramda tuzlu suyla, oteller kentinden geldim
Her otelde biraz eksilip, biraz artarak
Yani çoğalarak
Tahvil ve senetlerini intiharlarla değiştirenlerin
Birahaneler ve bankalar üzerine kurulu hayatlarında
Ağır ve acı tanıklıklardan
Geçerek geldim. Terli ve kirliydim.
Sonra tımarhanelerde tımar edilen ruhum
Maskeler ve çiçekler biriktiriyordu
Linç edilerek öldürülenlerin hayat hikayelerini de...
Korsan yazıları, kara şiirleri, gizli kitapları
Ve açık hayatları seviyordu.
Buraya gelirken
Uzun uzak yollar için her menzilde at değiştirdim
Atlarla birlikte terledim yolları ve geceleri
Ödünç almadım hiç kimseden hicbir şeyi
Çıplak ve sahici yaşayıp çıplak ve sahici ölmek için panayır yerleri...
panayır yerleri...
Ölü kelebekler...
Ölü kelebekler...
Sonra dünyanın bütün sinemalarında bütün filmleri seyrettim.

Adım onların adının yanına yazılmasın diye
Acı çekecek yerlerimi yok etmeden
Acıyla baş etmeyi öğrendim.
Yoksa bu kadar konuşabilir miydim?
İpek yollarında kuzey yıldızı
Aşkın kuzey yıldızı
Sanırsın durduğun yerde
Ya da yol üstündedir
Oysa çocukluktan kalma gökyüzünde hileli zar
Ölü yanardağlar, ölü yıldızlar
Ve toy yaşın bilmediği hesap: ışık hızı.

Aşkın bir yolu vardır
Her yaşta başka türlü geçilen
Aşkın bir yolu vardır
Her yaşta biraz gecikilen
Gökyüzünde yalnız bir yıldız arar gözler
Gözlerim
Aşkın kuzey yıldızıdır bu
Yazları daha iyi görülen
Ben, öteki, bir diğeri ona doğru ilerler
İlerlerim
Zamanla anlarsın bu bir yanılsama
Ölü şairlerin imgelerinden kalma
Sen de değilsin. O da değil
Kuzey yıldızı daha uzakta
Yeniden yollara düşerler
Düşerim
Bir şiir yaşatır her şeyi yaşamın anlamı solduğunda
Ben yoluma devam ederim. Bitmemiş bir şiirin ortasında
Darmadağınık imgeler, sözcükler ve kafiyeler
Yaşamsa yerli yerinde
Yerli yerinde her şey
Şimdi her şey doludizgin ve çoğul
Şimdi her şey kesintisiz ve sürekli bir devrim gibi
Şimdi her şey yeniden
Yüreğim, o eski aşk kalesi
Yepyeni bir mazi yarattı sözcüklerin gücünden
Dönüp ardıma bakıyorum
Yoksun sen
Ey Sanat! Her şeyi hayata dönüştüren.


MURATHAN MUNGAN



biRaz uzun biR şiiRdiR ama kesinLikLe okumaya değeR..PembeKelebeK te yasmıs geRci bu siiRi ama oRjinaLi buduR..okuyun ama yhaa cidden supeR..!
Rüya ile gercegin arafında..Hep iyinin,askın tarafında..

Kullanıcı avatarı
rahibe_teresa
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 715
Kayıt: 16 Kas 2005 01:00
Konum: izmiR_

Mesaj gönderen rahibe_teresa »

arkadaş zekai özger'in şiirlerini çok severim ben...
en sevdiğim şiiride budur:

AŞKLA SANA

alnını
dağ ateşiyle ısıtan
yüzünü
kanla yıkayan dostum
senin
uyurken dudağında gülümseyen bordo gül
benim kalbimi harmanlayan isyan olsun
şimdi dingin gövdende
uğultuyla büyüyen sessizlik
birgün benim elimde
patlamaya sabırsız mavzer olsun

başını omzuma yasla
göğsümde taşıyayım seni
gövdem gövdene can olsun

söyle bana ey
ölümün açıklayıcı pervanesi
hangi yavru tek başına yiğittir
hangi yangın bir başına söndürülür
ah herkes susuyor
hiçkimse bilmiyor içimin yangınını
ah herkes mi susuyor
kalbimi kalbine bağladım dostum
ah herkes mi susuyor
kalbi kalbimize benzeyen dostlar
bir çarmıh gibi bırakıyorken kendini dünyaya
hayatın ateş renkli kelebekleri
bir bir tutuluyorken korkunç koleksiyonlar için
ah herkes mi susuyor

bağırsam içimdeki dehşeti
hırsım deler mi toprağı
beni
acısıyla onduran
dostumu
aşkla vurduran hayat
sana
yaşananla harlanan bağrımın sevdasını akıttım
dünyanın yeni baharına
çatlarken kadim güneş
bağrım delinirken fidanların kanıyla
anamın doğurgan karnıdır diye
sevgilimin sütlenecek göğsüdür diye
dostumun üretken gülüdür diye
sana bağlandım
sana sarıldım

beni umutsuz koma
tarihle avutma beni
çünki aşkla sınanmışım sana
sana yangınla, suyla, ateşle
ölümle, yaprakla, şiirle sınanmışım
ey yaşarken kanayan acı
şimşekli gök, tufan, kan fırtınası
uçurum kıyısında hızla büyüyen ot
yapraksız bir ölümün anısı için
körpecik kuzuların derisi için
beni tarihle avutma
umutsuz koma beni

akıtsam deliren sevdamı
köpürür mü hayatı besleyen su
ey benim
yedi başlı kartalım
her başını
bir dağ başlangıcında koyanım
senin
böyle diri bir akarsu gibi kıvrılan gövdendir
bizim aşkımızı solduranların korkusu
çünki elbette bir su
kendi akacağı toprağın sertliğini bilir
ve suyun gövdesiyle yırtılınca toprak
artık ırmak mı ne denir
işte devrim
ona benzer bir akışın hızına denir

yarın ne olur bilirim ben
bahar gelir, otlar büyür
ölüm de yapraklanır
bir dağ bulur uzun uzun bakarım
bir çam ağacı gölgesi
güzel kokular veren
bir damla güneş görünce
sana da gülümseyeceğim yarın

şimdi senin uzanıp yattığın otlarda
yarın yeni bir yeşillik büyüyecek
\\ kimdi giden kimdi kalan giden mi suçluduR heR zaman.. //

Cevapla