Yılmaz Erdoğan

Tavsiye kitaplar, dergiler, gazeteler, köşe yazıları ve yorumlar...
Cevapla
Kullanıcı avatarı
in_ven
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 2143
Kayıt: 04 Nis 2005 00:00

Yılmaz Erdoğan

Mesaj gönderen in_ven »

şiirlerini ve kitaplarını severek okuduğum kişilik (: ne düşünürsünüz bu sahıs hakkında =)


Sus pus olmuş, puslu bir İstanbul muydu yüzün, yoksa
çok bildik hüzünler mi taşınmıştı yüzüne
Dolmabahçe'de, çay tadında....
Divit ucuyla yazılmıs bir aşkın sureti vardı avuçlarında,
tarih bir başka iklimin kıvamını gösteriyordu.
Ben rehmedilmiş yelkovan gibi... hani akrep'i seven ama
yüreği takvim yokuşlarında....
Sinemada elinin elimde terleyişinin bir anlamı olmalı,
sesinin sesimde yankılanmasının.. sanki perdedekine
üzülmüş ya da sevinmişsin de tesadüfen akmış yüzün
içime.. Yalan! Sen perdeye bakıyorsun, fikrin benim
seyir defterimde.. ve ben amerikanca bir filmi kürtçe
seyrediyorum...
Kadın, Beyoğlu'nun bir kış akşamında,
üstündeki deri montun sahibine küs, soğukluğundan
muzdarip yürüyordu.. Adam da.. Yürümek hiçbir şeyi
çözmüyordu, bazı Aralık akşamlarında... Parmağında
yaralı bir öyküyü taşıyordu adam.. Kadının yüzünde
bir hüzün... Hüzünlü aralık akşamında bir yüzük...
Yüzüğün yüzünde dünya güzeli bir kadının kehaneti..
.. Soğuğun ve karanlığın vehameti!
Hayatı, bir başkasının pantolunu gibi, küçültülmüş,
daraltılmıs.. ilk sahibinin o pantolonla yaşadığı şeyler,
yani pantolonu pantolon yapan anılar, bazı ilkbahar
bereleri yüzünden yapılan yamalar, ter tüketen
yazlar... Hepsi daraltılmış.. Yaşananlara bir beden
büyük geliyor artık hayat!
Bir aşkı paylaşmak için çok geç, bir paylaşıma aşık
olmak içinse erken.. Beni sevda yerimden vurdu yine
zaman.. şimdi sana söylenecek tek cümle:
Bende sana yetecek kadar ben kalmadı..
En son in_ven tarafından 25 Ara 2006 19:03 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
The burden is mine... alone

Kullanıcı avatarı
wolfali
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 2544
Kayıt: 26 Oca 2006 01:00
Konum: istanbul
İletişim:

Mesaj gönderen wolfali »

mailime bu şahıs hakkında gelen bir maili yeri gelmişken paylaşmayı uygun görüyorum.


Yılmaz Erdoğan Hakkında:




Sifir Kilometre" isimli bir film var.Bu film, Irakli Kurt yonetmen

Hiner Saleem'in filmi.





Film Kurtculugu savunuyor, PKK terorunu mesru gosteriyor. Filmin kadin


basrol oyuncusu Hacettepe Universitesi ogrencisi Belcim Bilgin.


Belcim Bilgin Turk vatanina ihanetten idam edilen Seyh Sait'in torunu.


Ve "Sifir Kilometre" filmine her turlu maddi ve teknik destegi veren


kisi Turk milletinin odedigi enayilik parasiyla zengin olmus Yilmaz


Erdogan diye


bir "Mukremin".





Agustos 2006'da Yilmaz Erdogan ile Seyh Sait'in torunu Belcim Bilgin


evlendiler.





"Meshur mektubuyla gundemde oldugu bir donemde, Seyh Sait'in soyundan


gelen Belcim Bilgin'le evlenmesi tesaduf olabilir mi acaba?"





Yilmaz kardesi Mustafa Erdogan da, bir zamanlar PKK'nin sozcusu


durumundaki Ozgur Gundem'in Ankara temsilcisiydi.





"Yilmaz Erdogan icinden ciktigi feodal toplumu bir turlu asamamis belli


ki. Ve butun yasadigi asklardan sonra ona en cok anlam ifade eden de


Seyh Sait'in soyundan cocuk sahibi olma ihtimali... Cunku bu paye onun


icin oylesine anlamli ki.... Seyh Sait'e torun vermek onun bugune kadar


yaptigi butun islerin, butun adimlarin otesinde bir onem tasiyor Yilmaz


Erdogan icin."





Geçenler de yegeni PKK'dan kaçarak teslim oldu Türkiye Cumhuriyetine


Teslim oldugunda ; "PKK yöneticilerinin samimiyetine inanmadigi için


kaçtim ve teslim oldum" demis Yani adam pismanliktan geri gelmemis. Bir


de samimiyetlerine inansaydi





Yine hepiniz bilirsiniz, kus kanadina mektuplar yazmisti Mükremin bey


ve slogani "Türkiye Türklerindir" olan Hürriyet gazetesinde tam sayfa


yer bulmustu bu mektup ile kendine





Bugünler de anlasiliyor ki bu mektubun amaci PKK'ya af ve hatta


devaminda bebek katili APO'ya affin yumusatici temellerini atiyormus.





Ileride sinema ödülü, nobel falan alirlar, ya kulaginizin üsüne yatar


"gurur duyarsiniz" ya da gerçekleri hatirlarsiniz.
Dünya döner,geçer zaman; hiçbirşey kalmaz ardında...

Kullanıcı avatarı
in_ven
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 2143
Kayıt: 04 Nis 2005 00:00

Mesaj gönderen in_ven »

http://www.milliyet.com.tr/2006/10/13/son/sontur32.asp

ve şunu merak ediyoruma acaba o filmi kac kisi izledi ve bu kadar emin bir biçimde dile getiriliyor..

özgür gündem gazetesile ilgisi olması ne kadar bu kadar size koyuyor.. ?

ahmet kaya da bu denli tartıslıdı suda buda .. bırakın surda santı konusalım.. 2 gün sonra hepis zaten unutuluyor...
The burden is mine... alone

Kullanıcı avatarı
maleficia
Üye
Üye
Mesajlar: 21
Kayıt: 15 Nis 2007 00:00
Konum: 06

Mesaj gönderen maleficia »

ne söylenirse söylensiz ağzımda tadı kalmıştır onun şiirleriyle geçen sarhoş gecenin
der ki:
.....
sen aşka aşıksın müsaitsin gördüğünü abartmaya
biz olsa olsa bir müddet aşklaştık aşkım aşık olmadık.. bir elim sana uzanır,öteki berikinin zaten elinde,bırak yoluma gideyim bildiğimce
yabancısı olduğum birşey değil yabancılar;baktım yerlisi yabancısı aşağı yukarı hepsi benzer,erkekler....
eğer bir söz bir ses bekliyorsan bu adamdan
içinde hiç gönderme isteği bulunmayan bir ''GİT''
lazımsa eğer...
işte orda duruyor,ağzımın bir yerinde!almak istermisin sokup dilini aklıma
sana ait herşeyi.......... geri alabilir misin? seni benden geri alabilir misin kovabilir misin beni senden??
sevgilim yoksa sen,
sevgilim olmayabilir misin?


(şimdi o sarhoş geceden tek kalan bu dizeler ve hatıralar,fonda başka bi şiirinin müziği,sezen aksu söylüyor onu da: bu bahar hazır aşk için vazgeçmeye adının bile baş harflerinden...)sağol yaşatıkkların için,meleğim!

Cevapla