İçinizdeki Şeytanı Yok Edebilir misiniz?
- simsiyah_85
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1610
- Kayıt: 02 Ağu 2006 00:00
- Konum: İstanbul
- RapunZelle
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 710
- Kayıt: 30 Eyl 2006 00:00
- Konum: izmir
- Sadeceucnokta
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 526
- Kayıt: 24 Oca 2007 01:00
- Konum: İstanbul
İnsanın kalbi melekle şeytanın etki alanıdır. Melek insanı daima iyiliğe ve hayra çağırır. Kalpte doğan iyilik duygularının kaynağı melek olup, bunlara "ilham" denir. Şeytanın çağırdığı şer ve kötülük taşıyan duygulara ise "vesvese" adı verilir. Bazen insan ve cinlerden sapık olanlar da insanı saptırmak için vesvese verebilir.
Kalp, yaratılış bakımından melekten gelen etkileri de, şeytandan gelen etkileri de eşit bir şekilde kabul etmeye elverişlidir. Prensip olarak bunlardan birisi diğerine ağır basmaz. Kişi irade gücünü kullanarak bu iki etkiden birisine ağırlık kazandırma imkânına sahiptir. Öfke, şehvet ve nefsin hevâsına uymak kalpteki kötülük meylini güçlendirirken, bu duyguları İslâmî sınırlar içinde tutma gayreti, insanı iyiliğe sevkeder.
Şeytanın nüfûz etmek için çare ve fırsatlar aramadığı hiç bir kalp yoktur. şeytanın kalbi istilası, kişinin şehvet duygularına ve nefsinin meşrû olmayan isteklerine tâbi olmasıyla başlar. Bundan sonra, kalbi şeytanın azığından yani gayr-i meşrû istek ve arzulardan kalbi boşaltmak suretiyle elekler tarafından fethi mümkün olur. Bu da, Allah'a kulluk, ibadet, taat ve zikirle gerçekleşir. İhlasla Allah'a kulluk eden kimse üzerinde, şeytan bir üstünlük kuramaz.
Kalp, yaratılış bakımından melekten gelen etkileri de, şeytandan gelen etkileri de eşit bir şekilde kabul etmeye elverişlidir. Prensip olarak bunlardan birisi diğerine ağır basmaz. Kişi irade gücünü kullanarak bu iki etkiden birisine ağırlık kazandırma imkânına sahiptir. Öfke, şehvet ve nefsin hevâsına uymak kalpteki kötülük meylini güçlendirirken, bu duyguları İslâmî sınırlar içinde tutma gayreti, insanı iyiliğe sevkeder.
Şeytanın nüfûz etmek için çare ve fırsatlar aramadığı hiç bir kalp yoktur. şeytanın kalbi istilası, kişinin şehvet duygularına ve nefsinin meşrû olmayan isteklerine tâbi olmasıyla başlar. Bundan sonra, kalbi şeytanın azığından yani gayr-i meşrû istek ve arzulardan kalbi boşaltmak suretiyle elekler tarafından fethi mümkün olur. Bu da, Allah'a kulluk, ibadet, taat ve zikirle gerçekleşir. İhlasla Allah'a kulluk eden kimse üzerinde, şeytan bir üstünlük kuramaz.
Eskidendi, eskidendi, çok eskiden...
- fixxer
- [Siteden Uzaklaştırıldı]
- Mesajlar: 173
- Kayıt: 10 Haz 2006 00:00
- Konum: Kocaeli,Karamürsel
- İletişim:
Hiç sanmıyorum ama nefret ve şeytan arasında çok fark var bence nefret kişiye yada kişilere yada herhangi bir nesneye duyduğun bir histir şeytan kötülük yapar durmadan...
ama illaki birşey söylememi istiyorsan tatlı ye şeker gibi olursun
ama illaki birşey söylememi istiyorsan tatlı ye şeker gibi olursun
Hayatı Ciddiye Alan O Salaklardan Değilim Bugün Gülerim Yarın Gülerim Ben Hep Gülerim... Gelin Hep Birlikte Gülelim!!!
- st_anger_07
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 330
- Kayıt: 22 Kas 2006 01:00
- Konum: amsterdam
- st_anger_07
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 330
- Kayıt: 22 Kas 2006 01:00
- Konum: amsterdam
-
- Üye
- Mesajlar: 175
- Kayıt: 17 Eki 2006 00:00
- Konum: ankara bazı bazı kocaeli
geçenlerde mitolojiyle ilgili bir kitap okudum orda diyordiki: coook eskiden tanrılar ve titanlar arasında cok kanlı bir savas olmus. bu savasın sonunda bir cok tanrı ve bir cok titan ölmüs. bunların cesetlere yanmıs ve küle dönüsmüş. daha sonra hayatta kalan tanrılar insanı bu küllerden meydana getirmis. insanın iyi tarafı tanrılardan kötü tarafı ise titanlardan gelmeymiş. konu baslıgını görünce bana bunu anımsattı yazıyım dedim:)
Kendimi buz gibi çok sert zannederdim
Meger ne kolaymisim hemen eriyiverdim
Meger ne kolaymisim hemen eriyiverdim
kuru kayısı akabinde soğuk su yarım saat sonra seytan meytan kalmaz içinde adamın ya hangimiz ben çok kötü bi insanım diyoki seytan olsa bile o kendini okadar güzel gizliyoki kendimiz bile farketmiyoruz farketsekte hemen unutuyoruz onu yok etmenin tek yolu sürekli iyilik yapmaya meyilli olmak ve en önemlisi alçak gönüllü olmak...
- fixxer
- [Siteden Uzaklaştırıldı]
- Mesajlar: 173
- Kayıt: 10 Haz 2006 00:00
- Konum: Kocaeli,Karamürsel
- İletişim:
kayısı dedinde aklıma geldi eski sevgilim okulda arkadaşlarıyla cin çağırmış cine sormuş benim için askerliği nerde yapacak diye cinde demişki malatya abi gül gül ölmüştüm o gün yaakeremo83 yazdı:kuru kayısı akabinde soğuk su yarım saat sonra seytan meytan kalmaz içinde adamın ya hangimiz ben çok kötü bi insanım diyoki seytan olsa bile o kendini okadar güzel gizliyoki kendimiz bile farketmiyoruz farketsekte hemen unutuyoruz onu yok etmenin tek yolu sürekli iyilik yapmaya meyilli olmak ve en önemlisi alçak gönüllü olmak...
Hayatı Ciddiye Alan O Salaklardan Değilim Bugün Gülerim Yarın Gülerim Ben Hep Gülerim... Gelin Hep Birlikte Gülelim!!!
- bloodyMary
- Üye
- Mesajlar: 54
- Kayıt: 12 Oca 2007 01:00
- İletişim:
- kindmonster
- Müdavim Üye
- Mesajlar: 1115
- Kayıt: 14 Haz 2006 00:00
- İletişim:
Satanist kız, PKK'lı teröristle evlendi
8 yıl önce 'şeytana kurban vermek için' cinayet işleyen Zinnur Gülşah Dinçer, cezaevinde PKK hükümlüsü Barışla evlendi.
Sekiz yıl önce satanist arkadaşları Engin Arslan ve Ömer Çelikle birlikte Şehriban Coşkunfıratı şeytana kurban vermek için boğduktan sonra defalarca bıçaklayarak öldüren Zinnur Gülşah Dinçer, cezaevinde evlendi.
Sapkın düşünce uğruna bir cana kıyan ve 36 yıl hapse mahkum olan Zinnur Dinçer, cezaevindeyken önce Satanist düşüncelerinden vazgeçip, tövbekar oldu. Cezaevinde el sanatlarına ilgi duyan Dinçer, 2 yıl önce de gitar öğrenmeye başlamıştı. İstanbuldan Kırklareline, oradan da Kastamonuya nakledilen Dinçer, ikinci hayatım dediği süreci yaşarken beklenmedik bir mektup aldı.
Mektup Diyarbakır E Tipi Cezaevinde yatan Barış Işık adlı bir mahkumdan geliyordu. Duygu yüklü ifadelerle kaleme alınmış bu mektup, Dinçerin gönlüne işledi. Barış Işık, PKKya üye olmak ve örgüt adına silahlı eyleme katılmaktan hüküm giymiş bir teröristti.
Bakanlıktan izin istedi
Işıkın kimliğinin Dinçer için hiçbir önemi yoktu. Zira o henüz yüzünü görmediği bu adamın mektuba işlediği duygularına vurulmuştu. Cevap yazmakta uzun süre tereddüt etse de içindeki arzuya karşı koyamadı. Mektubunda Işıka tek bir soru sordu: Beni nerden tanıyorsun? Işık da Dinçeri yargılama sürecinde TV ve gazetedik görüntülerinden tanıdığını söylemişti. Mektuplaşmalar devam ettikçe aradaki ilişkinin adı da konuldu. Birbirlerine resimlerini yollayan bu iki mahkum artık sırılsıklam aşık olmuştu. Zinnur Dinçer, hemen Adalet Bakanlığına başvurarak naklini Diyarbakır E Tipi Cezaevine istedi. Nakil talebinde bulunurken Işıkla olan duygusal yakınlığından bahsetmekten de geri durmadı.
Adalet Bakanlığı, nakil talebini onayladı. Ve Dinçer, sanki özgürlüğe gider gibi Diyarbakır E Tipi Cezaevine gitti. İkinci kez Adalet Bakanlığına başvurarak, Işıkla evlenmek istediğini söyledi. Bakanlık Dinçerin bu isteğini de onayladı. Hapishanede evlenen çiftlere yasaya göre haftada bir kapalı görüş, ayda bir de açık görüş imkanı tanınıyordu. Dinçer ile Işık, nikah masasına oturdu. Dinçerin şahidi Cezaevi 1. müdürü Ayhan Dilber, Işıkın şahidi ise 2. Müdür Yaşar Duru Yıldıran oldu
ENSONHABER
8 yıl önce 'şeytana kurban vermek için' cinayet işleyen Zinnur Gülşah Dinçer, cezaevinde PKK hükümlüsü Barışla evlendi.
Sekiz yıl önce satanist arkadaşları Engin Arslan ve Ömer Çelikle birlikte Şehriban Coşkunfıratı şeytana kurban vermek için boğduktan sonra defalarca bıçaklayarak öldüren Zinnur Gülşah Dinçer, cezaevinde evlendi.
Sapkın düşünce uğruna bir cana kıyan ve 36 yıl hapse mahkum olan Zinnur Dinçer, cezaevindeyken önce Satanist düşüncelerinden vazgeçip, tövbekar oldu. Cezaevinde el sanatlarına ilgi duyan Dinçer, 2 yıl önce de gitar öğrenmeye başlamıştı. İstanbuldan Kırklareline, oradan da Kastamonuya nakledilen Dinçer, ikinci hayatım dediği süreci yaşarken beklenmedik bir mektup aldı.
Mektup Diyarbakır E Tipi Cezaevinde yatan Barış Işık adlı bir mahkumdan geliyordu. Duygu yüklü ifadelerle kaleme alınmış bu mektup, Dinçerin gönlüne işledi. Barış Işık, PKKya üye olmak ve örgüt adına silahlı eyleme katılmaktan hüküm giymiş bir teröristti.
Bakanlıktan izin istedi
Işıkın kimliğinin Dinçer için hiçbir önemi yoktu. Zira o henüz yüzünü görmediği bu adamın mektuba işlediği duygularına vurulmuştu. Cevap yazmakta uzun süre tereddüt etse de içindeki arzuya karşı koyamadı. Mektubunda Işıka tek bir soru sordu: Beni nerden tanıyorsun? Işık da Dinçeri yargılama sürecinde TV ve gazetedik görüntülerinden tanıdığını söylemişti. Mektuplaşmalar devam ettikçe aradaki ilişkinin adı da konuldu. Birbirlerine resimlerini yollayan bu iki mahkum artık sırılsıklam aşık olmuştu. Zinnur Dinçer, hemen Adalet Bakanlığına başvurarak naklini Diyarbakır E Tipi Cezaevine istedi. Nakil talebinde bulunurken Işıkla olan duygusal yakınlığından bahsetmekten de geri durmadı.
Adalet Bakanlığı, nakil talebini onayladı. Ve Dinçer, sanki özgürlüğe gider gibi Diyarbakır E Tipi Cezaevine gitti. İkinci kez Adalet Bakanlığına başvurarak, Işıkla evlenmek istediğini söyledi. Bakanlık Dinçerin bu isteğini de onayladı. Hapishanede evlenen çiftlere yasaya göre haftada bir kapalı görüş, ayda bir de açık görüş imkanı tanınıyordu. Dinçer ile Işık, nikah masasına oturdu. Dinçerin şahidi Cezaevi 1. müdürü Ayhan Dilber, Işıkın şahidi ise 2. Müdür Yaşar Duru Yıldıran oldu
ENSONHABER
İşsizlik başa bela,kahrolsun bankalar..