Gündem
- issirganotununissirmiyani
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1106
- Kayıt: 01 Haz 2005 00:00
- Konum: nereye
Orgeneral Büyükanıt, hastaneden ayrılırken yaptığı açıklamada, olayın organize bir eylem olduğunu söyledi. Büyükanıt, "Olaylardan önce terörü besleyenler kim ona bakmak lazım" diye konuştu.
Orgeneral Büyükanıt, Bu olayın arkasında kimlerin olabileceğini iyi düşünmemiz lazım. Bundan sonra da büyükşehirlerde böyle bir olay bekleyebiliriz, böyle bir ihtimal var diye konuştu.
Hürriyet.
Orgeneral Büyükanıt, Bu olayın arkasında kimlerin olabileceğini iyi düşünmemiz lazım. Bundan sonra da büyükşehirlerde böyle bir olay bekleyebiliriz, böyle bir ihtimal var diye konuştu.
Hürriyet.
sleeping with the earth my dying bride
- issirganotununissirmiyani
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1106
- Kayıt: 01 Haz 2005 00:00
- Konum: nereye
- houseofholy
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 905
- Kayıt: 04 Oca 2007 01:00
- Konum: ankara
- İletişim:
destek verenlerin sadece kürt gruplar olmadığını, müttefik görünen avrupadaki birçok ülkenin de PKK yı desteklediğini söyledi. herkesin bildiği şeyler resmi bir ağızdan söylendi nihayet..issirganotununissirmiyani yazdı:zaten bugunun gazetelerinde Büyükanıt paşanın kürt gruplarının pkk yı desteklediginden bahsediyordu akşamına böyle bi saldırı üzücü
herşey onun içinde, o herşeyin dışında..
Geçtiğimiz günlerde Barzani'nin parti binasına bir saldırı yapılmış ve 50 kişi ölmüştü (ilgili haber). Belki bu bir karşı saldırı ya da iki saldırıyı da dışarıdan başka birileri yaptı. Belki de ikisinin hiç alakası yok, bilemiyorum ama mutlaka bu olayın üzerine gidilmelidir.
Ankara'daki patlamada ölü sayısı 6 yaralı syısı en son 60lardaydı umarım daha da ciddi rakamlara ulaşmaz..pkk olduğunu benim de şiddetle düşündüğüm patlama patlamalar haline gelecek ve izmir istanbulda da olacak felaket tellalı değilim olmak da istemiyorum ama ntv de 1ton a4 patlayıcının kayıp olduğunu duydum 200ü bulunmuş bi kısmı da Ankara'da patlatıldı işte pkk ibnelerinin işi olduğu da belliyken artık bişeyler yapmamız gerekiyo bence bu böyle nereye kadar gitcek bi düşünsenize 50sene sonra torunlarımızın ıraktaki gibi bi manzarada oyun oynadıklarını düşünmek ne kadar acı dimi..sonradan da pkk dağlarda pusuyo nası gidip temizlicek diyenlerin gözleri burunları ve vücutları önünde patlayan bombalardan sonra bunları diyebilecek ağızları olacak mı merak ediyorum..artık müdahale şart bence
"Eğer cennete o vakit istenmemişsem (doğum), ısrar etmeyeceğim.."
- kindmonster
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1115
- Kayıt: 14 Haz 2006 00:00
- İletişim:
- kindmonster
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1115
- Kayıt: 14 Haz 2006 00:00
- İletişim:
'Esprilere ben de gülüyorum'
Cem Uzan, seçim vaadi geyikleri ile ilgili olarak ilk kez konuştu.
Benden iyisi yok
Cem Uzan, önümüzdeki seçimlerde de iddialı. İttifakların Genç Partinin lehine olduğunu, dişli beş parti çıktığını söylüyor. Uzan, Şirketlerimi yağmalayarak, sadece bir kısmını 6.5 milyar dolara sattılar. Yatırım nasıl yapılır, istihdam nasıl yaratılır, bunu Türkiyede benden iyi bilen insan varsa, ben bilmiyorum diyor
Genç Parti (GP) Genel Başkanı Cem Uzan, sürpriz bir çıkış yaptığı 3 Kasım 2002 seçimlerinin ardından gözünü, 22 Temmuz 2007 seçimlerine dikti. Malvarlığına el konulan, ailesi yurtdışında kaçak hayatı yaşayan Uzan, hangi partiyle ittifak yapacağı, özel hayatı ve seçim vaatleri gibi merak edilen konuları AKŞAMa anlattı. Uzan, internette hit olan ve GPye atfen gündeme getirilen İktidara gelirsek hamilelik 3 aya inecek, Şehrazat 1 YTL olacak sözlerinin de aralarında bulunduğu seçim vaatlerini açıkladı. Uzan, bunlara çok güldüğünü belirterek, Dava açar mısınız sorusunu, Olur mu öyle şey. Ülkenin yüzünün güldüğünü görmek çok güzel diye yanıtladı...
En komiği hamilelik 3 aya inecek
İnternetteki 1 YTL esprilerini nasıl buluyorsunuz?
- Gördüm. Ne yapayım, ben de gülüyorum.
Dava açar mısınız?
- Olur mu öyle şey? Hayatın güzel tarafı gülebilmek. Türkiyede insanlar rahat rahat gülebilsinler istiyorum. Ama Okul kitapları bedava olacak dediğimde de dalga geçiyorlardı, şimdi bedava. Mazotu 1 YTLye indireceğiz, göreceksiniz.
En çok hangisine güldünüz?
- Hamilelik esprisine.
Cem Uzan, seçim vaadi geyikleri ile ilgili olarak ilk kez konuştu.
Benden iyisi yok
Cem Uzan, önümüzdeki seçimlerde de iddialı. İttifakların Genç Partinin lehine olduğunu, dişli beş parti çıktığını söylüyor. Uzan, Şirketlerimi yağmalayarak, sadece bir kısmını 6.5 milyar dolara sattılar. Yatırım nasıl yapılır, istihdam nasıl yaratılır, bunu Türkiyede benden iyi bilen insan varsa, ben bilmiyorum diyor
Genç Parti (GP) Genel Başkanı Cem Uzan, sürpriz bir çıkış yaptığı 3 Kasım 2002 seçimlerinin ardından gözünü, 22 Temmuz 2007 seçimlerine dikti. Malvarlığına el konulan, ailesi yurtdışında kaçak hayatı yaşayan Uzan, hangi partiyle ittifak yapacağı, özel hayatı ve seçim vaatleri gibi merak edilen konuları AKŞAMa anlattı. Uzan, internette hit olan ve GPye atfen gündeme getirilen İktidara gelirsek hamilelik 3 aya inecek, Şehrazat 1 YTL olacak sözlerinin de aralarında bulunduğu seçim vaatlerini açıkladı. Uzan, bunlara çok güldüğünü belirterek, Dava açar mısınız sorusunu, Olur mu öyle şey. Ülkenin yüzünün güldüğünü görmek çok güzel diye yanıtladı...
En komiği hamilelik 3 aya inecek
İnternetteki 1 YTL esprilerini nasıl buluyorsunuz?
- Gördüm. Ne yapayım, ben de gülüyorum.
Dava açar mısınız?
- Olur mu öyle şey? Hayatın güzel tarafı gülebilmek. Türkiyede insanlar rahat rahat gülebilsinler istiyorum. Ama Okul kitapları bedava olacak dediğimde de dalga geçiyorlardı, şimdi bedava. Mazotu 1 YTLye indireceğiz, göreceksiniz.
En çok hangisine güldünüz?
- Hamilelik esprisine.
İşsizlik başa bela,kahrolsun bankalar..
- issirganotununissirmiyani
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1106
- Kayıt: 01 Haz 2005 00:00
- Konum: nereye
Lenslerin parası devletten
Sosyal Güvenlik Kurumunun (SGK), gözlük çerçevesinin bedelini ödemesi için gerekli olan kullanma süresi 4 yıldan 2 yıla indirildi. Daha önce bedeli ödenmeyen kontakt lensler de kurumca karşılanacak.
23 Mayıs 2007 06:58
Yazı boyutunu büyütmek için
Lenslerin parası devletten
Yürürlüğe giren yönetmeliğe göre, daha önce eşler için 7 yıl olan işitme cihazının kullanma süresi, 5 yıla indirildi. Eş ve çocuklar için daha önce 7 yıl olarak uygulanan konuşma cihazının kullanma süresi de yine 5 yıla düşürüldü.
Yönetmelikle gözlük çerçevesinin kullanma süresi 4 yıldan 2 yıla indirilirken, ikinci yılın sonunda değişen cam ile birlikte, gereği halinde gözlük çerçevesi de değiştirilecek. Yönetmelikle, kontakt lenslerin bedelleri karşılanacak, elektronik el ve kol protezi temin edilecek. Vücut organ protezleri, sağlık kurulu raporu yerine sağlık raporuyla karşılanacak.
Sosyal Güvenlik Kurumunun (SGK), gözlük çerçevesinin bedelini ödemesi için gerekli olan kullanma süresi 4 yıldan 2 yıla indirildi. Daha önce bedeli ödenmeyen kontakt lensler de kurumca karşılanacak.
23 Mayıs 2007 06:58
Yazı boyutunu büyütmek için
Lenslerin parası devletten
Yürürlüğe giren yönetmeliğe göre, daha önce eşler için 7 yıl olan işitme cihazının kullanma süresi, 5 yıla indirildi. Eş ve çocuklar için daha önce 7 yıl olarak uygulanan konuşma cihazının kullanma süresi de yine 5 yıla düşürüldü.
Yönetmelikle gözlük çerçevesinin kullanma süresi 4 yıldan 2 yıla indirilirken, ikinci yılın sonunda değişen cam ile birlikte, gereği halinde gözlük çerçevesi de değiştirilecek. Yönetmelikle, kontakt lenslerin bedelleri karşılanacak, elektronik el ve kol protezi temin edilecek. Vücut organ protezleri, sağlık kurulu raporu yerine sağlık raporuyla karşılanacak.
issirganotununissirmiyani ''değişim başladı anı yaşa'' vodafone gibi oldu behh
Hangi İnsan dışı yaratık böyle bir eylem gerçekleştirmeye yüreği el veriyor anlamıyorum.Buda türkiye üzerinde oynanan oyunların en sonuncusu.Artık hiçkimseye güven kalmadı kimin ne yapacağı kestirilemiyor.Bu yapılan kesinlikle terördür pkk veya bi başkası.Tek bildiğim türkiyenin karışmasını kan dökülmesini isteyenlerin bir eylemi olduğu.Dikkat ederseniz bazı olaylar arka arkaya gerçekleşiyor.buda niyeti açıkça ortaya koyuyor.Bizim bu olayları iyi takip etmemiz ve medyanın bizi yönlendirmesine izin vermemiz gerekiyor.
- issirganotununissirmiyani
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1106
- Kayıt: 01 Haz 2005 00:00
- Konum: nereye
Ülkenin başkentinde bile böyle bir terör eylemi yapılabiliyor demekki hükümet deil ülkeyi başkentini bile koruyamıyor . artık askerin masaya vurma zamanı geldi İşte teröristlerin yanaklarını okşar tokalşır gönderirsen böyle olur
issirganotununissirmiyani ''değişim başladı anı yaşa'' vodafone gibi oldu behh
- kindmonster
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1115
- Kayıt: 14 Haz 2006 00:00
- İletişim:
- shadow_girl
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 606
- Kayıt: 24 Haz 2006 00:00
- Konum: yalova
Türkiye'de 22 Temmuz'da yapılacak olan genel seçimde oy kullanacağınız yeri ve sandık numarasını, Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı'nın internet sitesinden öğrenmeniz mümkün.
http://www.ysk.gov.tr/ysk/index.html
http://www.ysk.gov.tr/ysk/secmenBilgi.jsp
http://www.ysk.gov.tr/ysk/index.html
http://www.ysk.gov.tr/ysk/secmenBilgi.jsp
- issirganotununissirmiyani
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1106
- Kayıt: 01 Haz 2005 00:00
- Konum: nereye
Mardin Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, üzerinde bomba taşıyan ve eylem hazırlığında bir teröristin kente geleceği yönündeki ihbar üzerine harekete geçti. Nusaybin ve Kızıltepe İlçesi istikametinden gelen araçları aramaya alan polis, bir minibüs içinde üzerinde bomba olduğunu belirlediği bir erkeği gözaltına aldı. Polis, PKKlı teröristin Mardin merkez ya da Diyarbakırda canlı bomba olarak eylem hazırlığı içinde bulunduğu belirleyip, gözaltına aldığı teröristle ilgili geniş çaplı bir soruşturma başlattı. Polis yetkilileri, teröristin üzerinden ne kadar bomba bulunduğunu açıklamazken, olayla ilgili açıklamaların daha sonra yapılacağını belirtti.
issirganotununissirmiyani ''değişim başladı anı yaşa'' vodafone gibi oldu behh
- RapunZelle
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 710
- Kayıt: 30 Eyl 2006 00:00
- Konum: izmir
her yazın başında bu tarz olaylar yaşıyoruz. ki bunun en büyük örneğini ben yaşadım .. geçen sene burada, Antalya da sezonun başında patlatılan bomba mesela.. taktik hep aynı .. her an herşey olabilir moduyla geziniyoruz etrafta ..
"...Let me drown within this river, let me drown in this deep silence...
- issirganotununissirmiyani
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1106
- Kayıt: 01 Haz 2005 00:00
- Konum: nereye
- RapunZelle
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 710
- Kayıt: 30 Eyl 2006 00:00
- Konum: izmir
- kindmonster
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1115
- Kayıt: 14 Haz 2006 00:00
- İletişim:
milli gazete yazısı -İLGİNÇ
23 Mayıs 2007 Çarşamba 16:00
Yüreğiniz varsa,
Şu laiklik mitinglerinizi Diyarbakırda yapsanız.
Ya da Erzurumda.
Hadi biraz doğudan batıya gelseniz de Malatyada toplansanız.
Hatta Elazığda.
Öz be öz Anadolu derseniz; Bitlis ya da Bingölde.
Saza niye gelmedin türküsünü söylemiyorlardı ama Batman, Şırnak, Hakkâriye niye gitmediniz.
Dilese idiniz; Mardin, Muş ve Hakkariyede buyurabilirdiniz.
Hatta Hatay ve Adanayı da deneyebilirdiniz.
Büyük şehirse meramınız. Konya, Kayseri, Sivası neden es geçtiniz.
Trabzon, Giresun, Rizeye de düşmedi yolunuz.
Yozgat, Kırşehir, Amasya, Burdura da ayrımcılık yaptınız.
Listeyi uzatmak mümkün.
Çok merak ediyorum buralardaki mitinglerinize kaç kişi gelirdi.
Ya da sizler Dior ve Chanel kokulu mitinglerinizden ayrılıp; yoksulluk, emek, tezek, erdem, ağıl, peynir, koyun, süt, alınteri, dürüstlük kokan kentlere gidebilir miydiniz.
Gidemezsiniz.
Size Banani ve Theron markalı parfümlerin havasının sindiği büyük şehirlerin meydanları. Bizlere ağıl kokulu tepeler. Oralara biz gideriz. Ve yüreğimize o toprakların güneşini, ayını, insanını, ağılını doldurarak gideriz.
Birkaç gündür Anadoluda, güneşi bile aydınlatan insanların arasında idim. Yeni yeni toparlanıyordu kıştan bahara doğa. Bulutları bile yamıyordu sıcak bakışları. Tertemizdi ayakları. Bastıkları yerden yağmur fışkırıyordu.
Bereket, tevekkül, sabır, şükür, rıza, hamd sancaklarını çekmişlerdi; saraylardan kıymetli kerpiç evlerinin kale bedenlerine.
Çatakta,Gürpınarda, Sarıcanda, Paluda tarlalarında taş, kaya, diken bitmişti. Bir ot bitmemişti. Tek buğday, dal maydanoz yoktu.
Oralarda, o ot bitmeyen kayalık arazilerde ekmek yoldaşları idi, her hanenin bir çift ineği ya da beş baş koyunu. Kadınla koyun kardaş olmuştu.
Bu yüzden selamlaştığım her kadının ellerinde süt pınarları varmış gibi ağıl kokuyordu üstü başı. Tülbentleri peynir kokulu, tırnakları tezek, gülüşleri emek saçıyordu dört bir yana. Terleri saygın onur kokusunu duyuruyordu.
Kolaysa getirin mitinglerinizi Alacakayaya, Arıcaka, Ağına.
Beşiriye, Hasankeyfe, Nusaybine, Eleşkirte gelin de pervasızca bağırın bakalım. Dağlar, kayalar, ağaçlar bile sizden yüz çevirecektir.
Yuhaladığınız örtülü kadınlar ellerinde süt bidonları iki dakika bile eylenip dinlemeyecektir sizi. Ağıldaki işi çok daha saygındır çünkü. Değil mi ki siz yüzüne tükürür gibi onun en saygın tacı olan örtüsüne savaş açtınız. Sadece onun örtüsüne de değil, bu toprakların kutlu kadınları olan Hazreti Meryemin, Hazreti Asiyenin, Hazreti Haticenin, Fatıma nın, Aişenin örtüsüne ettiğiniz bu hakaretler için sizi hiç affetmeyecek bir daha. Sahi Gölhisara, İnegöle, İznike, Simava, Sarıkayaya niye hiç gelmediniz.
Bu yaşamları yalın ve ortada.
Bu yoksulluğu ekmeklerine katık eden.
Ağır geçen bir hayatın yüküne direnen.
Türkülerini bile sessiz çığıran
Öyle avaz avaz aşkların yaşanmadığı.
Toprağa saygılı bu insanların arasına niye gelmediniz.
Dar geçitte bekliyordu yaşlı kadın. Bir mavzer gibi korunaklı çarşafına bürünmüştü. Tek hazinesi yanındaki çömlekti. Beyaz bir bidona düğümlemişti umutlarını. Tulum peyniri altı lira. Çökeliği bir buçuk. Onunla tütecek ocak.
Onunla deterjan, sabun, pirinç gelecek.
Bu dağ gibi yoksulluğuna inat, kocaman yüreğiyle direnirken yaşlı kadın. Ankaradan, İzmirden, İstanbuldan yükselen tamtam seslerine acıyla gülüyor, değersiz bir şeye bakarcasına dudak büküp baş sallıyor. Süt kokulu ellerini sallıyor, öte gitsinler der gibi.
Sahi siz konuşabilir misiniz;
Kapıları kırık, ahırdan bozma düğün salonlarında. Döşemesine lüks parfümlerin sindiği kürsüler, trilyonluk adamların mikrofonları yok buralarda. Havaya hâkim ağıl kokusuna aldırmadan, terlerine sinen tezek kokusunu yok sayarak; bağrınıza basabilir misiniz baba bir kardeş bilerek.
Günlerdir aralarındayım.
Hiç benzemiyorlardı sizin miting meydanlarında topladığınız öfkeli, asık suratlı, mutsuz kalabalıklara. Köy meydanlarından, belde salonlarına, kasaba kahvelerine, ilçe vakıf binalarına koştum.
Sonra dünyanın en temiz insanları arasında bulunmayı bana nasib eden Yaradana sonsuz şükrettim. Köyleri ne bikini reklâmları ile kirlenmişti. Ne çıplak bedenleri ile gezecek kadar doğaya ve insana saygısızlardı.
Tertemiz toprağa özlemle baktım; şu anda ölsem ne kadar da şanslıydım. Dostlarım en temiz ve has insanlardı. Biliyordum ki zengin bir dua repertuarı ile uğurlayacaklardı beni.
Bizimki gerçek dostluk be arkadaş.
Mine Alpay Gün / Milli Gazete
KAYANAK:ENSONHABER.COM
23 Mayıs 2007 Çarşamba 16:00
Yüreğiniz varsa,
Şu laiklik mitinglerinizi Diyarbakırda yapsanız.
Ya da Erzurumda.
Hadi biraz doğudan batıya gelseniz de Malatyada toplansanız.
Hatta Elazığda.
Öz be öz Anadolu derseniz; Bitlis ya da Bingölde.
Saza niye gelmedin türküsünü söylemiyorlardı ama Batman, Şırnak, Hakkâriye niye gitmediniz.
Dilese idiniz; Mardin, Muş ve Hakkariyede buyurabilirdiniz.
Hatta Hatay ve Adanayı da deneyebilirdiniz.
Büyük şehirse meramınız. Konya, Kayseri, Sivası neden es geçtiniz.
Trabzon, Giresun, Rizeye de düşmedi yolunuz.
Yozgat, Kırşehir, Amasya, Burdura da ayrımcılık yaptınız.
Listeyi uzatmak mümkün.
Çok merak ediyorum buralardaki mitinglerinize kaç kişi gelirdi.
Ya da sizler Dior ve Chanel kokulu mitinglerinizden ayrılıp; yoksulluk, emek, tezek, erdem, ağıl, peynir, koyun, süt, alınteri, dürüstlük kokan kentlere gidebilir miydiniz.
Gidemezsiniz.
Size Banani ve Theron markalı parfümlerin havasının sindiği büyük şehirlerin meydanları. Bizlere ağıl kokulu tepeler. Oralara biz gideriz. Ve yüreğimize o toprakların güneşini, ayını, insanını, ağılını doldurarak gideriz.
Birkaç gündür Anadoluda, güneşi bile aydınlatan insanların arasında idim. Yeni yeni toparlanıyordu kıştan bahara doğa. Bulutları bile yamıyordu sıcak bakışları. Tertemizdi ayakları. Bastıkları yerden yağmur fışkırıyordu.
Bereket, tevekkül, sabır, şükür, rıza, hamd sancaklarını çekmişlerdi; saraylardan kıymetli kerpiç evlerinin kale bedenlerine.
Çatakta,Gürpınarda, Sarıcanda, Paluda tarlalarında taş, kaya, diken bitmişti. Bir ot bitmemişti. Tek buğday, dal maydanoz yoktu.
Oralarda, o ot bitmeyen kayalık arazilerde ekmek yoldaşları idi, her hanenin bir çift ineği ya da beş baş koyunu. Kadınla koyun kardaş olmuştu.
Bu yüzden selamlaştığım her kadının ellerinde süt pınarları varmış gibi ağıl kokuyordu üstü başı. Tülbentleri peynir kokulu, tırnakları tezek, gülüşleri emek saçıyordu dört bir yana. Terleri saygın onur kokusunu duyuruyordu.
Kolaysa getirin mitinglerinizi Alacakayaya, Arıcaka, Ağına.
Beşiriye, Hasankeyfe, Nusaybine, Eleşkirte gelin de pervasızca bağırın bakalım. Dağlar, kayalar, ağaçlar bile sizden yüz çevirecektir.
Yuhaladığınız örtülü kadınlar ellerinde süt bidonları iki dakika bile eylenip dinlemeyecektir sizi. Ağıldaki işi çok daha saygındır çünkü. Değil mi ki siz yüzüne tükürür gibi onun en saygın tacı olan örtüsüne savaş açtınız. Sadece onun örtüsüne de değil, bu toprakların kutlu kadınları olan Hazreti Meryemin, Hazreti Asiyenin, Hazreti Haticenin, Fatıma nın, Aişenin örtüsüne ettiğiniz bu hakaretler için sizi hiç affetmeyecek bir daha. Sahi Gölhisara, İnegöle, İznike, Simava, Sarıkayaya niye hiç gelmediniz.
Bu yaşamları yalın ve ortada.
Bu yoksulluğu ekmeklerine katık eden.
Ağır geçen bir hayatın yüküne direnen.
Türkülerini bile sessiz çığıran
Öyle avaz avaz aşkların yaşanmadığı.
Toprağa saygılı bu insanların arasına niye gelmediniz.
Dar geçitte bekliyordu yaşlı kadın. Bir mavzer gibi korunaklı çarşafına bürünmüştü. Tek hazinesi yanındaki çömlekti. Beyaz bir bidona düğümlemişti umutlarını. Tulum peyniri altı lira. Çökeliği bir buçuk. Onunla tütecek ocak.
Onunla deterjan, sabun, pirinç gelecek.
Bu dağ gibi yoksulluğuna inat, kocaman yüreğiyle direnirken yaşlı kadın. Ankaradan, İzmirden, İstanbuldan yükselen tamtam seslerine acıyla gülüyor, değersiz bir şeye bakarcasına dudak büküp baş sallıyor. Süt kokulu ellerini sallıyor, öte gitsinler der gibi.
Sahi siz konuşabilir misiniz;
Kapıları kırık, ahırdan bozma düğün salonlarında. Döşemesine lüks parfümlerin sindiği kürsüler, trilyonluk adamların mikrofonları yok buralarda. Havaya hâkim ağıl kokusuna aldırmadan, terlerine sinen tezek kokusunu yok sayarak; bağrınıza basabilir misiniz baba bir kardeş bilerek.
Günlerdir aralarındayım.
Hiç benzemiyorlardı sizin miting meydanlarında topladığınız öfkeli, asık suratlı, mutsuz kalabalıklara. Köy meydanlarından, belde salonlarına, kasaba kahvelerine, ilçe vakıf binalarına koştum.
Sonra dünyanın en temiz insanları arasında bulunmayı bana nasib eden Yaradana sonsuz şükrettim. Köyleri ne bikini reklâmları ile kirlenmişti. Ne çıplak bedenleri ile gezecek kadar doğaya ve insana saygısızlardı.
Tertemiz toprağa özlemle baktım; şu anda ölsem ne kadar da şanslıydım. Dostlarım en temiz ve has insanlardı. Biliyordum ki zengin bir dua repertuarı ile uğurlayacaklardı beni.
Bizimki gerçek dostluk be arkadaş.
Mine Alpay Gün / Milli Gazete
KAYANAK:ENSONHABER.COM
İşsizlik başa bela,kahrolsun bankalar..
Eline kalem alan yazıyor arkadaş. O mitinglerin birinde köylüleri aşağılayan tek bir slogan atıldı mı acaba? Aksine, köylülerin hakkını savunan pankartlar ellerdeydi. Konuyu çarptırmanın anlamı yok. Kimsenin köylünün başındaki beze laf uzattığıda yok. Ağzından salyalar saça saça, saldıracak yer bulamayınca parfüm markaları yazana kadar, o temiz insanların duygularını, yaşayışlarını propagandalarına alet etmeyecek kadar terbiyeli olabilseydi keşke. Şimdi mi gelmiş onları yüceltmek aklına? Geçiniz bunları. Muhtemelen desteklediği partinin liderinin köylüye verdiği cevaplar hala akıllarda, mitinglerde yankılanıyor. Daha ne kadar iğrençleşebilirler gerçekten merak ediyorum.
sleeping with the earth my dying bride
- whatsername
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1072
- Kayıt: 28 Oca 2006 01:00
- kindmonster
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1115
- Kayıt: 14 Haz 2006 00:00
- İletişim:
+1000 ağzına sağlıkjonnathan yazdı:Eline kalem alan yazıyor arkadaş. O mitinglerin birinde köylüleri aşağılayan tek bir slogan atıldı mı acaba? Aksine, köylülerin hakkını savunan pankartlar ellerdeydi. Konuyu çarptırmanın anlamı yok. Kimsenin köylünün başındaki beze laf uzattığıda yok. Ağzından salyalar saça saça, saldıracak yer bulamayınca parfüm markaları yazana kadar, o temiz insanların duygularını, yaşayışlarını propagandalarına alet etmeyecek kadar terbiyeli olabilseydi keşke. Şimdi mi gelmiş onları yüceltmek aklına? Geçiniz bunları. Muhtemelen desteklediği partinin liderinin köylüye verdiği cevaplar hala akıllarda, mitinglerde yankılanıyor. Daha ne kadar iğrençleşebilirler gerçekten merak ediyorum.
İşsizlik başa bela,kahrolsun bankalar..
- issirganotununissirmiyani
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1106
- Kayıt: 01 Haz 2005 00:00
- Konum: nereye
- kindmonster
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1115
- Kayıt: 14 Haz 2006 00:00
- İletişim:
Erdoğan Sezer'i eleştirdi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi'nin Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin kararını değerlendirirken "'Bunun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi'nin Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin kararını değerlendirirken "'Bunun üzerinde konuşulmaz' hayır. Bal gibi de konuşulur. Niye konuşulmasın, bu karar kesinleşmiş bir karardır. Tarih bu kararı alanları hep yargılayacaktır. Ben buna inanıyorum" diye konuştu.
Erdoğan, TÜSİAD'ın siyasi parti genel başkanları ile toplantı dizisinin ilk konuğu oldu. Burada AKP'nin iktidarı dönemindeki siyasi, ekonomik ve sosyal çalışmalar ilişkin bilgi verdi. Avrupa Birliği'ne üyelik sürecine ilişkin gelinen noktayı anlattı.
"BEN BU ÜLKENİN EVLADIYIM"
Erdoğan, konuşmasında kendisine ve AKP yöneticilerine yönelik yazılan kitapları ve söylemleri hatırlatarak şöyle konuştu:
"Geldik, birçok iftiralar atacaklar. Kitaplar yazacaklar, gazete köşelerinden saldıracaklar, vuracaklar eşime, çocuklarımabenimle ilgili kitaplar yazılıyor 'Yahudi' deniliyor. Kimisi 'Musanın çocuğu' diyor. Arkadaşım Abdullah Bey için 'Musanın Gülü' deniliyor. Bütün bunları yazıyorlar. Neden? Bunu hangi edebe hangi adaba hangi kaleme sığdırabilirsiniz? Sen bu ülkenin evladıyım, bu ülkenin çocuğuyum ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının verdiği 14 milyon oy ile bu ülkede iktidarız. Beni kimse kalkıp da olduğumdan başka bir şekilde gösteremez. Buna hakkı yoktur. Milletvekili olma yeterliliğine sahip bir vatandaş evladına da herhangi etik açıdan sınırları zorlayan, sınırları aşan tipler bizi gölgeleyemez, bize çamur atamaz. Kimse güneşi balçıkla sıvamaya kalkmasın, bunlar tutmaz."
Halkın tüm bunlara 22 Temmuz'da in güzel cevabı vereceğini ifade eden Erdoğan , sabırlı olduklarını, bugüne kadar da sabırla geldiklerini, yine sabırla hizmet kervanını yolunda götüreceklerini kaydetti.
TARİH KARARI ALANLARI HEP YARGILAYACAK
Cumhurbaşkanlığı seçimine değindiği konuşmasında seçim sürecine de değinen Erdoğan, bu süreçte muhalefetin takındığı tavrı eleştirdi. TÜSİAD üyelerine cumhurbaşkanlığı seçiminde neden millete gitme yolunu tercih ettiklerini anlatan Erdoğan, şimdiye kadar yapılan seçimlerde 367 diye bir uygulama olmadığını söyledi. Erdoğan, "Hepimiz Anayasa hukuku profesörü olmaya mecbur değiliz. Anayasa'da her şey açık net. Burada 367 diye toplantı yeter sayısı yoktur" dedi. Erdoğan konuşmasının devamında şunları kaydetti:
"Efendim filanca böyle yazdı, filanca böyle yorumlayabilir ama ülke bir filancanın söylediği üzerinden yola giremez. Filancanın dediği rağbet görseydi Anayasa'da onun ifadelere yer alırdı. Bu ülke Anayasa'ya göre yürütülen bir Türkiye'dir. Birisinin yorumuna göre yürütülen Türkiye değildir. İdeolojik yaklaşımlarla yürütülen bir Türkiye değildir, olmamalıdır. Eğer bunu yaparsak bu ülkeye yazık etmiş oluruz. Anayasa mahkemesi 367 ile ilgili bir karar verdi, biz bu karara saygı duymak zorundayız. Bu nihai bir karar, efendim 'bunun üzerinde konuşulamaz' hayır, bal gibi de konuşulur. Niye konuşulmasın, bu karar kesinleşmiş bir karardır. Tarih bu kararı alanları hep yargılayacaktır, ben buna inanıyorum."
CUMHURBAŞKANININ ÖN KOŞULU VAR, BELKİ O DA MİLLETE GİDİLMESİNİ İSTEMİYOR
Erdoğan, Cumhurbaşkanını halkın seçmesine ilişkin Kanunun rahatlıkla bu seçime bile yetiştirilebileceğini kaydederek, "Zor mu? Zor değil. Kanun şu anda Cumhurbaşkanında. Bakın kaç gün oldu? 15 günlük hakkı var, sayın Cumhurbaşkanı şimdi o hakları kullanıyor. Niye 'Bu işi geciktirir, ne kadar erteleyebiliriz' bunu nasıl izah edeceğiz. Bu işe objektif yaklaşılırsa hakikaten bir çözüm üretmek maksadı ise -Cumhurbaşkanlığı makamını çözüm makamı olarak görüyorum- değerlendirmeler hemen yapılır. Üzerinde konuşulacak maddeler hazırdır. Ha biz bunu bu sandığa yetiştiririz denir. Sayın Cumhurbaşkanının da ön koşulu var. Belki o da millete gidilmesini, belki o da 5 artı 5'i istemiyor."
Seçim öncesi parti birleşmelerinin yaşandığını hatırlatan Erdoğan, bu partilerin bu konuda da birleşmesi gerektiğini ifade etti. Erdoğan, partilerin ortaya çıkaracağı Cumhurbaşkanı adaylarının da seçilebileceğini kaydederek, "Bunun adı kaçmaktır, niye kaçıyorlar. Demokrasiden ve egemenliğin millete verilmesinden kaçıyorlar. Az zaman yok, her şey hazır ve belli. Erdoğan, kanunun genel seçimlere yetişmesini istediğini belirterek, yetişmemesi halinde referandum olacağını seçimden sonra yeniden Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacağını söyledi. Erdoğan, "İşimiz gücümüz var. Türkiye lüks içinde yatan Türkiye değil. Bunları kaybetmeyelim. Zamanı iyi değerlendirelim" dedi.
Erdoğan, Türkiye'nin demokratik, laik ve sosyal devleti ideal devlet olarak gördüğünü kaydederek, ideal devletin dört ayağı olduğunu bunun hem demokratik, hem sosyal, hem laik hem de hukuk devleti olduğunu söyledi.
Erdoğan, yargının bağımsızlığıyla ilgili de "Yargı bağımsızdır, ben yargının tarafsızlığını istiyorum. Bundan gücenenler olabilir. Ben zaten şamarını yemişim, tadını da bilirim. Bu ülkede bu tarafsızlığı savunanların sayısı arttıkça bu da yerine oturacaktır" diye konuştu.
Erdoğan, milletvekillerinin dokunulmazlıkların kardırılmasına ilişkin ise herkes için dokunulmazlıkların kaldırılmasını istediklerini ifade etti. Erdoğan, "Yargısına varıncaya kadar biz buna varız" dedi.
Erdoğan, AKP iktidarı dönemindeki ekonomik gelişmelere değinirken de geçtiğimiz pazartesi günü yapılan Bakanlar Kurulu Toplantısı'nda turizmcilere KDV ve gıda noktasında destek olacaklarına ilişkin karar aldıklarını, Maliye Bakanlığı'nın da bu konuda karar vererek, bakanlar Kurulu'na görüşünü aktaracağını söyledi
SABAH 23.05.2007
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi'nin Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin kararını değerlendirirken "'Bunun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi'nin Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin kararını değerlendirirken "'Bunun üzerinde konuşulmaz' hayır. Bal gibi de konuşulur. Niye konuşulmasın, bu karar kesinleşmiş bir karardır. Tarih bu kararı alanları hep yargılayacaktır. Ben buna inanıyorum" diye konuştu.
Erdoğan, TÜSİAD'ın siyasi parti genel başkanları ile toplantı dizisinin ilk konuğu oldu. Burada AKP'nin iktidarı dönemindeki siyasi, ekonomik ve sosyal çalışmalar ilişkin bilgi verdi. Avrupa Birliği'ne üyelik sürecine ilişkin gelinen noktayı anlattı.
"BEN BU ÜLKENİN EVLADIYIM"
Erdoğan, konuşmasında kendisine ve AKP yöneticilerine yönelik yazılan kitapları ve söylemleri hatırlatarak şöyle konuştu:
"Geldik, birçok iftiralar atacaklar. Kitaplar yazacaklar, gazete köşelerinden saldıracaklar, vuracaklar eşime, çocuklarımabenimle ilgili kitaplar yazılıyor 'Yahudi' deniliyor. Kimisi 'Musanın çocuğu' diyor. Arkadaşım Abdullah Bey için 'Musanın Gülü' deniliyor. Bütün bunları yazıyorlar. Neden? Bunu hangi edebe hangi adaba hangi kaleme sığdırabilirsiniz? Sen bu ülkenin evladıyım, bu ülkenin çocuğuyum ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının verdiği 14 milyon oy ile bu ülkede iktidarız. Beni kimse kalkıp da olduğumdan başka bir şekilde gösteremez. Buna hakkı yoktur. Milletvekili olma yeterliliğine sahip bir vatandaş evladına da herhangi etik açıdan sınırları zorlayan, sınırları aşan tipler bizi gölgeleyemez, bize çamur atamaz. Kimse güneşi balçıkla sıvamaya kalkmasın, bunlar tutmaz."
Halkın tüm bunlara 22 Temmuz'da in güzel cevabı vereceğini ifade eden Erdoğan , sabırlı olduklarını, bugüne kadar da sabırla geldiklerini, yine sabırla hizmet kervanını yolunda götüreceklerini kaydetti.
TARİH KARARI ALANLARI HEP YARGILAYACAK
Cumhurbaşkanlığı seçimine değindiği konuşmasında seçim sürecine de değinen Erdoğan, bu süreçte muhalefetin takındığı tavrı eleştirdi. TÜSİAD üyelerine cumhurbaşkanlığı seçiminde neden millete gitme yolunu tercih ettiklerini anlatan Erdoğan, şimdiye kadar yapılan seçimlerde 367 diye bir uygulama olmadığını söyledi. Erdoğan, "Hepimiz Anayasa hukuku profesörü olmaya mecbur değiliz. Anayasa'da her şey açık net. Burada 367 diye toplantı yeter sayısı yoktur" dedi. Erdoğan konuşmasının devamında şunları kaydetti:
"Efendim filanca böyle yazdı, filanca böyle yorumlayabilir ama ülke bir filancanın söylediği üzerinden yola giremez. Filancanın dediği rağbet görseydi Anayasa'da onun ifadelere yer alırdı. Bu ülke Anayasa'ya göre yürütülen bir Türkiye'dir. Birisinin yorumuna göre yürütülen Türkiye değildir. İdeolojik yaklaşımlarla yürütülen bir Türkiye değildir, olmamalıdır. Eğer bunu yaparsak bu ülkeye yazık etmiş oluruz. Anayasa mahkemesi 367 ile ilgili bir karar verdi, biz bu karara saygı duymak zorundayız. Bu nihai bir karar, efendim 'bunun üzerinde konuşulamaz' hayır, bal gibi de konuşulur. Niye konuşulmasın, bu karar kesinleşmiş bir karardır. Tarih bu kararı alanları hep yargılayacaktır, ben buna inanıyorum."
CUMHURBAŞKANININ ÖN KOŞULU VAR, BELKİ O DA MİLLETE GİDİLMESİNİ İSTEMİYOR
Erdoğan, Cumhurbaşkanını halkın seçmesine ilişkin Kanunun rahatlıkla bu seçime bile yetiştirilebileceğini kaydederek, "Zor mu? Zor değil. Kanun şu anda Cumhurbaşkanında. Bakın kaç gün oldu? 15 günlük hakkı var, sayın Cumhurbaşkanı şimdi o hakları kullanıyor. Niye 'Bu işi geciktirir, ne kadar erteleyebiliriz' bunu nasıl izah edeceğiz. Bu işe objektif yaklaşılırsa hakikaten bir çözüm üretmek maksadı ise -Cumhurbaşkanlığı makamını çözüm makamı olarak görüyorum- değerlendirmeler hemen yapılır. Üzerinde konuşulacak maddeler hazırdır. Ha biz bunu bu sandığa yetiştiririz denir. Sayın Cumhurbaşkanının da ön koşulu var. Belki o da millete gidilmesini, belki o da 5 artı 5'i istemiyor."
Seçim öncesi parti birleşmelerinin yaşandığını hatırlatan Erdoğan, bu partilerin bu konuda da birleşmesi gerektiğini ifade etti. Erdoğan, partilerin ortaya çıkaracağı Cumhurbaşkanı adaylarının da seçilebileceğini kaydederek, "Bunun adı kaçmaktır, niye kaçıyorlar. Demokrasiden ve egemenliğin millete verilmesinden kaçıyorlar. Az zaman yok, her şey hazır ve belli. Erdoğan, kanunun genel seçimlere yetişmesini istediğini belirterek, yetişmemesi halinde referandum olacağını seçimden sonra yeniden Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacağını söyledi. Erdoğan, "İşimiz gücümüz var. Türkiye lüks içinde yatan Türkiye değil. Bunları kaybetmeyelim. Zamanı iyi değerlendirelim" dedi.
Erdoğan, Türkiye'nin demokratik, laik ve sosyal devleti ideal devlet olarak gördüğünü kaydederek, ideal devletin dört ayağı olduğunu bunun hem demokratik, hem sosyal, hem laik hem de hukuk devleti olduğunu söyledi.
Erdoğan, yargının bağımsızlığıyla ilgili de "Yargı bağımsızdır, ben yargının tarafsızlığını istiyorum. Bundan gücenenler olabilir. Ben zaten şamarını yemişim, tadını da bilirim. Bu ülkede bu tarafsızlığı savunanların sayısı arttıkça bu da yerine oturacaktır" diye konuştu.
Erdoğan, milletvekillerinin dokunulmazlıkların kardırılmasına ilişkin ise herkes için dokunulmazlıkların kaldırılmasını istediklerini ifade etti. Erdoğan, "Yargısına varıncaya kadar biz buna varız" dedi.
Erdoğan, AKP iktidarı dönemindeki ekonomik gelişmelere değinirken de geçtiğimiz pazartesi günü yapılan Bakanlar Kurulu Toplantısı'nda turizmcilere KDV ve gıda noktasında destek olacaklarına ilişkin karar aldıklarını, Maliye Bakanlığı'nın da bu konuda karar vererek, bakanlar Kurulu'na görüşünü aktaracağını söyledi
SABAH 23.05.2007
İşsizlik başa bela,kahrolsun bankalar..