yaşanması olası su sıkıntısı
- issirganotununissirmiyani
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1106
- Kayıt: 01 Haz 2005 00:00
- Konum: nereye
tayyip, i. melih gökçeği uyarmış "kesme suyu, ankarada yaşıorum ben de başbakan susuz bırakılır mı?" diye. Bakalım bu uyarısı sonucu yağmur yağacak mı? Hoş yağışlar düzene otursa bile toprak 5-6 ayda ancak kendine gelebilirmiş artık. Sonumuz hayrola...
Everything under the sun is in tune, but the sun is eclipsed by the moon.
anlamıorum arkadaşlar tayyip nende herşeyde eleştrilio,şu s olayında vbile tayyipe laf atılabiliosa helal olsun diyorum ve bişi demiyorum...ayrıca türkiyede 30 40 yılda bi böle iklim değişiklikleri gözükebiliomuş,bilmiorum bu olabilir bence ayrıca,türkiyenin su kapsitesi lu an kendisine yetio,kuraklık felan yok telaşama sokmaya gerek yok insanaları!
hayatın gizini vereceğim sana!!!
benle derdin varsa bana gel!!
benle derdin varsa bana gel!!
- issirganotununissirmiyani
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1106
- Kayıt: 01 Haz 2005 00:00
- Konum: nereye
tayyip benim evimde su sıkıntısı yok derse eleştirilirmurti yazdı:anlamıorum arkadaşlar tayyip nende herşeyde eleştrilio,şu s olayında vbile tayyipe laf atılabiliosa helal olsun diyorum ve bişi demiyorum...ayrıca türkiyede 30 40 yılda bi böle iklim değişiklikleri gözükebiliomuş,bilmiorum bu olabilir bence ayrıca,türkiyenin su kapsitesi lu an kendisine yetio,kuraklık felan yok telaşama sokmaya gerek yok insanaları!
issirganotununissirmiyani ''değişim başladı anı yaşa'' vodafone gibi oldu behh
- Sadeceucnokta
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 526
- Kayıt: 24 Oca 2007 01:00
- Konum: İstanbul
Kişisel su kısıtlamasına hayır!
Yaz sıcaklarının önceki yıllara göre daha yüksek seyrettiği yaşadığımız şu günlerde "tükenen su kaynakları", "küresel ısınma" konuları bilim insanlarının tartışma konusundan çıktı, gündelik hayatımızın içine girdi. Söylenenler doğru ise hayatın varlık sebebi olan 'su' bitiyor.
SUYU KİM TÜKETİYOR, KİM BİTİRİYOR?
Suyun hızla tükenmesine dair verilerden ve bunu gündelik yaşamımızda hissetmeye başladıktan sonra, suyun korunmasına yönelik kampanyalarda, aslında örtük olarak, suyu tüketenin kim olduğu, sorumlunun kim olduğu sorusuna da cevap verildiği iddiası vardır: Gündelik su tüketicileri. Yani siz, biz.
Örneğin: Tek bir kişi yılda ortalama 49 bin 140 litre suyu tuvaletlerde tüketir. 1000 litre yaklaşık 1 ton dersek, 1 kişi yılda 49 ton suyu sadece tuvalette harcıyor. Yine kaba bir hesaplama ile 10 milyonluk bir şehirde sadece tuvalet için harcanan su miktarı yaklaşık 490 milyon ton civarındadır. Bu ve benzeri hesaplara göre, azalan suyun sebebi bizleriz. Acaba öyle mi?
FARKLI ÖRNEK VE SAYIL VERİLER
Suyun tüketimine ait verilerde, bilinçli bir şekilde gösterilmediğini düşüneceğimiz başka veriler var elimizde. İşin ilginci bu verilere ulaşmak hiç de zor değil. Ancak bu verilere nedense hiç kimse bakmıyor, hiç kimse bu verileri sunmuyor.
1- Bir otomobilin üretimi için harcanan su miktarı yaklaşık 380.000 litredir. Bir motorlu taşıt üreten firma 2007 yılında 808 bin 463 adet araç üretti. Buna göre 1 yılda 808 bin araç için tüketilen su miktarı yaklaşık 30 milyon tondur.
2- Bir golf sahası için yılda hektar başına ortalama 10-15 bin metreküp su gerekiyor. 100 hektarlık bir golf sahasının bir yılda harcayacağı 1 milyon metreküp su, 12 bin nüfusu olan bir kasabanın yıllık su tüketimine denk geliyor. 10 milyonluk bir şehre göre düşünürsek dünyadaki 833 golf sahası, yılda 833 milyon ton su harcar.
3- Hayatın gerçek tadını veren bir meşrubat firması 2006 yılında 290 milyar litre su harcamış ve bu suyun yarısından fazlasını ürünü için değil "çalkalama, temizleme, ısıtma ve soğutma" gibi işlemlerinde kullanmıştır.
4- Bir bilgisayarın tüm parçalarının üretimindeyse (sadece yonga üretiminde 12 ton su) yaklaşık 33 ton su harcanır. Bir bilgisayar firmasının 1 saatte 600 bilgisayar ürettiğine bu firmanın bir yılda kaç ton su harcadığının hesabını da okuyucuya bırakıyorum.
Sanayinin harcadığı yeraltı sularının miktarı ise bu denklemde kocaman bir X olarak yer alır. Ayrıca bu hesaplarda sanayinin üretim sürecinde kullandığı elektrik tüketimine bağlı su harcaması hesaplamaya dahil değildir.
ASIL SORUMLU KİM?
Yukarıdaki kişisel ve sanayi tüketiminin yekûnları karşılaştırıldığında su tüketiminde ve bu bağlamda küresel ısınmanın sorumlusu tartışılmayacak biçimde ortaya çıkar. Bu nokta bu kadar açıkken, suyun tüketimi ile ilgili bireysel kullanımı ön plana çıkarmak çok da doğru bir davranış gibi gözükmemektedir.
Su sorununun aslında bizzat kapitalizmden kaynaklandığını da (aşırı üretim) ve çözümünde buna uygun örgütlendiğini söylemek yanlış olmaz. Liberalizmin ünlü diskuru olan "herkesin kapısının önünü süpürmesi" ifadesi su ile ilgili kampanyada da sanayi ve doğal olarak kapital devre dışı bırakılarak yapılmaktadır.
Bu kampanyada bireysel sorumluluk ön plana çıkartılırken, suyun gerçek tüketicisine, kapitalizmin ana damarı sanayiye, yönelik tek satır bir şey yapılmaması, önlem planı uygulanmaması, önerilmemesi düşündürücüdür. Hal böyle olunca, kişisel olarak bizler verilen öğütlere uyarak ne kadar su kısıtlamasına gidersek gidelim, bizlerden beklenen miktarda tasarruf sağlayamayacağız.
KAPİTALİZME KARŞI DOĞA
Ancak doğa son 30 yıldır, yaşadığı tahribatı düzeltmeye yönelik etkisiz eleman gibi gözükmesine rağmen, kendisinde oluşan değişimleri etkili eleman olarak tüm yaşama dayatmaktadır. Bu dayatmanın son noktasını yaşamın var olmasının temel nedeni olan suyun tükenmesi ile görmekteyiz.
İnsan ilişkilerinde bir ekonomik sistemin her türlü sistemden daha iyi olduğunu normal yollarla ya da kanlı biçimde "ikna" edebilirsiniz. Ancak doğayı ikna edemezsiniz. Doğa, bu noktada insan ilişkilerine karşı nötrdür. Doğa, sadece doğada ortaya çıkan bozulmaya çok daha şiddetli bir bozulma ile karşılık vermektedir, verecektir.
Tam da bu noktada bir birey olarak, suyun gerçek tüketicilerine karşı ve onların tüm karşı çıkışı olacak olan kâr güdülerine karşı, aşırı üretime karşı suyu tüketmelerindeki ciddi kısıtlamalara gidilmediği sürece, önerilen tüm kişisel su kısıtlamalarını reddediyorum ve herkesi bu reddedişe davet ediyorum.
Ne zaman ki kapitalizm kâr güdüsünden vazgeçerek (ki vazgeçmeyecektir) su tüketiminde dünyayı yaşanır kılar bir kısıtlamaya gidecektir, ancak o zaman kişisel su kısıtlamasına dahil olacağım.
Eğer insanlık suyun tükenmesiyle yok olacak bir duruma gelecekse, ben bireysel olarak yok olacaksam, ben yokolurken kârları ile yaşamlarını birkaç yıl daha uzatacak yaratıkların var olmasını kolaylaştıran, onların "su birikimine" katkı sağlayacak her türlü kişisel su kısıtlamasına HAYIR, HAYIR, HAYIR diyorum
alıntıdır
Yaz sıcaklarının önceki yıllara göre daha yüksek seyrettiği yaşadığımız şu günlerde "tükenen su kaynakları", "küresel ısınma" konuları bilim insanlarının tartışma konusundan çıktı, gündelik hayatımızın içine girdi. Söylenenler doğru ise hayatın varlık sebebi olan 'su' bitiyor.
SUYU KİM TÜKETİYOR, KİM BİTİRİYOR?
Suyun hızla tükenmesine dair verilerden ve bunu gündelik yaşamımızda hissetmeye başladıktan sonra, suyun korunmasına yönelik kampanyalarda, aslında örtük olarak, suyu tüketenin kim olduğu, sorumlunun kim olduğu sorusuna da cevap verildiği iddiası vardır: Gündelik su tüketicileri. Yani siz, biz.
Örneğin: Tek bir kişi yılda ortalama 49 bin 140 litre suyu tuvaletlerde tüketir. 1000 litre yaklaşık 1 ton dersek, 1 kişi yılda 49 ton suyu sadece tuvalette harcıyor. Yine kaba bir hesaplama ile 10 milyonluk bir şehirde sadece tuvalet için harcanan su miktarı yaklaşık 490 milyon ton civarındadır. Bu ve benzeri hesaplara göre, azalan suyun sebebi bizleriz. Acaba öyle mi?
FARKLI ÖRNEK VE SAYIL VERİLER
Suyun tüketimine ait verilerde, bilinçli bir şekilde gösterilmediğini düşüneceğimiz başka veriler var elimizde. İşin ilginci bu verilere ulaşmak hiç de zor değil. Ancak bu verilere nedense hiç kimse bakmıyor, hiç kimse bu verileri sunmuyor.
1- Bir otomobilin üretimi için harcanan su miktarı yaklaşık 380.000 litredir. Bir motorlu taşıt üreten firma 2007 yılında 808 bin 463 adet araç üretti. Buna göre 1 yılda 808 bin araç için tüketilen su miktarı yaklaşık 30 milyon tondur.
2- Bir golf sahası için yılda hektar başına ortalama 10-15 bin metreküp su gerekiyor. 100 hektarlık bir golf sahasının bir yılda harcayacağı 1 milyon metreküp su, 12 bin nüfusu olan bir kasabanın yıllık su tüketimine denk geliyor. 10 milyonluk bir şehre göre düşünürsek dünyadaki 833 golf sahası, yılda 833 milyon ton su harcar.
3- Hayatın gerçek tadını veren bir meşrubat firması 2006 yılında 290 milyar litre su harcamış ve bu suyun yarısından fazlasını ürünü için değil "çalkalama, temizleme, ısıtma ve soğutma" gibi işlemlerinde kullanmıştır.
4- Bir bilgisayarın tüm parçalarının üretimindeyse (sadece yonga üretiminde 12 ton su) yaklaşık 33 ton su harcanır. Bir bilgisayar firmasının 1 saatte 600 bilgisayar ürettiğine bu firmanın bir yılda kaç ton su harcadığının hesabını da okuyucuya bırakıyorum.
Sanayinin harcadığı yeraltı sularının miktarı ise bu denklemde kocaman bir X olarak yer alır. Ayrıca bu hesaplarda sanayinin üretim sürecinde kullandığı elektrik tüketimine bağlı su harcaması hesaplamaya dahil değildir.
ASIL SORUMLU KİM?
Yukarıdaki kişisel ve sanayi tüketiminin yekûnları karşılaştırıldığında su tüketiminde ve bu bağlamda küresel ısınmanın sorumlusu tartışılmayacak biçimde ortaya çıkar. Bu nokta bu kadar açıkken, suyun tüketimi ile ilgili bireysel kullanımı ön plana çıkarmak çok da doğru bir davranış gibi gözükmemektedir.
Su sorununun aslında bizzat kapitalizmden kaynaklandığını da (aşırı üretim) ve çözümünde buna uygun örgütlendiğini söylemek yanlış olmaz. Liberalizmin ünlü diskuru olan "herkesin kapısının önünü süpürmesi" ifadesi su ile ilgili kampanyada da sanayi ve doğal olarak kapital devre dışı bırakılarak yapılmaktadır.
Bu kampanyada bireysel sorumluluk ön plana çıkartılırken, suyun gerçek tüketicisine, kapitalizmin ana damarı sanayiye, yönelik tek satır bir şey yapılmaması, önlem planı uygulanmaması, önerilmemesi düşündürücüdür. Hal böyle olunca, kişisel olarak bizler verilen öğütlere uyarak ne kadar su kısıtlamasına gidersek gidelim, bizlerden beklenen miktarda tasarruf sağlayamayacağız.
KAPİTALİZME KARŞI DOĞA
Ancak doğa son 30 yıldır, yaşadığı tahribatı düzeltmeye yönelik etkisiz eleman gibi gözükmesine rağmen, kendisinde oluşan değişimleri etkili eleman olarak tüm yaşama dayatmaktadır. Bu dayatmanın son noktasını yaşamın var olmasının temel nedeni olan suyun tükenmesi ile görmekteyiz.
İnsan ilişkilerinde bir ekonomik sistemin her türlü sistemden daha iyi olduğunu normal yollarla ya da kanlı biçimde "ikna" edebilirsiniz. Ancak doğayı ikna edemezsiniz. Doğa, bu noktada insan ilişkilerine karşı nötrdür. Doğa, sadece doğada ortaya çıkan bozulmaya çok daha şiddetli bir bozulma ile karşılık vermektedir, verecektir.
Tam da bu noktada bir birey olarak, suyun gerçek tüketicilerine karşı ve onların tüm karşı çıkışı olacak olan kâr güdülerine karşı, aşırı üretime karşı suyu tüketmelerindeki ciddi kısıtlamalara gidilmediği sürece, önerilen tüm kişisel su kısıtlamalarını reddediyorum ve herkesi bu reddedişe davet ediyorum.
Ne zaman ki kapitalizm kâr güdüsünden vazgeçerek (ki vazgeçmeyecektir) su tüketiminde dünyayı yaşanır kılar bir kısıtlamaya gidecektir, ancak o zaman kişisel su kısıtlamasına dahil olacağım.
Eğer insanlık suyun tükenmesiyle yok olacak bir duruma gelecekse, ben bireysel olarak yok olacaksam, ben yokolurken kârları ile yaşamlarını birkaç yıl daha uzatacak yaratıkların var olmasını kolaylaştıran, onların "su birikimine" katkı sağlayacak her türlü kişisel su kısıtlamasına HAYIR, HAYIR, HAYIR diyorum
alıntıdır
Eskidendi, eskidendi, çok eskiden...
- kozmik_peri
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1917
- Kayıt: 12 Kas 2003 01:00
- Konum: Ankara
ABD kuraklık-çölleşme sebebiyle Türkiyeyi Afrika ülkeleri statüsünde koymuştu bi ara hala varmı öyle bi durum bilmiyorum.. ayrıca bilimadamları 2040-2050 yılları arasında dünyanın büyük kısmının özellikle Türkiye'nin çöl olmasını öngördü.. meteorolojiden gelen yanıtsa yok öyle birşey henüz çölleşmeye gidildiğini tespit etmedik dedi.. sonbahar yağmurlarından da umut kesilmiş durumda.. artık kar yağmalı hava soğusun ister oldum..
Istemedim uyanmayı bu soğuk uykudan. Cevapları aradim soruları sormadan. Düşürdüğün gölgeleri, düştuğün yerleri
kazıyorsan aklıma normal mi sence?
- nodoubt_16
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 610
- Kayıt: 12 Şub 2006 01:00
- Konum: konya
- bloodline666
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1719
- Kayıt: 19 Mar 2005 01:00
- Konum: bekirli termik santralinden
ya bu okullar açılanca ne yapılacak ya üniversiteler acılacak ki yurtlar dolup taşacak geçen sene ankarada bütün heryerde su akraken bizim orada akmıyordu şimdi nasıl oalcka acaba bunu düşünmüştür inşallah melih beyfendi yoksa daha cok su kesilir ankaranın birde okullar 1 ay geç açılsın dedilermi yok efendim eğitim -öğrenim aksayacakmış falan filan görefceksiniiz bu sıkıntı devam edecek
birde bu su getirilmesi için çalışılan alanda ki işçilerin paraları falan verilmiyormuş geçen akşam heberlerde izledim melih gökçekin söylediği tarihte su flan gelmez diyorlar bakalım bekleyip göreceğiz
birde bu su getirilmesi için çalışılan alanda ki işçilerin paraları falan verilmiyormuş geçen akşam heberlerde izledim melih gökçekin söylediği tarihte su flan gelmez diyorlar bakalım bekleyip göreceğiz
ben seni sevdim ya o bana yeter köpek sen beni bırakıp s...tir olup gittin yaaaaaa bende senin gibilerin taaaaaaaaa a.q.
- kozmik_peri
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1917
- Kayıt: 12 Kas 2003 01:00
- Konum: Ankara
burada bir ankara dergisi çıkıyor her hafta melih bey yanlı.. orda bir sürü bişeyler zırvalamıştı kendisi.. ayrıca karşılaştırmaya ne gerek var ortadaki sorun o kendisini neyle karşılaştırırsa karşılaştırsın hala sorun olarak önümüzde durmakta.. okullar da belirlenen tarihte açılıyor ayrıca..jonnathan yazdı:Eskişehir Ankara karşılatırması vardı birde...
Istemedim uyanmayı bu soğuk uykudan. Cevapları aradim soruları sormadan. Düşürdüğün gölgeleri, düştuğün yerleri
kazıyorsan aklıma normal mi sence?
bn bugün televizyonda izledim sabancı üni. , üni. bulunan büyük yeşil alanı çatılara yaptıkları sistemle yağmur sularını biriktirerek suluyormuş yani şebeki suyu kullanmıyorlarmış bu gidişle yağmur yağmayacak en azındana azalacak ama bundan sonra çatıdaki yağmuru bile bilinçli kullansak belki ewlerde,tarlalarda uygulayamayız ama bunun gibi üniwerstelerde wb. bu sistemi uygulayamaz mıyız?
- kozmik_peri
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1917
- Kayıt: 12 Kas 2003 01:00
- Konum: Ankara
ben bi ara sarmıştım aslında o dergiye sırf merakımdan.. böyle bir propoganda yoktur yalnız.. vay efendim ankara büyükşehir belediyesinin son yaptırımları, yok kardeş ülkeler şehirler, aman da şuraya park yaptık buraya bahçe.. bir de durup durup basında yer alan cümlelerle ilgili açıklama yapıyor öyle demek istemedim çarptırıyorlar diye.. ama sonuç ne olacak? her geldiğinde çayyolu bölgesinde yuhalanan melih bey çayyolundan bile başkan çıkacak bu sene.. akıllanmayacak kimse hiç sanmam..
Istemedim uyanmayı bu soğuk uykudan. Cevapları aradim soruları sormadan. Düşürdüğün gölgeleri, düştuğün yerleri
kazıyorsan aklıma normal mi sence?
Zamanında düşünmeden kullanılan sular boşa akıtılan paralar... Bu paralar zaten bir okulun musluğunu tamir ettirmek vb. için kullanılmadı. Su sıkıntısı beraberinde o kadar çok sorunu da getirir ki... Su olmadan insanların yaşaması mümkün değil ayrıca bu suyun bulunması kadar da temiz olması çok önemli. İnsanlarımız düşünemedi bunu zamanında. Bir 10-20 yıl sonrası böyle rahat yaşayabileceğimizi hiçbirimizin garanti edemez.
Ankara'da sular günlerce kesildi. Sonuç olarak ne oldu? Borular patladı. Halkın harcayacağı kadar su zaten aktı gitti. Düşünmeden o kadar çok faaliyet gösterdi ki ülkemiz bu konuda. En azından biz birşeyler yapalım suyu saçma sapan yerlerde ziyan etmeyelim. Çimleri falan sulamak tuvaletleri yıkamak için tertemiz suları kullanacağımıza en azından 2. kullanım sularını kullansak çok daha iyi olurdu. Ancak şu an elimimizde öyle bir olanak yok gibi.
Umarım ileriki günlerde bu konu çözülür. Bizim de bu çözümde bir etkimiz olur.
Ankara'da sular günlerce kesildi. Sonuç olarak ne oldu? Borular patladı. Halkın harcayacağı kadar su zaten aktı gitti. Düşünmeden o kadar çok faaliyet gösterdi ki ülkemiz bu konuda. En azından biz birşeyler yapalım suyu saçma sapan yerlerde ziyan etmeyelim. Çimleri falan sulamak tuvaletleri yıkamak için tertemiz suları kullanacağımıza en azından 2. kullanım sularını kullansak çok daha iyi olurdu. Ancak şu an elimimizde öyle bir olanak yok gibi.
Umarım ileriki günlerde bu konu çözülür. Bizim de bu çözümde bir etkimiz olur.
- issirganotununissirmiyani
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1106
- Kayıt: 01 Haz 2005 00:00
- Konum: nereye
adanada su sıkıktısı yok ama yakında göç almaya başlarsa iş ozaman kötü olacaktır melih gökçek şimdi kızıl ırmaktan su getiriyor neymiş önlem alıyolarmış ben bu konuyu açalı 8 ay oldu ben bu sıkıntının olacagını 8 ay önceden bilmeme ragmen acaba melih bey bilmiyormuydu yok biliyorsa neden ozaman çözüm üretmedi şimdi kzııl ırmak suyuna muhtaç kaldı artı kızılırmaktan su gelince oranın ekolojik dengesi bozulmucakmı orada su sıkıntısı çekilmicekmi ankara kızılırmagı kururunca ne olacak bu sefer nerden su getirecek taşıma su ile degirmen dönemz bunu birinin melih beye söylemesi gerekir
issirganotununissirmiyani ''değişim başladı anı yaşa'' vodafone gibi oldu behh
- kozmik_peri
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1917
- Kayıt: 12 Kas 2003 01:00
- Konum: Ankara
öyle deme yağmur duası var daha.. mevlam su vermeyince (ki sen adam oldun da ekolojik dengeyi korudun sıkıntı için önceden önlem aldın da mevlam inadına su vermiyor ya) melih bey ne yapsın..
Istemedim uyanmayı bu soğuk uykudan. Cevapları aradim soruları sormadan. Düşürdüğün gölgeleri, düştuğün yerleri
kazıyorsan aklıma normal mi sence?
çok doğru bir yazı olmuş bence. yani belli bir kesim var suyu hunharca harcayan, yeraltı sularını kirleten ve küremizi ısıtan. ama biz bu "biz" kelimesini o kadar aptalca kullanıyoruz ki...hürriyetin reklamları gibi."hepimiz 70 milyonluk bir aileyiz.". bu kocaman bir yalan...komplikemanyak yazdı:Kişisel su kısıtlamasına hayır!
Yaz sıcaklarının önceki yıllara göre daha yüksek seyrettiği yaşadığımız şu günlerde "tükenen su kaynakları", "küresel ısınma" konuları bilim insanlarının tartışma konusundan çıktı, gündelik hayatımızın içine girdi. Söylenenler doğru ise hayatın varlık sebebi olan 'su' bitiyor.
SUYU KİM TÜKETİYOR, KİM BİTİRİYOR?
Suyun hızla tükenmesine dair verilerden ve bunu gündelik yaşamımızda hissetmeye başladıktan sonra, suyun korunmasına yönelik kampanyalarda, aslında örtük olarak, suyu tüketenin kim olduğu, sorumlunun kim olduğu sorusuna da cevap verildiği iddiası vardır: Gündelik su tüketicileri. Yani siz, biz.
Örneğin: Tek bir kişi yılda ortalama 49 bin 140 litre suyu tuvaletlerde tüketir. 1000 litre yaklaşık 1 ton dersek, 1 kişi yılda 49 ton suyu sadece tuvalette harcıyor. Yine kaba bir hesaplama ile 10 milyonluk bir şehirde sadece tuvalet için harcanan su miktarı yaklaşık 490 milyon ton civarındadır. Bu ve benzeri hesaplara göre, azalan suyun sebebi bizleriz. Acaba öyle mi?
FARKLI ÖRNEK VE SAYIL VERİLER
Suyun tüketimine ait verilerde, bilinçli bir şekilde gösterilmediğini düşüneceğimiz başka veriler var elimizde. İşin ilginci bu verilere ulaşmak hiç de zor değil. Ancak bu verilere nedense hiç kimse bakmıyor, hiç kimse bu verileri sunmuyor.
1- Bir otomobilin üretimi için harcanan su miktarı yaklaşık 380.000 litredir. Bir motorlu taşıt üreten firma 2007 yılında 808 bin 463 adet araç üretti. Buna göre 1 yılda 808 bin araç için tüketilen su miktarı yaklaşık 30 milyon tondur.
2- Bir golf sahası için yılda hektar başına ortalama 10-15 bin metreküp su gerekiyor. 100 hektarlık bir golf sahasının bir yılda harcayacağı 1 milyon metreküp su, 12 bin nüfusu olan bir kasabanın yıllık su tüketimine denk geliyor. 10 milyonluk bir şehre göre düşünürsek dünyadaki 833 golf sahası, yılda 833 milyon ton su harcar.
3- Hayatın gerçek tadını veren bir meşrubat firması 2006 yılında 290 milyar litre su harcamış ve bu suyun yarısından fazlasını ürünü için değil "çalkalama, temizleme, ısıtma ve soğutma" gibi işlemlerinde kullanmıştır.
4- Bir bilgisayarın tüm parçalarının üretimindeyse (sadece yonga üretiminde 12 ton su) yaklaşık 33 ton su harcanır. Bir bilgisayar firmasının 1 saatte 600 bilgisayar ürettiğine bu firmanın bir yılda kaç ton su harcadığının hesabını da okuyucuya bırakıyorum.
Sanayinin harcadığı yeraltı sularının miktarı ise bu denklemde kocaman bir X olarak yer alır. Ayrıca bu hesaplarda sanayinin üretim sürecinde kullandığı elektrik tüketimine bağlı su harcaması hesaplamaya dahil değildir.
ASIL SORUMLU KİM?
Yukarıdaki kişisel ve sanayi tüketiminin yekûnları karşılaştırıldığında su tüketiminde ve bu bağlamda küresel ısınmanın sorumlusu tartışılmayacak biçimde ortaya çıkar. Bu nokta bu kadar açıkken, suyun tüketimi ile ilgili bireysel kullanımı ön plana çıkarmak çok da doğru bir davranış gibi gözükmemektedir.
Su sorununun aslında bizzat kapitalizmden kaynaklandığını da (aşırı üretim) ve çözümünde buna uygun örgütlendiğini söylemek yanlış olmaz. Liberalizmin ünlü diskuru olan "herkesin kapısının önünü süpürmesi" ifadesi su ile ilgili kampanyada da sanayi ve doğal olarak kapital devre dışı bırakılarak yapılmaktadır.
Bu kampanyada bireysel sorumluluk ön plana çıkartılırken, suyun gerçek tüketicisine, kapitalizmin ana damarı sanayiye, yönelik tek satır bir şey yapılmaması, önlem planı uygulanmaması, önerilmemesi düşündürücüdür. Hal böyle olunca, kişisel olarak bizler verilen öğütlere uyarak ne kadar su kısıtlamasına gidersek gidelim, bizlerden beklenen miktarda tasarruf sağlayamayacağız.
KAPİTALİZME KARŞI DOĞA
Ancak doğa son 30 yıldır, yaşadığı tahribatı düzeltmeye yönelik etkisiz eleman gibi gözükmesine rağmen, kendisinde oluşan değişimleri etkili eleman olarak tüm yaşama dayatmaktadır. Bu dayatmanın son noktasını yaşamın var olmasının temel nedeni olan suyun tükenmesi ile görmekteyiz.
İnsan ilişkilerinde bir ekonomik sistemin her türlü sistemden daha iyi olduğunu normal yollarla ya da kanlı biçimde "ikna" edebilirsiniz. Ancak doğayı ikna edemezsiniz. Doğa, bu noktada insan ilişkilerine karşı nötrdür. Doğa, sadece doğada ortaya çıkan bozulmaya çok daha şiddetli bir bozulma ile karşılık vermektedir, verecektir.
Tam da bu noktada bir birey olarak, suyun gerçek tüketicilerine karşı ve onların tüm karşı çıkışı olacak olan kâr güdülerine karşı, aşırı üretime karşı suyu tüketmelerindeki ciddi kısıtlamalara gidilmediği sürece, önerilen tüm kişisel su kısıtlamalarını reddediyorum ve herkesi bu reddedişe davet ediyorum.
Ne zaman ki kapitalizm kâr güdüsünden vazgeçerek (ki vazgeçmeyecektir) su tüketiminde dünyayı yaşanır kılar bir kısıtlamaya gidecektir, ancak o zaman kişisel su kısıtlamasına dahil olacağım.
Eğer insanlık suyun tükenmesiyle yok olacak bir duruma gelecekse, ben bireysel olarak yok olacaksam, ben yokolurken kârları ile yaşamlarını birkaç yıl daha uzatacak yaratıkların var olmasını kolaylaştıran, onların "su birikimine" katkı sağlayacak her türlü kişisel su kısıtlamasına HAYIR, HAYIR, HAYIR diyorum
alıntıdır
everybody knows what the blues is all about ;
it's a pain you can't live with
it's a woman you can't live without...
it's a pain you can't live with
it's a woman you can't live without...
Afyonkarahisarda habercilerin sorularını yanıtlayan Yeni Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Küresel ısınma Türkiyeyi tehdit etmiyor. Tedbirlerini aldıktan sonra her şeyin çözümü var dedi.
Kaynak: NTVMSNBC
Sanırım biri bu başlıkta AKP neden eleştiriliyor diye sormuştu.
Kaynak: NTVMSNBC
Sanırım biri bu başlıkta AKP neden eleştiriliyor diye sormuştu.
sleeping with the earth my dying bride
- karpuz_agaci
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1063
- Kayıt: 20 Ağu 2005 00:00
- Konum: alamanyadaki gâvurlarin arasindan
- İletişim:
- nightmare_8
- Üye
- Mesajlar: 180
- Kayıt: 01 Eyl 2005 00:00
- Konum: afddhsa