Birþey tanrý istediði içinmi ahlakidir,yoksa ahlaki...
- Sadeceucnokta
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 526
- Kayıt: 24 Oca 2007 01:00
- Konum: İstanbul
Ahlak, bütün insan ilişkilerinde iyi (kötü) ve doğru (yanlış) değer yargılarının oluşturduğu bir sistem bütünüdür. Din de esasen iyi ve doğruya ulaşmak, kötüden korunmak ve uzaklaşmak için bazı kurallar koymuştur.
Ahlak kuralları dinden bağımsız şekilde kendiliğinden oluşabilir. Buna Din Dışı Ahlak ya da Laik Ahlak adı verilir. Laik ahlak insan eylem ve davranışlarını doğrudan doğruya dinsel kurallara tabi olmaksızın serbest bırakır. Oysa Dini ahlak ya da dine dayalı ahlak, insan eylem ve davranışlarını kutsal kitaplar ve diğer dini hukuk kaynakları ile sınırlandırır. Örneğin, İslam ahlakında, temel ahlaki değer yargılarının Fıkıh hükümlerine, yani İslam Hukukuna uygun olması gerekir. Dini ahlakın belirgin bir özelliği yere ve zamana göre değişmeyen kalıcı kurallar koymasıdır. Dini ahlaka göre, din kitaplarında yeralan kurallar, itaat edilmesi gereken buyruklardır. Din, esasen haram ile helalin neler olduğunu tayin eder ve insanların haram şeylerden uzak durmasını emreder.
Bu çerçevede belirtilmesi gereken bir kavram da muaşeret tir. Muaşeret insanların birbirleriyle dostça geçinmeleri ve huzur içinde yaşamalarına denir. Güler yüzlü olmak, selamlaşmak, tokalaşmak, ziyaret muaşeret kurallarının bazılarıdır. Birçok din, muaşeret kurallarının önemine değinir.
Ahlak ve din arasında yakın benzerlikler olmasına karşın çatışmalar da sözkonusudur. Dini ahlakın savunucuları insanı; iyiye, doğruya ve güzele götüren şeyin iman olduğunu belirtirler. Onlara göre dini inançları olmayan bir kimse ahlaki davranamaz ve iyiyi kötüden ayıramaz. Bu çerçevede dinin manevi disiplin sağlayacağı savunulur. Laik ahlak savunucuları ise, insanın dini inançları olmadan da ahlaki değer yargılarını kabul edeceği ve bunlara uyacağını belirtirler.
Öte yandan din dışında karşımıza çıkan bir kavram da vicdandır. Ahlaki kuralların koruyucusu her zaman kanunlar olmayabilir. Vicdan adı verilen manevi duygu da ahlaki davranışımıza yön veren bir otokontrol mekanizması vazifesini görebilir. Kısaca, ahlak her zaman bir kanun ya da hukuksal norm ile çözülebilecek bir konu değildir. Din ve vicdan da ahlaki değer yargılarının koruyucusu olabilir.
Önemle belirtelim ki, başlıca tüm dinlerde ahlak konusu çok geniş biçimde ele alınmıştır. İslam dininin kutsal kitabı olan Kuran incelendiğinde birey ahlakı, aile ahlakı, toplum ahlakı, iş ahlakı ve siyaset ahlakına yönelik çok sayıda hüküm yeraldığı görülür. Çok geniş bir araştırma konusu olması dolayısıyla burada etraflı açıklamalar yapmak yerine Kuranda ahlak konusunda yeralan bazı çarpıcı ayet ve sureleri belirtmekte yarar görüyoruz.[1]
Kuranda birey ve aile ahlakına ilişkin sayısız ayet bulunmaktadır. Ahlaki faziletler, ahlaki yasaklar, ailede ana ve babaya saygı, birlik ve kardeşlik, doğruluk, hayırseverlik, mali yardımlaşma, zina ve daha bir çok konuda Kuranda hükümler bulmak mümkündür.
İş ve ticaret ahlakı konusunda da Kuranın bir çok suresinde açıklamalar yeralmaktadır. Örneğin, Kuran Isra ve Şuara surelerinde iş ahlakı ile ilgili olarak şu hüküm bulunmaktadır:
Ölçtüğünüz zaman tastamam ölçün ve doğru terazi ile tartın. (Isra 35; Şuara 181-182.)
İslam dini aynı zamanda çalışma ahlakı konusunda da önemli bazı hükümler buyurmaktadır. Örneğin Necm suresinde şöyle buyrulmaktadır:
Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur. (Necm:34).
Sadece islam dininde değil, diğer dinler içerisinde de ahlak konusu son derece önem taşımaktadır. Kuran dışında diğer kutsal kitaplarda ahlak konusunda sayısız hüküm bulmak mümkündür.
Kaynak: ahlak felsefesi
Ahlak kuralları dinden bağımsız şekilde kendiliğinden oluşabilir. Buna Din Dışı Ahlak ya da Laik Ahlak adı verilir. Laik ahlak insan eylem ve davranışlarını doğrudan doğruya dinsel kurallara tabi olmaksızın serbest bırakır. Oysa Dini ahlak ya da dine dayalı ahlak, insan eylem ve davranışlarını kutsal kitaplar ve diğer dini hukuk kaynakları ile sınırlandırır. Örneğin, İslam ahlakında, temel ahlaki değer yargılarının Fıkıh hükümlerine, yani İslam Hukukuna uygun olması gerekir. Dini ahlakın belirgin bir özelliği yere ve zamana göre değişmeyen kalıcı kurallar koymasıdır. Dini ahlaka göre, din kitaplarında yeralan kurallar, itaat edilmesi gereken buyruklardır. Din, esasen haram ile helalin neler olduğunu tayin eder ve insanların haram şeylerden uzak durmasını emreder.
Bu çerçevede belirtilmesi gereken bir kavram da muaşeret tir. Muaşeret insanların birbirleriyle dostça geçinmeleri ve huzur içinde yaşamalarına denir. Güler yüzlü olmak, selamlaşmak, tokalaşmak, ziyaret muaşeret kurallarının bazılarıdır. Birçok din, muaşeret kurallarının önemine değinir.
Ahlak ve din arasında yakın benzerlikler olmasına karşın çatışmalar da sözkonusudur. Dini ahlakın savunucuları insanı; iyiye, doğruya ve güzele götüren şeyin iman olduğunu belirtirler. Onlara göre dini inançları olmayan bir kimse ahlaki davranamaz ve iyiyi kötüden ayıramaz. Bu çerçevede dinin manevi disiplin sağlayacağı savunulur. Laik ahlak savunucuları ise, insanın dini inançları olmadan da ahlaki değer yargılarını kabul edeceği ve bunlara uyacağını belirtirler.
Öte yandan din dışında karşımıza çıkan bir kavram da vicdandır. Ahlaki kuralların koruyucusu her zaman kanunlar olmayabilir. Vicdan adı verilen manevi duygu da ahlaki davranışımıza yön veren bir otokontrol mekanizması vazifesini görebilir. Kısaca, ahlak her zaman bir kanun ya da hukuksal norm ile çözülebilecek bir konu değildir. Din ve vicdan da ahlaki değer yargılarının koruyucusu olabilir.
Önemle belirtelim ki, başlıca tüm dinlerde ahlak konusu çok geniş biçimde ele alınmıştır. İslam dininin kutsal kitabı olan Kuran incelendiğinde birey ahlakı, aile ahlakı, toplum ahlakı, iş ahlakı ve siyaset ahlakına yönelik çok sayıda hüküm yeraldığı görülür. Çok geniş bir araştırma konusu olması dolayısıyla burada etraflı açıklamalar yapmak yerine Kuranda ahlak konusunda yeralan bazı çarpıcı ayet ve sureleri belirtmekte yarar görüyoruz.[1]
Kuranda birey ve aile ahlakına ilişkin sayısız ayet bulunmaktadır. Ahlaki faziletler, ahlaki yasaklar, ailede ana ve babaya saygı, birlik ve kardeşlik, doğruluk, hayırseverlik, mali yardımlaşma, zina ve daha bir çok konuda Kuranda hükümler bulmak mümkündür.
İş ve ticaret ahlakı konusunda da Kuranın bir çok suresinde açıklamalar yeralmaktadır. Örneğin, Kuran Isra ve Şuara surelerinde iş ahlakı ile ilgili olarak şu hüküm bulunmaktadır:
Ölçtüğünüz zaman tastamam ölçün ve doğru terazi ile tartın. (Isra 35; Şuara 181-182.)
İslam dini aynı zamanda çalışma ahlakı konusunda da önemli bazı hükümler buyurmaktadır. Örneğin Necm suresinde şöyle buyrulmaktadır:
Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur. (Necm:34).
Sadece islam dininde değil, diğer dinler içerisinde de ahlak konusu son derece önem taşımaktadır. Kuran dışında diğer kutsal kitaplarda ahlak konusunda sayısız hüküm bulmak mümkündür.
Kaynak: ahlak felsefesi
Eskidendi, eskidendi, çok eskiden...
- karpuz_agaci
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1063
- Kayıt: 20 Ağu 2005 00:00
- Konum: alamanyadaki gâvurlarin arasindan
- İletişim:
ben de bi nudist olarak bunu hep sormusumdur..bir anlam cikaramiyorum.. yani doga daki (yani sicak bolgedeki) insanlar da ciplak dolasiyorlar, ve ordaki erkeklerin saplari da diklenmiyo..Darkfuneral yazdı:Konuyu biraz dışarı doğru kaydırmak isterim açıkçası..
Ahlaki değerlerden bahsedersek hmm.. acaba neden bir bayan sokağa üstsüz yada bir erkek sokağa anadan doğma çıktığında ahlak dışı olarak görülür yani bu gibi mahrem yerlerinin aleni gösterilmesinin yanlış olduğunu bize yani insan ırkına kim öğretti yada kim yasakladı?
soguk bolgelerde..avrupada felan..insan giyinmezse, usutur..
arabistandada colde ustunu iyi giyinmezsen, derin yanar..
tanri da kimse hastalanmasin diye..bu kurallari vermis olmus..
zaten butun toplumlarda ahlaki kurallar birbirine benziyo..kimse bu konudan fazla zorluk cekmez..bunlar ahlaki olduklari icin tanri dan gelmis olmus..
bazi akla girmicek seylerde tanrinin ahlaki oldugunu soyledigi icin ahlakidir..
tabi bunlar akla girmese bile ahlaksiz olamaz..cunku o zaman insanlar kabul edemezlerdi.. =)
arkadaslar oncelıkle suna tanrı demekten vazgecelım.cunku o Allah'tırsoyledıgınız seyler bıraz mantıklı bencede Allah bir seyi ister ve olur yanı ahlakı degerlerı ahlakı deger yapan Allahtır.dusunun hıc bırssey kaınatta yokken Allah vardı o zaman ahlakı degerlerde yoktu yanı onlar sonradan Allahın istemesıyle oldu.boyle bı degerlerın oldugunu Allah istedı ve orteye cıktı.ınsaallah anlatabılmısımdır.
- MoreThanMost
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 363
- Kayıt: 08 Tem 2007 00:00
- kozmik_peri
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1917
- Kayıt: 12 Kas 2003 01:00
- Konum: Ankara
çok paradoks haline dönüşmüş bi soru bu.. "tanrı kesemeyeceği bir odunu yaratır mı?" gibi (evet derseniz kesemiyorsa kısıtlanmış olur hayır derseniz tanrı nasıl istediği şeyi yaratamaz olur)
benim ilk aklıma gelen islamiyet öncesi türkler oldu bu konuda.. o dönemlerde şamanizm vardı bildiğim kadarıyla ve örtünmeyle alakalı bir durum söz konusu değildi ama insanlar giyinikti.. sırf dinler öyle olmasını buyurdu gibi bir durumla alakası yok bence.. ilk çağdan medeniyete geçiş araştırılmalı bu konuda bence
benim ilk aklıma gelen islamiyet öncesi türkler oldu bu konuda.. o dönemlerde şamanizm vardı bildiğim kadarıyla ve örtünmeyle alakalı bir durum söz konusu değildi ama insanlar giyinikti.. sırf dinler öyle olmasını buyurdu gibi bir durumla alakası yok bence.. ilk çağdan medeniyete geçiş araştırılmalı bu konuda bence
Istemedim uyanmayı bu soğuk uykudan. Cevapları aradim soruları sormadan. Düşürdüğün gölgeleri, düştuğün yerleri
kazıyorsan aklıma normal mi sence?