Küçük İskender...
- orphanedland_x
- Üye
- Mesajlar: 198
- Kayıt: 01 Şub 2006 01:00
- Konum: ne idüğü belirsiz biyer
Küçük İskender...
bu aralar cok sardı.... biras deli ama bence harika bi yazar..
- orphanedland_x
- Üye
- Mesajlar: 198
- Kayıt: 01 Şub 2006 01:00
- Konum: ne idüğü belirsiz biyer
ahaha)))
neyse küçük iskender in şiirleri gerçekten iyi.
birinin peşindeyim ben; tanımsız bıraktığım birinin. sessizliğin doyurduğu, biçimli ve endişeli birinin. düşüncelerimi zapteden, kelimelerimi korkutan birinin. yanında huzurlu uyuduğum, mutlu uyandığım birinin. onunla olmakla, onunla birlikte yaşamakla gizli bir gurur duyduğum, asla kıskançlığa ya da sahiplenmeye dönüşmeyen bir tutkuyla bağlandığım birinin. onu arıyorum göğe her baktığımda; bir melek gibi uzanıp yüzüme dokunacağını tasarlıyorum. bütün aşkların payına düşen şiddetten arınmış, başkalarına aynı/ birbirimize farklı koktuğumuz bir sevginin yolu bu. cesaretimi ondan alıyorum pervasızca ve yine ona ben cesaret veriyorum mücadele ruhunda. bir sır gibi saklıyoruz misafirliğimizi. hüzün bitince geri döneceğiz çağımıza. insanlığa karışmaya hazır yapışık kalpler taşıyoruz aşkımızda. bizim aşkımız hakikaten beden gücü gerektiriyor akıl kadar. yapacak çok işimiz var. dövüşecek çok düşmanımız var. kucaklayacak çok arkadaşımız var. bizim sebebimiz bu. bizim fazlalığımız bu. belki de iksirimiz. kanayan yüzlerle çevrili bir gezegende, fırtınaya karışan bellek tozlarımızla, erdemlerimizle, ideallerimizle ayaktayız. yalan söylemiyorum
bir nedeni yok. yalnızca öptüm.
evet, sen de isterdin sanırım huzurlu yaşayabileceğin bir hayatın planlarını yapabilmeyi; kolaya indirgenmiş, biraz fazlayı aşırılıkta aramayan, ölçülü bir heyecanla kritersiz bir maceraya aday kahraman olmayı. rüzgara dur, yağmura yağma, mevsime değiş demeyi; doğru, hepimizde biraz tanrıyı kıskanmak var galiba. bütün günahlar da buradan kaynaklanıyor adeta. hırslarımızın, çekincelerimizin odağı burası. kazanmaktan çok, kaybetmeyi göze alabiliyoruz. çikolata bile kurtlanabilir. dondurma erir. çiçek solar. galiba önemli olan, onları yerinde yaşamak, yerinde korumak! birer hatıraya dönüşseler bile! kaç ölüme kaç doğuma şahit olduğunu hatırlayabiliyor musun? sevmek, ifade edebilmek kadar, ifadeyi unutmamaktır da.
şimdi sessizce uzaklaşmalıyım. çünkü beni anlamadığını, anlamak için uğraşmadığını, hatta bunu önemsemediğini biliyorum. aynı otobandaydık ve birimiz birimizin yanından geçip gitti. hafızasızlığı, gurur saymanın adil yanı! . hangimiz süratliydik; önemi kalmadı. hangimiz daha özveriliydik; bunun da.. umarım mutlu olursun. bunu bir çöküntü anında da söylemiyorum. hiç kimse aldatmadı ötekini; yalnızca böyleydik işte! . yüzüme öyle bakma nefretle,
bir nedeni yok. yalnızca öptüm.
neyse küçük iskender in şiirleri gerçekten iyi.
birinin peşindeyim ben; tanımsız bıraktığım birinin. sessizliğin doyurduğu, biçimli ve endişeli birinin. düşüncelerimi zapteden, kelimelerimi korkutan birinin. yanında huzurlu uyuduğum, mutlu uyandığım birinin. onunla olmakla, onunla birlikte yaşamakla gizli bir gurur duyduğum, asla kıskançlığa ya da sahiplenmeye dönüşmeyen bir tutkuyla bağlandığım birinin. onu arıyorum göğe her baktığımda; bir melek gibi uzanıp yüzüme dokunacağını tasarlıyorum. bütün aşkların payına düşen şiddetten arınmış, başkalarına aynı/ birbirimize farklı koktuğumuz bir sevginin yolu bu. cesaretimi ondan alıyorum pervasızca ve yine ona ben cesaret veriyorum mücadele ruhunda. bir sır gibi saklıyoruz misafirliğimizi. hüzün bitince geri döneceğiz çağımıza. insanlığa karışmaya hazır yapışık kalpler taşıyoruz aşkımızda. bizim aşkımız hakikaten beden gücü gerektiriyor akıl kadar. yapacak çok işimiz var. dövüşecek çok düşmanımız var. kucaklayacak çok arkadaşımız var. bizim sebebimiz bu. bizim fazlalığımız bu. belki de iksirimiz. kanayan yüzlerle çevrili bir gezegende, fırtınaya karışan bellek tozlarımızla, erdemlerimizle, ideallerimizle ayaktayız. yalan söylemiyorum
bir nedeni yok. yalnızca öptüm.
evet, sen de isterdin sanırım huzurlu yaşayabileceğin bir hayatın planlarını yapabilmeyi; kolaya indirgenmiş, biraz fazlayı aşırılıkta aramayan, ölçülü bir heyecanla kritersiz bir maceraya aday kahraman olmayı. rüzgara dur, yağmura yağma, mevsime değiş demeyi; doğru, hepimizde biraz tanrıyı kıskanmak var galiba. bütün günahlar da buradan kaynaklanıyor adeta. hırslarımızın, çekincelerimizin odağı burası. kazanmaktan çok, kaybetmeyi göze alabiliyoruz. çikolata bile kurtlanabilir. dondurma erir. çiçek solar. galiba önemli olan, onları yerinde yaşamak, yerinde korumak! birer hatıraya dönüşseler bile! kaç ölüme kaç doğuma şahit olduğunu hatırlayabiliyor musun? sevmek, ifade edebilmek kadar, ifadeyi unutmamaktır da.
şimdi sessizce uzaklaşmalıyım. çünkü beni anlamadığını, anlamak için uğraşmadığını, hatta bunu önemsemediğini biliyorum. aynı otobandaydık ve birimiz birimizin yanından geçip gitti. hafızasızlığı, gurur saymanın adil yanı! . hangimiz süratliydik; önemi kalmadı. hangimiz daha özveriliydik; bunun da.. umarım mutlu olursun. bunu bir çöküntü anında da söylemiyorum. hiç kimse aldatmadı ötekini; yalnızca böyleydik işte! . yüzüme öyle bakma nefretle,
bir nedeni yok. yalnızca öptüm.
- mavisakal_kan
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 707
- Kayıt: 25 Şub 2004 01:00
- Konum: krynn
- İletişim:
- purplesheep13
- Üye
- Mesajlar: 12
- Kayıt: 26 Ağu 2006 00:00
ç o k a y ı p b i r ş e y m u t l u l u k
Katlanarak çözülüyor terkedilmiş bahçelerdeki
kuyular; oralardaki çocuk ölüleri - ölü gürültüleri,
Bakın ben herkesi öldürmedim
hatta sevmedim ceddime bıçak çekmeyen hiç kimseyi
Şimdi tam vaktidir, söylemeliyim o
Ötekim'den nefret eden insanlara ezberlettiğim
ezberlettikçe kirlettiğim cümleyi:
Çok ayıp bir şey mutluluk
Eğer bir dosta giderken geceyarısı
ona uzatacağın elinde gelincikler varsa ve
arkana sakladığın elinde taşıyorsan hâlâ hançerini
15 ekim 2003
Katlanarak çözülüyor terkedilmiş bahçelerdeki
kuyular; oralardaki çocuk ölüleri - ölü gürültüleri,
Bakın ben herkesi öldürmedim
hatta sevmedim ceddime bıçak çekmeyen hiç kimseyi
Şimdi tam vaktidir, söylemeliyim o
Ötekim'den nefret eden insanlara ezberlettiğim
ezberlettikçe kirlettiğim cümleyi:
Çok ayıp bir şey mutluluk
Eğer bir dosta giderken geceyarısı
ona uzatacağın elinde gelincikler varsa ve
arkana sakladığın elinde taşıyorsan hâlâ hançerini
15 ekim 2003
edison bile pişman...
r o c k m a n i f e s t o
Yayınımıza Türkçe sözlü hafif hüzünle devam ediyoruz. Bana mayasıl bulaştır anne! Anne bana uyuşturucu sat! Bana define haritası ısmarla anne! Bana canavar düdüğü kirala! Anne, göbekkordonumu geri ver bana! Bana süt ve regl ısıt! Bana rakı pişir anne! Anne beni ahlaksız yetiştir! Anne bana birkaç hormon ve enzim öner! Bana köpek yarala anne! Anne sen Iron Maiden'a basgitarist ol! Anne sen gerilla eğitimi gör, dağlara çık! Anne sen bir 'Çocukları Kurşuna Dizme Mangası' kur! Anne sen artık büyü ve rahat bırak penisimi! Onunla sperm bankalarından kredi temin edeceğim! Benim yerime askere sen git anne! Sen orospu ol benim yerime! Anne, sen inan benim yerime sosyalizme! Benim yerime sen eşcinsel ol anne! Bana Kuran, İncil, Tevrat, Zebur indir anne! Evlilik cüzdanınızı tuvalet kâğıdı olarak kullanmama izin ver! Erkek sevgilimle evlenirken nikâh memurumuz sen ol anne! Ben bu dünyanın insanlarından sıkıldım, gideceğim, kafesimin kapısını sen aç anne! Bana en güzel oyunları sen sergile, en güzel filmleri sen oynat! Müziğin sesini sen yükselt! Benim yerime onların önünde sen soyun anne! Yataklarına gir, ruhlarından çık, nefeslerinden art anne! Bana yine oyuncaklar getir, mamalar yedir, altımı yine sen değiştir anne!
Yayınımıza Türkçe sözlü hafif hüzünle devam ediyoruz Bana Allah'ın olmadığını sen söyle anne! Anne, bir polis devleti vatandaşı olduğunu yalnızca bana itiraf et! Beni artık eve çağırma pencereden akşamları anne! Ben sokağa nüfuz ettim. Ben sokakça emildim. Beni iktidarın kucağına bırakma; düzüleceksem eğer, beni sen düz anne! Kırıldığım yerde yapıştırmaya kalkma beni! Bir köre bir rengi nasıl anlatamazsan, bana da hakikati anlatamazsın. Uçan kuşun hayatı değişmiştir; senin gibi malumatsız, şevksiz, palyaçosuz yaşayamam. Mantarım içime kaçmışsa ve ben devrilip dökülmeye hazırsam, reklamımı yapma anne! Beni hangi umacıdan döllediğini söylemeye hazırlan! İdrarımı iç anne! Aç karnına canlı hamamböcekleri yut, beni unut, artık yüzümü hatırlama anne! Ölümümü hızlandır, büyümeme engel ol, şiirlerimi okurken osur anne! Hep bir noktayı belirtmeden geçerek konuşmayı terbiyesizlik say! Çok güzel diri taklidi yaptığımı bir sır olarak sakla anne! Bütün hoş delikanlıları bana getir, onların tabanlarını jiletle yavaşça kesip tuz bastıktan sonra ağır ağır yalayacağım anne!
Yayınımıza Türkçe sözlü hafif hüzünle devam ediyoruz. Ben odamda ağlarken sen banyoda kan ile duş al anne! Bana süt ve regl ısıt! Dolunaylarda ulumamdan ürkme lütfen, dostum şeytan'ın arada bir bizde yatıya kalmasına kızma, içerleme onun tuvalette işerken '666 666' diye bağırarak orgazm olmasına. Kıçıma bayrak dövmesi yaptırmış olmama sakın sinirlenme anne! Sen oyun havaları dinleyip göbek at insanlar öldürülürken anne! Silahlarımı temizle, yağla! Sabahlara kadar mastürbasyon yapmamın nedenlerini araştırmaya kalkma anne! Biz yalnızız. Biz yapayalnızız. Bunun çok komik olduğunu biliyorum, ama bunu artık sen de öğren anne! Okumayı sök; sevmek, sevişmek konusunda kendini eğit! Kurumlaşmaya karşı çık, yürüyüşlere katıl, slogan at! Seni de bir binanın bilmemkaçıncı katından aşağı yuvarlayacaklardır nasılsa.
Yayınımıza Türkçe sözlü hafif hüzünle devam ediyoruz. Benimle birlikte intihar et
bu kadar güzel anlatılabilirdi..
Yayınımıza Türkçe sözlü hafif hüzünle devam ediyoruz. Bana mayasıl bulaştır anne! Anne bana uyuşturucu sat! Bana define haritası ısmarla anne! Bana canavar düdüğü kirala! Anne, göbekkordonumu geri ver bana! Bana süt ve regl ısıt! Bana rakı pişir anne! Anne beni ahlaksız yetiştir! Anne bana birkaç hormon ve enzim öner! Bana köpek yarala anne! Anne sen Iron Maiden'a basgitarist ol! Anne sen gerilla eğitimi gör, dağlara çık! Anne sen bir 'Çocukları Kurşuna Dizme Mangası' kur! Anne sen artık büyü ve rahat bırak penisimi! Onunla sperm bankalarından kredi temin edeceğim! Benim yerime askere sen git anne! Sen orospu ol benim yerime! Anne, sen inan benim yerime sosyalizme! Benim yerime sen eşcinsel ol anne! Bana Kuran, İncil, Tevrat, Zebur indir anne! Evlilik cüzdanınızı tuvalet kâğıdı olarak kullanmama izin ver! Erkek sevgilimle evlenirken nikâh memurumuz sen ol anne! Ben bu dünyanın insanlarından sıkıldım, gideceğim, kafesimin kapısını sen aç anne! Bana en güzel oyunları sen sergile, en güzel filmleri sen oynat! Müziğin sesini sen yükselt! Benim yerime onların önünde sen soyun anne! Yataklarına gir, ruhlarından çık, nefeslerinden art anne! Bana yine oyuncaklar getir, mamalar yedir, altımı yine sen değiştir anne!
Yayınımıza Türkçe sözlü hafif hüzünle devam ediyoruz Bana Allah'ın olmadığını sen söyle anne! Anne, bir polis devleti vatandaşı olduğunu yalnızca bana itiraf et! Beni artık eve çağırma pencereden akşamları anne! Ben sokağa nüfuz ettim. Ben sokakça emildim. Beni iktidarın kucağına bırakma; düzüleceksem eğer, beni sen düz anne! Kırıldığım yerde yapıştırmaya kalkma beni! Bir köre bir rengi nasıl anlatamazsan, bana da hakikati anlatamazsın. Uçan kuşun hayatı değişmiştir; senin gibi malumatsız, şevksiz, palyaçosuz yaşayamam. Mantarım içime kaçmışsa ve ben devrilip dökülmeye hazırsam, reklamımı yapma anne! Beni hangi umacıdan döllediğini söylemeye hazırlan! İdrarımı iç anne! Aç karnına canlı hamamböcekleri yut, beni unut, artık yüzümü hatırlama anne! Ölümümü hızlandır, büyümeme engel ol, şiirlerimi okurken osur anne! Hep bir noktayı belirtmeden geçerek konuşmayı terbiyesizlik say! Çok güzel diri taklidi yaptığımı bir sır olarak sakla anne! Bütün hoş delikanlıları bana getir, onların tabanlarını jiletle yavaşça kesip tuz bastıktan sonra ağır ağır yalayacağım anne!
Yayınımıza Türkçe sözlü hafif hüzünle devam ediyoruz. Ben odamda ağlarken sen banyoda kan ile duş al anne! Bana süt ve regl ısıt! Dolunaylarda ulumamdan ürkme lütfen, dostum şeytan'ın arada bir bizde yatıya kalmasına kızma, içerleme onun tuvalette işerken '666 666' diye bağırarak orgazm olmasına. Kıçıma bayrak dövmesi yaptırmış olmama sakın sinirlenme anne! Sen oyun havaları dinleyip göbek at insanlar öldürülürken anne! Silahlarımı temizle, yağla! Sabahlara kadar mastürbasyon yapmamın nedenlerini araştırmaya kalkma anne! Biz yalnızız. Biz yapayalnızız. Bunun çok komik olduğunu biliyorum, ama bunu artık sen de öğren anne! Okumayı sök; sevmek, sevişmek konusunda kendini eğit! Kurumlaşmaya karşı çık, yürüyüşlere katıl, slogan at! Seni de bir binanın bilmemkaçıncı katından aşağı yuvarlayacaklardır nasılsa.
Yayınımıza Türkçe sözlü hafif hüzünle devam ediyoruz. Benimle birlikte intihar et
bu kadar güzel anlatılabilirdi..
edison bile pişman...
- annabel_lee
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 413
- Kayıt: 14 Haz 2005 00:00
- Konum: izmir
bu yazısı çok iyi gerçekten.ben çok okumam ama bir kaç şiiri vardır öle sevdiğim.morjan yazdı:r o c k m a n i f e s t o
Yayınımıza Türkçe sözlü hafif hüzünle devam ediyoruz. Bana mayasıl bulaştır anne! Anne bana uyuşturucu sat! Bana define haritası ısmarla anne! Bana canavar düdüğü kirala! Anne, göbekkordonumu geri ver bana! Bana süt ve regl ısıt! Bana rakı pişir anne! Anne beni ahlaksız yetiştir! Anne bana birkaç hormon ve enzim öner! Bana köpek yarala anne! Anne sen Iron Maiden'a basgitarist ol! Anne sen gerilla eğitimi gör, dağlara çık! Anne sen bir 'Çocukları Kurşuna Dizme Mangası' kur! Anne sen artık büyü ve rahat bırak penisimi! Onunla sperm bankalarından kredi temin edeceğim! Benim yerime askere sen git anne! Sen orospu ol benim yerime! Anne, sen inan benim yerime sosyalizme! Benim yerime sen eşcinsel ol anne! Bana Kuran, İncil, Tevrat, Zebur indir anne! Evlilik cüzdanınızı tuvalet kâğıdı olarak kullanmama izin ver! Erkek sevgilimle evlenirken nikâh memurumuz sen ol anne! Ben bu dünyanın insanlarından sıkıldım, gideceğim, kafesimin kapısını sen aç anne! Bana en güzel oyunları sen sergile, en güzel filmleri sen oynat! Müziğin sesini sen yükselt! Benim yerime onların önünde sen soyun anne! Yataklarına gir, ruhlarından çık, nefeslerinden art anne! Bana yine oyuncaklar getir, mamalar yedir, altımı yine sen değiştir anne!
Yayınımıza Türkçe sözlü hafif hüzünle devam ediyoruz Bana Allah'ın olmadığını sen söyle anne! Anne, bir polis devleti vatandaşı olduğunu yalnızca bana itiraf et! Beni artık eve çağırma pencereden akşamları anne! Ben sokağa nüfuz ettim. Ben sokakça emildim. Beni iktidarın kucağına bırakma; düzüleceksem eğer, beni sen düz anne! Kırıldığım yerde yapıştırmaya kalkma beni! Bir köre bir rengi nasıl anlatamazsan, bana da hakikati anlatamazsın. Uçan kuşun hayatı değişmiştir; senin gibi malumatsız, şevksiz, palyaçosuz yaşayamam. Mantarım içime kaçmışsa ve ben devrilip dökülmeye hazırsam, reklamımı yapma anne! Beni hangi umacıdan döllediğini söylemeye hazırlan! İdrarımı iç anne! Aç karnına canlı hamamböcekleri yut, beni unut, artık yüzümü hatırlama anne! Ölümümü hızlandır, büyümeme engel ol, şiirlerimi okurken osur anne! Hep bir noktayı belirtmeden geçerek konuşmayı terbiyesizlik say! Çok güzel diri taklidi yaptığımı bir sır olarak sakla anne! Bütün hoş delikanlıları bana getir, onların tabanlarını jiletle yavaşça kesip tuz bastıktan sonra ağır ağır yalayacağım anne!
Yayınımıza Türkçe sözlü hafif hüzünle devam ediyoruz. Ben odamda ağlarken sen banyoda kan ile duş al anne! Bana süt ve regl ısıt! Dolunaylarda ulumamdan ürkme lütfen, dostum şeytan'ın arada bir bizde yatıya kalmasına kızma, içerleme onun tuvalette işerken '666 666' diye bağırarak orgazm olmasına. Kıçıma bayrak dövmesi yaptırmış olmama sakın sinirlenme anne! Sen oyun havaları dinleyip göbek at insanlar öldürülürken anne! Silahlarımı temizle, yağla! Sabahlara kadar mastürbasyon yapmamın nedenlerini araştırmaya kalkma anne! Biz yalnızız. Biz yapayalnızız. Bunun çok komik olduğunu biliyorum, ama bunu artık sen de öğren anne! Okumayı sök; sevmek, sevişmek konusunda kendini eğit! Kurumlaşmaya karşı çık, yürüyüşlere katıl, slogan at! Seni de bir binanın bilmemkaçıncı katından aşağı yuvarlayacaklardır nasılsa.
Yayınımıza Türkçe sözlü hafif hüzünle devam ediyoruz. Benimle birlikte intihar et
bu kadar güzel anlatılabilirdi..
ARTIK KALBİM YOK
artık kalbim yok ağladığımda sana
düşündüğümde seni artık kalbim yok
seni anlatırken birilerine, atmıyor kalbim
atmıyor kalbim seni gördüğümde rüyalarımda
istediğin gibi yaptım; artık kalbim yok !
küçük bir velede verdim onu, oyuncak niyetine
fırlattım attım doyursun karnını diye bir sokak
köpeğine
suda sektirdim bir kiremit parçası gibi
ve bekledim batmasını
bekledim batmasını yanan bir gemi
nasıl ağlayarak denize dökülürse
istediğin gibi yaptım; artık kalbim yok!
artık kalbim yok baktığımda eski resimlere
özlediğimde seni
arta kalmış bir kalbim yok!
YOK!
- buzdan_kanat
- Üye
- Mesajlar: 117
- Kayıt: 29 Tem 2005 00:00
Türk Edebiyatına tartımasız yepyeni bir soluk getiren ve kimi çevrelere kendini beğendiremeyen ve beğendirmeyede niyeti olmayan şair,yazar..
'Sevmek benim için dinsel, cinsel, tinsel, düşünsel, metafizik veya astronomik bir önem taşımıyor; ahlâk anlayışım varolana yönelmem ve onun anlamlı sorumluluğunu, payıma düştüğünce, yüklenmem konusunda adeta zorladı beni. Galiba 'kim' oluşum da şu mizahi dengede: Sevgiyi önce kendi içinde bul, sonra sev; önce insan ol, sonra yaşa! Tek sıcak kalan kaygım sevmek-sevdirmek, yaşamak-yaşatmak kaygısı.'
Küçük İskender
'Sevmek benim için dinsel, cinsel, tinsel, düşünsel, metafizik veya astronomik bir önem taşımıyor; ahlâk anlayışım varolana yönelmem ve onun anlamlı sorumluluğunu, payıma düştüğünce, yüklenmem konusunda adeta zorladı beni. Galiba 'kim' oluşum da şu mizahi dengede: Sevgiyi önce kendi içinde bul, sonra sev; önce insan ol, sonra yaşa! Tek sıcak kalan kaygım sevmek-sevdirmek, yaşamak-yaşatmak kaygısı.'
Küçük İskender
- buzdan_kanat
- Üye
- Mesajlar: 117
- Kayıt: 29 Tem 2005 00:00
- herhangi_biri
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 909
- Kayıt: 04 Şub 2006 01:00
- Konum: far far away
- İletişim:
kesinlikle cok takdir ettigim severek okudugum bi yazardır. sözcükleri öyle özenle seciyor ki bazı söz sanatların da gercekten kalbimi bastan ve yine bastan fethediyor.
Aklım, haklıyım, et firarını!
...
Ovdun ve okşadın beni
çıktı içimdeki cin;
ondan ölümümü diledin.
Mayıstı
seni o yüzden bağışladım!
ben en çok mayısta su içerim
derinim balık kaynar derinim kanımı kaynar
ben en çok mayısta öne eğerim başımı içimden felçli bir göçebe gökyüzüne bakar.
avuçlarımda yaralı kelebek taşımayı
mayısta öğrenmiştim;
ve teraslarda Bach dinlemek en çok mayısa yakışırdı
ve kim bilir
mayıs artık en çok senin tanrılarına yakışır
tiril tiril bembeyaz bir giysiyle
rüzgarda ayakların çıplak
öyle başın öne eğik yıllarca o boş terasta durmak
kartpostallardan tanıdığın bir şehri düşünmek gibi
bir yaraya kabuk olmayı kabullenmek gibi
eksik, yarım, farkına varmaktan kaçınılan
tam
tam yaza girecekken
yazın omzuna yüzünü dayayacakken
çekip giden
ayaklarının altından o son sığınak terası da
acılarının veliahtı Bachı da çekip
gitmiştir işte, yalnızca gitmiştir
yani anlıyor muzun... Mayıstı...
Seni o yüzden bağışladım!
bir sesim vardı gölgemden ikmale kalan
biliyorum büyük çozukluktu birbirimizi sevmemiz
cesaret işiydi, delikanlıcaydı,
bu korkunç sevgide
yanlışlarımızı yeniden keşfedişimiz
el değmemiş yalnızlıklara kalkışmamız
yalnızlıklarımızı değiş tokuş etmemiz
bu evcilik oyununda bile duldum
hatırla
sana dizlerimi
tabii bileklerimi ve topuklarımı sundum;
çevirdikçe bedenini ruhunun radyo dalgalarında
cazdı, bluesdu, klasik kemandı, klasik aşktı
boktu püsürdü
hatırla, senin gözlerin çokulusluydu
senin gözlerim ham kadınsızdı
çamurdandı
ağzımda getirdiğim kar suyunu
kalbine kaçırdım! Ovdun ve okşadın beni çıktı içimdeki cin
yatağa döküldü
yatağıma döküldün
yatağına döküldüm
ve ben bu sonsuz savruluşta o gece
bütün eski sevgililerimden ince ince söküldüm!
Senin oldum!
İhanetinle pislenen küçük kan dolaşımımdaki kanla
karalar çekerek ölümsüz kirpik diplerine senin
senin mahşer atlısı dudaklarına sokuldum!
üşüyordum,
üstüme doğru çekip o kedi dudaklarını
bir tay sığınırcasına anasına
bana ölünle uyudum anlıyor musun... işitiyor musun...
cesedine yeni baştan hayat verebilmek için
ihtiyarladım.. ihtiyarladım..
Ben zaten kendimi aşklarda
hep kalkışılınmış müthiş intiharlarla yaraladım!
koştum sürekli
bir hüzünden bir tersliğe dokunarak koştum
bazı sevdalarda hafızasını kaybeder ya insan
telaşlanır,ağlar
babasını sorar çevresindekilere öldüğünü bildiği halde
adını unutur,yolunu kaybeder oturduğu evin bir titreme gelir yerleşir ya ortasına mayısın
bir dikilir bir çoker ya
kalbine secde eden intikam
tam
tam yaza girecekken
yaza bir ekmek bıçağı tutuşturacakken
sapı plastik kötü bir ekmek bıçağı
-geri döner..döner değil mi.. diye
birkaç kırık sözcük.. buruşuk..
-öldürürüm o zaman, kurtulurum..deyip sustuğun
-kaçarım sonra,kimse sormaz.. deyip yığıldığın
nisandan hazirana doğru bir su kayakçısı
gibi süzülürken mayıs, ah Bach!
Ah benim bir kangurunun cebine yerleştirdiğim yavrum!
Talanım! Artanım! Eksik kalanım! Yarım kalanım!
nasıl yedirirdim ihanetini kendime
o dev hisle sen mayıstın ben mayıstım
her şey ama her şey elele mayıstı
seni o yüzden bağışladım!,
uzanıp topraktan çıkarttın bei
tozumu sildin,hohladın,parlattın
ovdun ve okşadın beni
çıktı içimdeki cin;
ondan
-gidecektin,mecburdun,hepsi gibi-
affını diledin
mayıstı. Mecburdum.
seni o yüzden bağışladım!
Küçük İskender (periler ölürken özür diler)
Aklım, haklıyım, et firarını!
...
Ovdun ve okşadın beni
çıktı içimdeki cin;
ondan ölümümü diledin.
Mayıstı
seni o yüzden bağışladım!
ben en çok mayısta su içerim
derinim balık kaynar derinim kanımı kaynar
ben en çok mayısta öne eğerim başımı içimden felçli bir göçebe gökyüzüne bakar.
avuçlarımda yaralı kelebek taşımayı
mayısta öğrenmiştim;
ve teraslarda Bach dinlemek en çok mayısa yakışırdı
ve kim bilir
mayıs artık en çok senin tanrılarına yakışır
tiril tiril bembeyaz bir giysiyle
rüzgarda ayakların çıplak
öyle başın öne eğik yıllarca o boş terasta durmak
kartpostallardan tanıdığın bir şehri düşünmek gibi
bir yaraya kabuk olmayı kabullenmek gibi
eksik, yarım, farkına varmaktan kaçınılan
tam
tam yaza girecekken
yazın omzuna yüzünü dayayacakken
çekip giden
ayaklarının altından o son sığınak terası da
acılarının veliahtı Bachı da çekip
gitmiştir işte, yalnızca gitmiştir
yani anlıyor muzun... Mayıstı...
Seni o yüzden bağışladım!
bir sesim vardı gölgemden ikmale kalan
biliyorum büyük çozukluktu birbirimizi sevmemiz
cesaret işiydi, delikanlıcaydı,
bu korkunç sevgide
yanlışlarımızı yeniden keşfedişimiz
el değmemiş yalnızlıklara kalkışmamız
yalnızlıklarımızı değiş tokuş etmemiz
bu evcilik oyununda bile duldum
hatırla
sana dizlerimi
tabii bileklerimi ve topuklarımı sundum;
çevirdikçe bedenini ruhunun radyo dalgalarında
cazdı, bluesdu, klasik kemandı, klasik aşktı
boktu püsürdü
hatırla, senin gözlerin çokulusluydu
senin gözlerim ham kadınsızdı
çamurdandı
ağzımda getirdiğim kar suyunu
kalbine kaçırdım! Ovdun ve okşadın beni çıktı içimdeki cin
yatağa döküldü
yatağıma döküldün
yatağına döküldüm
ve ben bu sonsuz savruluşta o gece
bütün eski sevgililerimden ince ince söküldüm!
Senin oldum!
İhanetinle pislenen küçük kan dolaşımımdaki kanla
karalar çekerek ölümsüz kirpik diplerine senin
senin mahşer atlısı dudaklarına sokuldum!
üşüyordum,
üstüme doğru çekip o kedi dudaklarını
bir tay sığınırcasına anasına
bana ölünle uyudum anlıyor musun... işitiyor musun...
cesedine yeni baştan hayat verebilmek için
ihtiyarladım.. ihtiyarladım..
Ben zaten kendimi aşklarda
hep kalkışılınmış müthiş intiharlarla yaraladım!
koştum sürekli
bir hüzünden bir tersliğe dokunarak koştum
bazı sevdalarda hafızasını kaybeder ya insan
telaşlanır,ağlar
babasını sorar çevresindekilere öldüğünü bildiği halde
adını unutur,yolunu kaybeder oturduğu evin bir titreme gelir yerleşir ya ortasına mayısın
bir dikilir bir çoker ya
kalbine secde eden intikam
tam
tam yaza girecekken
yaza bir ekmek bıçağı tutuşturacakken
sapı plastik kötü bir ekmek bıçağı
-geri döner..döner değil mi.. diye
birkaç kırık sözcük.. buruşuk..
-öldürürüm o zaman, kurtulurum..deyip sustuğun
-kaçarım sonra,kimse sormaz.. deyip yığıldığın
nisandan hazirana doğru bir su kayakçısı
gibi süzülürken mayıs, ah Bach!
Ah benim bir kangurunun cebine yerleştirdiğim yavrum!
Talanım! Artanım! Eksik kalanım! Yarım kalanım!
nasıl yedirirdim ihanetini kendime
o dev hisle sen mayıstın ben mayıstım
her şey ama her şey elele mayıstı
seni o yüzden bağışladım!,
uzanıp topraktan çıkarttın bei
tozumu sildin,hohladın,parlattın
ovdun ve okşadın beni
çıktı içimdeki cin;
ondan
-gidecektin,mecburdun,hepsi gibi-
affını diledin
mayıstı. Mecburdum.
seni o yüzden bağışladım!
Küçük İskender (periler ölürken özür diler)
-_-MiDineTte-_- hiç bir yıldız yok gökyüzün de ulaşamayacagımız...
artýk okuyorum ve evet mýsralarýnýn hastasýyým..3291 yazdı:çizgisini bozmayan, kendine has bi þair..
ben fazla okumam ama okuyaný hastasý yapýo die biliorum..
yaðmura çok teþekkür ederim
bu gece yalnýzca cesedime yaðdý
bana bir þey olursa diye korktum
seni birkaç saniye düþünürsem;
düþünürken üþürsem diye korktum
oturup siyah portakallar yedim
oturup korkunç kitaplar okudum
içimde bir sýkýntý gibi cinayet
içimde bir sýðýntý gibi telaþ
içimde felaket gibi bir merak
hislerimin uzaðýna düþtüm, þimdi çok üzgünüm
þimdi çocukluðumun uzaðýna da düþtüm
daha da düþersem diye korktum
seni birkaç saniye düþünürsem;
ay kývrýlýrsa diye
kan kývranýrsa diye
can sýçrarsa ölürken bir yerlere,
daha da ölürsem diye korktum
seni birkaç saniye düþünürsem;
sessem, sersem bir heceysem eðer
seni bir kelime edersem diye korktum
seni kötü bir cümlede kullanýrsam
adýný söylerken takýlýrsam, yalnýþ telaffuz edersem
böyle bir günah iþlersem
tanrý affeder diye korktum
yaðmura çok teþekkür ederim
bu gece yalnýzca bu þiire yaðdý
saðol aþkým
saðol kýrýk kolum, kesik bileðim, kýrýk yüzüm,
kesik geleceðim, kýrýk sonsuzluðum
her þeye raðmen
yaðmura bulanmýþ, güzel bir yazdý
''bir daha bana benzeme angel''
- houseofholy
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 905
- Kayıt: 04 Oca 2007 01:00
- Konum: ankara
- İletişim:
- herhangi_biri
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 909
- Kayıt: 04 Şub 2006 01:00
- Konum: far far away
- İletişim: