Gündem

[Edmond]

aslında bu dedigi kısmen dogru bisey.. hatta insanı ısıran kopekleri o yuzden oldururler, insan eti yemeye alısmasın diye..

ama yine de insanı hayvandan ayıran ozellikler olmalı.. Ayrıca bi de cok zorda kalmadıkca hic bi hayvan kendi cinsinden bi hayvanı yemez, insan dısında..

ki hayvanlarda olay içgüdüseldir insanda içgüdü yok.. bunun güdüsel bi yanı da yok.. cannibalism olarak geçiyor diye biliyorum avrupa da ve örnekler genelde ruh hastası seri katillerden çıkmış..

Bu canniballer öz afrikalı namı değer yamyamlar değilmidir

şu insan eti yeme olayında bence ilk sırayı Jeffrey Dahmer alır.adam 17 kişiyi yemiş.yediği kişiler genellikle geylerden oluşuyormuş.onlarla ilk önce ilişkiye girip sonra çeşitli yerlerini haşlayıp kızartarak mideye i
ndiriyormuş.ama durumun ilginç yanı, dahmer in çok normal bir insan olması.gayet normal ebeveynler, okul hayatı olması, çevresine karşı duyarlı ve iyi bir insan.tabi bu durumu psikologların çok ilgisini çekmiş ve çok özel araştırmalar yapmışlar. http://www.youtube.com/watch?v=ikT7Gn9I0oM

[wolfali]

[bad-dua]

buda karadenizli türkücü ... volkan konakta

[pardus]

zuhahha uykusuz süper ya geçen sayısını almadım çok üsgnm

[karpuz_agaci]

kaos istion sen herhalde

özel mülkiyet kavramını kaldırmış zaten üzerine bi de aileyi kaldırmayı eklerse kaostan çok bi düşünce sistemi, siyasi görüş çıkıyor zaten ortaya kabaca google a bir sor bakalım karpuz_agaci, belki ilgini çeker

sagolun kardaslarim =)
ama google bana yardim edemez..bu benim "sistemim".. bu
"karpuz_agaci-izm"

aslinda ulasmak istedigim, dogallik. insanlari hayvanlardan ayri tutan herseyi yoketmek

[houseofholy]

ilginç bir haber:

"Öğretmen-Sen yöneticileri, Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç ve Rektörler Komitesi üyeleri ile eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin hakkında, “Şapka Giyilmesi Hakkındaki Kanuna muhalefetten” Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.

Suç duyurusu dilekçesinde, “28.11.1925 tarihli 671 Sayılı Şapka Giyilmesi HAkkında Kanunu'na göre TBMM üyeleri, tüm kamu görevlileri, memur ve müstahdemlerin şapka giyme mecburiyeti bulunduğu” kaydedildi."


siz öyle açıklama yaparsanız biz de alasını yaparız diyorlar...

[whatsername]

OZAN ARİF TELEVİZYONDA DA AĞZINI BOZDU

Önceki akşam bir televizyon kanalına katılan türkücü İsmail Türüt ve 'Plan Yapmayın Plan' şarkısının söz yazarı Ozan Arif, yurttaşları şoke eden açıklamalarda bulundu. Ozan Arif klibin son derece çirkin olduğunu belirterek,
"Bu vatana bağlı Ermeni vatandaşlarımızı rencide etmekten Allah'a sığınırım" dedi.

Şarkıyı seslendiren İsmail Türüt ise,
"Benim gibi düşünen, bu vatana bağlı olan Ermeni vatandaşlarımızın kalbini kırdıysak, rencide ettiysek özür dilerim. Ama türküden dolayı pişman değilim." dedi.

Sunucu Kadir Çelik'in Malatya'da öldürülen misyonerler olayını anımsatması üzerine Ozan Arif,

"Birileri 'Biz Müslüman mahallesinde de salyangoz satarız' diyorlar. Ulan satamazsın, neyi satıyorsun? Öyle konuştun mu ben de böyle diyeceğim. Biri almaz, ikiyi almaz salyangozu alır münasip bir yerine sokarlar adamın" diyerek izleyicileri şoke etti


Cumhuriyet

[murti]

adımın sinirleri taştı en sonunda .ne yapsın adam

[whatsername]

Terbiyesini takınsa hiç fena olmaz mesela

[murti]

insanın üstüne çok gelinince böle sonuçlar çıkması çok doğal valla ...

[whatsername]

Üstüne çok gitmek mi
Vah zavallı Ozan Arif demek üstüne çok gidilmiş ha?
Aman daha fazla gitmesinler üzerine de mazallah elinden bir kaza çıkmasın...

[murti]

...en sonudna sende anladın bravo

[jonnathan]

Üstüne çok gitmek mi
Vah zavallı Ozan Arif demek üstüne çok gidilmiş ha?
Aman daha fazla gitmesinler üzerine de mazallah elinden bir kaza çıkmasın...

Ogünler gelir sonra, yeterince kışkırtılmış durumdalar zaten...

[kozmik_peri]

Kredi kartı aidatları geri ödeniyor


Nevşehir'de, Hakem Heyeti kredi kartı aidatı ile alakalı bütün başvurulara tüketici lehine karara bağladı. 450 tüketici, bankaların kart aidatı adı altında kestiği parasını geri aldı.
20 Eylül 2007 11:30
Yazı boyutunu büyütmek için

Türk Eğitim-Sen Nevşehir Şube Başkanı Mustafa Uğur, yaptığı açıklamada, bankaların, tüketicilerden haksız olarak 'kredi kartı aidatı' adı altında 5 ile 45 YTL arasında ücret aldıklarını dile getirdi. Uğur, "Bu durumdaki tüketiciler, ilgili tüketici hakem heyetlerine dilekçe ile başvurdu. Nevşehir Tüketici Hakem Heyeti, kredi kartı aidatı ile alakalı bütün başvurulara tüketici lehine karara bağladı. Bunun üzerine bankalar, tüketici mahkemelerinde dava açmaya başladı. Şube olarak yaptığımız bir çalışma ile bankaların açtığı davanın haksız olduğunu ortaya koyan ve 15 sayfayı bulan dava dosyası hazırladık. Bu dosyayı isteyen bütün mağdurlara ücretsiz olarak veriyoruz" dedi.

Türk Eğitim-Sen Nevşehir Şubesi olarak bugüne kadar dava dosyası almak için 500 civarında başvuru olduğunu dile getiren Uğur, "Hazırladığımız dosyalarla mahkemeye giren bütün tüketicilere, hakimler lehte karar verdi. 500 dosyadan davası sonuçlanan 450 tanesinin ödedikleri kart aidatı parası hesaplarına yatırıldı" şeklinde konuştu.

Türk Eğitim-Sen Nevşehir Şube Başkanı Mustafa Uğur, dava dosyasını, bu konu ile ilgili muzdarip olan herkese ulaştırmak için, Türkiye'nin çeşitli illerinde televizyon ve radyolara canlı yayın konuğu oldunu ve halka bilgi verdiğini ifade ederek, "Nihayetinde konu ile ilgili muzdarip olan 500'e yakın tüketici şubemize başvurarak, ilgili dava dosyasını aldı ve mahkemeye sundu. Mahkemeye sunulan dava dosyaları neticesinde 450 kişiye müspet karar çıktı ve "kredi kartı aidatı" adı altında kesilen para tekrar kişinin hesabına yatırıldı" dedi.

Şube Başkanı Mustafa Uğur, halen kredi kartı aidatı problemi olan kişilerin Türk Eğitim-Sen Nevşehir Şubesi'ne başvurmaları halinde her türlü çözüm yolları hakkında bilgi verileceğini ve ilgili dava dosyasının sunulacağını sözlerine ekledi.



birilerinin sesi çıkmış en azından.. her yerden azar azar tırtıklanıyoruz aslında..

[Edmond]

Türkiye’nin İran benzerliği çok şaşırtıcı

ÖNCE bir tespit yapalım:

Diyorlar ki, "Türkiye, İran’a benzemez!"

Yanılıyorlar.

Bu nedenle gelin önce kısa bir tarih yolculuğu yapalım:

19. yüzyılda İngiltere’nin Osmanlı Devleti gibi İran üzerinde de nüfuzu vardı.

İki ülke de tarım ülkesiydi.

20. yüzyıl başında, -İran 1906; Osmanlı 1908- askerlerin bastırmasıyla iki ülkede de meşrutiyet ilan edildi.

Her iki ülke 1920’lerde yeni liderleriyle yönetildi:

İran’da subay Rıza Han (Pehlevi), "ormancılar ayaklanmasını" bastırıp yönetimi devirerek kendini "Şah" ilan etti.

Türkiye’nin lideri ise iç ve dış düşmanları yenen Mustafa Kemal Atatürk’tü.

Her iki lider de ülkelerinin tarihlerinde görülmedik boyutlarda, modernleşme ve reform politikalarını uygulamaya koydu. Ülkelerini eğitim sisteminden hukuk sistemine kadar laikleştirmeye çalıştılar. Kılıf kıyafet devrimi yaptılar.

Bu reformlara her iki ülkede de karşı çıkan pek olmadı; sayıları az olmakla birlikte muhalif olanlar da çok ağır cezalara çaptırıldı.

İran 1940’ta, Türkiye 1946 yılında parlamenter demokrasiye geçti.

İran’da 1951’de, Türkiye’de 1960’ta "milliyetçi/ulusalcı solcu" askerler darbe yaptı.

İran’da başta petrol olmak üzere millileştirmeler yaşanırken, Türkiye de dışa açıldı, yabancı sermayeyi kabul etti.

CIA, İran’daki darbeci Musaddık’ı yıktı. Yerine tekrar Şah Rıza Pehlevi’yi getirdi. Şah bütün partileri kapattı, liderlerini hapsetti.

Türkiye, 1961’de demokrasiye döndü, seçimler yapıldı.

1960’lı yıllar, her iki ülkede de sol, milliyetçi ve İslamcı hareketin ivme kazandığı dönem oldu.

Aynı dönemde her iki ülkenin siyasi ve iktisadi olarak dışa bağımlılığı arttı. ABD "abi" rolündeydi. Düşman ise komünizmdi.

Her iki ülke de solcularını ezmek, yok etmek için her yola başvurdu. Devlet güçleri, sola karşı diğer güçlerle ittifak yaptı.

Sol muhalefetin ezildiği dönemde İslamcı hareketler güçlendi.

YEŞİL KUŞAK PROJESİ

Burada meseleye daha geniş açıdan bakıp, 1970’li yılların son dönemini bir hatırlayalım.

Sovyetler Birliği, Afganistan’a girmişti.

ABD’nin kontrolündeki Şah, İran’ı terk etmişti. Türkiye’de büyük bir sol dalga vardı.

Soğuk Savaş döneminde siz ABD’nin yerinde olsanız ne yaparsınız?

İran’da Sovyetler Birliği yanlısı solculara karşı mollaları desteklediler.

Türkiye’de 12 Eylül 1980 askeri darbesini yaptırıp, İslamcıları kuvvetlendirerek solu ezdirdiler.

ABD, Şah’tan umudunu kesince mollaları destekledi. İran’da mollaları yok etmek isteyen askerlerin elini kolunu bağladı.

Şah Rıza Pehlevi, ölmeden birkaç hafta önce, "Amerika ve İngiltere yerine muhalefeti yok etmek isteyen askerleri dinleseydim, ülkeyi terk etmek zorunda kalmazdım" diye açıklama yaptı.

ABD, Sovyetler Birliği’ni İslam ülkeleriyle kuşatıp içindeki İslamcı halkları ayaklandırarak yıkacağını hesaplıyordu.

Bu nedenle İranlı subaylara hep engel oldu.

Örneğin: Şah gittikten sonra, ülkenin başında kalan sosyal demokrat Başbakan Bahtiyar "İslam Cumhuriyeti’ne izin vermeyeceğim" diyordu.

Genelkurmay Başkanı Karabagi, Bahtiyar’ı destekliyordu.

Bahtiyar, ABD ve İngiltere’ye danıştı. Tabii ki destek alamadı.

Mollalar şanslıydı; dünya siyasal konjonktürü onların lehineydi.

Sonunda Humeyni, Tahran’a geldi. Yerleştiği "Refah Okulu"nda, liberal-İslamcı Mehdi Bazargan’ı Başbakan ilan ettiğini açıkladı. ABD ve Avrupa bu "ılımlı İslamcı" atamadan mutlu oldu.

Ancak mollalar güçlendikçe iktidara yerleşti.

Son hedefleri, halkın oylarıyla Cumhurbaşkanı olan liberal Müslüman Beni Sadr idi.

Askerler bu kez Beni Sadr’ın imdadına yetiştiler; darbe yapabileceklerini söylediler. Sadr darbe istemedi ve yurtdışına kaçmak zorunda kaldı.

Mollalar iktidara yerleşti. "Ilımlı İslam" istemiyorlardı!

DESTEK ESNAFTAN

İran tarihine bakıldığında, mollaların devlete karşı ayaklandığı görülmemişti. Sadece 1963’te Şah, mali kaynaklarını yok ettiği için ilk protesto eylemini gerçekleştirmişlerdi. Bu nedenle Humeyni, Türkiye’ye sürgüne gönderilmişti.

Durum aslında bizim Nakşibendiler’e benziyor, onlar da hep devletin yanında olmuşlardı. Neyse...

Türkiye’deki İslami hareketler ile İran’daki mollaları destekleyen güçler arasında benzerlikler var mıydı?

Yapısal farklılıklar olsa da taban aynıydı:

Mollaların ülke içinde en büyük destekçisi, iç ticaretin üçte ikisini, ihracatın üçte birini elinde tutan ve geleneksel değerlerin savunucusu Bazar esnafıydı.

Mollalar ayrıca liberal-burjuva çevrelerinden de destek gördü. Bunun sebebi, özerklik için harekete geçen Azeri, Kürt, Beluciler gibi etnik unsurların başlarının hemen ezilmesi talebiydi.

Ve tabii, din adamlarının siyasal örgütlenme gücünün en büyük dayanağı ise, cami komiteleriyle girdikleri yoksul mahallelerdi. Camiler cihat birliklerinin hücre evleriydi. Kısa bir süre öncesinin solcu varoş mahallelerinin yoksulları akın akın mollaların arkasından yürüyordu artık.

Şimdi tekrar başa dönüp soralım: Türkiye, İran’a benziyor mu?

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/734 ... 1&sz=25540

[whatsername]

AKP Hükümeti, Gül'ün cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından Köşk'e adeta kararname yağdırıyor. Atama kararları şu ana kadar veto edilmeyen hükümet, Köşk'ün onayına 26 müşterek kararname gönderdi. Cumhurbaşkanı Gül, bunlardan 15'ini onayladı, 11 kararname ise işlemde.

Sezer'in defalarca veto ettiği isimler de göreve atandı. Bundan sonra böyle gidecek.
(Ama nereye?..)

[st_anger_07]

baba adamlar acaip kadro kuruyolar ya uffffff o zaman ya

[karpuz_agaci]

Türkiye’nin İran benzerliği çok şaşırtıcı

.....

Şimdi tekrar başa dönüp soralım: Türkiye, İran’a benziyor mu?

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/734 ... 1&sz=25540

en azindan iran batiya kafa tutuyo dimi..

[theHeLL]

Türkiye’nin İran benzerliği çok şaşırtıcı

Şimdi tekrar başa dönüp soralım: Türkiye, İran’a benziyor mu?

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/734 ... 1&sz=25540

dün okumuştum bu yazıyı ben ve inanılmaz etkilenmiştim.. gerçekten de al san al sana diye diye kanıtlarla benzerliğimiz ancak bukadar keskin gözler önüne serilebilirdi sonradan da 'Türkiye Malezya'ya benzer mi' lerden nerlere geldiğimizi kavrıyoruz..bence çok iç karartıcı ve bi okaar da besleyici bi yazıydı enazından zamanında söylenmek isteyip de söylenemeyen 'sen sus açıklama düşünme hiçbişeyi ve kimseye öğretme bunları' yargısının nelere mal olduğunu gösteren kanıtlar öbeği olarak bile okunabilen eğitebilen ve herşeyden önemisi kendi kendine 'sen uyuyosun' dedirten bi yazı..buraya da aktarıldığı için teşekkür ederim kendi adıma

[hi_fi_girl]

Türkiye’nin İran benzerliği çok şaşırtıcı

Şimdi tekrar başa dönüp soralım: Türkiye, İran’a benziyor mu?

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/734 ... 1&sz=25540

dün okumuştum bu yazıyı ben ve inanılmaz etkilenmiştim.. gerçekten de al san al sana diye diye kanıtlarla benzerliğimiz ancak bukadar keskin gözler önüne serilebilirdi sonradan da 'Türkiye Malezya'ya benzer mi' lerden nerlere geldiğimizi kavrıyoruz..bence çok iç karartıcı ve bi okaar da besleyici bi yazıydı enazından zamanında söylenmek isteyip de söylenemeyen 'sen sus açıklama düşünme hiçbişeyi ve kimseye öğretme bunları' yargısının nelere mal olduğunu gösteren kanıtlar öbeği olarak bile okunabilen eğitebilen ve herşeyden önemisi kendi kendine 'sen uyuyosun' dedirten bi yazı..buraya da aktarıldığı için teşekkür ederim kendi adıma

Soner Yalçın ın kitapları dahil tüm yazılarını tavsiye ederim..

[bad-dua]

Şimdi tekrar başa dönüp soralım: Türkiye, İran’a benziyor mu?

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/734 ... 1&sz=25540

Türkiye İrana,Iraka,Afganistana,Gürcistana,Ukraynaya,Sırbistana....... benziyormuda olabilirdi aslında

[bad-dua]

Dün akşam Skytürkte fatih altaylının programını izleyen varmı Altaylı Abdullah Gül Atv nin satışı ile ilgili olarak bi firmayla görüştüğünü söyledi ama tam hatırlamıyorum şindi hatta A.Gülün oğlununda bu şirketle ilişkisi olmuş daha önce bu görüşüme cumhurbaşkanı olduktan sonra gerçekleşmiş hatta

[pardus]

Şırnak'ta 4 terörist teslim oldu

Şırnak'ın Silopi ilçesinde 4 teröristin teslim olduğu, Hakkari ve Nusaybin'de 2 güvenlik görevlisinin yaralandığı bildirildi.

Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yer alan terörle mücadeleye ilişkin duyuruda, terör örgütünden kaçan 4 teröristin, dün Şırnak'ın Silopi ilçesinde güvenlik güçlerine silahsız teslim olduğu belirtildi.

Duyuruda, Hakkari'nin Yüksekova ilçesi dağlık arazi kesiminde arazi araması yapan güvenlik güçlerinin dün saat 05.45'te, bir grup teröristle karşılaştığı, güvenlik güçlerinin ''Teslim ol'' çağrısına ateşle karşılık veren teröristlerle çıkan çatışmada, bir güvenlik görevlisinin yaralandığı kaydedildi. Duyuruya göre, Mardin'in Nusaybin ilçesi dağlık arazi kesiminde teröristlerce araziye döşenen mayının patlamasıyla bir güvenlik görevlisi yaralandı.

Şırnak'ın Silopi ilçesi dağlık arazi kesiminde önceki gün teröristlerce tuzaklanmış bir adet patlayıcı madde düzeneği bulunarak imha edildi. Van'ın Çatak ilçesi dağlık arazi kesiminde, bir sığınakta, bir adet patlayıcı madde düzeneği ve muhtelif yaşam malzemesi, Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesi dağlık arazi kesiminde de üç ayrı sığınak içinde muhtelif yaşam malzemesi ele geçirildi.

aa

Hepsi bigün komle GELECEK yada komple GİDECEK

[kozmik_peri]

İsrail Filistinli çocuğu tankla ezdi (CNN Türk)


İsrail askerlerinin Gazze Şeridi'nin orta kesimine girişi sırasında bir buldozer 12 yaşındaki Filistinli çocuğu ezerek ölümüne yol açtı.

Hastane kaynakları, 12 yaşındaki Mahmud Kayed'in El Bureyj mülteci kampı yakınlarında İsrail askerlerine taş atan bir grup çocuk arasında yeraldığını ve buldozerin taş atan çocukların üzerine sürüldüğünü açıkladı.

İsrail askerlerinin bölgeye girişi sırasında açtıkları ateşte 4 Filistinlinin de yaralandığı kaydedildi. İsrail ordusu ise henüz konuya ilişkin bir açıklama yapmadı.


bu gün "uykusuz"da gördüm bu haberin kısa versiyonunu (ki isim yaş vs kavramlarında her yerde ayrı bişey yazmakta ama genel olarak olay böyle diyelim) yazıyı aktarmak istedim;

Barış Uygur demiş ki iyi de demiş: Orantısız güç kullanımı diye bir kavram var. Futbolda bile var. Adama kırmızı kart gösteriyorlar atıyorlar dışarı. Ama canım İsrailin faşistlerine dur diyecek babayiğit hakem yok. Hakem eyyamcı. Federasyon korkak. 16 yaşındaki cocuk ölmüş. Belki bir kızın elini tutamadan, belki portakal yemeden. Bu saatten sonra hakem kırmızı kart gösterse ne göstermese ne. Kırmızı kart insanlığa çıkmış Ortadoğu' da çok evvel..

[theHeLL]

Dün akşam Skytürkte fatih altaylının programını izleyen varmı Altaylı Abdullah Gül Atv nin satışı ile ilgili olarak bi firmayla görüştüğünü söyledi ama tam hatırlamıyorum şindi hatta A.Gülün oğlununda bu şirketle ilişkisi olmuş daha önce bu görüşüme cumhurbaşkanı olduktan sonra gerçekleşmiş hatta

onu izlemedim de ben kanaltürk teki haberlerde duydum tgrt yi aln amerikan bi eleman saba ve atv ihalelerinde de ilk sıraa olcakmış ayrıca başbakanla görüşüp onayı da almış diyo duydum ben haberlerde..gitgide her sektörde yabancıların ve özelikle de amerikalıların etkisi güçlendiriliyor