Türkiye'nin en büyük sorunu?

Hayata ve yaşama dair ne varsa A'dan Z'ye de...
Kullanıcı avatarı
Rita
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 1256
Kayıt: 08 Haz 2005 00:00

Mesaj gönderen Rita »

marenastrum yazdı:eğitim sistemi,işsizlik,sağlık.....uzar gider ama en büyük sorun oğluna "gemicik"alıp
alın teriyle aldı diyen başbakanımızdırr
En büyük sorun başbakan ve o yüzden tek başına yine iktidar ! :)
myspace.com/the_rita

Kullanıcı avatarı
azothoth
Üye
Üye
Mesajlar: 82
Kayıt: 20 Tem 2007 00:00

Mesaj gönderen azothoth »

insanların duyarsızlaşmaya, aptallaştırılmaya ve sonuç olarak da kullanılmaya meyilli olmaları, sorgulamadan hareket etmeleri...siyasetteki yozlaşma bunun tüm bunların sonucu ama öyle bir sonuç ki sebeplerini de son sürat besliyor.kısır döngü.......
//* Without darkness, there is no light. Without death, there is no life. In death we live, through darkness we shine *//

rock_angel
Üye
Üye
Mesajlar: 34
Kayıt: 29 Tem 2007 00:00

Mesaj gönderen rock_angel »

birlik ve beraberliğin yeterince sağlanmaması

Kullanıcı avatarı
kindmonster
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 1115
Kayıt: 14 Haz 2006 00:00
İletişim:

Mesaj gönderen kindmonster »

rock_angel yazdı:birlik ve beraberliğin yeterince sağlanmaması
herkes ister bunun sağlanmasını ama. pkk yandaşları varken bu çok zor.
İşsizlik başa bela,kahrolsun bankalar..

Kullanıcı avatarı
utkugk
Üye
Üye
Mesajlar: 128
Kayıt: 11 Tem 2006 00:00
Konum: reykjavik

Mesaj gönderen utkugk »

tüm bu 16 sayfalık soruna kuraklık, susuzluk, yağmursuzluğun da eşlik etmesi, türkiyeyi sevebilmek için geçerli olabilecek sebep bulma işine harcanacak gayretin maksimum düzeye yükselmesine neden olmakta ne yazık ki.

Kullanıcı avatarı
pardus
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 575
Kayıt: 05 Ara 2006 01:00
Konum: istanbul
İletişim:

Mesaj gönderen pardus »

eğitim şart
We learned speaking turkish one english stayed... yanlşmı oldu acepp:D

Kullanıcı avatarı
Ned_Kelly
Üye
Üye
Mesajlar: 211
Kayıt: 04 Eyl 2005 00:00
Konum: istanbul

Mesaj gönderen Ned_Kelly »

insan az...
bu sabah y....k var istanbulda...

jonnathan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 3812
Kayıt: 19 Eki 2003 00:00
Konum: izmir
İletişim:

Mesaj gönderen jonnathan »

En büyük mü bilinmez ama sağlık hizmetleri büyük bir sorun. Gerçi sistemsizliğin, plansızlığın bir alt kümesi olarakta gösterilebilir. İzmir'de üniversite hastanesinde röntgen çektirmek için sıra alma sırası yaklaşık yarım saat sürüyor. Yarım saat sonunda sıra alma sıranız geldiğinde röntgen için randevuyu 1,5 ay sonraya veriyorlar. Hastane çalışanları buna neden olarak SSK'lılarında artık üniversite hastanelerinde muayne olabiliyor olmasını gösteriyorlar. Uzaktan kulağa hoş gelsede, yeterli alt yapıyı oluşturmadan hastaneleri herkese açmak pek mantıklı durmuyor. Sonra birde bunları İzmir'de böyle olduğunu, İstanbul'da kim bilir ne zaman ne randevular verdiklerini düşünüyorum, içim daha kötü oluyor.
sleeping with the earth my dying bride

Kullanıcı avatarı
whatsername
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 1072
Kayıt: 28 Oca 2006 01:00

Mesaj gönderen whatsername »

jonnathan yazdı:En büyük mü bilinmez ama sağlık hizmetleri büyük bir sorun. Gerçi sistemsizliğin, plansızlığın bir alt kümesi olarakta gösterilebilir. İzmir'de üniversite hastanesinde röntgen çektirmek için sıra alma sırası yaklaşık yarım saat sürüyor. Yarım saat sonunda sıra alma sıranız geldiğinde röntgen için randevuyu 1,5 ay sonraya veriyorlar. Hastane çalışanları buna neden olarak SSK'lılarında artık üniversite hastanelerinde muayne olabiliyor olmasını gösteriyorlar. Uzaktan kulağa hoş gelsede, yeterli alt yapıyı oluşturmadan hastaneleri herkese açmak pek mantıklı durmuyor. Sonra birde bunları İzmir'de böyle olduğunu, İstanbul'da kim bilir ne zaman ne randevular verdiklerini düşünüyorum, içim daha kötü oluyor.
Sağlık sektörüyle ilgili ciddi sorunlar var, yaratmaya da devam ediyorlar. Bu randevu işi gerçekten büyük bir sorun... Bir de sağlık paketi diye bir şey çıkacak. Herkes bir sağlık paketi alacak. Tabi o aldığın sağlık paketi kapsamına girmeyen bir hastalığa yakalanmaman lazım... Yakalanırsan, bu sefer de ilgili sağlık paketini alacaksın... Ben böyle bir saçmalık daha görmedim... İnsan ne zaman başına ne geleceğini biliyor ya zaten... Ne mantıklı çözümler üretiyor bu devlet, hayranım valla..
Lasciate mi cantare

Kullanıcı avatarı
SermonValley
Üye
Üye
Mesajlar: 87
Kayıt: 11 Tem 2007 00:00
Konum: M E R S İ N
İletişim:

Mesaj gönderen SermonValley »

Düzelecek düzelecek fakat biraz sabır arkadaşlar. Son yıllarda inanıyorum ki gözle görünür bir çok yenilikler oldu çünki hepimiz ne kadarda nefsimize mağlup gelerek siyasi olarak kendimizi o yöne ister istemez yöneltsekte yaşayıp tecrübe ediyoruz ve görüyoruz yapılan değişiklikleri... Bence biraz daha zaman tanınmalı zort diye olmuyor herşey yada okus pokus çilli horuz denilip yapılmadığı kanaatindeyim...
Herkes Kendine Önce Bakmalı Birinin Doğrusu diğerine Yalnış Geliyor Hep...

Kullanıcı avatarı
pardus
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 575
Kayıt: 05 Ara 2006 01:00
Konum: istanbul
İletişim:

Mesaj gönderen pardus »

suç oranı ve pkk yandaşları
We learned speaking turkish one english stayed... yanlşmı oldu acepp:D

Kullanıcı avatarı
v00d00
Üye
Üye
Mesajlar: 241
Kayıt: 21 Tem 2006 00:00
Konum: ankara
İletişim:

Mesaj gönderen v00d00 »

whatsername yazdı:
jonnathan yazdı:En büyük mü bilinmez ama sağlık hizmetleri büyük bir sorun. Gerçi sistemsizliğin, plansızlığın bir alt kümesi olarakta gösterilebilir. İzmir'de üniversite hastanesinde röntgen çektirmek için sıra alma sırası yaklaşık yarım saat sürüyor. Yarım saat sonunda sıra alma sıranız geldiğinde röntgen için randevuyu 1,5 ay sonraya veriyorlar. Hastane çalışanları buna neden olarak SSK'lılarında artık üniversite hastanelerinde muayne olabiliyor olmasını gösteriyorlar. Uzaktan kulağa hoş gelsede, yeterli alt yapıyı oluşturmadan hastaneleri herkese açmak pek mantıklı durmuyor. Sonra birde bunları İzmir'de böyle olduğunu, İstanbul'da kim bilir ne zaman ne randevular verdiklerini düşünüyorum, içim daha kötü oluyor.
Sağlık sektörüyle ilgili ciddi sorunlar var, yaratmaya da devam ediyorlar. Bu randevu işi gerçekten büyük bir sorun... Bir de sağlık paketi diye bir şey çıkacak. Herkes bir sağlık paketi alacak. Tabi o aldığın sağlık paketi kapsamına girmeyen bir hastalığa yakalanmaman lazım... Yakalanırsan, bu sefer de ilgili sağlık paketini alacaksın... Ben böyle bir saçmalık daha görmedim... İnsan ne zaman başına ne geleceğini biliyor ya zaten... Ne mantıklı çözümler üretiyor bu devlet, hayranım valla..
dijitürk paketi gibi. iyice pazara çevirdiler ülkeyi. artık herşeyi satın alabileceğiz!! ne kadar güzel değil mi?
everybody knows what the blues is all about ;
it's a pain you can't live with
it's a woman you can't live without...

Kullanıcı avatarı
whatsername
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 1072
Kayıt: 28 Oca 2006 01:00

Mesaj gönderen whatsername »

v00d00 yazdı:
whatsername yazdı:
jonnathan yazdı:En büyük mü bilinmez ama sağlık hizmetleri büyük bir sorun. Gerçi sistemsizliğin, plansızlığın bir alt kümesi olarakta gösterilebilir. İzmir'de üniversite hastanesinde röntgen çektirmek için sıra alma sırası yaklaşık yarım saat sürüyor. Yarım saat sonunda sıra alma sıranız geldiğinde röntgen için randevuyu 1,5 ay sonraya veriyorlar. Hastane çalışanları buna neden olarak SSK'lılarında artık üniversite hastanelerinde muayne olabiliyor olmasını gösteriyorlar. Uzaktan kulağa hoş gelsede, yeterli alt yapıyı oluşturmadan hastaneleri herkese açmak pek mantıklı durmuyor. Sonra birde bunları İzmir'de böyle olduğunu, İstanbul'da kim bilir ne zaman ne randevular verdiklerini düşünüyorum, içim daha kötü oluyor.
Sağlık sektörüyle ilgili ciddi sorunlar var, yaratmaya da devam ediyorlar. Bu randevu işi gerçekten büyük bir sorun... Bir de sağlık paketi diye bir şey çıkacak. Herkes bir sağlık paketi alacak. Tabi o aldığın sağlık paketi kapsamına girmeyen bir hastalığa yakalanmaman lazım... Yakalanırsan, bu sefer de ilgili sağlık paketini alacaksın... Ben böyle bir saçmalık daha görmedim... İnsan ne zaman başına ne geleceğini biliyor ya zaten... Ne mantıklı çözümler üretiyor bu devlet, hayranım valla..
dijitürk paketi gibi. iyice pazara çevirdiler ülkeyi. artık herşeyi satın alabileceğiz!! ne kadar güzel değil mi?
Ver parayı al paketi diye de slogan çıkarsınlar oldu olacak..
Lasciate mi cantare

213
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 2368
Kayıt: 30 Ağu 2004 00:00
Konum: Beleş bi mezardan

Mesaj gönderen 213 »

Simdiye kadar en önemli sorun Atatürk rejiminden sonra ülke siyaseti olmustur.
Ne dünya arenasinda sö sahibi olduk,ne saglik hizmetlerinde ve nede egitim ögretim konusunda.Saymakla bitmez.
Boşlukta kemiklerin kanattığı karanlık; Sürekli geceye bölünen saatlerin asıldığı yer. Kıyı boyunca çalınan sabah:Esrik tin.Sehpada unuttum başımı, us yitik..

Kullanıcı avatarı
xgzmx
Üye
Üye
Mesajlar: 97
Kayıt: 26 Ara 2007 01:00
Konum: Almanya

Mesaj gönderen xgzmx »

düzensizlik
... sil gözünün yalnızlıklarını

~Oyunun en güzel yerinde zil calinca üzülürdük ya, öyleyim~

Kullanıcı avatarı
poftipi
Üye
Üye
Mesajlar: 10
Kayıt: 04 Oca 2008 01:00
Konum: yurdumuz bütün cihandır bizim :}

Mesaj gönderen poftipi »

'sistem'.
~ben;sigara dumanının altında..

Kullanıcı avatarı
androidd
Üye
Üye
Mesajlar: 12
Kayıt: 04 Ara 2007 01:00

Mesaj gönderen androidd »

bencil zihniyet

Kullanıcı avatarı
pardus
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 575
Kayıt: 05 Ara 2006 01:00
Konum: istanbul
İletişim:

Mesaj gönderen pardus »

pkk
We learned speaking turkish one english stayed... yanlşmı oldu acepp:D

oceanus
Üye
Üye
Mesajlar: 27
Kayıt: 21 Haz 2008 00:00

Mesaj gönderen oceanus »

Zihniyt akıl !Dürüstlük!...
doğru düşünme ve dürüstlük bnce bütün sayılan sorunların temelidir..bunlar düzelirse sorun kalacağını zannetmiyorum..

Kullanıcı avatarı
VeNuSgRaCe
Üye
Üye
Mesajlar: 157
Kayıt: 09 Eyl 2005 00:00
Konum: Los Angeles, CA

Mesaj gönderen VeNuSgRaCe »

okuma alışkanlığı yok..

bugün okuldan dönerken biraz dergi bakınmak için bir kitapçıya girdim. bir baktım "50 ytl'lik alışverişe 20ytl'lik hediye çeki" yazıyor kocaman bir afişin üzerinde. içerde de sevimli bir kadın var. kocaman antoloji vardı yanımda, bayandan izin isteyip kasanın arkasına yığıverdim elimdekileri. taşıyamayacağım kadar kitap satın aldım resmen. bu kadar alışverişe bir fincan kahve ikram etti bayan. her ne kadar fiyatlarda indirime gitseler de, doğru dürüst alıcı olmuyormuş uzun süredir kitapçıda. cafe bölümünde bir sürü kitaplık var, bir şeyler içerken okuyup, giderken de yerine koyabileceğiniz kitaplar. orda oturup bir tanesine bile göz gezdirmiyorlarmış.

kitap okumayan toplumdan gelişmesini, doğru dürüst düşünebilmesini veya bilgili olmasını bekleyemezsiniz. entellektüel seviyesi sıfır olan, korkunç bir jenerasyon geliyor maalesef. elini atsan kendini "komunist" sanan birine çarpıyorsun. "arkadaşım komunism ne?" dediğinde elinde bir açıklaması bile olmayan, sürüyü takip eden, garip insanlar.. bunun karşısında daha beteri.. yolda yürüyen insanı bile rahatsız eden, korkunç burnu uzun ayakkabıları, taşlı kemerleri, kara kışta bile üzerine bir şey geçirmedikleri omuzlarında duran acayip ceketlerinden kolayca kalabalığın içinden ayırabileceğiniz tamamen zararlı ve kesinlikle hiçbir yararı olmayan garip tipler.. kafasına cart kırmızı, yeşil, turuncu türban takmış, en ağır ablalardan bile fazla makyaj yapıp topuklu ayakkabı giyen ama amaçları "erkek egemen toplumda (!)" dikkat çekmemek olan garip tipler.. sakalları göğüslerine inmiş, pis, azgın bakışlı adamlar..

eğitim sistemi sadece ezbere dayanan, test çözdürerek üniversite "kazandıran" sonra da işsiz bırakan bu muhteşem sistem içinde, azıcık da olsa bu koyun sürüsünden farklı, bilinçli, okur-yazar (ki anlamı tartışılır), kültürlü ve yararlı bireyler varsa ne ala.. ama her gün gördüğüm manzara inanılmaz derecede iç karartıcı ve üzücü..

eskiden olsa, asla terk etmek istemem ülkemi derdim. ama neredeyse hiç umut göremiyorum maalesef. bedava kömüre, alışveriş çekine anasını satabilecek kıvama gelmiş ebebeynler çocuk "yetiştiriyorlar"..

sonumuz hayır ola..

Kullanıcı avatarı
Luthienn
Üye
Üye
Mesajlar: 69
Kayıt: 15 Kas 2008 01:00
Konum: Paris

Mesaj gönderen Luthienn »

Cahillik derim, gerisine gerek yok.
En son Luthienn tarafından 21 Nis 2010 18:42 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.

jonnathan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 3812
Kayıt: 19 Eki 2003 00:00
Konum: izmir
İletişim:

Mesaj gönderen jonnathan »

Yazdıklarınıza katılmakla beraber bir de tartışmayı bilmemek önemli bir sorun bana kalırsa. Gençlerin siyasetten soğutulduğu bir gerçek ama günümüzde "siyasi" geçinen gençlerin de "entellektüel aktivite" olarak üniversite bahçesinde satırla birbirlerini kovalamasının ülkeye bir katkısı olduğunu düşünmüyorum. Holigan gibi fikir paylaşmaktansa dinlemeye, anlamaya çalışmak daha etkili olacağı inancındayım. Bu bilinç oturturmalı.
sleeping with the earth my dying bride

Kullanıcı avatarı
piranha
Üye
Üye
Mesajlar: 4
Kayıt: 29 Kas 2008 01:00

Mesaj gönderen piranha »

Luthienn yazdı:
VeNuSgRaCe yazdı:okuma alışkanlığı yok..

bugün okuldan dönerken biraz dergi bakınmak için bir kitapçıya girdim. bir baktım "50 ytl'lik alışverişe 20ytl'lik hediye çeki" yazıyor kocaman bir afişin üzerinde. içerde de sevimli bir kadın var. kocaman antoloji vardı yanımda, bayandan izin isteyip kasanın arkasına yığıverdim elimdekileri. taşıyamayacağım kadar kitap satın aldım resmen. bu kadar alışverişe bir fincan kahve ikram etti bayan. her ne kadar fiyatlarda indirime gitseler de, doğru dürüst alıcı olmuyormuş uzun süredir kitapçıda. cafe bölümünde bir sürü kitaplık var, bir şeyler içerken okuyup, giderken de yerine koyabileceğiniz kitaplar. orda oturup bir tanesine bile göz gezdirmiyorlarmış.

kitap okumayan toplumdan gelişmesini, doğru dürüst düşünebilmesini veya bilgili olmasını bekleyemezsiniz. entellektüel seviyesi sıfır olan, korkunç bir jenerasyon geliyor maalesef. elini atsan kendini "komunist" sanan birine çarpıyorsun. "arkadaşım komunism ne?" dediğinde elinde bir açıklaması bile olmayan, sürüyü takip eden, garip insanlar.. bunun karşısında daha beteri.. yolda yürüyen insanı bile rahatsız eden, korkunç burnu uzun ayakkabıları, taşlı kemerleri, kara kışta bile üzerine bir şey geçirmedikleri omuzlarında duran acayip ceketlerinden kolayca kalabalığın içinden ayırabileceğiniz tamamen zararlı ve kesinlikle hiçbir yararı olmayan garip tipler.. kafasına cart kırmızı, yeşil, turuncu türban takmış, en ağır ablalardan bile fazla makyaj yapıp topuklu ayakkabı giyen ama amaçları "erkek egemen toplumda (!)" dikkat çekmemek olan garip tipler.. sakalları göğüslerine inmiş, pis, azgın bakışlı adamlar..

eğitim sistemi sadece ezbere dayanan, test çözdürerek üniversite "kazandıran" sonra da işsiz bırakan bu muhteşem sistem içinde, azıcık da olsa bu koyun sürüsünden farklı, bilinçli, okur-yazar (ki anlamı tartışılır), kültürlü ve yararlı bireyler varsa ne ala.. ama her gün gördüğüm manzara inanılmaz derecede iç karartıcı ve üzücü..

eskiden olsa, asla terk etmek istemem ülkemi derdim. ama neredeyse hiç umut göremiyorum maalesef. bedava kömüre, alışveriş çekine anasını satabilecek kıvama gelmiş ebebeynler çocuk "yetiştiriyorlar"..

sonumuz hayır ola..
Venusgrace'e katılmamak mümkün değil... Artık iş iyice zıvanadan çıktı...
Her yer, komünizmin ne anlama geldiğini bilmeyen komünistlerle, milliyetçiliğin ne olduğunun ayırdına varamamış 'milliyetçilerle' dolu. İşin en kötü tarafı da, bu 'çapsız yaratıklar' sadece cehaletleriyle bizi ülkemiz konusunda umutsuzluğa sevk etmekle kalmıyorlar, sivri burun ayakkabı-iğrenç renkte takım elbise ikilisiyle tek tip giyinip, giyim zevkimizinde içine ediyorlar. "Toplasan hayatında 50 tane kitap okumamış, garip kıyafetler giyen, her tarafına piercing taktırmış ve bu halinin 'cool' olduğunu zanneden, en büyük hayali 'rocker hatun becermek' en entelektüel aktivitesi ise '31' çekmek olan, 'ben rakçıyım, ben emoyum' diye dolanan 'tıpkısının aynısı' birsürü zibidiyi" de saymıyorum bile.

Maalesef meydan bunlara kaldı. Basınımız tarafından 'resim sanatıyla meşgul olan, tonton ihtiyar' olarak gösterilen, aslında eli kanlı bir darbeci-cuntacı olan 'Netekim Evren' paşamızın eseridir bu manzara.
Faşizan 82 anayasası sadece ülke hukuğunun ve siyasetinin içine etmekle kalmadı, eğitim-öğretimi de bombok etti. Sapına kadar faşist bir kurum olan 'Yök' kuruldu, böylece bilim yuvası olması gereken üniversiteler devlet eliyle, birer 'yüksek lise' halini aldı. Toplumu ve özellikle gençliği dingilleştirme politikasıyla da işlem tamamlandı. Toplum ve en çokta gençlik politikadan, okumaktan, bilgilenmekten soğutuldu. Ve bugünkü iç karartıcı tabloyla başbaşa kaldık.

En beter bölümde, bu 'okumayan-cahil kitleye' farklı bir şey mi söylediniz, değişik bir fikir mi beyan ettiniz, ya da nasıl saçmaladıklarını, nasıl abuk işlerle uğraştıklarını, hem fikirden hem bilgiden nasıl yoksun olduklarını şimşek gibi yüzlerine mi çarptınız?. Anında binbir çeşit küfürle, ağza alınmayacak hakaretlerle karşılaşıyorsunuz. Kitle halinde saldırmaya başlıyorlar.
En terbiyelisi 'Bırak bu entel dantel lafları, her halta muhalifsin zaten, her boku sen biliosun deme' diyerek lafa giriyor.

Bu berbat durumun artıları da yok değil hani. Bu 'cahil kitlenin' içinden sivrilmek o kadar kolay ki. Şahsen lise yıllarımdan beri cahil kitleden yediğim küfürlerin yanında, 'Ya ne entelektüel kızsın sen, ne kültürlüsün, ne zekisin, ne ilginçsin vayyy be' laflarını da çok işittim. Fena halde gururum okşandı, fevkalade tatmin oldum bu durum sayesinde hep. Ha tabii, bu ilizyona da hiçbir zaman kanmadım. 'Hilmi Yavuz, İdris Küçükömer, Şerif Mardin, Kemal Tahir, Cemil Meriç, Engin Ardıç' türünden 3000'den fazla kitap okumuş, kavrayışı müthiş yüksek, acayip kültürlü, vizyon ve soyutlayabilme yetisi en üst seviyede, onlarca müthiş 'düşünsel kitaba' imza atmış insanlara 'entelektüel' denirken, kendimi hiçbir zaman 'entelektüel' olarak görmedim. Olsa olsa, yaşıtlarıma göre daha 'okumuş', daha kültürlü biriydim hepsi hepsi o.

Ve korkarım ki; bu ülkenin sonu sanıldığı gibi 'parayı görünce yan çizen, tatlı su islamcılarının' şeriat getirmesiyle olmayacak. Ummadık taş fena halde kafa yaracak. Bu; daha yakın tarihini bile bilmeyen, 'atatürkçü' geçinip fena halde 'ismetçi' olan, 'nbr,iilk,aşkooooooomm,ehe ehe' şeklinde konuşan garip yaratıkların elinden olacak.

Gelecek çok çok çok karanlık maalesef... Ama venusgrace gibi, ekşi sözlükte okumalara doyulmaz birsürü şahsiyet gibi...(hoş, birsürü diyorum ama 70 milyonluk ülkede toplasan sayıları 10 bini geçmez) Edebiyatla, sinemayla, politikayla, kültür-sanatla ilgilenen... Okuyan, izleyen, düşünen, sorgulayan, avamla-vasatla yetinmeyip kaliteyi arayan-isteyen, dogmalara değilde araştırdığı-yorumladığı-kendi beyin süzgecinden geçirdiği şeylere inanan, 'cahil kitleye' kafa tutmaktan çekinmeyen 'yeni nesil aydın adayları' oldukça, hala bir umut ışığı var demektir.
okurken kahkalarımı tutamadım. luthien nikli; ülkeye demokrasiyi getirmiş adam olan, atatürkün en güvendiği insan olan inönüye söven, cahil kitle diye kavramlar üretmeye çalışıp aslında kendi zır cahil olan, başka bir başlıkta kendisine nasıl birilerinin asıldığını ballandıra ballandıra anlatan [edit: ithamlara dikkat. jonnathan] ciddiye almak mümkün değil. gülüp geçmek en güzeli!........

Kullanıcı avatarı
Luthienn
Üye
Üye
Mesajlar: 69
Kayıt: 15 Kas 2008 01:00
Konum: Paris

Mesaj gönderen Luthienn »

piranha yazdı:
Luthienn yazdı:
VeNuSgRaCe yazdı:okuma alışkanlığı yok..

bugün okuldan dönerken biraz dergi bakınmak için bir kitapçıya girdim. bir baktım "50 ytl'lik alışverişe 20ytl'lik hediye çeki" yazıyor kocaman bir afişin üzerinde. içerde de sevimli bir kadın var. kocaman antoloji vardı yanımda, bayandan izin isteyip kasanın arkasına yığıverdim elimdekileri. taşıyamayacağım kadar kitap satın aldım resmen. bu kadar alışverişe bir fincan kahve ikram etti bayan. her ne kadar fiyatlarda indirime gitseler de, doğru dürüst alıcı olmuyormuş uzun süredir kitapçıda. cafe bölümünde bir sürü kitaplık var, bir şeyler içerken okuyup, giderken de yerine koyabileceğiniz kitaplar. orda oturup bir tanesine bile göz gezdirmiyorlarmış.

kitap okumayan toplumdan gelişmesini, doğru dürüst düşünebilmesini veya bilgili olmasını bekleyemezsiniz. entellektüel seviyesi sıfır olan, korkunç bir jenerasyon geliyor maalesef. elini atsan kendini "komunist" sanan birine çarpıyorsun. "arkadaşım komunism ne?" dediğinde elinde bir açıklaması bile olmayan, sürüyü takip eden, garip insanlar.. bunun karşısında daha beteri.. yolda yürüyen insanı bile rahatsız eden, korkunç burnu uzun ayakkabıları, taşlı kemerleri, kara kışta bile üzerine bir şey geçirmedikleri omuzlarında duran acayip ceketlerinden kolayca kalabalığın içinden ayırabileceğiniz tamamen zararlı ve kesinlikle hiçbir yararı olmayan garip tipler.. kafasına cart kırmızı, yeşil, turuncu türban takmış, en ağır ablalardan bile fazla makyaj yapıp topuklu ayakkabı giyen ama amaçları "erkek egemen toplumda (!)" dikkat çekmemek olan garip tipler.. sakalları göğüslerine inmiş, pis, azgın bakışlı adamlar..

eğitim sistemi sadece ezbere dayanan, test çözdürerek üniversite "kazandıran" sonra da işsiz bırakan bu muhteşem sistem içinde, azıcık da olsa bu koyun sürüsünden farklı, bilinçli, okur-yazar (ki anlamı tartışılır), kültürlü ve yararlı bireyler varsa ne ala.. ama her gün gördüğüm manzara inanılmaz derecede iç karartıcı ve üzücü..

eskiden olsa, asla terk etmek istemem ülkemi derdim. ama neredeyse hiç umut göremiyorum maalesef. bedava kömüre, alışveriş çekine anasını satabilecek kıvama gelmiş ebebeynler çocuk "yetiştiriyorlar"..

sonumuz hayır ola..
Venusgrace'e katılmamak mümkün değil... Artık iş iyice zıvanadan çıktı...
Her yer, komünizmin ne anlama geldiğini bilmeyen komünistlerle, milliyetçiliğin ne olduğunun ayırdına varamamış 'milliyetçilerle' dolu. İşin en kötü tarafı da, bu 'çapsız yaratıklar' sadece cehaletleriyle bizi ülkemiz konusunda umutsuzluğa sevk etmekle kalmıyorlar, sivri burun ayakkabı-iğrenç renkte takım elbise ikilisiyle tek tip giyinip, giyim zevkimizinde içine ediyorlar. "Toplasan hayatında 50 tane kitap okumamış, garip kıyafetler giyen, her tarafına piercing taktırmış ve bu halinin 'cool' olduğunu zanneden, en büyük hayali 'rocker hatun becermek' en entelektüel aktivitesi ise '31' çekmek olan, 'ben rakçıyım, ben emoyum' diye dolanan 'tıpkısının aynısı' birsürü zibidiyi" de saymıyorum bile.

Maalesef meydan bunlara kaldı. Basınımız tarafından 'resim sanatıyla meşgul olan, tonton ihtiyar' olarak gösterilen, aslında eli kanlı bir darbeci-cuntacı olan 'Netekim Evren' paşamızın eseridir bu manzara.
Faşizan 82 anayasası sadece ülke hukuğunun ve siyasetinin içine etmekle kalmadı, eğitim-öğretimi de bombok etti. Sapına kadar faşist bir kurum olan 'Yök' kuruldu, böylece bilim yuvası olması gereken üniversiteler devlet eliyle, birer 'yüksek lise' halini aldı. Toplumu ve özellikle gençliği dingilleştirme politikasıyla da işlem tamamlandı. Toplum ve en çokta gençlik politikadan, okumaktan, bilgilenmekten soğutuldu. Ve bugünkü iç karartıcı tabloyla başbaşa kaldık.

En beter bölümde, bu 'okumayan-cahil kitleye' farklı bir şey mi söylediniz, değişik bir fikir mi beyan ettiniz, ya da nasıl saçmaladıklarını, nasıl abuk işlerle uğraştıklarını, hem fikirden hem bilgiden nasıl yoksun olduklarını şimşek gibi yüzlerine mi çarptınız?. Anında binbir çeşit küfürle, ağza alınmayacak hakaretlerle karşılaşıyorsunuz. Kitle halinde saldırmaya başlıyorlar.
En terbiyelisi 'Bırak bu entel dantel lafları, her halta muhalifsin zaten, her boku sen biliosun deme' diyerek lafa giriyor.

Bu berbat durumun artıları da yok değil hani. Bu 'cahil kitlenin' içinden sivrilmek o kadar kolay ki. Şahsen lise yıllarımdan beri cahil kitleden yediğim küfürlerin yanında, 'Ya ne entelektüel kızsın sen, ne kültürlüsün, ne zekisin, ne ilginçsin vayyy be' laflarını da çok işittim. Fena halde gururum okşandı, fevkalade tatmin oldum bu durum sayesinde hep. Ha tabii, bu ilizyona da hiçbir zaman kanmadım. 'Hilmi Yavuz, İdris Küçükömer, Şerif Mardin, Kemal Tahir, Cemil Meriç, Engin Ardıç' türünden 3000'den fazla kitap okumuş, kavrayışı müthiş yüksek, acayip kültürlü, vizyon ve soyutlayabilme yetisi en üst seviyede, onlarca müthiş 'düşünsel kitaba' imza atmış insanlara 'entelektüel' denirken, kendimi hiçbir zaman 'entelektüel' olarak görmedim. Olsa olsa, yaşıtlarıma göre daha 'okumuş', daha kültürlü biriydim hepsi hepsi o.

Ve korkarım ki; bu ülkenin sonu sanıldığı gibi 'parayı görünce yan çizen, tatlı su islamcılarının' şeriat getirmesiyle olmayacak. Ummadık taş fena halde kafa yaracak. Bu; daha yakın tarihini bile bilmeyen, 'atatürkçü' geçinip fena halde 'ismetçi' olan, 'nbr,iilk,aşkooooooomm,ehe ehe' şeklinde konuşan garip yaratıkların elinden olacak.

Gelecek çok çok çok karanlık maalesef... Ama venusgrace gibi, ekşi sözlükte okumalara doyulmaz birsürü şahsiyet gibi...(hoş, birsürü diyorum ama 70 milyonluk ülkede toplasan sayıları 10 bini geçmez) Edebiyatla, sinemayla, politikayla, kültür-sanatla ilgilenen... Okuyan, izleyen, düşünen, sorgulayan, avamla-vasatla yetinmeyip kaliteyi arayan-isteyen, dogmalara değilde araştırdığı-yorumladığı-kendi beyin süzgecinden geçirdiği şeylere inanan, 'cahil kitleye' kafa tutmaktan çekinmeyen 'yeni nesil aydın adayları' oldukça, hala bir umut ışığı var demektir.
okurken kahkalarımı tutamadım. luthien nikli; ülkeye demokrasiyi getirmiş adam olan, atatürkün en güvendiği insan olan inönüye söven, cahil kitle diye kavramlar üretmeye çalışıp aslında kendi zır cahil olan, başka bir başlıkta kendisine nasıl birilerinin asıldığını ballandıra ballandıra anlatan [edit: ithamlara dikkat. jonnathan] ciddiye almak mümkün değil. gülüp geçmek en güzeli!........
uğraşmaya değmez
En son Luthienn tarafından 16 Nis 2010 15:47 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.

Kullanıcı avatarı
Mehzk
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 529
Kayıt: 25 Haz 2006 00:00
Konum: Eskişehir

Mesaj gönderen Mehzk »

Cehalet,
İnsanımız birşey duyuyor, yargılamadan kabul edebiliyor, "Şöyle olmuş" deniyor ona hemen "Aa öyle mi olmuş?" diye karşılık veriliyor,"Acaba gerçekten olmuş mu?" denilmiyor, kısmen buna bağlı olarak genellikle insanımız "Acaba bunu yapıyorum ama acaba sonuçları ne olacak?" demiyor, hep bir huzursuzluk, tartışma, arkadan dolap çevirme, hep bir gerginlik, fevrilik, hıyanet, sakin olabilme ve sağlıklı düşünme yetenekleri gitgide azalıyor, birine küfür edip elimize birşey geçeceğini düşünebiliyoruz, "Ya biz neden bunu tartışıyoruz?" diyemiyoruz, olur olmadık, bir faydası dokunmayacak şeyleri tartışabiliyoruz.
Bunun için, gerçekten tartışılacak şeyleri ayırt edebilmek, olayları doğru yorumlayabilmek, doğruları çıkarabilmek, kontrollü ve doğru adımları atabilmek, yeri geldiğinde "Haklısın" diyebilmek, özür dileyebilmek, aynı gezegeni(En azından aynı ülkeyi) paylaştığımız canlıları(insanı olsun, hayvanı olsun) kırmanın, zarar vermenin bize, kısacık hayatımızda ne kadar mantıksız olduğunu anlayabilmek, kısacası, tam anlamıyla insan olabilmek için, bu cehaleti en kısa sürede yenmemiz gerektiğini düşünüyorum...
Döv Onları,Filmlerdeki Gibi,Topumu Kestiler,Pestillerini Çıkart Onların...

Cevapla