Portecho
Portecho
Elec-trip Records'tan cikardiklari ilk albumleri Undertone ile dikkatleri uzerine ceken Portecho, Tan Tuncag ve Deniz Cuylan ikilisinin projesi.
elektronika ile rock muzigi karistirarak oldukca basarili dans muzigi ile pek cok sahnede konserleri oluyor.
bazı konserlerde Tan ve Deniz ikilisine bass ve davul da eslik ediyor.
sarkilari dinleyip konserlerle ve grupla ilgili baska konularda bilgi almak isterseniz http://www.myspace.com/portecho adresine bakabilirsiniz
- buzdan_kanat
- Üye
- Mesajlar: 117
- Kayıt: 29 Tem 2005 00:00
gerçekten insan dinleyince bunlar Türk deðildir yaa diyorgoqhan yazdı:yeni yeni kesfedebildigim bi grup.ilginc yani dinlemeye basladýktan sonra turk olduklarýný ogrenmem bunun sebebiyse bukadar kaliteli bi alt yapýyý biz turklerden beklememem olsa gerek.
elektronik muzikten hoslanan herkeze tavsiye ederim.
That's me in the corner...
- shadow_girl
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 606
- Kayıt: 24 Haz 2006 00:00
- Konum: yalova
- Darkfuneral
- Moderatör
- Mesajlar: 536
- Kayıt: 07 Şub 2003 01:00
- İletişim:
- whatsername
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1072
- Kayıt: 28 Oca 2006 01:00
http://www.radioeksen.com/roportaj.asp?ID=29
Portecho Dans Etmek İstese Ne Dinlerdi?
Haber Tarihi : 06.08.2007
Bildiğiniz üzere, Radyo Eksende yeni bir program başlamış bulunmakta. Flexi Sahibinin Sesi adındaki bu program, haftaiçi hergün saat 09:25te ve tekrari ise 19:05'te yayınlanıyor. Amacı ise sadece Amerika veya İngiltere'den değil, dünyanin farkli ülkelerinden de iyi müzik çikabildiğini göstermek. Bizim topraklarımızda da farklı ve iyi müzik yapanlar, programımıza ayırdığımız bu bölümde yerini alacak.Bu röportajlar serisine, ilk albümüyle ve verdikleri konserlerle içimizdeki enerjiyi dışa vurmamızı sağlayan Portechoyla başladık.
Kendilerine Balansta verdikleri konserlerde rastladım. Ben de dahil, bir çok insan uzunca bir aradan sonra ilk defa o gece dans etti. O gece grubu sevenler için Sympathynin ayrı bir anlam taşıdığını düşünürken, röportaj sırasında şarkının aslında grubun müzikal gidişatını da belirlediğini öğrenmiş oldum.
Biz de grubu, bütün dikkati üzerine çeken ani çıkışını, oluşumunu, devamında olanları ve geleceklerini konuşmak için Radyo Eksene davet ettik. Bir kahve eşliğinde birbirimize alışma süreci sonrasında, stüdyoya girdik ve ses 1,2 ses 1,2den sonra kayda başladık. Deniz ve Tan röportajın stüdyoda olmasından dolayı program için kayıt yaptığımızı sanıp, mikrofon önünde önlerini iliklerken durumu açıkladım ve güldük kendimize, birbirimize.
Tanın ve Denizin tanışması, Bant Dergisinden tanıdığımız Aylin Güngörün aracılığıyla olmuş. Denizin Portecho öncesindeki elektronik jazz müzik yapan grubu Mayanın Telecine adındaki ilk albümünün lansman partisinde, Tanla bir araya gelmişler ve bir yıl sonra (2004) Portecho oluşmuş. İlk başlarda birlikte müzik yapmaya çekinmişler. Farklı işler yaparak yakınlaşmışlar, egolarını törpülemişler. Şöyle ki;
Tan: Aslında bir sene boyunca hep aklımızda birşey vardı ama bilgisayar oyunu yaparak başladık. İkimiz de beste yapıp, prodüksiyon ortaya çıkaran insanlar olduğumuz için ve buna bağlı olarak bir ego çatışması problemi yaratma ihtimali bizi ürküttüğü için, hemen böyle birşey yapmaya çekindik.
Deniz: Arkadaş olmadan üretime geçilmiyor. Tanla da aynı şekilde oldu. İlk önce başka başka işler yapmak, daha sonra müziği ele almak, Undertone albümünün kolayca ortaya çıkmasına, sorun yaşamamamıza yol açtı.
Müzik piyasası bu kadar zorken, müzik yapanlar yıllarca albüm çıkarmak için uğraşırken, Portecho bir yıl kadar kısa bir süre içinde oluşturduğu parçalarla ilk albümünü çıkardı. Deniz bu hızı, Tanla albüm yapmaya uygun kimyaları olduğuna bağladı. Daha önce Portecho gibi müzik yapmadıkları için albüm çıkarma süreci içinde tecrübe edinmeye dikkat etmişler. Konserler başladığında sahnede tam olarak ne yapmak gerektiğini kestiremiyorlarmış. Çünkü Portechonun müziği oldukça dinamik ve hareketli. Hatta ilk Sympathyi yazdıklarında dinleyenlerin dalga geçeceğini bile düşünmüşler. Şimdi her şey oturmuş ve neyin sevilip sevilmeyeceğini tahmin edebiliyorlarmış.
Tan: Daha bilinçli hareket ediyoruz. Fakat o dönem bize çok faydalı oldu. Çünkü parçalar seyirciyle buluşa buluşa, konser vere vere gelişti.
Proje, Portecho bir kulübe gitmiş olsa hangi müzikle eğlenmek isterdi? sorusuna cevap ararken ortaya çıkmış. Elec-tripin başında bulunan ve albümün co-prodüktörü Oğuz Kaplangı, ilk yaptıkları parçaların üzerine onlara Artık böyle şeyler dinliyor musunuz? sorusunu yöneltmiş ve Portecho, dinlemek istediği müziği icra etmeye başlamış. İstedikleri müziği ortaya çıkardıkları için de değişik bir dans albümü olduğunu söylüyorlar.
KAYGI YOK: BU BİR ŞİRKET DEĞİL, BİR EĞLENCE
İlk albümle yakaladıkları başarıdan sonra, gelecekte yapacakları işlerde yeterince başarı elde edememe, çıtayı yükseltememe gibi kaygılar taşımıyorlarmış. Çünkü herşey ilk albümle hatta, Symptahy parçasıyla ikinci albümün, üçüncü albümün taslağı kafalarında oluşmuş. Genelde memnuniyetsiz insanlar oldukları için Bu albümün üzerine neler koyabiliriz?, Yeni besteler nasıl olacak? gibi sorular sürekli beyinlerini kemiriyormuş.
Deniz: Bizi ikinci albüm çok heyecanlandırıyor. Beraber çalışmak çok eğlenceli olduğu için öyle bir kaygımız olduğunu düşünmüyorum. Çünkü bu bir şirket değil, bu bir eğlence.
YENİ ALBÜM İÇİN EN BÜYÜK İPUCU, KONSERLER
İkinci albüm için yeni şarkılar yapmaya başlamışlar. Bunları da konserlerde çalıyorlar fakat bu parçalar yeni albümde yer almayabilirmiş. Çünkü ikinci albüm için Eylül, Ekim aylarında kısa süreli bir kampa girip, sadece parçalara odaklanmak istiyorlarmış. Sound olarak kesinlikle daha yeni tınlıyacak bir şey olacakmış. Ama en önemlisi iyi bir şarkı ortaya çıkarmak ve bu olmadan da başka bir şarkıya başlamayacak olmalarıymış, bu ise bir çalışma metoduymuş. İkinci albümün çalışmaları için stüdyoyu Toscanaya taşımayı ve besteleri orada yapmayı düşünüyorlarmış. Konserlerde şarkılara davul ve bası da ekleyen grup, konserlerin, yeni albümün nasıl olacağının sinyallerini verdiğini ve ilk albüme göre daha az elektronik, daha rocka yakın ve sert olacağını söyledi.
Deniz: Birinci albümde dört kişi değildik. Portecho iki kişi. Konserler için bir davulcu ve basçıyla çalışıyoruz. Davulda Ulaş Özbiçer, bas gitarda ise Ayça Sarıgül yer alıyor. İkinci albümün davulları için yine onları kullanacağız. Şöyle de bir fikrimiz var. Canlı davulları kaydetip, bunu elektronik gibi tınlatmak istiyoruz. Bu albüm canlı çalınmış gibi olacak fakat kulağımıza elektronik gelecek. Bu ilk olan bir şey de değil ve bunu Portechonun bestelerine uygulamak istiyoruz.
Tan: Sahnedeki enerjiyi albüme taşımak çok kolay bir şey değil, özellikle teknik bir konu olduğu için. Onun için çalışmalar başladı. Bir şeyler deniyoruz.
DANS ETTİRMEK, TİYATRODA GÜLDÜRMEYE BENZER
Konserde seyirciyi şarkılara ve sahneye adapte etmek, özellikle dans müziği yapıyorsanız çok zordur. Bu zorluğu Tan şöyle açıklıyor:
Benim Radio Days adındaki grubumla sahne tecrübem oldu. Fakat Portecho bambaşka birşey. Dans ettirmek, insanları tiyatroda güldürmek gibi çok zor bir şey, başarabildiğin zaman da tatmini çok yüksek.
Deniz: Mesela birisiyle konuşurken Tan da, ben de dikkati hep üzerimize çekmeye çalışıyoruz. Hiç boş bırakmayıp, diğer insanlarla konuşup, orda sürekli bir eğlence yaratmak peşinde olan insanlarız. Aynı şeyi sahnede yaptığımızı düşünüyorum. Biraz da seyirciyi kendi halinde şarkıyla bırakalım, değil mi? Onu yapmıyoruz. Her an gözümüz seyircinin üzerinde. Enerji biraz azalıyorsa hemen yükseltmeye çalışıyoruz.
Yurt dışında Amsterdam, Floransa, Stockholm konserleri olmuş. New York Times gazetesinde grubun tanıtımı yer almıştı.Konser için gittikleri diğer yerlerde de ilgi görüyorlarmış. Melody Makerın devamı niteliğinde olan Plan B, Portecho için Yerel Kahramanlar ifadesini kullanmış. Stockholmda konser verdiklerinde de, gazetelerde çok güzel yazılar çıkmış.
Bağlı oldukları plak şirketi Elec-trip bağımsız bir şirket. Belki gruba çok büyük bütçeler ayırmıyor fakat Elec - trip sayesinde kafalarındaki projenin çok daha hızlı bir şekilde ilerlediğini söyledi Tan.
Elec - trip farklı bir plak şirketi. Aslında Türkiyeye gerekli olan bir sistem var, o da; bağımsız bir şirket olması. Fazla bir bütçe yok ortada. Kliplerimizi kendimiz çekiyoruz. Benim stüdyomda montajlanıyor. Postprodüksiyonu falan orda yapılıyor. Bunun için büyük bütçeler ayrılmıyor. Ama Elec - trip gibi bir şirketle çalıştığımız için, bu tip projelerimiz kolaylıkla ilerliyor ve hayat buluyor. Oğuzla olan uyumumuzdan da kaynaklanan bir şey var. Yaratıcı anlamda bir özgürlüğümüz var.
Deniz: Büyük bir şirket bir sürü gruba sahip ve bir sürü koldan başarılı olmaya çalışıyor. Ürünlerini bir sürü yerden satmaya çalışıyor. Fakat bağımsız bir şirkette çalıştığınız zaman, siz onların en iyi silahı oluyorsunuz ve sizin için daha fazla çalışabiliyorlar. Elec - trip, ismini büyütecekse Portechonun popülerliğiyle, bu Portechonun işine de yarıyor. Ama Portechonun ilk albümü büyük bir şirketten çıksaydı, sadece oranın bir sanatçısı olacaktı. Arada böyle bir fark var.
Son zamanlarda albüm satışlarının iyice düşmesiyle sanatçıların albüm yayınlamamayı düşünmesinin tersine Portecho, albümü kartvizit olarak görüyor.
Deniz: Mp3 olarak satıldığında o şarkıyı değiştime hakkın varmış gibi oluyor, ama yaptığın parçalar jelatin içine girdiği zaman o şarkıları elleyemiyorsun. O bizi çok rahatlatıyor.
Portecho en büyük dikkati konserlerle çektiğini düşünüyor. Diyorlar ki; müzik endüstrisi yeni bir döneme girdi ve artık CD bir koleksiyon parçası oldu.
Aslında albüm kapağıyla da dikkat çektiklerini düşünüyorlar. Bunun için akılda kalıcı bir resim koymuşlar ve gazetelerde, Türkiyede yapılmış en iyi kapak diye başlıklar atılmış. Volga Yıldız tarafından çekilen fotoğrafların, ikinci, üçüncü albümlerde de unutulmayacağını söylüyorlar.
Portecho ilk parçalarını yapmaya sadece eğlence için başladı. Fakat yaptıkları her projeyi bu noktaya getirmeye çalıştı. Bunun arkasında da durdu. En büyük kriterlerini ise şöyle açıklıyorlar;
Portechoyla ilgili bir şey yaparken sıkılıyorsak ve parçayla çalışmaktan sıkılyorsak, o parça bizim için başarısız olmuş demektir. İkinci albüm için de eğlendiğimiz parçaları yapıp o anda kafamızdaki şeyi samimi bir şekilde dışa vrumayı başarabilirsek, Portechonun arkası gelecektir.
Yan Projeler, Yan Bilgiler
· Denizin üç yıldır devam eden bir projesi var. Norrda adındaki grubun ilk albümü Infinite Face olarak belirlenmiş. Deniz, bu projeyi İsveçe gidip gelmek için uzatıyormuş. Albümün ilk klibi İsveçte Tan tarafından çekilecek. Infinite Face parçasını Elec-tripin yayınladığı İstanbul Calling Volume 2 albümünden dinleyebilirsiniz.
· Denizin 2003te Bant dergisinin illüstratörü Sadi Güranla başlattığı Netame adındaki proje yakın bir zaman içersinde hayat bulacak. Proje bir CDden ve bir illüstrasyon kitabından oluşuyor. Aynı zamanda içinde yazılar da yer alıyor.
· Tanın projesi ise Mira. Miray Kurtuluş ile beraber yürüttü proje, Türkçe sözlerden oluşan, 70ler, 60lar, hatta zaman zaman 50ler gibi tınlayan bir sounda sahip. Bir Gün Gelir parçasını Elec-tripin yayınladığı İstanbul Calling Volume 2 albümünde bulabilirsiniz.
· Herşeye bilgisayar oyunu yaparak başlamışlar, fakat bitirememişler. Çünkü Portecho için çalışmalara başlamışlar ve tüm zamanlarını müzik kapsamış. Tamamen gerçek görüntülerden oluşan birşeydi. Grafik olmayan, interaktif bir sinema filmi gibiydi. Bir sürü objeyle ilişki kurabildiğiniz, insanlarla konuşabildiğiniz, çekmece açıp kapatılabildiğiniz detaylarla dolu bir oyundu. Aslında böyle bir oyun yapmak zor, birlikte müzik yapmak daha kolay.
· İlk albümde, albüme adını veren parça Undertoneunun orjinalini çıkarıp remixini koymuşlar. Sebep ise, sound olarak albümde eski kalması.
· Grup çalışmalara, rock şarkısı yazar gibi başlıyor. Önce Deniz, gitar melodisi buluyor ve onun üzerine Tan, vokal yapıyor.
· Portecho, İsveçte Nina adlı parçasına klip çekecek.
· Kontrasttan bahsetmişken, büyük bir konser verdiğimizde, büyük bir enerji dışa vurulduktan sonra tekrar otele gidip uyumak istiyoruz.
· Grup, sinemadan, belgesellerden, ruh hallerinden etkileniyor ve bunlar müziklerine yansıyor.
· Grubun desteklediği ve beğendiği gruplar, Kim ki O, Geist Im Glast, Sakin, Grangulez, 123...
· Deniz Cuylan ikinci albüm öncesinde, kışın askere gidecek.
· Tan Tuncağ tiyatro mezunu. Tiyatro oyuncusu olmak, enstrüman çalmak gibi biraz. Sadece tek bir enstrüman çalarken mutlu olamam. Eğer gerçekten tiyatroda geleceğim olsaydı, oyun yazmak isterdim ama yazamayacağım için boş bir laf.
· Deniz Cuylan konserler haricinde dans etmemiş. Kendilerine dans dersi mi aldınız? diye soranlar olmuş.
· Portecho üç ay boyunca ayda bir kez Balans Toniquede.
Portecho Dans Etmek İstese Ne Dinlerdi?
Haber Tarihi : 06.08.2007
Bildiğiniz üzere, Radyo Eksende yeni bir program başlamış bulunmakta. Flexi Sahibinin Sesi adındaki bu program, haftaiçi hergün saat 09:25te ve tekrari ise 19:05'te yayınlanıyor. Amacı ise sadece Amerika veya İngiltere'den değil, dünyanin farkli ülkelerinden de iyi müzik çikabildiğini göstermek. Bizim topraklarımızda da farklı ve iyi müzik yapanlar, programımıza ayırdığımız bu bölümde yerini alacak.Bu röportajlar serisine, ilk albümüyle ve verdikleri konserlerle içimizdeki enerjiyi dışa vurmamızı sağlayan Portechoyla başladık.
Kendilerine Balansta verdikleri konserlerde rastladım. Ben de dahil, bir çok insan uzunca bir aradan sonra ilk defa o gece dans etti. O gece grubu sevenler için Sympathynin ayrı bir anlam taşıdığını düşünürken, röportaj sırasında şarkının aslında grubun müzikal gidişatını da belirlediğini öğrenmiş oldum.
Biz de grubu, bütün dikkati üzerine çeken ani çıkışını, oluşumunu, devamında olanları ve geleceklerini konuşmak için Radyo Eksene davet ettik. Bir kahve eşliğinde birbirimize alışma süreci sonrasında, stüdyoya girdik ve ses 1,2 ses 1,2den sonra kayda başladık. Deniz ve Tan röportajın stüdyoda olmasından dolayı program için kayıt yaptığımızı sanıp, mikrofon önünde önlerini iliklerken durumu açıkladım ve güldük kendimize, birbirimize.
Tanın ve Denizin tanışması, Bant Dergisinden tanıdığımız Aylin Güngörün aracılığıyla olmuş. Denizin Portecho öncesindeki elektronik jazz müzik yapan grubu Mayanın Telecine adındaki ilk albümünün lansman partisinde, Tanla bir araya gelmişler ve bir yıl sonra (2004) Portecho oluşmuş. İlk başlarda birlikte müzik yapmaya çekinmişler. Farklı işler yaparak yakınlaşmışlar, egolarını törpülemişler. Şöyle ki;
Tan: Aslında bir sene boyunca hep aklımızda birşey vardı ama bilgisayar oyunu yaparak başladık. İkimiz de beste yapıp, prodüksiyon ortaya çıkaran insanlar olduğumuz için ve buna bağlı olarak bir ego çatışması problemi yaratma ihtimali bizi ürküttüğü için, hemen böyle birşey yapmaya çekindik.
Deniz: Arkadaş olmadan üretime geçilmiyor. Tanla da aynı şekilde oldu. İlk önce başka başka işler yapmak, daha sonra müziği ele almak, Undertone albümünün kolayca ortaya çıkmasına, sorun yaşamamamıza yol açtı.
Müzik piyasası bu kadar zorken, müzik yapanlar yıllarca albüm çıkarmak için uğraşırken, Portecho bir yıl kadar kısa bir süre içinde oluşturduğu parçalarla ilk albümünü çıkardı. Deniz bu hızı, Tanla albüm yapmaya uygun kimyaları olduğuna bağladı. Daha önce Portecho gibi müzik yapmadıkları için albüm çıkarma süreci içinde tecrübe edinmeye dikkat etmişler. Konserler başladığında sahnede tam olarak ne yapmak gerektiğini kestiremiyorlarmış. Çünkü Portechonun müziği oldukça dinamik ve hareketli. Hatta ilk Sympathyi yazdıklarında dinleyenlerin dalga geçeceğini bile düşünmüşler. Şimdi her şey oturmuş ve neyin sevilip sevilmeyeceğini tahmin edebiliyorlarmış.
Tan: Daha bilinçli hareket ediyoruz. Fakat o dönem bize çok faydalı oldu. Çünkü parçalar seyirciyle buluşa buluşa, konser vere vere gelişti.
Proje, Portecho bir kulübe gitmiş olsa hangi müzikle eğlenmek isterdi? sorusuna cevap ararken ortaya çıkmış. Elec-tripin başında bulunan ve albümün co-prodüktörü Oğuz Kaplangı, ilk yaptıkları parçaların üzerine onlara Artık böyle şeyler dinliyor musunuz? sorusunu yöneltmiş ve Portecho, dinlemek istediği müziği icra etmeye başlamış. İstedikleri müziği ortaya çıkardıkları için de değişik bir dans albümü olduğunu söylüyorlar.
KAYGI YOK: BU BİR ŞİRKET DEĞİL, BİR EĞLENCE
İlk albümle yakaladıkları başarıdan sonra, gelecekte yapacakları işlerde yeterince başarı elde edememe, çıtayı yükseltememe gibi kaygılar taşımıyorlarmış. Çünkü herşey ilk albümle hatta, Symptahy parçasıyla ikinci albümün, üçüncü albümün taslağı kafalarında oluşmuş. Genelde memnuniyetsiz insanlar oldukları için Bu albümün üzerine neler koyabiliriz?, Yeni besteler nasıl olacak? gibi sorular sürekli beyinlerini kemiriyormuş.
Deniz: Bizi ikinci albüm çok heyecanlandırıyor. Beraber çalışmak çok eğlenceli olduğu için öyle bir kaygımız olduğunu düşünmüyorum. Çünkü bu bir şirket değil, bu bir eğlence.
YENİ ALBÜM İÇİN EN BÜYÜK İPUCU, KONSERLER
İkinci albüm için yeni şarkılar yapmaya başlamışlar. Bunları da konserlerde çalıyorlar fakat bu parçalar yeni albümde yer almayabilirmiş. Çünkü ikinci albüm için Eylül, Ekim aylarında kısa süreli bir kampa girip, sadece parçalara odaklanmak istiyorlarmış. Sound olarak kesinlikle daha yeni tınlıyacak bir şey olacakmış. Ama en önemlisi iyi bir şarkı ortaya çıkarmak ve bu olmadan da başka bir şarkıya başlamayacak olmalarıymış, bu ise bir çalışma metoduymuş. İkinci albümün çalışmaları için stüdyoyu Toscanaya taşımayı ve besteleri orada yapmayı düşünüyorlarmış. Konserlerde şarkılara davul ve bası da ekleyen grup, konserlerin, yeni albümün nasıl olacağının sinyallerini verdiğini ve ilk albüme göre daha az elektronik, daha rocka yakın ve sert olacağını söyledi.
Deniz: Birinci albümde dört kişi değildik. Portecho iki kişi. Konserler için bir davulcu ve basçıyla çalışıyoruz. Davulda Ulaş Özbiçer, bas gitarda ise Ayça Sarıgül yer alıyor. İkinci albümün davulları için yine onları kullanacağız. Şöyle de bir fikrimiz var. Canlı davulları kaydetip, bunu elektronik gibi tınlatmak istiyoruz. Bu albüm canlı çalınmış gibi olacak fakat kulağımıza elektronik gelecek. Bu ilk olan bir şey de değil ve bunu Portechonun bestelerine uygulamak istiyoruz.
Tan: Sahnedeki enerjiyi albüme taşımak çok kolay bir şey değil, özellikle teknik bir konu olduğu için. Onun için çalışmalar başladı. Bir şeyler deniyoruz.
DANS ETTİRMEK, TİYATRODA GÜLDÜRMEYE BENZER
Konserde seyirciyi şarkılara ve sahneye adapte etmek, özellikle dans müziği yapıyorsanız çok zordur. Bu zorluğu Tan şöyle açıklıyor:
Benim Radio Days adındaki grubumla sahne tecrübem oldu. Fakat Portecho bambaşka birşey. Dans ettirmek, insanları tiyatroda güldürmek gibi çok zor bir şey, başarabildiğin zaman da tatmini çok yüksek.
Deniz: Mesela birisiyle konuşurken Tan da, ben de dikkati hep üzerimize çekmeye çalışıyoruz. Hiç boş bırakmayıp, diğer insanlarla konuşup, orda sürekli bir eğlence yaratmak peşinde olan insanlarız. Aynı şeyi sahnede yaptığımızı düşünüyorum. Biraz da seyirciyi kendi halinde şarkıyla bırakalım, değil mi? Onu yapmıyoruz. Her an gözümüz seyircinin üzerinde. Enerji biraz azalıyorsa hemen yükseltmeye çalışıyoruz.
Yurt dışında Amsterdam, Floransa, Stockholm konserleri olmuş. New York Times gazetesinde grubun tanıtımı yer almıştı.Konser için gittikleri diğer yerlerde de ilgi görüyorlarmış. Melody Makerın devamı niteliğinde olan Plan B, Portecho için Yerel Kahramanlar ifadesini kullanmış. Stockholmda konser verdiklerinde de, gazetelerde çok güzel yazılar çıkmış.
Bağlı oldukları plak şirketi Elec-trip bağımsız bir şirket. Belki gruba çok büyük bütçeler ayırmıyor fakat Elec - trip sayesinde kafalarındaki projenin çok daha hızlı bir şekilde ilerlediğini söyledi Tan.
Elec - trip farklı bir plak şirketi. Aslında Türkiyeye gerekli olan bir sistem var, o da; bağımsız bir şirket olması. Fazla bir bütçe yok ortada. Kliplerimizi kendimiz çekiyoruz. Benim stüdyomda montajlanıyor. Postprodüksiyonu falan orda yapılıyor. Bunun için büyük bütçeler ayrılmıyor. Ama Elec - trip gibi bir şirketle çalıştığımız için, bu tip projelerimiz kolaylıkla ilerliyor ve hayat buluyor. Oğuzla olan uyumumuzdan da kaynaklanan bir şey var. Yaratıcı anlamda bir özgürlüğümüz var.
Deniz: Büyük bir şirket bir sürü gruba sahip ve bir sürü koldan başarılı olmaya çalışıyor. Ürünlerini bir sürü yerden satmaya çalışıyor. Fakat bağımsız bir şirkette çalıştığınız zaman, siz onların en iyi silahı oluyorsunuz ve sizin için daha fazla çalışabiliyorlar. Elec - trip, ismini büyütecekse Portechonun popülerliğiyle, bu Portechonun işine de yarıyor. Ama Portechonun ilk albümü büyük bir şirketten çıksaydı, sadece oranın bir sanatçısı olacaktı. Arada böyle bir fark var.
Son zamanlarda albüm satışlarının iyice düşmesiyle sanatçıların albüm yayınlamamayı düşünmesinin tersine Portecho, albümü kartvizit olarak görüyor.
Deniz: Mp3 olarak satıldığında o şarkıyı değiştime hakkın varmış gibi oluyor, ama yaptığın parçalar jelatin içine girdiği zaman o şarkıları elleyemiyorsun. O bizi çok rahatlatıyor.
Portecho en büyük dikkati konserlerle çektiğini düşünüyor. Diyorlar ki; müzik endüstrisi yeni bir döneme girdi ve artık CD bir koleksiyon parçası oldu.
Aslında albüm kapağıyla da dikkat çektiklerini düşünüyorlar. Bunun için akılda kalıcı bir resim koymuşlar ve gazetelerde, Türkiyede yapılmış en iyi kapak diye başlıklar atılmış. Volga Yıldız tarafından çekilen fotoğrafların, ikinci, üçüncü albümlerde de unutulmayacağını söylüyorlar.
Portecho ilk parçalarını yapmaya sadece eğlence için başladı. Fakat yaptıkları her projeyi bu noktaya getirmeye çalıştı. Bunun arkasında da durdu. En büyük kriterlerini ise şöyle açıklıyorlar;
Portechoyla ilgili bir şey yaparken sıkılıyorsak ve parçayla çalışmaktan sıkılyorsak, o parça bizim için başarısız olmuş demektir. İkinci albüm için de eğlendiğimiz parçaları yapıp o anda kafamızdaki şeyi samimi bir şekilde dışa vrumayı başarabilirsek, Portechonun arkası gelecektir.
Yan Projeler, Yan Bilgiler
· Denizin üç yıldır devam eden bir projesi var. Norrda adındaki grubun ilk albümü Infinite Face olarak belirlenmiş. Deniz, bu projeyi İsveçe gidip gelmek için uzatıyormuş. Albümün ilk klibi İsveçte Tan tarafından çekilecek. Infinite Face parçasını Elec-tripin yayınladığı İstanbul Calling Volume 2 albümünden dinleyebilirsiniz.
· Denizin 2003te Bant dergisinin illüstratörü Sadi Güranla başlattığı Netame adındaki proje yakın bir zaman içersinde hayat bulacak. Proje bir CDden ve bir illüstrasyon kitabından oluşuyor. Aynı zamanda içinde yazılar da yer alıyor.
· Tanın projesi ise Mira. Miray Kurtuluş ile beraber yürüttü proje, Türkçe sözlerden oluşan, 70ler, 60lar, hatta zaman zaman 50ler gibi tınlayan bir sounda sahip. Bir Gün Gelir parçasını Elec-tripin yayınladığı İstanbul Calling Volume 2 albümünde bulabilirsiniz.
· Herşeye bilgisayar oyunu yaparak başlamışlar, fakat bitirememişler. Çünkü Portecho için çalışmalara başlamışlar ve tüm zamanlarını müzik kapsamış. Tamamen gerçek görüntülerden oluşan birşeydi. Grafik olmayan, interaktif bir sinema filmi gibiydi. Bir sürü objeyle ilişki kurabildiğiniz, insanlarla konuşabildiğiniz, çekmece açıp kapatılabildiğiniz detaylarla dolu bir oyundu. Aslında böyle bir oyun yapmak zor, birlikte müzik yapmak daha kolay.
· İlk albümde, albüme adını veren parça Undertoneunun orjinalini çıkarıp remixini koymuşlar. Sebep ise, sound olarak albümde eski kalması.
· Grup çalışmalara, rock şarkısı yazar gibi başlıyor. Önce Deniz, gitar melodisi buluyor ve onun üzerine Tan, vokal yapıyor.
· Portecho, İsveçte Nina adlı parçasına klip çekecek.
· Kontrasttan bahsetmişken, büyük bir konser verdiğimizde, büyük bir enerji dışa vurulduktan sonra tekrar otele gidip uyumak istiyoruz.
· Grup, sinemadan, belgesellerden, ruh hallerinden etkileniyor ve bunlar müziklerine yansıyor.
· Grubun desteklediği ve beğendiği gruplar, Kim ki O, Geist Im Glast, Sakin, Grangulez, 123...
· Deniz Cuylan ikinci albüm öncesinde, kışın askere gidecek.
· Tan Tuncağ tiyatro mezunu. Tiyatro oyuncusu olmak, enstrüman çalmak gibi biraz. Sadece tek bir enstrüman çalarken mutlu olamam. Eğer gerçekten tiyatroda geleceğim olsaydı, oyun yazmak isterdim ama yazamayacağım için boş bir laf.
· Deniz Cuylan konserler haricinde dans etmemiş. Kendilerine dans dersi mi aldınız? diye soranlar olmuş.
· Portecho üç ay boyunca ayda bir kez Balans Toniquede.
mtv EMA ödülleri için oylayın,
http://ema.mtv.com.tr/nsoe/voteNow#/new ... /portecho/
http://ema.mtv.com.tr/nsoe/voteNow#/new ... /portecho/