Eagles
isterizzz isterizz tabe de, kimse nie hiç bişi yazmamıs bu baslıga ilginc..
hotel californian cok güzel bi şarkı.. insanı kendinden gecirio...
dogru oldugunu sanmıorum ama sarkı hakkında bişi duymustum. tersten calındıında satanistik ögeler içerdiğini duymustum bi programda.. ama sanıyorum
karalamak için söylenmiş olmalı...
hotel californian cok güzel bi şarkı.. insanı kendinden gecirio...
dogru oldugunu sanmıorum ama sarkı hakkında bişi duymustum. tersten calındıında satanistik ögeler içerdiğini duymustum bi programda.. ama sanıyorum
karalamak için söylenmiş olmalı...
- bodylanguage
- Üye
- Mesajlar: 1
- Kayıt: 24 Ağu 2006 00:00
- Konum: ankara
hazin bir hikayesi vardir bu sarkinin,birbirlerine cilginlar gibi asik olan iki gencin hikayesidir bu sarki aslinda, bu iki gec birbirini cok seviyordur, leyla ile mecnun misali, fakat aileleri karsidir bu beraberlige, bu iki genc sik sik bulusup bu otel odasinda birlikte olurlar, bir gun birbirlerine soz verirler,bulusma yerine gelmemelerinin tek sebebi olum olmalidir diye, yalnizca birbirlerini seveceklerine dair, yine boyle bir gunde kiz onceden gelir otel odasina, bekler bekler ama cocuk gelmemistir, oysa soz vermistir ona, kiz;cocugun soylediklerini dusunur bir an ve caresiz bir sekilde ne yapacagini dusunur, bekler,bekler bekler, ama kimseler gelmemistir, oysa cocuk gec kalmistir ve kostura kostura sevgilisinin yanina yetismeye calisir, bir trafik kazasi yapar bu sirada ve hayatini kaybeder, kiz ise onsuz yasamaktansa olmeyi tercih eder ve ona soz verdigi gibi yanina gider, asar otel odasinda kendisini, hayatina son vermeden evvelde otel odasinin kapisina bu sarkinin sozlerini yazar.uzunca bir sure bu otelin odasi kimselere kiralanmaz, birbirini seven iki gencin anisina, gunun birinde eagles cikagelir , o otelde kalmak ister fakat bos oda yoktur, bos olan tek oda bizim iki sevgilinin odasidir, resepsiyondaki kiz durumu izah eder, bu odanin hikayesini anlatir, eagles bu odayi gormek ister, cikarlar odaya, hicbirseye dokunulmamistir, kapinin arkasinda bu sozleri goren eagles hikayesindede etkilenmistir ve sarki yapar bu sozleri.yuzyilin sarkisi olur sonra bu sarki,"lastgsp yazdı:biri annatsa da o hikayeyi bizde ögrensekk..3291 yazdı:acıklı bi hikayesi wardır.. şarkıyı dinlerken hikayeyi düşündüğüüzde baya duygulu olur..
Nerden Bilirdim HaYatın Önce SınAv Yapıp SoNra Ders Verdiğni...
tüylerim diken diken oldu vallaaMuHoS yazdı:hazin bir hikayesi vardir bu sarkinin,birbirlerine cilginlar gibi asik olan iki gencin hikayesidir bu sarki aslinda, bu iki gec birbirini cok seviyordur, leyla ile mecnun misali, fakat aileleri karsidir bu beraberlige, bu iki genc sik sik bulusup bu otel odasinda birlikte olurlar, bir gun birbirlerine soz verirler,bulusma yerine gelmemelerinin tek sebebi olum olmalidir diye, yalnizca birbirlerini seveceklerine dair, yine boyle bir gunde kiz onceden gelir otel odasina, bekler bekler ama cocuk gelmemistir, oysa soz vermistir ona, kiz;cocugun soylediklerini dusunur bir an ve caresiz bir sekilde ne yapacagini dusunur, bekler,bekler bekler, ama kimseler gelmemistir, oysa cocuk gec kalmistir ve kostura kostura sevgilisinin yanina yetismeye calisir, bir trafik kazasi yapar bu sirada ve hayatini kaybeder, kiz ise onsuz yasamaktansa olmeyi tercih eder ve ona soz verdigi gibi yanina gider, asar otel odasinda kendisini, hayatina son vermeden evvelde otel odasinin kapisina bu sarkinin sozlerini yazar.uzunca bir sure bu otelin odasi kimselere kiralanmaz, birbirini seven iki gencin anisina, gunun birinde eagles cikagelir , o otelde kalmak ister fakat bos oda yoktur, bos olan tek oda bizim iki sevgilinin odasidir, resepsiyondaki kiz durumu izah eder, bu odanin hikayesini anlatir, eagles bu odayi gormek ister, cikarlar odaya, hicbirseye dokunulmamistir, kapinin arkasinda bu sozleri goren eagles hikayesindede etkilenmistir ve sarki yapar bu sozleri.yuzyilin sarkisi olur sonra bu sarki,"lastgsp yazdı:biri annatsa da o hikayeyi bizde ögrensekk..3291 yazdı:acıklı bi hikayesi wardır.. şarkıyı dinlerken hikayeyi düşündüğüüzde baya duygulu olur..
şimdi daha öncede yazmıştım hikayesini ama şimdi tesadüfen bitane daha çıktı benim bilmediğim onuda yazim dedim artık kim hangisi daha çok hoşuna giderse onu benimsesinn
İşte bu güzide Eagles şarkısının hikayesi ile ilgili birçok efsane türetilmiş. Bunlar arasından en tutarlısı şöyle:
70lerin başında bilindiği gibi yoğun bir uyuşturucu modası, overdose hadiseleri ve hippi modası mevcuttu.
Buna göre, Hotel Californiayı bir metafor olarak kabul edecek olursak şarkı bambaşka anlamlar içermektedir.
Şöyle ki:
Üstü açık arabasıyla çılgınca giden özgür gencin kafası bir hayli güzeldir.
Bunu şuradan anlıyoruz
-Warm smell of colitas, rising up through the air
(Colitaların sıcak kokusu, yükseliyor havaya)
Sözü edilen "colitas" bir çeşit uyuşturucudur. Haliyle havaya süzülen koku da buradan kaynaklanmaktadır.
Arkadaş dumanlı bir şekilde yoluna devam ederken ileride parlak ışıklar görür, ne kadar serseri olursa olsun bu kafayla yola devam etmeyecek kadar akıllıdır.
-Up ahead in the distance, I saw a shimmering light
(İleride bir mesafede, parlak bir ışık gördüm)
-My head grew heavy and my sight grew dim
(Ağırlaştı başım ve bulanıklaştı görüşüm)
Görüş açısı oldukça bulanık ve kafası da oldukça ağırlaşmıştır.
-I had to stop for the night
(Gece için durmalıydım)
Bravo! Bu davranışıyla bizden 10 puanı kapmıştır. Zira kimse bu şekilde yola devam edip başkalarının canını şahsi zevkleri uğruna tehlikeye atmamalıdır.
Kapısına kadar gelir ve içeriye girer.
Hotel California macerası bir anlamda başlamıştır artık.
-There she stood in the doorway;
(Orada, kapının önünde durdu)
-I heard the mission bell
(Görev zili duyuldu)
Mission Bellin başında bir de bağyan otel calışanı vardır ki akıllara zarar. Düşünür kendi kendine: Oğlum hadi gene iyisin cennete düştün!
-Then she lit up a candle and she showed me the way
(Sonra bir mum yaktı ve bana yolu gösterdi)
Mum ışığı falan muhabbetine hemen anlarız ki burası inceden gizemli bir mekandır. Hatta koridordan sesler gelmektedir:
Kaliforniya oteline hoşgeldiiiiiin.
Ne kadar hoş bir yer. Ne kadar güzel bir yüzü var bu otelin (Böyle düşünmesi doğaldır zira sadece otelin güzel yüzünü görmüştür).
-Such a lovely place
(Ne kadar hoş bir yer)
-Such a lovely face
(Ne kadar hoş bir çehre)
Bir sürü oda var burada hem de yılın her vakti. Cennet cennet.
Bu arada elektrik aldığı kızın hatlarına dikkat çekilir.
"Mercedes kavisleri bunlar. Ama bir şeyi anlayamıyorum." der. Bir sürü eleman var bu kızın etrafında, onlarla bütün gün dans ediyor ve onlara arkadaşım" diyor. İşe bak yahu!
-Some dance to remember, some dance to forget
(Bazı danslar hatırlamak içindir, unutmak içindir bazısı)
-So I called up the Captain,
(Böylece hatırlattım kaptana)
-'Please bring me my wine'
(lütfen şarabımı getirin bana)
Aklına hemen Ben de mi bu heriflerden olacağım yoksa, kızın büyüsüne kapılmayalım, kendime gelmeliyim tarzında düşünceler gelir ve şefe seslenerek "şarabımı getirir misin" der.
-He said,'We haven't had that spirit here since nineteen sixty nine'
(O dedi ki; "o ruhu yakalayamamıştık 1969 dan bu yana")
"Spirit" sözcüğüne dikkat.
-And still those voices are calling from far away,
(Ve o sesler çok uzaklardan çağırıyor hala)
Ve bir anda gene o sesler duyulmaya başlanır.
-Wake you up in the middle of the night
(Uyandırır seni gecenin ortasında)
Gecenin ortasinda bile gelir bazen o sesler ve gene ayni şeyi tekrarlamaktadırlar.
Yine hotel california zırvası. Yok ne güzel bir yer, yok ne hoş mekan. Ancak hala kendini avuturcasına sadece güzel şeyleri görmeye çalışır. Bu kadar zaman geçirdikten sonra biraz gözlem yapma fırsatı bulmuştur. Otelle ilgili bazı yorumlar yapılır.
-They livin' it up at the Hotel California
(Otel California'da yaşarlar şaşaa içinde)
Çok güzel hayatları vardır bu oteldekilerin. Çok hoş bir sürprizdir bu.
-What a nice surprise, bring your alibis
(Ne kadar güzel bir sürpriz, getirir bahanelerinizi)
-Mirrors on the ceiling,
(Aynalar tavanda)
-The pink champagne on ice
Buzda pembe şampanya
Bu arada kızla az biraz muhabbeti kurmuş olan dumanlı arkadaşımız kız tarafından yeni gelişmeler yaşar.
-And she said 'We are all just prisoners here, of our own device'
(Ve o dedi ki; "burada hepimiz sadece mahkumlarız, kendi düzeneğimizin")
-And in the master's chambers,
(Ve ana salonda)
-They gathered for the feast
(ziyafet için toplandılar)
-The stab it with their steely knives,
(Çelik bıçaklarıyla onu doğradılar). Steely knives tan kasıt pahalı çatal bıçak takımlardır.
-But they just can't kill the beast
(Fakat canavarı öldüremezler)
İşte bu noktada her şeyin bir düzmece olduğu ve başının büyük belada olduğunu fark eder. İçinde bulunduğu bütün durum bir aldatmacadır aslında. Kendisi bu tuzağa düşen ilk kişi de değildir ve bunun farkına varır. Kafası da yavaş yavaş ayılmaya başlarken birden dank eder.
-Last thing I remember, I was
(Hatırladığım son şey, benim)
-Running for the door
(Kapıya koştuğumdu)
Ancak önce, daha önce geldiği yeri bulmalıdır. Panik içinde aramaya koyulur
tam o sırada
***
-'Relax,'said the night man,
Otelin ak sakallı gizemli dedesi çıkar ortaya. Kendisine otelde "gecelerin adamı" denmektedir. "Rahat ol kardeşim" der..
-We are programmed to receive.
(Varmak için programlandık)
-You can checkout any time you like,
(İstediğin zaman kontrol edebilirsin)
-But you can never leave!
(Ama ayrılamazsın asla!)
Gecelerin adamının son sözleri şu şekildedir:
Bir sakin ol bakalım, bir derin nefes al önce adam yemiyoruz biz burada.
İstedigin zaman checkout yapabilirsin. Ama bir de kötü haberim var ki, asla ayrılamazsın...
Şu saatten sonra nasıl bir tongaya bastığının hiç bir önemi yoktur artık, ne kendini büyüleyen parlak ışıklar nede güzel vücut hatlı kadın vardır artık, geriye sadece zindana dönüşmüş bir hayat kalmıştır. Hotel Californianın gerçek yüzünde yaşamaya mahkum kayıp bir hayat...
İşte bu güzide Eagles şarkısının hikayesi ile ilgili birçok efsane türetilmiş. Bunlar arasından en tutarlısı şöyle:
70lerin başında bilindiği gibi yoğun bir uyuşturucu modası, overdose hadiseleri ve hippi modası mevcuttu.
Buna göre, Hotel Californiayı bir metafor olarak kabul edecek olursak şarkı bambaşka anlamlar içermektedir.
Şöyle ki:
Üstü açık arabasıyla çılgınca giden özgür gencin kafası bir hayli güzeldir.
Bunu şuradan anlıyoruz
-Warm smell of colitas, rising up through the air
(Colitaların sıcak kokusu, yükseliyor havaya)
Sözü edilen "colitas" bir çeşit uyuşturucudur. Haliyle havaya süzülen koku da buradan kaynaklanmaktadır.
Arkadaş dumanlı bir şekilde yoluna devam ederken ileride parlak ışıklar görür, ne kadar serseri olursa olsun bu kafayla yola devam etmeyecek kadar akıllıdır.
-Up ahead in the distance, I saw a shimmering light
(İleride bir mesafede, parlak bir ışık gördüm)
-My head grew heavy and my sight grew dim
(Ağırlaştı başım ve bulanıklaştı görüşüm)
Görüş açısı oldukça bulanık ve kafası da oldukça ağırlaşmıştır.
-I had to stop for the night
(Gece için durmalıydım)
Bravo! Bu davranışıyla bizden 10 puanı kapmıştır. Zira kimse bu şekilde yola devam edip başkalarının canını şahsi zevkleri uğruna tehlikeye atmamalıdır.
Kapısına kadar gelir ve içeriye girer.
Hotel California macerası bir anlamda başlamıştır artık.
-There she stood in the doorway;
(Orada, kapının önünde durdu)
-I heard the mission bell
(Görev zili duyuldu)
Mission Bellin başında bir de bağyan otel calışanı vardır ki akıllara zarar. Düşünür kendi kendine: Oğlum hadi gene iyisin cennete düştün!
-Then she lit up a candle and she showed me the way
(Sonra bir mum yaktı ve bana yolu gösterdi)
Mum ışığı falan muhabbetine hemen anlarız ki burası inceden gizemli bir mekandır. Hatta koridordan sesler gelmektedir:
Kaliforniya oteline hoşgeldiiiiiin.
Ne kadar hoş bir yer. Ne kadar güzel bir yüzü var bu otelin (Böyle düşünmesi doğaldır zira sadece otelin güzel yüzünü görmüştür).
-Such a lovely place
(Ne kadar hoş bir yer)
-Such a lovely face
(Ne kadar hoş bir çehre)
Bir sürü oda var burada hem de yılın her vakti. Cennet cennet.
Bu arada elektrik aldığı kızın hatlarına dikkat çekilir.
"Mercedes kavisleri bunlar. Ama bir şeyi anlayamıyorum." der. Bir sürü eleman var bu kızın etrafında, onlarla bütün gün dans ediyor ve onlara arkadaşım" diyor. İşe bak yahu!
-Some dance to remember, some dance to forget
(Bazı danslar hatırlamak içindir, unutmak içindir bazısı)
-So I called up the Captain,
(Böylece hatırlattım kaptana)
-'Please bring me my wine'
(lütfen şarabımı getirin bana)
Aklına hemen Ben de mi bu heriflerden olacağım yoksa, kızın büyüsüne kapılmayalım, kendime gelmeliyim tarzında düşünceler gelir ve şefe seslenerek "şarabımı getirir misin" der.
-He said,'We haven't had that spirit here since nineteen sixty nine'
(O dedi ki; "o ruhu yakalayamamıştık 1969 dan bu yana")
"Spirit" sözcüğüne dikkat.
-And still those voices are calling from far away,
(Ve o sesler çok uzaklardan çağırıyor hala)
Ve bir anda gene o sesler duyulmaya başlanır.
-Wake you up in the middle of the night
(Uyandırır seni gecenin ortasında)
Gecenin ortasinda bile gelir bazen o sesler ve gene ayni şeyi tekrarlamaktadırlar.
Yine hotel california zırvası. Yok ne güzel bir yer, yok ne hoş mekan. Ancak hala kendini avuturcasına sadece güzel şeyleri görmeye çalışır. Bu kadar zaman geçirdikten sonra biraz gözlem yapma fırsatı bulmuştur. Otelle ilgili bazı yorumlar yapılır.
-They livin' it up at the Hotel California
(Otel California'da yaşarlar şaşaa içinde)
Çok güzel hayatları vardır bu oteldekilerin. Çok hoş bir sürprizdir bu.
-What a nice surprise, bring your alibis
(Ne kadar güzel bir sürpriz, getirir bahanelerinizi)
-Mirrors on the ceiling,
(Aynalar tavanda)
-The pink champagne on ice
Buzda pembe şampanya
Bu arada kızla az biraz muhabbeti kurmuş olan dumanlı arkadaşımız kız tarafından yeni gelişmeler yaşar.
-And she said 'We are all just prisoners here, of our own device'
(Ve o dedi ki; "burada hepimiz sadece mahkumlarız, kendi düzeneğimizin")
-And in the master's chambers,
(Ve ana salonda)
-They gathered for the feast
(ziyafet için toplandılar)
-The stab it with their steely knives,
(Çelik bıçaklarıyla onu doğradılar). Steely knives tan kasıt pahalı çatal bıçak takımlardır.
-But they just can't kill the beast
(Fakat canavarı öldüremezler)
İşte bu noktada her şeyin bir düzmece olduğu ve başının büyük belada olduğunu fark eder. İçinde bulunduğu bütün durum bir aldatmacadır aslında. Kendisi bu tuzağa düşen ilk kişi de değildir ve bunun farkına varır. Kafası da yavaş yavaş ayılmaya başlarken birden dank eder.
-Last thing I remember, I was
(Hatırladığım son şey, benim)
-Running for the door
(Kapıya koştuğumdu)
Ancak önce, daha önce geldiği yeri bulmalıdır. Panik içinde aramaya koyulur
tam o sırada
***
-'Relax,'said the night man,
Otelin ak sakallı gizemli dedesi çıkar ortaya. Kendisine otelde "gecelerin adamı" denmektedir. "Rahat ol kardeşim" der..
-We are programmed to receive.
(Varmak için programlandık)
-You can checkout any time you like,
(İstediğin zaman kontrol edebilirsin)
-But you can never leave!
(Ama ayrılamazsın asla!)
Gecelerin adamının son sözleri şu şekildedir:
Bir sakin ol bakalım, bir derin nefes al önce adam yemiyoruz biz burada.
İstedigin zaman checkout yapabilirsin. Ama bir de kötü haberim var ki, asla ayrılamazsın...
Şu saatten sonra nasıl bir tongaya bastığının hiç bir önemi yoktur artık, ne kendini büyüleyen parlak ışıklar nede güzel vücut hatlı kadın vardır artık, geriye sadece zindana dönüşmüş bir hayat kalmıştır. Hotel Californianın gerçek yüzünde yaşamaya mahkum kayıp bir hayat...
Nerden Bilirdim HaYatın Önce SınAv Yapıp SoNra Ders Verdiğni...
Hotel California sarkısının bugun ingilizce hocam sayesinde punk ska coverını dinledim, cok hosuma gitti.. less than jake versiyonun bulan varsa dinlesin, cidden bi baska havası olmus..
ayrıca sarkının hikayesiyle ilgili bende icinde metaforların gectigi icin luks hayatı, uyusturucu ve nemfomaniyi elestirdigini duydum, hangisi dogru bilemem
ayrıca sarkının hikayesiyle ilgili bende icinde metaforların gectigi icin luks hayatı, uyusturucu ve nemfomaniyi elestirdigini duydum, hangisi dogru bilemem
- shadow_girl
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 606
- Kayıt: 24 Haz 2006 00:00
- Konum: yalova