Kaynak vermeme gerek yok bunlar tüm gercekliği ile medyada yasandı azıcık takip ettiysen bu olaylar gözünden kaçmaz.. Ben bu sebeplerden ötürü bu gazeteye sıcak bakmıyorum, yazdıklarımdan hareketle kendi arastırmanı yaparsın internette daha çarpıcı bilgilere ulasacagına eminim.. İşte anahtar kelimelerin "cumhuriyet gazetesi tüpraş muhabir PKK"houseofholy yazdı:kaynak verir misin?komplikemanyak yazdı:Cumhuriyet gazetesine güvenim kalmadı bu iki olaydan sonra o yüzden artık gülüyorum tüm yaptıklarına ..houseofholy yazdı:
cumhuriyet aylardır 'tehlikenin farkında mısınız?' diye başlıklar atıyordu ama diğer gazeteler bununla dalga geçtiler. şimdi bu ilanlar tekrar başladı cumhurbaşkanlığı seçimi için, artık insanların tehlikeyi farketmesi gerek.
Cumhuriyet gazetesi Yurt Haberler Müdürü Mehmet Faraçın kayınbiraderi İbrahim Halil Karaaslanın da bulunduğu PKKlı grup uyuşturucu operasyonları sonucunda yakalanmış. Cumhuriyet gazetesinden hiçbir yetkiliyle bu konu hakkında görüşülememiş. Takip ettiğimiz kadarıyla, Cumhuriyete bu mesele hakkında, gelişmeleri yalanlayan bir haber de çıkmadı. Neden İlhan Selçuk, sorular karşısında sessiz kalıyor?
Cumhuriyetin Diyarbakır muhabiri gerçekten PKKlı mı? Eğer öyleyse bu adamı Cumhuriyet gazetesine kim aldı? Bu sorular soruluyor ve cevapları merak ediliyor. İlhan Selçuk lütfen. Bu sorular karşısında sesiz kalmayın, kendinizi savunun, böyle bir şey yok deyin, Atatürkçüler PKK ile işbirliği yapmaz, aralarında PKKlıları barındırmaz deyin, lütfen söyleyin bunları!Cumhuriyet gazetesi ise ulusal sermayeye sahip çıkıyor. Ama bu ulusal sermayedarlar, Koç, Sabancı, Karamehmet, Ciner gibi ülkenin en büyük sermaye grupları. En son olarak TÜPRAŞı satın alan Koç grubu ile arası bozulmasın diye İzzettin Önderin özelleştirme karşıtı yazısına sansür uyguladılar.
Gündem
- Sadeceucnokta
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 526
- Kayıt: 24 Oca 2007 01:00
- Konum: İstanbul
En son Sadeceucnokta tarafından 24 Şub 2007 00:53 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Eskidendi, eskidendi, çok eskiden...
- houseofholy
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 905
- Kayıt: 04 Oca 2007 01:00
- Konum: ankara
- İletişim:
cumhuriyette şimdiye kadar PKK yanlısı tek bir haber okumadım ben bunu bilirim. aksini gördüğümde tavrım farklı olur zaten.komplikemanyak yazdı:Kaynak vermeme gerek yok bunlar tüm gercekliği ile medyada yasandı azıcık takip ettiysen bu olaylar gözünden kaçmaz.. Ben bu sebeplerden ötürü bu gazeteye sıcak bakmıyorum, yazdıklarımdan hareketle kendi arastırmanı yaparsın internette daha çarpıcı bilgilere ulasacagına eminim..houseofholy yazdı:kaynak verir misin?komplikemanyak yazdı: Cumhuriyet gazetesine güvenim kalmadı bu iki olaydan sonra o yüzden artık gülüyorum tüm yaptıklarına ..
herşey onun içinde, o herşeyin dışında..
- houseofholy
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 905
- Kayıt: 04 Oca 2007 01:00
- Konum: ankara
- İletişim:
- Sadeceucnokta
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 526
- Kayıt: 24 Oca 2007 01:00
- Konum: İstanbul
Okudugunuz gazeteri gözü kapalı okumayın .. Azıcık meraklı olun arastırın.. Hatta bu tüpraş konusu genc bakış programında da sorulmustu gazetede yetkilisine .... Ben bir baslangıc yaptım gerisini siz arastırın.. Bunu bir delinin kuyuya tas atması olarak degerlendiren olacaktır elbet kabulumdür.. İyi arastırmalar ve iyi geceler...
Eskidendi, eskidendi, çok eskiden...
- Sadeceucnokta
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 526
- Kayıt: 24 Oca 2007 01:00
- Konum: İstanbul
Beklenen kaynaklar ...houseofholy yazdı:cumhuriyette şimdiye kadar PKK yanlısı tek bir haber okumadım ben bunu bilirim. aksini gördüğümde tavrım farklı olur zaten.komplikemanyak yazdı:Kaynak vermeme gerek yok bunlar tüm gercekliği ile medyada yasandı azıcık takip ettiysen bu olaylar gözünden kaçmaz.. Ben bu sebeplerden ötürü bu gazeteye sıcak bakmıyorum, yazdıklarımdan hareketle kendi arastırmanı yaparsın internette daha çarpıcı bilgilere ulasacagına eminim..houseofholy yazdı: kaynak verir misin?
http://www.turksolu.org/86/arslan86.htm
http://www.turksolu.org/106/kfirat106.htm
Eskidendi, eskidendi, çok eskiden...
- Sadeceucnokta
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 526
- Kayıt: 24 Oca 2007 01:00
- Konum: İstanbul
- houseofholy
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 905
- Kayıt: 04 Oca 2007 01:00
- Konum: ankara
- İletişim:
[quote="komplikemanyak"]İyi geceler herkese.. Ceviz kabugu var izlemem lazım geç bile kaldım.. Arastırmacı olun azıcık gercekler göründüğü gibi degildir azıcık uyanık olun..[/quote
medyada karşıt fikirliler her zaman birbirini karalamaya çalışır. şimdi sen vakit gazetesinden, bir de türksoldan bir haber alıp sonra da açın gözünüzü açın diyemezsin. ben de sana onlarca haber gösteririm o kaynaklarla ilgili.
medyada karşıt fikirliler her zaman birbirini karalamaya çalışır. şimdi sen vakit gazetesinden, bir de türksoldan bir haber alıp sonra da açın gözünüzü açın diyemezsin. ben de sana onlarca haber gösteririm o kaynaklarla ilgili.
herşey onun içinde, o herşeyin dışında..
- houseofholy
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 905
- Kayıt: 04 Oca 2007 01:00
- Konum: ankara
- İletişim:
Anlamadığım şey Cumhuriyet gazetesi Yurt Haberler Müdürü Mehmet Faraçın kayınbiraderi İbrahim Halil Karaaslan... diye haber yapılmış. Bir muhabirin kayınbiraderi neden gazetenin tamamını karalamak için kullanılıyor. ayrıca TÜPRAŞ ın özelleştirilmesi aleyhinde sayısız haber okudum cumhuriyette. bir anda büyük sermaye destekçisi yaptınız ya bravo size..
herşey onun içinde, o herşeyin dışında..
- houseofholy
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 905
- Kayıt: 04 Oca 2007 01:00
- Konum: ankara
- İletişim:
ya iki haber bulmuş çıkmış adam sonra da açın gözünüzü, tek taraflı olmayın diye ahkam kesiyor. nasıl iştir bu yaveronique yazdı:houseofholy bence kaynagı kesin bile yasal olmayan haberlere pek guvenmemek lazım, zaten her gazete birbirini karalıyor ki bu gazete zaten bi gun istiklal caddesine yolun duserse "converse giyen sozde komunistler" ve onların fasist yandasları tarafından satıldıgını gorursun..
herşey onun içinde, o herşeyin dışında..
- Sadeceucnokta
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 526
- Kayıt: 24 Oca 2007 01:00
- Konum: İstanbul
Tehlikenin farkındamısınız ?
Cumhuriyetinize sahip çıkın... diyorum size arkadaslar..
Cumhuriyet Gazetesi'ndeki 'İç Savaş' ın Perde Arkası / Cumhuriyet'i Çok Sevmiştim! Yazarı, : Hasan Cemal. Tavisye edilir..
Cumhuriyet gazetesi biraz olsun çoksesli olamadı, çünkü çoksesliliği savunanlar gazetede değiller artık.
Cumhuriyetinize sahip çıkın... diyorum size arkadaslar..
Cumhuriyet Gazetesi'ndeki 'İç Savaş' ın Perde Arkası / Cumhuriyet'i Çok Sevmiştim! Yazarı, : Hasan Cemal. Tavisye edilir..
Cumhuriyet gazetesi biraz olsun çoksesli olamadı, çünkü çoksesliliği savunanlar gazetede değiller artık.
Eskidendi, eskidendi, çok eskiden...
- Sadeceucnokta
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 526
- Kayıt: 24 Oca 2007 01:00
- Konum: İstanbul
Çıplak Uyarıcı Cumhuriyet Uyarıyor..
Rejimi sevip korumanın ötesinde onunla ilişkisi patolojik bir düzeyde devam eden Cumhuriyet Gazetesi yine ve her zamanki tavrıyla bugün ana sayfadan girdiği ilanla birilerini uyardı.
Önce kısaca ilandan bahsedelim. Manşetin hemen üstünde ön sayfanın yaklaşık üçte biri ebadında simsiyah bir zemin. Ortasında 1881 2007 yazıyor. Hemen altında ise Mayıs 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılıyor. Tehlikenin farkında mısınız? yazıyor. En altta ise Cumhuriyetinize sahip çıkın yazısı ve bir Cumhuriyet gazetesi. Burada sahip çıkılması gereken "Cumhuriyet", gazete mi, rejim mi, yoksa ikisi birden mi? Gazetenin geçmiş performansına ve kendine dair kimlik kurgusuna baktığımızda rahatlıkla ikisi birden diyebiliriz.
Açıkça anlaşılıyor ki bu müstakbel karanlıkları haber veren ilan, 2007 cumhurbaşkanlığı seçimi için Cumhuriyetin yaptığı ve rejim diliyle yazılmış bir ulusal uyarı; ulusa uyarı. Metinden anlıyoruz ki bu ilan zinisim adnikraf ninekilhet yani tehlikenin farkında mısınız sloganıyla başlayan kampanyanın devamıdır. Ancak ilanın bu halinden hedef kitleyi çıkarmak mümkün görünmüyor: Cumhuriyet okurları mı, AKPli seçmenler mi, milletvekilleri mi yoksa dinamik güçler mi? Kim?
Öncelikle belirtelim, evet AKP iktidarı da Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı da bir çoğumuzu memnun etmiyor ve etmeyecektir. Ancak bunlar ülkenin siyasî sorunlarıdır; rejim sorunu değildir. Cumhuriyet yine ve her zamanki gibi belden aşağı vurup meseleyi bir rejim sorunu haline getiriyor. Hatta bir adım daha atarak anakronik ve hiç de zekice olmayan bir yöntemle konuyu Atatürk'e bağlıyor. İlan sanki rejimin mezar taşı gibi kurgulanmış ve ölüm tarihi olarak [Erdoğanın cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda] 2007 yazıyor. Doğum tarihi ise çok daha dikkat çekici; 1920 veya 1923 yerine 1881 yazıyor. Sanki Atatürk kutlu bir müjdeci ya da bir Mesih gibi doğumuyla rejimi müjdelemiş gibi bir niyet burada adeta sırıtıyor. Laik, pozitivist Cumhuriyete bunu yakıştıramadık doğrusu.
Bu 1881 vurgusu oldukça manidardır. Neden 1881? Mesele cumhuriyeti de kapsayan demokratik kazanımlarsa, çağdaşlıksa, bunun içine Tanzimat, Islahat, I. Meşrutiyet girmiyor mu? II. Meşrutiyetin ilanı nimetten sayılmıyor mu? Osmanlıdan Cumhuriyete devreden en önemli siyasî miraslardan biri parlamenter rejim değil midir? Cumhuriyet niye bunları ıskalıyor? Mustafa Kemal Paşaya parlamento, cumhuriyet, misak-ı millî, vatan fikrini aşılayan siyasî fikir iklimi 19 yüzyılda oluşmamış mıydı? Cumhuriyet gazetesi büyüklerine tarih öğretmeye birikimimiz müsaade etmez, biz konumuza dönelim. Bu ülkede birileri bir yöntem veya bir var oluş biçimi olarak bazı korkulardan besleniyor, bazı paranoyalardan rant sağlıyor. Bu alışılagelen bir tablo. Hatta bu konuda öyle bir mübalağa geleneği var ki, bunun da neredeyse ahlakî bir çerçeveye oturduğunu düşünebiliriz. Yani herkes için abartmanın bir sınırı var. Cumhuriyet nedense bu sınırı hep Atatürk, rejim, laiklikle zorluyor. Bunu yaparken de yedeğine hep aynı hassasiyetlere sahip bir kurumun desteğini almak istiyor. O kurumun gözünün içine bakıyor.
Netice itibariyle evet bu ülkede gidişattan kaygılanmak, buna muhalefet etmek, yapılanlara itiraz etmek en temel hak. Ancak tüm bunları yaparken ahlakî bir kriter olarak, üzerinde mutabakat olan ulusal değerleri manipule etmemek gerekiyor. Ancak Cumhuriyet ısrarla hep bunu yapıyor. Peki bu durum, bu çıplak uyarılar rejimi ayakta mı tutuyor, yoksa başkalarının ekmeğine mi yağ sürüyor? Bu da Cumhuriyetin ev ödevi olsun.
Erkan Şimşek
http://www.8sutun.com/node/28431
Rejimi sevip korumanın ötesinde onunla ilişkisi patolojik bir düzeyde devam eden Cumhuriyet Gazetesi yine ve her zamanki tavrıyla bugün ana sayfadan girdiği ilanla birilerini uyardı.
Önce kısaca ilandan bahsedelim. Manşetin hemen üstünde ön sayfanın yaklaşık üçte biri ebadında simsiyah bir zemin. Ortasında 1881 2007 yazıyor. Hemen altında ise Mayıs 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılıyor. Tehlikenin farkında mısınız? yazıyor. En altta ise Cumhuriyetinize sahip çıkın yazısı ve bir Cumhuriyet gazetesi. Burada sahip çıkılması gereken "Cumhuriyet", gazete mi, rejim mi, yoksa ikisi birden mi? Gazetenin geçmiş performansına ve kendine dair kimlik kurgusuna baktığımızda rahatlıkla ikisi birden diyebiliriz.
Açıkça anlaşılıyor ki bu müstakbel karanlıkları haber veren ilan, 2007 cumhurbaşkanlığı seçimi için Cumhuriyetin yaptığı ve rejim diliyle yazılmış bir ulusal uyarı; ulusa uyarı. Metinden anlıyoruz ki bu ilan zinisim adnikraf ninekilhet yani tehlikenin farkında mısınız sloganıyla başlayan kampanyanın devamıdır. Ancak ilanın bu halinden hedef kitleyi çıkarmak mümkün görünmüyor: Cumhuriyet okurları mı, AKPli seçmenler mi, milletvekilleri mi yoksa dinamik güçler mi? Kim?
Öncelikle belirtelim, evet AKP iktidarı da Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı da bir çoğumuzu memnun etmiyor ve etmeyecektir. Ancak bunlar ülkenin siyasî sorunlarıdır; rejim sorunu değildir. Cumhuriyet yine ve her zamanki gibi belden aşağı vurup meseleyi bir rejim sorunu haline getiriyor. Hatta bir adım daha atarak anakronik ve hiç de zekice olmayan bir yöntemle konuyu Atatürk'e bağlıyor. İlan sanki rejimin mezar taşı gibi kurgulanmış ve ölüm tarihi olarak [Erdoğanın cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda] 2007 yazıyor. Doğum tarihi ise çok daha dikkat çekici; 1920 veya 1923 yerine 1881 yazıyor. Sanki Atatürk kutlu bir müjdeci ya da bir Mesih gibi doğumuyla rejimi müjdelemiş gibi bir niyet burada adeta sırıtıyor. Laik, pozitivist Cumhuriyete bunu yakıştıramadık doğrusu.
Bu 1881 vurgusu oldukça manidardır. Neden 1881? Mesele cumhuriyeti de kapsayan demokratik kazanımlarsa, çağdaşlıksa, bunun içine Tanzimat, Islahat, I. Meşrutiyet girmiyor mu? II. Meşrutiyetin ilanı nimetten sayılmıyor mu? Osmanlıdan Cumhuriyete devreden en önemli siyasî miraslardan biri parlamenter rejim değil midir? Cumhuriyet niye bunları ıskalıyor? Mustafa Kemal Paşaya parlamento, cumhuriyet, misak-ı millî, vatan fikrini aşılayan siyasî fikir iklimi 19 yüzyılda oluşmamış mıydı? Cumhuriyet gazetesi büyüklerine tarih öğretmeye birikimimiz müsaade etmez, biz konumuza dönelim. Bu ülkede birileri bir yöntem veya bir var oluş biçimi olarak bazı korkulardan besleniyor, bazı paranoyalardan rant sağlıyor. Bu alışılagelen bir tablo. Hatta bu konuda öyle bir mübalağa geleneği var ki, bunun da neredeyse ahlakî bir çerçeveye oturduğunu düşünebiliriz. Yani herkes için abartmanın bir sınırı var. Cumhuriyet nedense bu sınırı hep Atatürk, rejim, laiklikle zorluyor. Bunu yaparken de yedeğine hep aynı hassasiyetlere sahip bir kurumun desteğini almak istiyor. O kurumun gözünün içine bakıyor.
Netice itibariyle evet bu ülkede gidişattan kaygılanmak, buna muhalefet etmek, yapılanlara itiraz etmek en temel hak. Ancak tüm bunları yaparken ahlakî bir kriter olarak, üzerinde mutabakat olan ulusal değerleri manipule etmemek gerekiyor. Ancak Cumhuriyet ısrarla hep bunu yapıyor. Peki bu durum, bu çıplak uyarılar rejimi ayakta mı tutuyor, yoksa başkalarının ekmeğine mi yağ sürüyor? Bu da Cumhuriyetin ev ödevi olsun.
Erkan Şimşek
http://www.8sutun.com/node/28431
Eskidendi, eskidendi, çok eskiden...
- angel_of_the_hell
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 2175
- Kayıt: 18 Mar 2005 01:00
- Konum: olmayı asla istemediim yerden..
- houseofholy
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 905
- Kayıt: 04 Oca 2007 01:00
- Konum: ankara
- İletişim:
bu konuyu burda tartışmak istemiyorum aslında ama bu yazıya cevap vermek gerektiğini düşünüyorum. bir kere bu yazı sırf eleştirmek için yazılmış, cevap aradığı soruların bir çoğu da çok gereksiz. tehlikenin farkında mısınız sloganının kime sorulduğu açık değil mi? anlayan herkes bu sorunun muhatabı olabilir, bunu sorgulamak bence anlamsız. yazıda söylenmek istenen cumhuriyetin tirajının düştüğü ve gazetenize sahip çıkın denilerek tirajını artırma çabası içinde olduğu. cumhuriyet bir vakıf gazetesi ve arkasında medya devleri yok. bu yüzden fiyatı 50 ykrş tan 75 ykrş a arttı ve tirajının düşmüş olması doğaldır. bu ülkede bu fiyata cumhuriyet dışında hangi gazete satılırki. ancak cumhuriyetinize sahip çıkın sloganının sadece ticari amaçla ortaya çıktığını düşünmek bence büyük bir yanlış. ortada bir tehlike olduğunu kabul eder ya da etmezsiniz ama eğer kabul etmişseniz ulusal çapta ülke gidişatını sorgulayan nadir gazetelerden biri olduğunu kabul etmeniz gerek.komplikemanyak yazdı:Çıplak Uyarıcı Cumhuriyet Uyarıyor..
Rejimi sevip korumanın ötesinde onunla ilişkisi patolojik bir düzeyde devam eden Cumhuriyet Gazetesi yine ve her zamanki tavrıyla bugün ana sayfadan girdiği ilanla birilerini uyardı.
Önce kısaca ilandan bahsedelim. Manşetin hemen üstünde ön sayfanın yaklaşık üçte biri ebadında simsiyah bir zemin. Ortasında 1881 2007 yazıyor. Hemen altında ise Mayıs 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılıyor. Tehlikenin farkında mısınız? yazıyor. En altta ise Cumhuriyetinize sahip çıkın yazısı ve bir Cumhuriyet gazetesi. Burada sahip çıkılması gereken "Cumhuriyet", gazete mi, rejim mi, yoksa ikisi birden mi? Gazetenin geçmiş performansına ve kendine dair kimlik kurgusuna baktığımızda rahatlıkla ikisi birden diyebiliriz.
Açıkça anlaşılıyor ki bu müstakbel karanlıkları haber veren ilan, 2007 cumhurbaşkanlığı seçimi için Cumhuriyetin yaptığı ve rejim diliyle yazılmış bir ulusal uyarı; ulusa uyarı. Metinden anlıyoruz ki bu ilan zinisim adnikraf ninekilhet yani tehlikenin farkında mısınız sloganıyla başlayan kampanyanın devamıdır. Ancak ilanın bu halinden hedef kitleyi çıkarmak mümkün görünmüyor: Cumhuriyet okurları mı, AKPli seçmenler mi, milletvekilleri mi yoksa dinamik güçler mi? Kim?
Öncelikle belirtelim, evet AKP iktidarı da Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı da bir çoğumuzu memnun etmiyor ve etmeyecektir. Ancak bunlar ülkenin siyasî sorunlarıdır; rejim sorunu değildir. Cumhuriyet yine ve her zamanki gibi belden aşağı vurup meseleyi bir rejim sorunu haline getiriyor. Hatta bir adım daha atarak anakronik ve hiç de zekice olmayan bir yöntemle konuyu Atatürk'e bağlıyor. İlan sanki rejimin mezar taşı gibi kurgulanmış ve ölüm tarihi olarak [Erdoğanın cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda] 2007 yazıyor. Doğum tarihi ise çok daha dikkat çekici; 1920 veya 1923 yerine 1881 yazıyor. Sanki Atatürk kutlu bir müjdeci ya da bir Mesih gibi doğumuyla rejimi müjdelemiş gibi bir niyet burada adeta sırıtıyor. Laik, pozitivist Cumhuriyete bunu yakıştıramadık doğrusu.
Bu 1881 vurgusu oldukça manidardır. Neden 1881? Mesele cumhuriyeti de kapsayan demokratik kazanımlarsa, çağdaşlıksa, bunun içine Tanzimat, Islahat, I. Meşrutiyet girmiyor mu? II. Meşrutiyetin ilanı nimetten sayılmıyor mu? Osmanlıdan Cumhuriyete devreden en önemli siyasî miraslardan biri parlamenter rejim değil midir? Cumhuriyet niye bunları ıskalıyor? Mustafa Kemal Paşaya parlamento, cumhuriyet, misak-ı millî, vatan fikrini aşılayan siyasî fikir iklimi 19 yüzyılda oluşmamış mıydı? Cumhuriyet gazetesi büyüklerine tarih öğretmeye birikimimiz müsaade etmez, biz konumuza dönelim. Bu ülkede birileri bir yöntem veya bir var oluş biçimi olarak bazı korkulardan besleniyor, bazı paranoyalardan rant sağlıyor. Bu alışılagelen bir tablo. Hatta bu konuda öyle bir mübalağa geleneği var ki, bunun da neredeyse ahlakî bir çerçeveye oturduğunu düşünebiliriz. Yani herkes için abartmanın bir sınırı var. Cumhuriyet nedense bu sınırı hep Atatürk, rejim, laiklikle zorluyor. Bunu yaparken de yedeğine hep aynı hassasiyetlere sahip bir kurumun desteğini almak istiyor. O kurumun gözünün içine bakıyor.
Netice itibariyle evet bu ülkede gidişattan kaygılanmak, buna muhalefet etmek, yapılanlara itiraz etmek en temel hak. Ancak tüm bunları yaparken ahlakî bir kriter olarak, üzerinde mutabakat olan ulusal değerleri manipule etmemek gerekiyor. Ancak Cumhuriyet ısrarla hep bunu yapıyor. Peki bu durum, bu çıplak uyarılar rejimi ayakta mı tutuyor, yoksa başkalarının ekmeğine mi yağ sürüyor? Bu da Cumhuriyetin ev ödevi olsun.
Erkan Şimşek
http://www.8sutun.com/node/28431
ayrıca kabul et ya da etme sorun siyasi gibi görünse de yakında rejim sorunu haline gelecektir. yaşadığımız olayları sadece siyasi sorun olarak görmek bence olayları ciddiye almamaktır veya bunlardan rahatsız olmamaktır.
herşey onun içinde, o herşeyin dışında..
gündemi değiştireyim yoksa gerilim dozu yükselecek bu konuda..
michael jackson müslüman olmus.hatta hacı bilem olmus..kardeşi öyle diyor
(kızmanız gereken kişi ben değilim,bu konuyu anahaber bültenlerine tasıyanlar..nede olsa magazinel bir toplumuz artık biz :=) )
michael jackson müslüman olmus.hatta hacı bilem olmus..kardeşi öyle diyor
(kızmanız gereken kişi ben değilim,bu konuyu anahaber bültenlerine tasıyanlar..nede olsa magazinel bir toplumuz artık biz :=) )
Dünya döner,geçer zaman; hiçbirşey kalmaz ardında...
- houseofholy
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 905
- Kayıt: 04 Oca 2007 01:00
- Konum: ankara
- İletişim:
- Sadeceucnokta
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 526
- Kayıt: 24 Oca 2007 01:00
- Konum: İstanbul
Reklamlar buram buram provokasyon kokuyor..
Şahsen bu kadar yoğun siyasi söylem içeren reklamları çok beğenmiyorum, bölmek yerine birleştirmek, ayırmak yerine biraraya getirmenin yaşadığım ülkenin çıkarları açısından çok daha önemli olduğunu düşünüyorum.
KAFALAR FORMATLI, ZİHİNLER KONTROL ALTINDA!
Oylarınıza sahip çıkın yeter...
............................................................................................................
Dikkat çekilen tehlikenin, toplumsal gerilimi arttırmak, bir başka ifade ile havayı biraz daha puslu hale getirmek için bir yerlerde tasavvur edilmiş olması ihtimali yok mu? Öte yandan, geniş kitlelerin her geçen gün biraz daha yoksullaşıyor ve yoksunlaşıyor olması değil midir, öncelikle itiraz edilmesi gereken? Toplumsal ve siyasal düzeyde anlamlı bir karşılığı olmadığı -marjinalliği aşamadığı-bilinen irticayı başatlaştırarak asıl sorunların üzerine kalın bir perde örtmüş olmuyor muyuz?
Velev ki, söz konusu tehlike, slogandaki ağırlığı kadar sahihtir. Bu güzel ülkenin mürteciler tarafından ele geçirilmesine ramak kalmıştır. Peki, bu durumda şu soruyu sormak hakkım değil mi? İrtica tehlikesinin bertaraf edilmesi için sahip çıkılması gereken Cumhuriyet hangisidir? Cumhuriyet terimi ile kastedilen ülkenin bütünlüğü müdür, yoksa pek fazla okunmayan o gazete midir?
İletişimcilerden öğreniyoruz: Satılan sadece ürün değildir. Ürünle birlikte duygu da satılır. Örneğin, bir turistik mekân/şehir olarak Paris satılırken, romantikliğine vurgu yapılarak insanın sevme duygusuna hitap edilir. Benzer şekilde Kahire pazarlanırken, egzotikliğinden hareketle merak etme duygusu tahrik edilir.
Şimdi bu bağlamda fikir yürütmeye çalışalım. Bir ürün olan Cumhuriyetle birlikte hangi duygu satılmak isteniyor? Hiç öyle sağa sola bakmadan cevap verelim: korku. Peki, korku, aşk ya da merak gibi satılabilirliğine ilişkin olarak mutabakat sağlayabileceğimiz bir duygu mudur? Şöyle de sorulabilir: Bir ürünü korku duygusunun refakatinde satmaya/pazarlamaya çalışmak, masum bir iktisadi/ticari atraksiyon olarak kabul edilebilir mi?
Şahsen bu kadar yoğun siyasi söylem içeren reklamları çok beğenmiyorum, bölmek yerine birleştirmek, ayırmak yerine biraraya getirmenin yaşadığım ülkenin çıkarları açısından çok daha önemli olduğunu düşünüyorum.
KAFALAR FORMATLI, ZİHİNLER KONTROL ALTINDA!
Oylarınıza sahip çıkın yeter...
............................................................................................................
Dikkat çekilen tehlikenin, toplumsal gerilimi arttırmak, bir başka ifade ile havayı biraz daha puslu hale getirmek için bir yerlerde tasavvur edilmiş olması ihtimali yok mu? Öte yandan, geniş kitlelerin her geçen gün biraz daha yoksullaşıyor ve yoksunlaşıyor olması değil midir, öncelikle itiraz edilmesi gereken? Toplumsal ve siyasal düzeyde anlamlı bir karşılığı olmadığı -marjinalliği aşamadığı-bilinen irticayı başatlaştırarak asıl sorunların üzerine kalın bir perde örtmüş olmuyor muyuz?
Velev ki, söz konusu tehlike, slogandaki ağırlığı kadar sahihtir. Bu güzel ülkenin mürteciler tarafından ele geçirilmesine ramak kalmıştır. Peki, bu durumda şu soruyu sormak hakkım değil mi? İrtica tehlikesinin bertaraf edilmesi için sahip çıkılması gereken Cumhuriyet hangisidir? Cumhuriyet terimi ile kastedilen ülkenin bütünlüğü müdür, yoksa pek fazla okunmayan o gazete midir?
İletişimcilerden öğreniyoruz: Satılan sadece ürün değildir. Ürünle birlikte duygu da satılır. Örneğin, bir turistik mekân/şehir olarak Paris satılırken, romantikliğine vurgu yapılarak insanın sevme duygusuna hitap edilir. Benzer şekilde Kahire pazarlanırken, egzotikliğinden hareketle merak etme duygusu tahrik edilir.
Şimdi bu bağlamda fikir yürütmeye çalışalım. Bir ürün olan Cumhuriyetle birlikte hangi duygu satılmak isteniyor? Hiç öyle sağa sola bakmadan cevap verelim: korku. Peki, korku, aşk ya da merak gibi satılabilirliğine ilişkin olarak mutabakat sağlayabileceğimiz bir duygu mudur? Şöyle de sorulabilir: Bir ürünü korku duygusunun refakatinde satmaya/pazarlamaya çalışmak, masum bir iktisadi/ticari atraksiyon olarak kabul edilebilir mi?
En son Sadeceucnokta tarafından 25 Şub 2007 21:55 tarihinde düzenlendi, toplamda 2 kere düzenlendi.
Eskidendi, eskidendi, çok eskiden...
- houseofholy
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 905
- Kayıt: 04 Oca 2007 01:00
- Konum: ankara
- İletişim:
son yıllarda bölücüğün allahını yaşadık bu ülkede. bir reklam mı bölücülüğe itiyor bizi. laf yerine icraat lazım bu ülkeye.komplikemanyak yazdı:Reklamlar buram buram provokasyon kokuyor..
Şahsen bu kadar yoğun siyasi söylem içeren reklamları çok beğenmiyorum, bölmek yerine birleştirmek, ayırmak yerine biraraya getirmenin yaşadığım ülkenin çıkarları açısından çok daha önemli olduğunu düşünüyorum.
KAFALAR FORMATLI, ZİHİNLER KONTROL ALTINDA!
Oylarınıza sahip çıkın yeter...
herşey onun içinde, o herşeyin dışında..
- houseofholy
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 905
- Kayıt: 04 Oca 2007 01:00
- Konum: ankara
- İletişim:
bir gazetenin kendi ilkeleri doğrultusunda kendi gibi düşünen insanlara çağrı yapması neden bu kadar eleştiriliyor anlamadım. bunun neresi provokasyon. asıl eleştirilmesi gereken insanları düşünmekten uzaklaştıran, magazin manyağı yapan medya olmalı. beni o gazeteyi okumaya iten korku değil ülkede olup bitenlere karşı duyduğum merak.
herşey onun içinde, o herşeyin dışında..