mavisakal_kan yazdı:Adı Ahmet , Mehmet, Burak, Ogün veya herneyse Yaşı genç 16-20 yaşında (Türkiyenin yüzde 55i )Fakir ailenin kavruk çocuğu (Türkiyenin yüzde 85i )Hayatta hiç kitaba el sürmemiş. (Türkiyenin yüzde 70i ) Hiç sinemaya gitmemiş ((Türkiyenin yüzde 60ı )Bir flörtü olamamış , şöyle beline sarılıp ateşini söndüreceği.Zaten kasabadaki bütün kızlar türbanlı ve evlerinden dışarı çıkmıyorlar gerekmedikçe.Futbol ve iddia gazeteleri hariç gazete okumuyor.Televizyonda sadece kurtlar vadisi izliyor.(Yüzde 60) Cuma namazına gidiyor .(Yüzde 65)Ve bu vatan için kurşun atanın da yiyenin de değerli olduğunu düşünüyor. (yüzde 80)Ama kurşunun gittiği yeri bilmiyor.(yüzde 100)Kendi kör ; kurşunu daha kör Ermeni öldürücem derken , Diaspora Ermenilerinin en sevmediği adamı gidip vuruyor.Türkiye için kurşun attığını sanıp Türkiyeyi vuruyor Çünkü hem sağ ideolojilerle kavrulmuş bir cahil , hem şeriatın kör kuyularında kendini kaybetmiş bir mürteci..Peki kim yetiştirdi bu vandalları ve vizigotları. ***Herkes dış mihrak arıyor tetiği çektiren.İç mihraklar dururken dış mihrak aramaya gerek var mı? Yıllardır okullarda hoşgörünün H sini bile öğretmeyen , sabi sübyanı dört tarafı düşmanlarla çevrili bir ülkede yaşadığına inandıran eğitim sisteminin suçu yok mu bu cinayette? Çocuğu döve döve eğiten cahil ana babaların payı yok mu? Televizyonların , gençleri vadilerin puslu atmosferinde birer silahşör olmaya özendirenlerin elleri çok mu temiz?Kitap okuyanı ve yazanı yıllardır içeri atan ve milyonları cahil bırakan hukuk sisteminin ve o sistemi yaratanların hiç mi suçu yok? Onları işsiz bırakan ekonomi dehası politikacıların parmağı yok mu tetikte.Dünyanın en huzur verici mekanından , cuma namazından çıkıp cinayete gidicek yolu kendine yol seçen bu cahil , bu faşist ve kara vicdanlı gençliğin yetişmesinde ülkenin bu güne kadar şalterini tutan tüm politikacıların , tüm bürokratların payı yok mu?Yaşandığı her ülkeye barış huzur ve zenginlik getiren sol ve sosyal politikaları meclise dahi sokmayan siz sayın seçmenler şimdi rahat mı vicdanınız? Şimdi herkes ağıt yakıyor ölenin ardından.Halbuki sadece bir gazeteci ölmedi.Türkiyenin geleceği yerde yatıyor.Üstüne bir gazete serilmiş Gazete manşetlerinde de bunlar yazıyor.Amerikan senatosu soykırım yasasını kabul ettiKuzey Irakla ilgili endişelerini diye getiren Türkiyeye ABD den sert uyarı .önce kendi iç işlerini halletAB azınlıkların baskı altında olduğunu öne sürerek Türkiye ile görüşmeleri askıya aldıMutsuzluk sıralamasında Türkiye 11. inci ülke oldu.Turizm rezervasyonları iptal ediliyorAvrupalı olma rüyası bitti. Türkiye Ortadoğunun fakir ve cahil ülkeleri arasında***Ne kör kurşunmuş be kardeşim Bir atışta 70 milyonu vurdu
GANİ MÜJDE
evet kesinlikle mükemmel bir yazı. net bir şekilde. türk gençliğinin ne duruma düşürüldüğünü özetliyor..
Ben Kendi Kalbimin Vampiriyim Hiç Bitmeyen Kahkahaları Yüzünden Ayıplanan Gülmeyi Unutmuş Büyük Lanetlilerden Biri...
bloodline666 yazdı:artık namaza gidende kötü gözükmeye başladı bu ülkede helal olsun valla
evet müslüman bir ülkede olmucak birşey en kolay örnegi verim fenerbahçeli anelka namaza gitti oo işte bir met ettiler bir met ettiler adamı hakan şükür namaza gider adı tarikatçı olur . bumudur olay
aranızda kaç kişi cumadan cumaya ülkesi bayragı milleti için dua ediyor ?
issirganotununissirmiyani ''değişim başladı anı yaşa'' vodafone gibi oldu behh
bloodline666 yazdı:artık namaza gidende kötü gözükmeye başladı bu ülkede helal olsun valla
o yazıdan nasıl böyle bi mantık çıkardın anlayamdım takıldığın yeri yazıyım tekrar istiosan ''DÜNYANIN EN HUZUR VERİCİ MEKANINDAN , cuma namazından çıkıp cinayete gidicek ....'' die yazıolar kötüleme var mı?
Benim için dua et!.. çünkü ben lanetlenmiş bir ruhum..daha önce lanetlenmemiş bir ruh!!
bloodline666 yazdı:artık namaza gidende kötü gözükmeye başladı bu ülkede helal olsun valla
o yazıdan nasıl böyle bi mantık çıkardın anlayamdım takıldığın yeri yazıyım tekrar istiosan ''DÜNYANIN EN HUZUR VERİCİ MEKANINDAN , cuma namazından çıkıp cinayete gidicek ....'' die yazıolar kötüleme var mı?
yok onu kastetmiyorlardır herhalde. bende goremedim ama gerilerde kaldı herhalde.
Bahsettiğimiz nokta şu;cinayetten birgün sonra ki gazeterde durum ;''Cuma namazına gitti,sonra cinayet işledi''vb. şekillerde lanse edildi..
burda dikkatimi çeken husus diğer cinayetlerde ;''cuma namazını kılmadan vurdu''diye bir manşet çıkmazken bunda neden bu şekilde vurgulandı..
daha vahim olanı katil cuma namazına da gitmemiş..medyanın uydurduğu bir konuyu (ne amaçla uydurduğuda meçhul) insanların beynine kazıması..
Dünya döner,geçer zaman; hiçbirşey kalmaz ardında...
wolfali yazdı:''cuma namazını kılmadan vurdu''diye bir manşet çıkmazken bunda neden bu şekilde vurgulandı..
Çıkmaz tabiki çünkü bu bir çelişki değil. Cuma namazı çıkışı adam öldürmekse çelişkinin önde gideni. Türkiye'de ki tutarsızlıgın resmi. Çok var görüntüde dindar olup pratikte olmayan, dediğiyle yaptığı çelişen.
wolfali yazdı:''cuma namazını kılmadan vurdu''diye bir manşet çıkmazken bunda neden bu şekilde vurgulandı..
Çıkmaz tabiki çünkü bu bir çelişki değil. Cuma namazı çıkışı adam öldürmekse çelişkinin önde gideni. Türkiye'de ki tutarsızlıgın resmi. Çok var görüntüde dindar olup pratikte olmayan, dediğiyle yaptığı çelişen.
keza adam cuma namazına gitmemiş...
varsayım üzerinden yaptım o yorumu.
Dünya döner,geçer zaman; hiçbirşey kalmaz ardında...
ya ben şunu demek istedim bu forumda kimseyi suçlamak istemem ben sadece o yazıda tamam kurtlar vadisi falan denmiş ayrıca birde cuma namazı belirtilmesi ben bunu anlamadım demek istediğimde buydu
ben seni sevdim ya o bana yeter köpek sen beni bırakıp s...tir olup gittin yaaaaaa bende senin gibilerin taaaaaaaaa a.q.
buraya oy atsam ne olur atmasam ne olur buraya oy atsan meclisten karar cıkmadıktan sıonra neye yarar ki zaten adamların kaldırmak gibi bir isteği falanda yok ayrıca ki bu kanun cıksa bile zaten birşeyleri söylemek istiyorsun ama söyleyemiyorsun bazı kesimler zaten bunları engelliyor baştan bunlar kalkmalı ondan sonra meclise sıra gelir baştan biz birbirimize saygı gösterip bir adım atmamız lazım ama böyle birşey göremiyorum
ben seni sevdim ya o bana yeter köpek sen beni bırakıp s...tir olup gittin yaaaaaa bende senin gibilerin taaaaaaaaa a.q.
Türk Tarih Kurumu (TTK) Başkanı Prof.Dr. Yusuf Halaçoğlu, Gazeteci Hrant Dink'in cenaze töreniyle ilgili, ''(Hepimiz Ermeni'yiz) diyenler, aslında belli bir ideolojinin mensupları olduklarını ortaya koydular. Bu topluluk, PKK ile çarpışan askerlerimizden şehit olanlar için 'Hepimiz Türk'üz' demedi bugüne kadar ve demiyor'' dedi.
Halaçoğlu, Dink'in cenaze töreninde, ''Hepimiz Ermeni'yiz, hepimiz Hrant Dink'iz'' sloganları atanların, kendi açılarından tatmin edici bir sonuca ulaşmış olabileceklerini söyledi.Ancak bu sloganların etkisinin konunun kamuoyuna mal edilmesiyle ortaya çıktığını ifade eden Halaçoğlu, ''Şimdi, Türkiye'deki bütün insanlar büyük bir tepkiyle buna karşılık veriyorlar ve toplum, Ermeni konusunda daha radikal, daha katı bir hale geldi. Artık soykırımı Türkiye'de herhangi bir kimseye kabul ettirilmesi bu aşamadan sonra mümkün değildir'' diye konuştu. Halaçoğlu, şöyle devam etti:
''Çünkü, 'Hepimiz Dink'iz, Hepimiz Ermeni'yiz' sözü tek taraflı kaldı. Bu topluluk, PKK ile çarpışan askerlerimizden şehit olanlar için 'Hepimiz Türk'üz' demedi bugüne kadar ve demiyor. Hala şehit olanlar için de demiyor. Elçilerimizle ilgili de demiyor, buna benzer başka konularda da 'Hepimiz Türk'üz' demiyor hiç bir zaman.
'Hepimiz Ermeni'yiz' diyenler, aslında belli bir ideolojinin mensupları olduklarını ortaya koydular. 40 bin kişiydi, 50 bin kişiydi, ama bunlar çok iyi örgütlenmişlerdi. Sanki bu ölüm onlar tarafından önceden biliniyormuş gibi bir tavır takındılar, hemen sloganlar hazırdı.
Ondan sonra elde kafa biçiminde hazırlanmış pankartlar hazırdı ve böylece topluluk sayısı bu pankartlarla epeyce fazlalaştırılmıştı, elde tutulan siyah baş şeklindeki pankartlarla birdenbire sayı 40 binlerden 80 binlere çıkarıldı böylece. Bunlar da önceden hazırlanmıştı, binlerce bu slogan nerelerde basıldı, kimler bunun finansmanını sağladı? Zannediyorum bunların çok iyi araştırılması gerekiyor.''
''TÜRKİYE'DE NE KADAR ERMENİ NÜFUSU VAR?''
Hrant Dink'in öldürülmesinin Türkiye'ye fayda getirmediğinin ortada olduğunu belirten Halaçoğlu, ''Peki, kim yaptı bunu, kim yaptırdı? İşte cenaze sırasında sloganlar üretenleri bu yönüyle de değerlendirmemiz gerekiyor'' dedi. Halaçoğlu, şunları kaydetti:
''Türkiye'de ne kadar Ermeni nüfusu var? Yaklaşık 50 bin civarında Ermeni vatandaşımız var. Bunların hepsinin katılması mümkün mü? Değil. Kadın, erkek, çocuk hepsi 50 bin... O zaman bunlardan en fazla katılsalar-ki tabii olarak görüyorum, katılabilirler- 20 bin kişidir. Bunlar da samimi olarak katılmıştır. Ama onun dışındaki katılımlar kimdir? Sadece Türkler midir? Hadi bunların içinde 10 bin kişi de samimi olarak Dink'in öldürülmesini protesto edenlerdir, 30 bine çıktı. Geriye kalanı kimdir? Şimdi bunları çok iyi araştırmamız, bilmemiz lazım.'' Hrant Dink'in ''Bu ülkede kendisini Müslüman olarak gören Ermeniler de var'' dediğini ifade eden Yusuf Halaçoğlu, ''Bunlardan mıdır veya başka örgütler mi bunların içinde yer aldılar? Zannediyorum onu devletin değişik araştırma kurumları değerlendirecektir. Bu bana göre milattır, çok iyi değerlendirmek lazım'' dedi.
''BİRTAKIM ÇATIŞMALARA ZEMİN HAZIRLANIYOR''
Bu konuda çok aklı selimle, sakin kafayla düşünülmesi gerektiğini de vurgulayan Halaçoğlu, birtakım senaryolar üretmek yerine, samimi, objektif, konuya çözüm getirecek bir yaklaşımla tedbir alınması gerektiğini belirtti.
''Türkiye'de bugün birtakım çatışmalara zemin hazırlanmakta olduğunu düşünüyorum'' diyen Halaçoğlu, Dink'in bir konuşmasında, ''Ermeniler'in yerlerinden, yurtlarından edilmesinin sorumlularının Batılı devletler olduğunu ifade ettiğini'' söyledi. Dink'in, şimdi bunun Kürtler'e de yapılmaya çalışıldığını söylediğini de aktaran Yusuf Halaçoğlu, şöyle konuştu:
''Şimdi gerçekten tarihimizin belli dönemlerinde zaman zaman Şeyh Sait isyanı da dahil olmak üzere kışkırtmalar yapılmıştır. Bugün de aynı kışkırtmalar yapılmaktadır. Bunun bazı militanları vardır, kimileri belediye başkanıdır, kimisi parti liderleridir, bunlar yavaş yavaş bu konuda birilerinin sözlerini yerine getiriyor.
Geçmişte de Boghos Nubar Paşa diye Osmanlı paşası unvanını taşımış bir milli delegasyon başkanı vardı. Aynı şeyi onlar yapıyordu. İtilaf devletleri ile ilişkileri kurmuştu ve hatta onlara yazdıkları mektuplar elimizde vardır. 'İtilaf devletlerinin hedeflerine sarsılmaz bir gayeyle inanmış kişileriz ve sizin tarafınızda çarpışan tarafız' diyor. Boghos Nubar Paşa yazmış ve altında da imzası var.
Şimdi, aynı şeyi bugün başka bir devletle, başka kişiler aynı biçimde yürütmeye kalkışıyor. Bunun için bizim binlerce yıldır beraber olduğumuz, kendi kültürümüzden ayırt etmediğimiz, kendimizden ayırt etmediğimiz, kız alıp verdiğimiz Kürt asıllı vatandaşlarımızın çok dikkatli olması lazım. Bu kadar iç içe girmiş insanları birbirine düşman etmenin tek bir faydası olacak kişiler vardır. O da ne Kürt asıllı vatandaşlar ne de Türkler'dir. Tamamen emperyalist düşüncede olanlardır.''
DÜSÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜNE PARELEL OLARAK BURDAN DÜSÜNCELERİMİ AKTARİM DEDİM ...
Sevmiyorum sizi edebiyat böcekleri
Sosyete kentin kahraman paraci varisleri
Sevmiyorum sizi herşeyi mantiğa döktüğünüz Için
Sevmiyorum sizi seviye kompleksini garibana endekslediğiniz Için
Sevmiyorum sizi aşki hiçe saydiğiniz Için,
Sevmiyorum sizi herşeyi paraya çevirdiğiniz Için
Sevmiyorum sizi insanliğinizi insanca yaşamadiğiniz Için
Sevmiyorum sizi önyargiyi sevmiyorum Yapmam Diyip Yaptiğiniz Için
Sevmiyorum sizi arkadan konuştuğunuz Için
Sevmiyorum sizi paylaşimi böbürlendiğiniz Için sevmiyorum Sizi
Sevmiyorum sizi yalakalık yaptıgınız için
En çokta '' Sevgiyi '' öldürmeye çaliştiğiniz Için
Ama Yinede Seviyorum Sizi Alemlerin Rabbi Olan Allahin Kulu Olduğunuz Için..
Nobel almak isteyenlerin dikkatine;
Aşağıdakilerden birini deneyin sizin de Nobel Ödülü'nüz olsun!!
-"Türkler Kıbrıs'ta işgalcidir."
-"Kürdistan Kürt'ün hakkıdır öyle kalacak."
-"Türk limanları Rum'lara açılsın."
-"Ayasofya kiliseye çevrilsin ve Yunanistan'a devredilsin."
-"Doğuda yapılan "Kürt Soykırımı' dır."
-"....."
Lisede Takdir-Teşekkür alamadım diye üzülmeyin. Gelin size de Nobel verelim
issirganotununissirmiyani ''değişim başladı anı yaşa'' vodafone gibi oldu behh
73 şairin 'Hrant' ağıdı!
Aralarında Nevzat Çelik, Ahmet Telli, Cezmi Ersöz, Kenan Oktay İskender'in de bulunduğu 73 şair dizelerini Hrant Dink için buluşturdu.
Türkçenin 73 şairi, 19 Ocak günü sinsice, korkakça işlenen organize bir suikaste kurban edilen kardeşleri, cesur aydın, iyi gazeteci, mükemmel hayat arkadaşı, baba, dede ve Türkiyenin iyi kalbi Hrant Dinkin ardından dizelerini buluşturdu.
Yetimler Ağıdı, kardeşliğin, eşitliğin, özgürlüğün övgüsü; susturulmaya karşı koyan Türkiyenin, faşist katillerden korkup sinmeyen yurttaşların, tarihiyle yüzleşmekten çekinmeyen berrak zihinlerin kederli ve ama teslimiyetten son kertede uzak sesi, acı ile karılmış gür fısıltısıdır.
yetimler ağıdı
bunu sana nasıl söylerim
hata benim günah benim suç benim
dünyalar içinde dünyalar sevgilim
ateşten çıkardım baktım uzunca kendimdi
bir de başımın üstünde yok bir ülke; kendimdi
dilim yola düştü pupa yelken pınarlarım yas içinde, hey hey
yüzümde kan kalmadı kuraklık can alıyor bir yandan, dan!
bir travmam var kenarı hâreli
yine hâreli geçti yine zulüm beni
meydan başaklarım kanıyor
uzun bir yürüyüşüm ben; bakın
anlarsınız yol yorgunu gözlerimden
şiircebimden beslenen tedirgin güvercin
dayamış gagasını yavrusununkine
eyvah ki hrant, bir vakitte
göğerçinleri yemlemişti, seninki!
kanı gördük okul dönüşünde ders kitaplarında
seslere karşı çok ilgiliyiz de ondan seslerden olur ölümümüz
sonra büsbütün çıkarız raydan, her vagon kendi cehennemine
kalbimiz doludizgin, kimse avutmasın içimizdeki tren düdüklerini
toprak insana gömülüyor, bodina da öldü
sınırlar biraz daha kırmızı
bütün karakamuları alaşağı eden bir bun
bir bayraktın düştüğün yerde patikaların açtığı
bir kısrağın tayını emzirme sesiydi soluğun
şimdi çığ gürlemesidir aşan zamanı
bembeyaz tırnaklarla kazdığı o görülmedik arkta
kan ve gözyaşının birbirine değmeyen ortaklığı
yattım yere bakıyorum toprağın hisli eşitliğine
sular sınırları pasaportsuz geçer
asıl azınlık yerkürenin kendisidir
tek millet, gökyüzüdür ölürken yürekli düşünüldüğünde
çan ve ezan arasına gerili mahyada
acıyı dengeler yazı: ah-ya!
orda hrant, başı dumanlı araratta
ırağı bilmez bir yağız atla vardı oraya
hrant ki, külü bile nemlendirir çorak dünyayı
yine de her damlada ürperir yaşlı ararat
ne değişir hayatla karşılaşsan
hemen yanında arkadaşın ölüme gülerek bakıyorsa
gözün arkada değildi, içerideydi a hrant! gözüm
içerdeydi ve sözcükler ki onlardı ve öldüren idi
ürkekliğin ürperdi karardı boz güruhun
yırtık tabanaltından kaçtı güvercin ruhun
hüznü giydiğin pabuçlarında bin ahhh!
içini delmiş kuzeyli bir rüzgârın
erguvan kalbine kuzulayan bir güvercin
beykoz iskelesinde karaya vuruyor göçebe
ağarmış bir gül var yakamda
içimizdeki bahçelerden goncası
bir yağmur kenti ne kadar ıslatır?
- kanın insanı ıslattığı kadar ancak!
neden ayakta ölür aylar?
- kim bilir!
ölümün yüzüne gülüyorsun
bedenin kurşun geçirse de
kanamasın yaprakları güllerin
üşüyen sular ırmakların tenine karışsın
akımını vurdular sözcüklerden kurulu fıratın
beyaz bere bile ağlar çamurun işine
iki damla göz yaşı düştü vurulunca sen
pülümürün yaşsız kadınının gözlerinden
oysa küçük bir çocuktum ben de tren raylarında
bozuk para gibi ezilen, hiç gelmeyecek sandığım baba
duydu mu mersinli balıkçı cemal, yağmurun yağdığını
ölümsüzlük denizine sabaha karşı?
fazlasıyla geciktin, suyu dinle, aynayla ödeş, toprağa dokun
buluşmayı bil kemik fırtınasında; sancınla yüzleş
şeytan tiryakilerinin sivilcelerindeki irin,
ey! kulak zarımı kanatan antik öfke
topla köpek dişlerini, düşlerini çektir ve git!
ölüm saklar ölümsüzlüğü yaşamın bildik türküsünde; hrant dinki de
zehrini yağmalar karanlık
sis peçesine çakılı çöller
affet! yoksulduk, ezilmiştik; aval aval seyrettik mülk talan kavgasını
kan revan içinde söktüğümüz hayatlar, sözde şanlar sundu bizlere
korkumuz kutsaldı gölgemizden, gönüllü kurşun olduk düş kırımında
sesimizi linç tutup, kazıdık vicdanı, altın ve gümüş kakmalı hançerlerle
bu kez çatlak bulunca suyunu, yasaklandı
ikinci emre kadar dökmek zehirli kanı
ne cehennemi ne cenneti
gurbeti de sılası da içindedir insanın
ömrümüzün biriktirdiği onca kavram ve sözcük
şimdi işgal altında
son pankart sokakta gerili birazdan polis kesip atacak
hepimizin ölümü en küçüğümüzün elinden olacak!
ah ile eyvah ile geçiyor zaman
dönsek kardeşliğimizi kutsayacak ardımızdaki kan
varta gül demişler, ağlayan kim
iki kalp, iki zehir, yüz yıllık birikim
bin dereden kanla dolmuş kuyuları hep ıslak
sen, ben, hrant... bu toprak püskürtüyor sevgimizi
artık kış çiğdemleriyle anacağız seni
onlara kanınla, terin karıştı
yüreğindeki tohumlar
rüzgârlı sözcüklerle girecek türkülere
kırık bir zamanda uçan güvercin
üzgün tutar ağzındaki zeytin dalını
sen dostumdun benim gülünce güneşler açan
bulutlara rüzgâra asarım suretini her akşam
her akşam bir mektup yazarım ararat kadar
unutmadım bırakıp giderken söylediğin sözleri
günler mi ağdı, ah, sular mı boğuldu
sisten kapılar mı var şehrin gözlerinde
göğüslerinin arasını şiirlerle süsledim hayatın
aranızdan geçerken incinmeler düştü payıma
güvercin kapaklandığında, yüzüm albatros ve yağmur
borandır, bahardır, uzar sakallarım çıtırtılarla mavi
zalimin gecesi mazlumun gecesiyle birdir
ve daha uzundur zulme karar verenin gecesi
bu yüzden sesini düşürmüş kaldırımlar leylak
kırmızı, kanla gül arasında gidip gelirken kanı çekilmiş yaprak
ışık bilir vuracağı yüzü, konacağı kalbi
güvercin, toprağın düşüne kanat
kimi ölülerin ayakkabısı delik
ve sakalları saklanmış ertesi güne
kimi silahlı çiçek taşır öldürdüğüne
bayrağa sararlar gözsüz yüzünü
çorabını dikerler suç kime
ak bir güvercin kanıyla çiziyor ölümünde
ölümsüzlüğün resmini
canlar içinde bir can
kanlar içinde altı milyar insan!
ve onlar vurdukça sana, alışkanlıklarımız çözülüyordu böylelikle
küçümsediğimiz yollar açılıyordu önümüzde
güvercinlerin dudaklarındaki sıcak rüya, korkularımızı dolduruyordu
dilini susarken anlıyordum, konuşurken
birden kendimi bir kardeş çavlanında bulurken
çatılara konan kırmızı
güvercinin bıraktığı vedayı büyütüyordu
gölgesi ansız çekilen bir ağaç gibi yıkılırdım
bir elim ötekini tutmasaydı
o ki bir fincan tuz istemişti yalnızca komşudan
şimdi tuzlu bir nehir akıyor kalan ömürler arasından
şimdi kim
bu uzak diyen
diyen bu yalan
bu burkulan ruhun üşümesiyle kardeşliğin
şu kurşun dökülmüş zaman
bir ölüm şiirine eklensin diye
gövdesiyle yazmıştı son dizeyi
sürgüne okunmuş arguvan havası; ki kan
yüzünü acıya dönmüş duduk, ah! gasparyan
unutulmuş; ötekinin cenneti değil miydi her insan
kim yırttı vicdanımızı, sevgimizi kim düğümledi
kaç bin kerre öldük seni
seni öyle sevdik, bağışla bizi
bu evleri borçlu olduğumuz taş ustaları
yürüyecek. anı: hiçbir şey kalmadığında
su inceliğiyle gülümseyen günahsız kan
masum yüzünün görüntüsüdür dağılan
kan kabuğun altında fokurduyor yeniden
usanmış acısını sokakta gezdirmekten
şairleri dinlemek lazım: kabuk, su, tir, nar
bir nar ki kırılınca hikâyemiz olacak
hadi ölümü tuzlayalım sonsuz deniz
hranttan sonra kokmasın bari ülkemiz
aslında ne türküz, ne kürdüz, ne ermeniyiz
öyle bir babamız var ki hrant, hepimiz yetimiz!
A.Hicri İZGÖREN, Adnan SATICI, Ahmet ADA, Ahmet GÜNBAŞ, Ahmet TELLİ, Ahmet UYSAL, Akif KURTULUŞ, Altay ÖKTEM, Altay Ömer ERDOĞAN, Arif DAMAR, Asuman SUSAM, Ataman AVDAN, Aydın ŞİMŞEK, Betül TARIMAN, Bilsen BAŞARAN, Bülent GÜLDAL, Celal SOYCAN, Cezmi ERSÖZ, Cihan OĞUZ, Dinçer SEZGİN, Fadıl ÖZTÜRK, Fergun ÖZELLİ, Fuat ÇİFTÇİ, Gonca ÖZMEN, Gülten AKIN, Gültekin EMRE, Halim ŞAFAK, Halim YAZICI, Haydar ERGÜLEN, Hayri K. YETİK, Hüseyin PEKER, Hüseyin YURTTAŞ, İlhan TÜLMAN, İlker İŞGÖREN, İ.Mert BAŞAT, Kadir AYDEMİR, K. İSKENDER, Mahmut TEMİZYÜREK, Mavisel YENER, Mehmet ATİLLA, Mehmet Can DOĞAN, M. Mahzun DOĞAN, M. Mazhar ALPHAN, M. Sadık KIRIMLI, Mehmet SARSMAZ, Mehmet Mümtaz TUZCU, Metin CENGİZ, Metin KAYGALAK, Mustafa ÖZTURANLI, Muzaffer KALE, Namık KUYUMCU, Nesimi ADAY, Nevzat ÇELİK, OğuzTÜMBAŞ, Olcay ÖZMEN, Onur AKYIL, Orhan ALKAYA, Özkan SATILMIŞ, Özlem SEZER, Pelin Batu, Rahmi EMEÇ, Salih BOLAT, Sedat ŞANVER, Selim TEMO, Sennur SEZER, Sina AKYOL, Tarık GÜNERSEL, Tuğrul KESKİN, Turgay GÖNENÇ, Veysel ÇOLAK, Yunus KORAY, Yücelay SAL, Zeynep UZUNBAY